Şehit Seymenim ERCÜMENT
Alperen Burak 01 Ocak 1970
Başında Horasanî keçeni kuşatan poşun, sırtında cepkenin, belinde devasa şal kuşağına dolanan Yörük kolanın, bacağında kara koyun yününden çahşırın, dizlerine uzanan ak çoraplarınla bir elin belindeki kamanın sapında, diğeri Ankara semalarında, toprağa diz vura vura yürüyecektin. Doh! Doh!.. Bu ne heybet, bu ne vak’ar, bu ne sevda ey nice düşman saldırılarının diz çöktüremediği koca hisar?( Hasan Kayıhan – Ercüment…)
Daha 9 yaşındayken tanıştığı davayı, çocuk denecek yaşta içine sindirdiği için olsa gerek annesinin ifadesiyle “Ulus”ta bağıra bağıra “Altaylardan selâm sana” diye marş söyleyen bir çocuk”, büyüdüğünde Altaylar’dan kopup gelen bir kahramana dönüşmüş, Ülkücü olmuş hainlerle dövüşmüş, yiğitliği ile tarihe geçen Seymen olmuş…
Geniş omuzlarının üstünde; gür, sık ve siyah saçların sardığı mağrur bir baş… Kızıl Elma’ya hasret, derinlere bakan gözler ve kurt bakışını andıran dikkatli bir nazar. Çınar ağacı gibi sağlam ve heybetli bir gövde… Heybeti oranında atletik vücut yapısıyla tam bir celadet abidesiydi Seymenim.
Dost için güven, düşman için korku veren yüreğiyle, kavgadan asla kaçmayan, tek başına kalabalıklara hücum edebilecek Kürşad cesaretinde bir savaşçı, bükülmez bir bilek…
Kolay mıdır? Başkent’te 1970’lerin o kavga ortamında, kızıla boyanmış kinleri ile 1’e 10-20 demeden saldırırken komünistler “ülkücüyüm” demek kolay mıdır? Hele hele az olan ülkücülerin “deli boğa”sı olmak... Her kavgaya yetişmiş, icracılığı ile Hızır görevi görmüştür Seymenim.
Kavga ortamlarındaki eşsiz yiğitliğinin yanı sıra, inandığı davanın teşkilatlanmasında en ön saftaydı O. Ülkücü Memurlar Derneği ÜLKÜM’de yöneticiydi. Rahmetli Halide annemizin ifadesiyle “okurdu,çalışırdı, hiç yorulmazdı.” Bu bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile Büyük Türkiye’nin kara sevdalısıydı Seymenim.
Böyle bir yiğitle yüz yüze vuruşmaya cesareti olmayanlara pusu kurmaktan başka ne yakışır ki? Defalarca saldırıya maruz kalan ve hepsini atlatan Seymenim, 27 Aralık 1979 sabahı, evinden çıktığında, 6-7 kişilik vatan haini komünist grubun silahlı saldırısında şahadet şerbetini içmiştir.
Başbuğ’un “Ercüment... Aslan gibi bir yiğitti. Benim elimde yetişmişti, çok severdim, pırıl pırıl bir çocuktu. Annesi balkondan Ercüment'i yolcu ederken hainler anasının gözü önünde şehit ettiler. Mezara indirirken başındaydım. Mezara bile sığmadı yavrum...” dediği Ercüment YAHNİCİ, Şehit Seymenim Ruhun Şad Olsun!