Veteriner Hekim Tuğgeneral Burhanettin Uluç
Prof. Dr. Hazım Gökçen 01 Ocak 1970
Değerli Meslektaşlarım,
Mesleğimize hizmet etmiş ya da mesleğimiz dışında yapmış oldukları çalışmalarla toplumda tanınmış büyüklerimizi zaman zaman gruplarımıza yazdığım yazılarla sizlere tanıtmaya çalışıyorum. Artık, mesleki tarihimize olan merakım nedeniyle yapmış olduğum bu çalışmayı daha da genişletmek ve bundan böyle meslek büyüklerimizin daha değişik yönlerini ortaya çıkararak hem onları anmak hem de genç kuşakların onları daha yakından tanımalarını sağlamak istiyorum. Bu bağlamda, elimdeki belgelerden ve internetten araştırma yaparken daha önce hakkında kısaca bilgi verdiğim Veteriner Hekim Tuğgeneral Burhanettin Uluç hakkında ilginç notlara ulaştım. Sonuçta, meslek büyüklerimizi anma ve tanıtma bağlamında başlattığım bu çalışmaya değişik bir alanda olması ve tarihe not düşmesi bakımından öncelikle Burhanettin Uluç ile başlamayı uygun buldum.
Veteriner Hekim Tuğgeneral Burhanettin Uluç Ankara’da Askeri Veteriner Okulu Komutanı iken Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes’in devrilmesi ile sonuçlanan 27 Mayıs 1960 İhtilalini hazırlayan ve uygulayan kişilerin önde gelenlerinden birisidir.
Burhanettin Uluç 1902 yılında doğmuş, 1921 yılında Askeri Veteriner Okulundan mezun olmuştur. Değişik rütbelerle çeşitli askeri birliklerde mesleki görevini yerine getirmiştir. En son askeri görevi Tuğgeneral rütbesi ile Ankara’da Askeri Veteriner Okulu Komutanlığıdır.
Bilindiği gibi 1950 yılında iktidara gelen Adnan Menderes’in Başbakanlığındaki Demokrat Parti Hükümeti 1954 ve 1958 seçimlerini de kazanarak yönetimini sürdürmüştür. Ne var ki, 1960 yılına gelindiğinde hükümetin tutumunu beğenmeyen bir kısım Üniversite gençliği ve Kara Harp Okulu öğrencileri çeşitli yürüyüşler ve protesto gösterileri düzenleyerek iktidarı yıpratmak yoluna gitmişlerdir. Aynı şekilde hükümetin uygulamalarından memnun olmayan ordu da kurmuş olduğu değişik rütbelerdeki 38 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi marifetiyle 27 Mayıs 1960 sabahı yaptığı bir darbe sonucu Meclisi lağvederek iktidarı ele geçirmiş ve Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genel Kurmay Başkanı başta olmak üzere tüm devlet erkanını tutuklayıp hapse atmıştır. İhtilalden hemen sonra İzmir’de emekliliğini yaşayan Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi’nin başına getirilmiş ve ilk oluşan Mecliste Devlet Başkanı seçilmiştir.
Veteriner Hekim Tuğgeneral Burhanettin Uluç bir sınıf subayı olmadığı ve bu nedenle de Milli Birlik Komitesi içinde yer almadığı halde 27 Mayıs İhtilalinin hazırlanmasında ve uygulanmasında baş rollerden birini oynamıştır. Onu ilk kez 21 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen ve ihtilale zemin hazırlayan yürüyüşte Harp Okulu öğrencilerinin başında görüyoruz. İhtilal gerçekleştikten sonra ise Devletin tepesindeki üç ismin tutuklanmasında oynadığı rolle ismini duyurmuştur. İlk karıştığı olay dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun’un tutuklanmasıdır. İhtilalin başladığı sabah erken saatlerde Burhanettin Uluç yanındaki harp Okulu öğrencileri ile Rüştü Erdelhun’un konutuna gider. Bu arada bir tank ve top da konuta karşı mevzilenmiştir. Rüştü Erdelhun ne olup bittiğini anlamak için telefonla konuştuğu sırada kapısı ihtilalciler tarafından çalınır. Ancak kapı açılmayınca Uluç Paşa ve beraberindekiler dipçik darbeleriyle kapıyı kırarak içeriye girerler. Uluç Paşa ordunun yönetime el koyduğunu, kendisini tutuklayıp Harp Okuluna götüreceklerini Erdelhun’a bildirir ve onu koluna girerek dışarı çıkarıp bir askeri Jip ile Harp Okuluna götürür ve kapıda bekleyen Okul Komutanı Sıtkı Ulay’a teslim eder.
