DOKUZ IŞIK'ÇI DÜNYA GÖRÜŞÜ
Bugün, gelişen ve değişen insanlığın hayatına en geniş bir açıdan baktığımızda şunları görüyoruz :
a) Fezada koşu,
b) Teknikte büyük ve süratli bir gelişme,
c) Çelişmeler, çekişmeler ve bunalımlar içinde kıvranan bir insanlık.
İşte yirminci yüzyılın ikinci yarısı ve feza çağına ait dünyamız.
Geniş caddelerinde sulh teraneleri arka sokaklarında harp marşları çalınan bugünkü dünyamızda sorunları çok, çözümleri güç olan geri kalmış ülkeler alevler içinde yanıp tutuşurken bunların tahrikçisi ve hattâ seyircisi olanlar unutulmamalıdırlar ki, bir gün aynı akibetin kucağına düşmekten kendilerini kurtaramayacaklardır. Çünkü güneşin doğduğu yerle battığı yer arasındaki mesafe her gün biraz daha kısalmakta, dünya her gün biraz daha küçülmektedir. Bilhassa ifade etmek isterim ki, söylediğini yapamayan, yaptığını söyleyemeyen, göründüğü gibi olmayan; olduğu gibi görünemeyen böylece kendini kandıran insanlık içinde bulunduğu ve gitgide artan bu çelişkilerden kurtulmadıkça, yüksek ahlâki değerlere yönelmedikçe ve vicdanlarda bir denge kurulmadıkça hiç bir siyasi rejim ve hiçbir siyasi doktrin insanlığı mutluluğa götüremeyecektir. Dünya, buna ait örnek ve ispatlarla doludur.
SÖMÜRGECİLİK VE EKONOMİK KAVGA
Dünya üzerinde sömürgeciliğin siyasi ve ekonomik kıskaçlarından birincisi, yani siyasi kıskaç, sömürülen ülkeler üzerinden kaldırılmalıdır. Milletlere hürriyetler verilmekte, egemenlikleri tanınmaktadır.
Ancak, ekonomik kıskaçlarda birincisi kadar belirli ve büyük farklar görülmemektedir. Bu hâl dünyamızda milletler ailesi arasında ekonomik ve sosyal dengeyi belirli bir şekilde bozmaktadır. Devletler arası ilişkilerde, sömürmek veya sömürülmek duygusu ve fikri yerine karşılıklı menfaat dengesi kurmak esas alınmalıdır. Aksi takdirde meydana gelecek olan alçak ve yüksek basınç merkezleri arasında doğacak olan fırtınaların tahribatı önlenemez.