Artık kandırmaca yok, kör gözüm parmağına…
Adnan İslamoğulları 01 Ocak 1970
Bazen kandırılmayı tercih ediyor insan, size de oluyor mu bilmiyorum…
Gördüğünüz ve duyduğunuz o kadar kerih ve nâhoş geliyor ki size, "Keşke böyle olmasa da buna da bir kılıf bulunsaydı" diyorsunuz...
Meselâ önce Millî Eğitim Bakanı bir demeç verseydi ya da tertip edilmiş bir televizyon proğramında kendisine bir çanak soru sordursaydı:
"Sayın Bakan çocuklarımız sınavlara hazırlanırken çok yoruluyorlar, veliler de onlarla birlikte yoruluyor, ayrıca işin bir de maddî külfeti var ailelere. Bu çocuklar bizim çocuklarımız, neden liseye bile sınavla girsinler ki? Bu konuda çocuklarımızın geleceğini aydınlatacak, çocuklarımızı bu yarıştan ve aileleri de bu maddî külfetten kurtaracak bir çalışmanız, ailelere ve çocuklara verecek bir müjdeniz var mı?"
Gördünüz mü? Nasıl pas ama, vur gol olsun…
"Sayın moderatör, bu soruyu sorduğunuz ve çok önemli soruna parmak bastığınız için sizi nasıl ve ne kadar tebrik ve takdir etsem azdır. Evet bu TEOG denilen sınav çocuklarımızı mahfediyor. Yavrucaklar test çözmekten ders çalışamıyorlar. Üstelik bir de yarış psikolojisi var ki çocuklarımızın kişiliklerini zedeliyor. Aileler çok pahalı özel etüt salonlarına göndermek için büyük maddî fedakârlıklar yapıyorlar. Borçlanıyorlar. E tabii çocuk istedikleri okulu kazanamaz ise de kızıyorlar haliyle, çocukla papaz oluyorlar. Biz, eğitim uzmanlarımız, öğretmenlerimiz, psikologlarımız, psikiyatrlarımız, bakanlık bürokratlarımız ile birlikte yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Bu sistemde sınav mınav yok. Ayrıca bir de geçmiş yıllarda malûm sorular çalınıyordu, dolayısıyla olmayan sınavın sorularını da çaldırmayacağımız için sınavı toptan kaldırıyoruz, bir nevi yorgan gitti kavga bitti durumu yani. Nasıl, ölümü gör doğru söyle, süper değil mi?"
Vurdu gol oldu mu? Tabii ki olmadı, ama hakem santrayı gösterdi ya siz ona bakın…
"Süper efendim, gerçekten dâhiyane bir sistem, ne zaman uygulamaya girecek peki?"
"Önümüzdeki yıla yetiştirmeye gayret ediyoruz…"
Bunun gibi meselâ… Bu mizansenin devam etmesini istiyor insan…
Bakanın ardından Başbakana da aynı soru kısa bir zaman sonra sorulmalıydı, dümenden de olsa…
"Sayın Başbakan, Milli Eğitim Bakanı TEOG sınavı kaldırılıyor dedi geçen hafta televizyonda. Size ulaştı mı yeni sistemle ilgili bilgiler?"
"Biliyorum ve yakından takip ediyorum, bir toplantılarına beni de davet ettiler. Hatta ben torunumun arkadaşının annesini ve babasını da veli olarak ve halk katılımını da sağlamak için toplantıya götürdüm, çok şaşırdı sayın Bakan ve bürokratlarımız, ne iyi ettiniz de getirdiniz dediler. Bir haftaya kalmaz TBMM'ye sunacağız, ve meclise de bilgi vereceğiz, itirazlarını dinleyeceğiz, ardından Sayın Cumhurbaşkanına takdim edeceğiz yeni sistemi"
Nasıl kulağa hoş geliyor değil mi, yalan da olsa hoş geliyor. En azından adres ararken çıkmaz sokağa girmiş gibi hissetmiyorsunuz sanırım?
Ve Sayın Cumhurbaşkanı:
"Bakanlık TEOG üzerinde yeni bir sistem üzerinde çalışmış ve bana getirdiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de sunmuşlar. Uzman arkadaşlarla birlikte inceleyeceğim"
Yakın zamana kadar kandırılıyorduk… Artık kör gözüm parmağına yapılıyor işler ve devlet böyle yönetiliyor…
İdam cezası söz konusu olduğunda konu TBMM'nin konusu oluyor, ama milyonlarca öğrencinin geleceğiyle ilgili tek bir ağızdan adeta ferman veriliyor, hükümet de ânında uygulamaya geçiyor….
Demokrasi mi dediniz?
Erklerin ayrılığı mı dediniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi falan…
Öyle anlaşılıyor ki yakında bu kavramları unutacağız…