Gizli görevliler
SEVİNÇ ÇOKUM 29 Mayıs 2007
BİRİLERİ var; onlar da olmasa kimse, yere düşmüş ekmeği veya insanı tökezletecek bir taş parçasını kaldırıp kenara koymayacak... Birileri var, birileri var ki, oynamış, çatlamış, eksik muhtaç ne varsa düzeltiveriyor hemen. Hani ansızın utanılacak bir misafir gelir de çamaşırlar, ütülükler darmadağınıktır; çöpler, tabaklar ortada. Bir komşu veya dost, her kimse çarçabuk onu oraya, bunu buraya koyuverir ve her şey umulmadık tezlikle yerli yerini alır. Rahatlar, ciğerlerinizi boşaltır, yeniden soluk alırsınız.
Hani verginizi yatırmayı unutmuşsunuzdur; haberlerde vergi ödeme tarihinin bir hafta daha uzatıldığı kulağınıza çarpar, yani birisi, işte o birilerinden birisi, 'Yahu, sıkışık durumda olanları göz önüne alalım da uzatıverelim şu tarihi' der. Kurtarıverir sizi.
Sınava veya önemli bir toplantıya yetişmek istiyorsunuz, fakat bineceğiniz aracı kaçırmışsınızdır, taksi de bulamıyorsunuz; öyle karmaşık bir gün... Bir araba yanınızda durur, içindeki 'Atla!' der. Tanıdık veya tanımadık, kimse bu, dediğim birilerindendir.
Sıkışık durumdasınız, aylığınız tükenivermiş, son kuruşlarınızı da yol parası diye ayırıyorsunuz, eve döneceksiniz işinizden, bir arkadaşınız geliyor yanınıza, cebinden iki yirmilik, bir onluk çıkarıyor. 'Yahu kusura bakma! Sana elli milyon borcum vardı, veremedim bir türlü...' deyip uzatıyor paraları. Bir anda suya kavuşmuş gibi kuruyan gırtlağınız düzeliyor. Can buluyorsunuz o elli milyonla...
Hiçbir dükkanda bulamadığınız bir kitap var. Araştırmanız için gerekli. Kütüphanelerde de rastlayamadınız. İçiniz darlanıyor, araştırmanız yarım, kırık dökük... Derken eski yeni kitaplar satan bir kaldırım kitapçısının önünden geçmekteyken, kitabı orada görüyorsunuz....
Birileri düzeltir bir şeyleri, bilerek veya bilmeden..
Güvercinleri düşünen var
BİRİSİ vardır, nefes almak kimsenin aklına gelmemişken sadece trafik araçlarını gördüğünüz bir yere küçücük bir toprak parçası için, bir soluklanma, gözü, gönlü açma aralığı açar. Oraya mevsim çiçekleri diktirir. Bir bakarsınız yol ortasında ateş çiçekleri, göz alıcı kırmızılıklar uzanıp gidiyor... Oysa birileriyle karmaşık bir hesabınız vardır, şuraya buraya yetişmesi gereken birkaç iş veya evde tartışmışsınızdır; yakınlarınızdan gergin ayrılmışsınızdır. Yol boyunca hep haklı olduğunuzu düşünmüşsünüzdür. Fakat işte o kırmızılık size tarafsız bakış için imkan tanır. 'Benim de yanlışım, yanlışlarım var...' dersiniz. Yol ortasındaki küçük çiçekliği size armağan eden ve dertlerinizden sıyrılmanız için hayata geçişinizi sağlayan o adamı, adamları tanımazsınız bile. Ama kendinizle hesaplaşmanıza, haksız olduğunuz noktayı anlamanıza vesile olmuştur. Hatta gerilimden kurtulmanıza...
Bütün bunları Beşiktaş Yıldız'daki Abbasağa Parkı'nın kapısı önünde sıralanmış su kaplarını gördüğümde düşündüm. Abbasağa, okula giderken, çarşılardan, sinemalardan dönerken geçit alanımızdı, şimdi de Yeni Mahallelilerin ev dışında ikinci bir yaşama mekanı... Baktım ellerinde torbalarıyla alışverişten dönenler oradan geçiyor, park havası ala ala. Gerçi yokuşu var ama, olsun! Kanepeler ne güne duruyor? Uyuyanlar bile gördüm; öyle derin, kıpırtısız bir uykudalar. Muhabbet eden kadınlar, evlerinin uzantıları parkta kedileri de korumaya almışlar. Su kaplarına gelince, onlar da güvercinler için... Bir küme güvercin su içiyor, banyo yapıyor, ürkmeden insanların ayakları dibinde dolanıyor. Demek onca iş arasında birileri güvercinleri düşünebiliyor? Ne iyi...
Dediğim gibi birileri var, düzelten, onaran, iyileştiren, dengede tutan... Yoksa kolay değil yaşamak!