Türkiye İlk Kez ‘Özgür Olmayan Ülkeler’ Kategorisinde
01 Ocak 1970
Merkezi Washington’da bulunan Özgürlük Evi (Freedom House), 2018 Dünyada Özgürlükler Raporunu açıkladı. “Demokrasi Krizde” başlığı verilen yıllık raporda Türkiye ilk kez “özgür olmayan” ülkeler kategorisine düşürüldü. Türkiye daha önce “kısmen özgür” kategorisindeydi.
Raporda Türkiye’nin notu geçen yıla göre 6 puan geriledi. Türkiye, son 10 yılda da 34 puan düşüşle raporda bu zaman diliminde en çok puanı düşürülen ülke oldu.
Dünya genelinde özgürlüklerin durumunu takip eden kuruluş, raporunun Türkiye’yle ilgili değerlendirme bölümünde, Türkiye’nin “kısmen özgür” kategorisinden “özgür değil” kategorisine düşürülmesinin, “Dünyada Özgürlükler raporlarında uzun ve giderek hızlanan düşüşünün bir neticesi olduğunu” belirtti.
Raporda bu yılki ek düşüşün nedeni olarak, “gücü cumhurbaşkanlığında toplayan, derinden kusurlu anayasa referandumu, seçilmiş belediye başkanlarının hükümet tarafından atananlarla toplu olarak değiştirilmesi, insan hakları aktivistleri ve diğer ‘devlet düşmanı’ olarak nitelenen kişilere yönelik keyfi kovuşturmalar, devlet memurlarına yönelik devam eden temizlik operasyonları” gösterildi. Raporda, tüm bu gelişmelerin, vatandaşları hassas konularda görüşlerini ifade etmede tereddüt içinde bıraktığı tespiti yapıldı.
“Türkiye gibi 10 yıl önce umut vadediyor görülen bazı ülkelerin şimdi otoriter yönetimlere kaydığı” değerlendirmesine yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:
“Türkiye’nin notu 2014’ten beri hızlı düşüşte. Bu durum, basına, sosyal medya kullanıcılarına, protestoculara, siyasi partilere, yargıya ve seçim sistemine yönelik artan saldırılar dizisinden kaynaklandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, giderek daha kötüleşen yerel ve bölgesel güvenlik ortamında devlet ve toplum üzerinde kişisel kontrol dayatmak için uğraşıyor.
Erdoğan, iktidar partisi içindeki eski müttefikleri ve rakiplerini devre dışı bıraktı, medya sahipliğini kendi ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirdi ve anlamlı kontrol ve denge mekanizmalarına sahip olmayan bir ‘süper-cumhurbaşkanlığı’ yaratmak için popüler olmayan bir anayasa referandumunu dayattı. Temmuz 2016 darbe girişimine yanıtı, giderek genişleyen bir cadı avına dönüştü. 60 bin civarında kişi tutuklandı, 160’ın üzerinde medya kurumu kapatıldı ve 150’nin üzerinde gazeteci hapse atıldı.
Parlamentodaki üçüncü büyük partinin liderleri cezaevinde ve ülke genelinde 100’e yakın belediye başkanı, acil tedbirler ya da cumhurbaşkanının siyasi baskısı yoluyla görevden alındı. Hatta hükümet, baskıcı uygulamalarını Türkiye’nin sınırları dışına bile taşıdı. Diğer etkilerin yanında, İnterpol’ü de yurtdışındaki eleştirel kişileri yakalamak için “kırmızı bülten” yağmuruna tuttu.”
Özgürlük Evi’nin raporunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “15 Temmuz darbe girişiminden sonra muhalif olarak algıladığı kişilere karşı baskıcı uygulamalarını genişlettiği ve yoğunlaştırdığı, bu durumun Türk vatandaşları üzerinde vahim sonuçlar yarattığı” belirtildi.
Raporda, “kaotik temizlik operasyonları, gözaltına alınan Türk vatandaşları, kapatılan medya kurumları ve el konulan işletmeler açısından doğurduğu vahim neticelere ilaveten, Kürt azınlığa karşı girişilen saldırıyla da iç içe hale geldi. Bu durum da Türkiye’nin komşu Suriye ve Irak’a diplomatik ve askeri müdahalelerini körükledi” denildi.
“Demokrasi dünya genelinde geriliyor”
Raporda dünya genelinde de demokrasinin “saldırı altında olduğu ve gerilediği” ve bu krizin, Amerika’nın da demokratik standartlarının “hızla aşınması” nedeniyle yoğunlaştığı tespitine yer verildi.
