Siyaset kulisi fena ısınıyor
Murat Yetkin 01 Ocak 1970
İYİ Parti sonrası MHP AK Parti’ye bağımlı hale mi geldi?
Son hareketlilik MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı bir değil, iki çıkışla başladı. Önce yüzde 10’luk seçim barajını tartışmaya açtı, ardından da 2019 seçimlerine dek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin yanında olduğunu ilan etti.
Tabii ikisinin arasında Başbakan Binali Yıldırım’ın, seçim barajının düşürülmesinin de Meclis’teki Cumhurbaşkanlığı sistemi uyum çalışmaları sırasında ele alınabileceği ve diğer partilerin de katkısının gerektiği açıklaması var; adeta Bahçeli ikinci çıkışıyla bu katkı için söz vermiş oluyor.
Bahçeli ve MHP sözcüleri hala açıkça söylemiyorlar ama yüzde10 barajı ile 2019 seçimlerinde Meclis’te grup varlığı göstermeleri kolay görünmüyor.
Oysa şimdiye dek yüzde 10 barajının düşürülmesine en şiddetli itiraz hep MHP ve Bahçeli’den gelirdi. Bunun temel nedeni, Kürt milliyetçiliği, ya da Kürt sorunu odaklı partilerin Meclis’e girmesinin önlenmesiydi.
Bu zincir 2015 seçimlerinde kırıldı. 7 Haziran 2015 seçiminde HDP yüzde 13,1 oy aldı (MHP yüzde 16,3 idi). Tekrarlanan seçimde, 1 Kasım’da ise MHP’nin yüzde 11,9 oyuna karşın HDP yüzde 10,8 aldı ama Meclis’teki sandalye sayısında MHP’yi geçerek üçüncü sıraya yerleşti.
HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın bir süredir hapisten dışarıya kendisinin tutuklanmasının gerçek nedenlerinden birisinin de AK Parti-MHP ittifakına zemin hazırlamak olduğu iddiasını duyurması biraz da bu gelişmelere dayanıyor.
Bahçeli yönetimindeki MHP’ye bir darbe de içeriden geldi. Daha önce “parti içi muhalefet” diye anılan milletvekillerin Merak Akşener altında İYİ Parti’de birleşmeleri MHP’yi zorlamaya başladı. İlk çalışmalar, başka partilerden alabilecekleri bir yana, Akşener’in Bahçeli’nin oy tabanını yarı yarıya bölebileceğini gösteriyor.
Öyle bir izlenim var ki siyaset kulisinde, adeta İYİ Parti’nin kuruluşu MHP’nin Meclis’te temsilini AK Parti’ye bağımlı hale getirdi.
Yani Bahçeli, Meclis’e girmek için ya seçim barajının düşürülmesini ummak, ya da AK Parti’yi kendisiyle seçim ittifakını kurmaya ikna etmek seçenekleriyle karşı karşıya.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, müstehzi bir tonda Bahçeli’ye “Şimdiye kadar neredeydiniz?” demesi, bu kadar zamandır seçim barajının düşürülmesi için çalışanın CHP olduğunu hatırlatması boşuna değil. CHP sözcüsü Bülent Tezcan partisinin barajın hatta tamamen kaldırılmasından yana olduğunu söyledi. Bu sözler Erdoğan’ın daha önce barajın diğer partilerin de katkısıyla yüzde 5, ya da 7’ye düşürülebileceğini söylemesine atfen sarf edilmiş gibi duruyor.
Ama AK Parti, yüzde 10’dan vaz geçse bile barajı fazla düşürmek, örneğin yüzde 5’e düşürmek istemeyebilir. Çünkü o zaman Saadet Partisi’nden BBP’ye dek ikinci tercih olarak AK Parti’ye oy veren bir grup seçmen, Meclis’te temsil umuduyla ilk tercihleri olan kendi partilerine yönelebilir.
Oysa Erdoğan’ın 2019’da yüzde 50 artı 1 oya ihtiyacı var seçilmek için.
Ve kendisini çıkacak yasalar bakımından destekleyecek AK Parti grubuna…
Tabii seçim barajı düşürülmeden MHP ile seçim ittifakına gidilmesi halinde, yani seçim ittifakı kapısının açılması durumunda o kapıyı başkaları da çalabilir; BBP’den Saadet’e, hatta Fatih Erbakan’ın kuracağı duyurulan yeni partiye kadar. Bu partiler de yüzde 50 artı bire katkı için Erdoğan’dan milletvekilliği, bakanlık umabilir.
Ne de olsa ortada Has Parti ve Demokrat Parti örnekleri var.
Onlara verilecek her koltuk, AK Parti tabanına verilmeyecek bir koltuk anlamına gelecek.
Tabii bir de AK Parti içindeki gelişmeleri de unutmamak gerekiyor.
Fethullahçıların temizlenmesi harekâtı bir yana, aralarında İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de bulunduğu seçilmiş mevkideki isimlerin istifaya zorlanması ardından sıra bazı bakanların koltuklarından olmasına gelecek gibi görünüyor.
Deniz Zeyrek’in bugünkü Hürriyet’teki haberinde de okumuşsunuzdur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı, ancak danışmandan öte yakın bir yardımcısı Ali İhsan (namı diğer Mücahit) Arslan yakında bakanlar kurulunda değişiklik olabileceğini söylemiş.
Önümüzde, 2018’in ilk aylarında iki büyük partinin, AK Parti ve CHP’nin kongreleri var. Siyasetin zaten fena halde ısınıyor olmasına bakarak o kongreler sürecinde siyasette yeni değişiklikler sürpriz olmaz.