Koydum kaldırdım: Gece rüyada görüp gündüz uygulamak
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Eğitimin üç ana konusu - sorunu var: İlki fırsat eşitliği, ikincisi nitelik, üçüncüsü de özgür düşünebilen öğrenciler - eğitim - okullar... Tüm diğer sorunlar bunların alt başlıklarıdır.
İktidar, çağdaş dünyada süren ülkeler arasındaki daha iyi eğitim ve daha iyi yaratıcı ve yeteneklerini dışa vurmuş bir gençlik yaratma yarışına katılmadı.
Asla böyle bir düşünceleri - sorunları da olmadı.
Eğitimde tüm yasal ve siyasi ağırlıklarını; tüm Milli Eğitim okullarında din öğretilerini mümkün olduğu kadar öne çıkarmaya ve tüm okulları da mümkün olduğunca imam hatipleştirmeye verdiler.
Gelinen nokta, demin bir videoda seyrettiğim bir olgudur: Öğretmen adında biri sabah sınıfta din adına tüm çocukların katıldığı bir selamlaşma, adeta cihat andı içiriyor...
Valiler, kaymakamlar öğrencilerin mümkün olduğunca imam hatiplere çekilmesi konusunda talimatlar yayımlıyor...
Zorla dayatılmıyor mu?
Cumhurbaşkanı “imam hatip okullarını zorla dayatmıyoruz” biçiminde açıklamalar yaparken, sayısız ilde, ilçede, mahallede çocukların sadece imam hatip okuluna gidebileceği durum yaratıyor...
Nerede ne okul açılabileceğine karar veriyorlar ve sonuçta bakılıyor ki “Türkiye’nin 5’te biri imam hatip okullarına mahkûm” ediliyor.
Okulların kapıları, başta Ensar olmak üzere cemaatlere açılıyor.. Tarikatın -cemaatlerin çocuğumun - torunumun gittiği okulda ne işi var, diye kimse sorup dava açmıyor... Türkiye’de eğitim, tarihi boyunca böyle bir zulüm altında olmamıştır..
Talim terbiye adındaki, “zalim terbiye” diye manşetleri atılan, artık kurum bile diyemeyeceğim yapının başındaki, evrimi okullardan atıyor, evrim bir tornavidadır, diyor. Kadınlara da kocaya itaati öneriyor.
Laik ve nitelikli eğitimin yapıldığı Cumhuriyetin okullarının başlarına imamlar atanıyor... Niteliğine kıyılıyor.
Doğa Müzesi’nde evrim sergisine yasak
Fransız Okulu Saint Joseph’e gelen müfettiş, okuldaki Doğa Müzesi’ni gezerken, serginin bir eklentisi olan evrim tarihine bakıp “kaldırın bunu” diyebiliyor ve okul da gereğini yapıyor. O müze ki, 1900’lerden bu yana Fransız bilimcilerin biriktirdikleriyle var olmuş ve birkaç yıl önce bilimsel bir müzeye dönüştürülmüştü!.. Her açıdan utanç verici bir durum!
Devlet okullarını imam hatip cenderesi ve cemaatler sarınca aileler paniğe kapıldı. Ya kırk katır ya da kırk satır (özel okulların büyük paralı eğitimi) arasında sıkışıp kaldılar. Kapağı yurtdışına atanların sayısı giderek artıyor. Varlıklılar yurtdışına taşınıyor. Biliyorum ki iktidar oh ne iyi ne iyi diye ellerini ovuşturuyordur...
Aileler ve eğitim, dediğim gibi, böyle zulüm görmedi.
Özetle Türkiye eğitimde çağdaş dünyadan kopmuş durumdadır.
Kafalarındaki dini eğitim, yönetime adam yetiştirme şablonu, bir toplumsal mühendislik olarak, çağdaş dünyaya aykırı bir şekilde hepimize dayatılıyor.
İmam hatip okulları tüm sınavlardan nal topluyor! Kalitesizlik diz boyu!
Şimdi de TEOG
Cumhurbaşkanı kaldırılmalıdır, dedi. Bakanlık, hükümet başta tüm iktidar yanlıları alkışlamaya başladılar. Övgüler düzdükleri sistemi iki - üç yılda bu kez yerden yere vurmaya yöneldiler.
TEOG sorunlu mu? Açın toplumsal tartışmaya, en iyisi aransın ve bulunsun.. Bu ülkede böyle bir şey olabilir mi! Oldu mu hiç!
Ülkenin güzide uzmanları dış kapının dış mandalları. Ne işleri var burada, gitsinler başka ülkelere danışmanlık versinler!
Ama büyük bir kargaşa - kaosun içine yuvarlandı eğitim.
Aileler üç yıldır çocuklarını TEOG’a hazırlarken, bakanlık emre uydu ve kaldırdık dedi.
Mahkemeye veren var mı?
Zerre şüphem yok ki, bunu kaldırırken, daha büyük eşitsizlik, kalitesizlik yaratacaklar.
Zerre şüphem yok ki, düşük vasatı her yere yayacaklar..
Ve okulları, öğrencileri imam hatipler düzeyine çukura itecekler..
Dibe doğru gidişe devam...