Man kafası değil adası, Man Adası
Aydın Engin 01 Ocak 1970
(Dipnot gibi üst not:AKP Reisi, Cumhuriyet yönetimi ile anlaştım. Öyle her gün değil, ama haftada bir gün sadece sana seslenen, senden saçılan inciler üstüne kurulu bir Tırmık yazmama göz yumacaklar. Ben de pazar günlerini seçtim. Malum “Pazarları matrak yazılar daha çok okunur” gibi kimin uydurduğunu bilmediğim bir kural var...)
***
Pek muhterem AKP Reisi,
İstanbul’da metro açılış töreninde yine Kılıçdaroğlu’na seslendin. Anlıyorum, o adam senin canını sıkıyor, canını acıtıyor. Renk vermiyorsun, burnundan kıl aldırmıyorsun ama birinin, o muhalefet lideri olsa bile bir faninin senin gibi insanlığa armağan olarak gönderilmiş bir yüce zata karşı çıkmasına, üstelik senin hakkında yenilip yutulması zor laflar etmesine hiç alışık değilsin, çileden çıkıyorsun. Metro açarken bile ona ağır laflarla saldırmaktan kendini alıkoyamıyorsun.
Cuma günü İstanbul’un Üsküdar Meydanı’nı şu cümlelerle çınlattın:
-Şimdi tutturmuş bir Man Adası. Herhalde bu man kafa olmaktan kaynaklanıyor. Yatıyor kalkıyor Man Adası.
Yani Kılıçdaroğlu’na, bu ülkenin ana muhalefet partisi liderine açıkça “man kafa” diyorsun. Man kafa “budala, sersem, aptal, kavrayışsız” demek.
***
Biliyorum, aslında sen hakaret etmek istemedin. Sen Man Adası’ndan man kafaya geçerek kafiye tutturdun, kelime oyunu yapmak istedin... Benim de aklıma eski bir fıkrayı getirdin:
Şair şuara sofralarında, sohbetlerinde bulunmaya can atan beyzade, Şair Nefi’nin sohbetini dinlerken epey zorlanmasına rağmen karnındaki gazı içeride tutamamış, çıkarırken de “Zırt, pırt, zart, zurt” gibi sesler de çıkarmış... Beyzade mahcubiyetten kıpkırmızı, rugan ayakkabılarını birbirine sürterek “garç, gurç, zart zurt” gibi sesler çıkarmaya çabalamış ve başarmış. Hiciv sanatının büyük ustası Nefi gülümsemiş:
-Beyzadem, kafiyeyi tutturdun. İyi de kokusunu ne yapacaksın?
***
Üstelik Reis, sen kafiyeyi de tutturamadın. Kılıçdaroğlu Man Adası diyor, sen man kafa. Hani nerde kafiye? Yani “Otur yerine, sıfır” durumları...
Şimdi bak Reis, öyle tutmamış kafiyelerle filan topu taca atma. Bu konuda baştan beri bunu yaptın zaten. Ha bire topu taca attın.
Kılıçdaroğlu, artık ekibinin beceriksizliğinden, yetersizliğinden mi, kendi savrukluğundan mı ne, belgeleri gün ışığına taşırken “Oğlun, enişten; kardeşin, arkadaşın, dünürün, eski özel kalem müdürün Man Adası’ndaki off-shore hesaba para gönderdi” dedi.
Yanlış dedi. Göndermediler, belgelere göre Man Adası’ndaki bir hesaptan senin akraba taallûkatın hesaplarına toplam 15 milyon dolar girdi. Yani para gitmedi, geldi.
Sen de ha bire buna parmak bastın.
Yapma. “Cambaza bak cambaza” oluyor bu.
Soru çok yalın:
Senin büyük oğlun Burak Erdoğan’a, taksi durağı işletmecisi enişten Ziya İlgen’e, kardeşin Mustafa Erdoğan’a, yakının, arkadaşın Mustafa Gündoğan’a vergi cenneti Man Adası’nda 1 Sterlin (5 TL yapar) sermayeli bir şirketten neden, neyin karşılığı toplam 15 milyon dolar geldi.
Sen ne cevap verdin?
-Gitmedi geldi. Zaten Mustafa Gündoğan benim hiç özel kalem müdürüm olmadı.
Tamam Reis, anladık.
15 milyon dolar gitmedi, geldi. Peki, neden geldi, neyin karşılığı geldi?
Tamam, Mustafa Gündoğan özel kalem müdürün değil. Hiç olmadı da. Anladık.
Yalnız ona neden Man Adası’ndaki esrarengiz hesaptan 1.5 milyon dolar geldi?
***
Ey AKP Reisi,
Anladık, Kılıçdaroğlu fena yanıldı, gelen paralara giden paralar dedi.
Tamam, Kudüs senin kırmızı çizgin, hep
o konuyu konuşalım.. Tamam metro hattı açtın. Afferin sana. Bravo, İslam ülkelerini bir çırpıda toplayı
verdin. Büyük lidersin vesselam...
İyi güzel de Reis, senin oğlana, dünüre, enişteye, arkadaşına Man Adası denen kara para aklama üssünden neyin karşılığı olarak toplam 15 milyon dolar geldi?
Bu soruya cevap ver, yeter...
Anlat Reis, rahatla, geceleri rahat uyu, sinir küpüne döndün, gevşe...