Rapora göre küresel özgürlükler 12 yıldır sürekli gerileme kaydediyor. 2017’de de 71 ülkede siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde net gerilemeler görülürken, sadece 35 ülkede durum iyileşme gösterdi.
Özgürlük Evi’nin başkanı Michael J.Abramowitz, “Demokrasi, on yıllardır en ciddi krizle karşı karşıya. Demokrasinin, özgür ve adil seçimler, azınlık hakları, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünün garanti altına alınması gibi temel ilkeleri dünya genelinde baskı altında” dedi.
ABD’nin de notu 3 puan düşürüldü
“Rusya ve Çin’in, dünyadaki öncü demokrasilerde yaşanan gerilemeden, hem kendi içlerinde baskıları artırarak, hem de zararlı etkilerini diğer ülkelere ihraç ederek istifade ettiği” belirtilen raporda, 2017’nin önemli bir gelişmesinin, “ABD’nin, demokrasinin hem savunucusu hem de örneği olma konumundan çekilmesi olduğu” kaydedildi.
Amerika’da siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde son 7 yıldır yavaş bir düşüşün olduğu ancak bu düşüşün 2017’de hız kazandığı ifade edilen raporda, bu durumun, Rusya’nın 2016 ABD başkanlık seçimlerine müdahale ettiği konusunda artan kanıtlar, yeni yönetim tarafından temel etnik standartlara yönelik ihlaller ve hükümetin şeffaflığının azalmasından kaynaklandığı belirtildi.
Amerika’nın puanını önceki yıla göre 3 puan düşüren raporda, “Amerika’nın basın ve yargı gibi kurumları, Başkan Trump’ın eşi benzeri görülmemiş saldırıları karşısında direnç gösterse de, saldırılar en nihayetinde onları zayıflatabilir. Bu durum da Amerikan demokrasisinin sağlığı ve Amerika’nın dünyadaki konumuna ciddi etkiler yapabilir. Amerika’nın demokrasinin öncü savunucusu olma şeklindeki geleneksel rolünden çekilmesi derin kaygı yaratıyor. Bunun, modern zamanın diktatörleri ve onların tehlikeli fikirlerine karşı devam ettirilen mücadele üzerinde olası sonuçları olabilir” değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, demokrasilerde geriye gidiş serisinin görülmeye başladığı 2006 yılından bu yana 113 ülkede durumun net biçimde daha da kötüleştiği ve sadece 62 ülkede iyileşme olduğu da belirtildi.
Raporun son versiyonunda, 195 ülke değerlendirme altına alınırken, bunlardan 88’i (yüzde 45) “özgür”, 58’i (yüzde 30) “kısmen özgür” ve 49’u (yüzde 25) “özgür değil” kategorisinde yer aldı.
Özgürlük Evi’nin raporunda, “Suudi Arabistan, İran, Venezuela ve Kuzey Kore gibi yolsuz ve baskıcı ülkelerin”, uzun soluklu bölgesel ihtilafları devam ettirerek, insani krizleri körükleyerek ve Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi nükleer silahlarını genişleterek küresel istikrarı riske attığı” kaydedildi.
Tunus’ta 2017 yılında demokraside görülen keskin gerilemelerin Arap dünyasındaki tek “özgür” ülkeyi ve 2011 yılındaki Arap Baharı’nın “tek başarı hikayesini” tehlikeye attığı tespiti yapılan raporda, Zimbabwe’de de seçilmiş cumhurbaşkanı Robert Mugabe’nin askeri baskıyla istifa zorlanmasının ardından ülkenin kategorisinin “kısmen özgür”den “özgür değil”e düşürüldüğü belirtildi.
Raporda, Myanmar’da da 2017 yılında yürütülen etnik temizlik kampanyasının, ülkenin uluslararası toplumca 2010’dan beri desteklenen “sınırlı demokratik açılımının kusurlu doğasını gösterdiği” kaydedildi.
Özgürlük Evi’nin raporunda, Güney ve Orta Amerika’da ise Meksika dahil bazı ilerleme işaretleri görüldüğü de belirtildi. Ayrıca, Güney Kore ve Tayvan’da da siyasi ilerleme işaretleri gözlenmeye devam ettiği dile getirildi.
Raporda “özgür olmayan ülkeler” kategorisine alınan 49 ülkeden 12’sinin siyasi haklar ve sivil özgürlükler açısından “kötünün de kötüsü” konumunda olduğu ifade edilerek, bu ülkeler en az özgür olandan başlayarak şöyle sıralandı: Suriye, Güney Sudan, Eritre, Kuzey Kore, Türkmenistan, Ekvador Ginesi, Suudi Arabistan, Somali, Özbekistan, Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Libya.