Doğru karar
Mahir KAYNAK 20 Şubat 2007
Karşınızdakine bir karar empoze etmenin tepki doğuracağı bilinir. Bu nedenle karar vermek ona bırakılır ama şartlar o şekilde hazırlanır ki muhatabınız sizin istediğiniz kararı kendi özgür iradesiyle vermiş olur. Böyle bir karara karşı çıkılamaz çünkü başka türlü bir davranışın yanlış olacağı tarafsız bir göz açısından, apaçıktır.
Bir çok kararlar veriyoruz ve bunların en makul çözüm olduğunu savunuyoruz. Buna itiraz edilemiyor ve kim olsa aynı şeyi yapardı deniyor. Farklı bir davranışı savunanlar tutarsızlıkla, şartları doğru değerlendirememekle suçlanıyor.
Türkiye’nin Kuzey Irak’taki yapıyla iyi ilişkiler kurması gerektiği yetkililerce ifade ediliyor. Irak bir kaosu yaşarken tek istikrarlı bölge olan Kuzeyde bir karmaşaya neden olmanın, burayı da istikrarsızlaştırmanın hem bizim hem de müttefikimiz ABD için doğru bir davranış olmayacağı söyleniyor.
Yıllarca süren ve titizlikle uygulanan bir planın önümüze koyduğu şartlar başka türlü davranmamıza imkan vermiyor. Kim olursa olsun yapacağı şey aynıdır ve eleştirenlerin, hamasetten başka, söyleyebilecekleri bir şey yoktur. Ayrıca bugün hamasi nutuklar atanlar bu yapının oluşmasında en büyük katkıyı yapanlardır. Sadece şunu söyleyebiliriz: Suya atılan oltayı yutmak için o kadar arzuluydunuz ki başka bir sonuç zaten beklenemezdi.
Eğer Kuzey Irak’ta aşiret temeline dayalı bir yapılanmanın öngörüldüğünü, PKK’nın bu yapılanmayı desteklemeniz için bir kamçı olarak kullanıldığını, bu yapının Güneydoğuyu da etkileyeceğini öngörseydiniz kendi yapılanmanızı kurardınız. Şimdi başkalarının hazırladığı seçeneklerden en uygununu yani onların önceden sizin de doğru bulacağınızı düşündükleri seçeneği kabul etmekten başka bir çareniz kalmadı.
ABD’nin bölgede yanlış hesaplar yaptığı ve bunun bedelini Cumhuriyetçilerin seçimi kaybetmekle ödeyeceği yaygın bir kanı ve seçimlerden sonra ne kadar doğru düşündüklerini söyleyip öngörüleri nedeniyle iftihar edecekleri şüphesiz. Ama olaya başka bir açıdan bakar ve ‘Bu yönetimin hazırladığı şartlar nedeniyle yeni gelenlerin nasıl davranacakları belirlenmişti ve onların istediği de zaten budur, üstelik rakiplerinin yapmış olması sonucu bir ABD politikası haline getirecektir’ derseniz ve olanların tümünün tek bir iradenin eseri olduğunu ve bunun bir devlet politikası olduğunu söylerseniz daha doğru bir yol izlemiş olursunuz.
İnsanlar ve ülkeler iki kategoriye ayrılır. Birinci grup şartlara bakarak en doğru kararı verenler ikinciler şartları hazırlayıp kararı karar vericilere bırakanlardır. Biz sürekli birinci grupta bulunuyoruz ve her zaman en doğru kararları veriyoruz. Üstelik şartları hazırlayanlar bizim davranış modelimizi çok iyi biliyorlar ve alacakları sonucun ne olacağı konusunda en küçük bir şüpheleri yok. Farklı bir davranışı denesek nasıl olur diye merak ediyorum. Mesela 12 Eylülden önce Türkiye’ye komünizmi getirmek isteyenlerle, sağcılar ve devlet, ‘Kurun da görelim’ deyip gülümseseydi ve sadece kanun dışı davranışlarını engellemekle yetinseydi acaba bugün komünist bir yönetim altında mı olurduk?