Barzani'nin referandumu bir sebep değil neticedir…
Adnan İslamoğulları 01 Ocak 1970
Yüzlerce yıldan bahsetmiyorum, şunun şurasında geride bıraktığımız birkaç yıldan bahsediyorum, mevcut iktidarın geride bıraktığı yıllardan, yani içinde Menderes yok, Demirel yok, Özal yok, Türkeş yok, Erbakan yok, yalnızca mevcut iktidar kadrolarının yönettiği (!) Türkiye'nin kayıp yıllarından bahsediyorum…
"Suriye'de Türkiye'nin dediği oluyor, yakında tüm dünyada Türkiye'nin dediği olacak" diyen kimdi?
"Buradan Suriye rejimini bir hata yapmaması, Türkiye'nin kararlılığını ve dirayetini sınamaması yönünde uyarıyoruz. Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu ya da husumeti test edilecek bir ülke değildir. Eğer bunu bugüne kadar anlamayanlar varsa, biz hiç tereddüt etmeden Türkiye'nin sınanamayacağını, test edilemeyeceğini, çok açık, net ve kararlı şekilde ispat ederiz ve edeceğiz" cümleleri, kime aitti peki? Cemâl Paşa'ya mı, Adnan Menderes'e mi?
Hayır tabii ki, bu ve buna benzer onlarca lâf-ı güzaf mevcut iktidarın bir Başbakanına aitti…
'Tezleriniz gücünüzle doğru orantılı olmalıdır' prensibinden habersiz, 'Siperlerinizi derin kazınız, fakat, yeterinden fazla derin kazarsanız da içinde kalırsınız'dan bî-behre olacak kadar hariciyeden nasipsiz mevcut iktidarın bir Başbakanına aitti…
Ortadoğu'da kendisinden habersiz yaprak bile kıpırdamadığını iddia edecek kadar gerçeklikten kopuk, 'Türkiye'nin gücünün test edilemeyeceği' cümlesini hariciye dünyasında bir vakar ve haysiyet cümlesi olmaktan çıkarıp bir kumarbaz blöfüne dönüştürecek kadar pervasız kadrolar hangi kadrolardı? Başbakan Saraçoğlu kabinesi miydi?
Geride bıraktığımız on beş yılda Ortadoğu'da hangi ülke Türkiye için "acaba ne der?" sorusunu sordu?
Askerlerinin başına çuval geçirilen hükümet ne yaptı?
Sınırları kevgire dönen Türkiye, yüzlerce PKK'lının merkeplerin sırtında günlerce ağır silahlarını bizim dağlarımızda taşıyarak karakollarımızı bastığında, askerlerimizi şehit ettiğinde hükümet ne yaptı?
Kerkük'te tapu dairesi Kürtler tarafından basılarak, Türkmen nüfusun tapu bilgilerinin bulunduğu dosyalar sokaklarda Hıdrellez ateşinde yakılır gibi sevinç nârâlarıyla yakılıp üzerinden Peşmergeler atladığında hükümet ne yaptı?
Akdeniz'de düşürülen uçağımızla ilgili hükümet ne yaptı?
Kuzey Suriye'de özerklikle başlayacak yeni bir 'Kürt Devleti' kurulma sürecine girildiğinde ve Kobani, Afrin, Derikathamko ve Amude gibi yerleşim birimlerinde gücü eline geçiren PYD'nin gönderlere PKK bayrağı asması karşısında hükümet ne yaptı?
Mardin'in hemen yanı başında 'Kamışlı' kasabası ele geçirişdiğinde hükümet ne yaptı?
"Ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi" cümlesini hatırlıyor muyuz bugün?
Kim söylemişti bu cümleyi?
Bu cümle en yetkili ağızlardan söylendiğinde, bunu işâret fişeği gibi gören ve bugün FETÖ tutuklusu Zaman Gazetesi'nden Şahin Alpay, "Türkiye Cumhuriyeti sadece Türklerin değil Türkiye yurttaşlarının devleti olduğunu anayasasına yazmalıdır" diye yazmıştı o zaman?
Enis Berberoğlu, Leyla Zana ile yaptığı mülâkatta, "Hürriyet kendine yakışan bir şekilde Hürriyetçi bir mantıkla logosunu artık değiştirmeli ve 'Türkiye Türklerindir'yerine 'Türkiye Türkiyelilerindir' deme büyüklüğünü göstermeli" sözleriyle desteklemişti "Ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi" cümlesini…
Koskoca kozmopolit Fransa, Marseyyaz önünde yerlere kadar eğilip temennâ alırken, bunlar İstiklâl Marşı yerine 'Bir şarkısın sen' sözleriyle başlayan 'Samanyolu' isimli şarkıyı millî marş olarak teklif edebilecek kadar, "Ben PKK'nın yerinde olsam silahı bırakmazdım" diyecek kadar, Kandil ziyâretinde "Dağdaki o çocuğu oğlu gibi' hissedecek kadar, Murat Karayılan'dan bir 'barış adamı portresi' çıkaracak kadar, "Bu işi çözmek için Apo'yu muhatap alın, bunu terörizm değil, isyan şeklinde yorumlayın" diyecek kadar bu ülkeyle ve bu milletle göbek bağını kesmiş sözde aydınlar sürüsü olarak Batılı dostlarının kendilerinden isteklerini yerine getiriyorlardı…
Bugün Barzani'nin Türkiye'ye rağmen yaptığı referandum bir sebep değil bir neticedir; geride bıraktığımız on beş yılın neticesidir…
Hele bir de referanduma katılımın düşük olduğuyla avunmaları yok mu, evlere şenlik…
O referandumun yapılmasıdır Türkiye'nin gücünün testi, referandumda kaç oy kullanıldığı değil…
On beş yıl içinde bütün bu olanlar karşısında Türk milliyetçilerinin siyasetinin/ siyasetsizliğinin gün be gün nasıl iflas ettiği ise ayrı bir dramdır, ayrı bir garâbettir, ayrı bir ayıplı dönemdir ve bir başka yazının konusudur…