'İyi Parti'
Taha Akyol 01 Ocak 1970
ÖNCELİKLE ülkemize iyilikler getirmesini diliyorum, hayırlı olsun diyorum.
İki açıdan bakıyorum; nasıl bir tabana dayanabilir? Tüzük ve programında öne çıkan kavramlar neler?
Kamuoyu araştırma kurumu ANAR’ın Genel Müdürü İbrahim Uslu, referandumda AK Parti’den ve MHP’den soğuyan “beyaz sağ seçmen”den bahsetmişti, bunların “hayır” diyeceklerini söylemişti; öyle de oldu.
Sayın Uslu, bugün seçmenlerin yüzde 30’unun mevcut partilerden memnun olmadığını, İyi Parti’nin bunlara hitap edeceğini, fakat ne kadarının oylarını alacağı hususunun “performansına” bağlı olduğunu söylüyor.
Uslu’nun tahlili bana gerçekçi görünüyor.
MERKEZ VE VATANSEVERLİK
Mevcut partilere sıcak bakmayan yüzde 30’luk kitle farklı eğilimlerdedir. Milliyetçi, muhafazakâr, sosyal demokrat, liberal...
Bunları birleştirecek bir “çatı” oluşturmak Uslu’nun belirttiği gibi kolay değildir.
Belli ki Akşener’in amacı esip gürleyen ama küçük kalan bir ideoloji partisi olmak değil. Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olacağını söylüyor zaten.
Diğer partilerin adeta patenti altında bulunan ideolojik kavramlar yerine Akşener’in “merkez” ve “vatanseverlik” kavramlarını öne çıkarması da birleştirici olma çabasının bir ifadesi.
Teori ne olursa olsun siyasette belirleyici olan pratiktir.
Akşener ve arkadaşlarını engellemek konusunda iktidar blokunun yargı süreçlerini kullanmak dahil hayli aktif olduğu da bilindiğine göre yeni partinin bayağı bir mücadele vermesi gerekecek.
HUKUK DEVLETİ
İyi Parti’nin tüzük ve programında hukukla ilgili olarak altını çizdiğim ilkelerden bir kısmı şöyle:
- Parlamenter sisteme geri dönecek, kuvvetler ayrılığı, kontrol ve denge sistemini güçlendireceğiz.
- HSK’yı mahkemelerin bağımsızlığı, doğal ve kanuni hâkim ilkesi ve hâkim güvencesini sağlayacak biçimde yeniden yapılandıracağız.
- ‘Kanuni idare’ ilkesi gereğince Kanun Hükmünde Kararname ile yönetime derhal son vereceğiz.
- Tutuklamalarda evrensel ceza hukuku ilkelerini hâkim kılacak, kuvvetli suç şüphesinin varlığının esas alınmasını zorunlu kılacağız.
Malum; bugün HSK’nın bütün üyeleri iktidar bloku tarafından belirleniyor!
DEVLET KURUMLARI
Türkiye’de temel sorunlardan biri devlet kurumlarının siyasi irade altında ezilmesidir. Bu açıdan tüzük ve programdaki şu ilkelerin altını çiziyorum:
- Merkez Bankası, para politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında operasyonel ve araçsal bağımsızlığa sahip olacaktır. MB bağımsızlığının siyasi otorite tarafından içselleştirilmesi sağlanacaktır.
- Bütçe harcamalarının denetimi için anayasal kurumlardan biri olan Sayıştay’ı tekrar çalışabilir duruma getireceğiz.
- Yolsuzlukla Mücadele Kurulu oluşturacak, yolsuzlukla ilgili ceza maddelerinde zamanaşımını kaldıracağız. Yolsuzluk davalarının görüleceği ihtisas mahkemeleri kuracağız.
- İllerde cumhuriyet başsavcılıklarına bağlı adli kolluk teşkilatlarını oluşturacağız.
Şunu önemle belirtmeliyim: İçişleri bakanına değil savcıya bağlı adli kolluk gücü olmayınca polise fezleke yazdırıp ona göre iddianame hazırlanması maalesef öteden beri yaygındır. AB Raporları’nda sürekli “Adli Kolluk” vurgusu vardır. AK Parti’nin 2001 Programı’nda da “Adli kolluk kuracağız” deniliyordu, hâlâ kurulmadı!
Devletimizin adil bir hukuk devleti olmasını istiyorsak bu hukuki ve kurumsal ilkeleri çok önemsemeliyiz, sürekli gündemde tutmalıyız.