Uluç Paşa’nın ikinci tutuklama olayı Cumhurbaşkanlığında gerçekleşir. Cumhurbaşkanı Celal Bayar 27 Mayıs sabahı erken saatlerde yaverinin telefonu ile uyanmış ve eski bir
komitacı olması nedeniyle de ihtilal yapıldığını anlayarak hemen giyinip hazırlanmştır. Tek güvencesi Albay Osman Köksal komutasındaki Muhafız Alayıdır. Ne var ki Osman Köksal’da kısa sürede ihtilalcilerin safına geçmiştir. Ancak yine de Birlik içindeki bazı birimler ihtilale karşı çıkarak direniş göstermek istemişlerdir. Fakat kısa bir sürede bu direniş ihtilalciler tarafından kırılmış ve Köşk zararsız hale getirilmiştir. İşte bu sırada Burhanettin Uluç tekrar sahneye çıkar. Emrindeki subaylar ve Harp Okulu öğrencileri ile birlikte açılan güvenlik koridorundan geçerek Cumhurbaşkanının bulunduğu odaya girer ve kendisine “ Ordunun Ülke yönetimine el koyduğunu, milli iradeyi artık kendilerinin temsil ettiğini, teslim olması gerektiğini” bildirir. Ancak eski bir ihtilalci olan Celal Bayar “bu durumu kabul etmeyeceğini, milli irade ile geldiğini, ancak milli irade ile gideceğini, teslim olmayı düşünmediğini “ Uluç Paşaya bildirir ve bu sırada kolundan küçük bir tabanca çıkarır. Herkes tabancanın kendilerine yöneleceğini sanıp mevzi alırken Celal Bayar tabancayı başına dayar ve tetiğe dokunur. Ancak tabanca ateş almaz. İşte bu sırada İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarına göre Uluç Paşa Celal Bayar’ın üzerine atlar ve onu yere devirerek tabancayı elinden alır. Daha sonra da emrindekilerle birlikte Celal Bayar’ı tutuklayıp Harp Okuluna götürür.
Veteriner Tuğgeneral Burhanettin Uluç’un 27 Mayıs İhtilalinde dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in tutuklanmasındaki rolünü de daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanı ve Cumhurbaşkanı Adayı olan Hava Albay Muhsin Batur’un anılarından öğreniyoruz. Menderes ihtilal sabahı bir yurt gezisinde bulunduğu Kütahya’ da Muhsin Batur tarafından tutuklanıp önce Eskişehir Havaalanına oradan da uçakla Ankara Güvercinlik Askeri Havaalanına getirilir. Güvercinlik Havaalanında Menderes’i karşılayan subayların başında Uluç Paşanın da bulunduğu ve onu Harp Okuluna götürme görevini üstlendiğini Muhsin Batur anılarında bildirmektedir.
Burhanettin Uluç ihtilalden sonra Cemal Gürsel tarafından kurulan asker-sivil karşımı ilk hükümette Tarım Bakanı yapılmak istenmiş ancak bu görevi kabul etmeyip yerine Prof.Dr.Selahattin Batu’yu önermiştir. Ancak Cemal Gürsel, kendisine gelen dedikodu mahiyetindeki karalamalara inanarak Batu’yu Bakan yapmamış ziraatçi bir profesöre bu görevi vermiştir. Bu olay kanımca mesleki tarihimizde bir dönüm noktası oluşturur. Çünkü yasal haklarımız bu ara dönemde haksızca elimizden alınmaya başlanmıştır. Uluç Paşa ya da Batu Hoca Bakan olsa acaba bunlar olmaz mı diye düşündüğüm çok olmuştur.
Uluç Paşa ihtilalden hemen sonra Milli Birlik Komitesi tarafından İzmir Valiliğine ve Belediye Başkanlığına atanır. İlk Genel Seçimlerden sonra oluşan Senato’da da Kontenjan Senatörü olarak görev alır. Veteriner Hekimliği kimliğinden çok ihtilalci kimliği ile öne çıkan ve tarihe not düşen Uluç Paşa 1963 yılında hayata veda eder. Değerli meslek büyüğümüzü rahmet ve saygıyla anıyorum.