CİHAN ŞAH (ö. 872/1467)
Enver Konukçu 01 Ocak 1970
Karakoyunlu hükümdarı (1438-1467).
Devletin kurucusu Kara Yûsuf’un altı oğlundan dördüncüsüdür. Mardin’de dünyaya geldiği için kendisine Mardin Şah adı konulmak istenmişse de şehir adlarının Bağdat Hatun örneğinde olduğu gibi kadınlara verilmesinden dolayı babası oğlunun adını Cihan Şah koymuştur.
Cihan Şah küçük yaşta Sultâniye’ye vali tayin edildi. Babası Kara Yûsuf’un 1420’de Ucân yaylası civarında ölmesi üzerine Sultâniye’den ayrıldı. Aynı yıl ağabeyi İskender, Karakoyunlu tahtına oturdu. Cihan Şah da kardeşleri İskender ve Mehmed’le bazan dost, bazan düşmanca yaşadı. İskender’in, oğlu Şah Kubâd tarafından bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine Cihan Şah durumdan faydalanarak 19 Nisan 1438’de “Muzafferüddin” lakabıyla Karakoyunlu tahtına geçti.
Cihan Şah ilk seferini Gürcistan Krallığı üzerine yaptı (1440) ve Tiflis’i aldı. Bağdat’ta müstakil olarak hüküm süren diğer kardeşi İspend’in ölümünden sonra bazı beyler kendisine iltihak ederek onu Bağdat’a hücuma kışkırttılar. Bütün kuvvetlerini toplayarak Bağdat üzerine yürüyen Cihan Şah kanlı çarpışmalardan sonra şehri zaptetti ve üç gün boyunca yağmalattı (9 Haziran 1446). Kendisinin tâbi olduğu Timurlu Şâhruh Mirza’nın 1447’de vefatı üzerine çıkan saltanat gailesinden faydalanan Cihan Şah sultan ve hakan unvanlarını aldı, ardından Sultâniye ile Kazvin’i topraklarına kattı. Cihan Şah ile Akkoyunlu Hükümdarı Cihangir Mirza arasındaki rekabet çok çetin mücadelelere sebep oldu ve sonuçta Cihan Şah İsfahan ve Fars vilâyetlerini Karakoyunlu hâkimiyetine aldı. 1453’te Uzun Hasan Akkoyunlu tahtına geçti. Saltanatının ilk yıllarında Uzun Hasan tehlikesini farkedemeyen Cihan Şah, ancak Rüstem Tarhan’ın Mardin civarında Akkoyunlular’a yenilmesinden sonra durumun vehametini anladı.
Cihan Şah 1466 kışını Tebriz’de geçirdi. Ertesi yıl Şirvan’ı istilâ ederek Derbend’e kadar uzanan yerleri yağmaladı. Bu tarihte Karakoyunlu Devleti’nin toprakları Azerbaycan, Arrân, Irâk-ı Acem, Irâk-ı Arab, Fars, Kirman ve Doğu Anadolu’yu içine alıyordu. Gürcü kralı ile Şirvanşah, Gîlân ve Mâzenderan hâkimleri de onun hâkimiyetini tanımışlardı.
Cihan Şah’ın son seferi Uzun Hasan üzerine oldu. Ancak Bingöl’de bugün bir bucak merkezi olan Sancak mevkiindeki karargâhı Akkoyunlular’ın baskınına uğradı ve Cihan Şah bir Akkoyunlu askeri tarafından öldürüldü (12 Rebîülâhir 872/10 Kasım 1467). Bu baskında seçkin Karakoyunlu beylerinden başka oğulları Muhammedî (Mehdî) ile Ebû Yûsuf da esir düştüler. Cihan Şah’ın naaşı Tebriz’de Muzafferiyye Medresesi avlusunda toprağa verildi.
Cihan Şah Karakoyunlular’ın son büyük hükümdarı olup onun zamanında devlet bir imparatorluk haline gelmiş ve en parlak devrini yaşamıştır. Oğlu Hasan Ali kendisine halef olmuşsa da ordunun desteğini kazanamamıştır (1468).
Bazı kaynaklarda içki ve eğlenceye düşkün, kötü ahlâklı ve zalim, bazılarında ise adaletli, kudretli ve kabiliyetli bir hükümdar olarak gösterilen Cihan Şah âlimleri himaye etmiş, edebiyatla meşgul olmuş, Hakîkî mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler yazmıştır. V. Minorsky Cihan Şah’ın şiirlerini incelemiş ve makalesinde bunlardan örnekler vermiştir. Şiirlerinin derlendiği mecmua 105 Farsça, seksen yedi Türkçe gazel ve otuz iki Türkçe rubâîden ibarettir.
Cihan Şah 1465 yılında Tebriz’de mermer ve çiçekli çinilerle bezeli muhteşem Gökmedrese’yi (Muzafferiyye Medresesi) inşa ettirmiştir. Kubbesi 16 m. çapında olan külliyede medreseden başka kütüphane ve başka yapılar da vardır. Cihan Şah’ın Tebriz’deki hayratına dair vakfiye sûretleri Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki bir mecmuanın içindedir (Esad Efendi, nr. 3340).