Türkiye'de OHAL'in değiştirdiği hayatlar
Hilal Köylü / Ankara 01 Ocak 1970
OHAL'i üç aylığına altıncı kez uzatan hükümet, terörle mücadele için uygulamanın sürmesinde kararlı. OHAL mağdurlarının yaşadıkları ise Türkiye'yi önümüzdeki dönemde nelerin beklediğine dair soru işaretlerini artırıyor.
“Kendimi sivil ölüme mahkûm edilmiş değil de, hakları alınmış bir akademisyen olarak görüyorum. Toplama kampına kapatmadıkları müddetçe kamunun bir araştırmacısıyım.” Kendini böyle tanımlıyor akademisyen Ali Rıza Güngen.
Ali Rıza Güngen, Türkiye'de 1.5 yıldır süren OHAL'de üniversiteden atılmış binlerce akademisyenden biri. Sendikal faaliyette bulundukları, üniversite yönetimine eleştirel yaklaştıkları, barış bildirisine imza attıkları için işinden olan akademisyenlerin hemen hepsi YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı izni olmadığı için hiçbir üniversitede çalışamıyor, içbir projede resmen yer alamıyor. Pasaportları geçersiz sayıldığı için kazandıkları araştırma bursları için yurt dışına da gidemiyorlar.
“Oysa bize pasaport verilemeyeceğine dair bir KHK hükmü yok. Tamamen idari bir uygulama. Pasaport veririm de, benim de hakkımda işlem başlatırlar korkusu var resmi kurumlarda” diyor Ali Rıza Güngen OHAL hayatını DW Türkçe’ye anlatırken. Peki neyle suçladıklarını bile bilmeyen akademisyenler hayatlarına nasıl devam ediyor?
"Sosyal güvencemiz de kaldırıldı. Haklarımı kazanmak için dört dava açtım” diyen Güngen, geçen yıl iki Türkçe, bir İngilizce makale yayımlamış, iki kitap ve 50’ye yakın haber çevirisi yapmış. Güngen, “İsmim resmen görünmese de gölge bir şekilde projelerde çalıştım” diyor ve nasıl çalıştığını şöyle anlatıyor:
"5-6 saat yerine 10-12 saat çalışıyorum. Daha az kazanıyorum belki ama kapalı kanalları açmak için daha çok uğraşmam gerekiyor. Seminerlere, konferanslara gidiyorum. Toplama kampına kapatmadıkları müddetçe araştırmacıyım. Doğal akademik ortamımda olmadığım için beni paslandıracak bir süreç belki ama 'Atıldım ve kenara konuldum' da demek değil.”
“Hak arama yollarımız ortadan kaldırıldı”
ODTÜ Siyaset Bilimi’nden mezun olduktan sonra aynı bölümde yüksek lisans ve doktorasını yapan, bu üniversitede yedi yıl asistan olarak çalıştıktan sonra da Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak yoluna devam eden Güngen, 2016’da 677 sayılı KHK ile ihraç edildi. Kendisine hiçbir gerekçe gösterilmeden 19 Mayıs Üniversitesi’nden atılan Güngen, üniversitede sendika temsilcisi olduğunu, barış bildirisine imza attığını, Gülen yapılanmasına yakın oldukları gerekçesiyle tutuklanan üniversite yöneticileriyle zamanında çok tartıştığını söylüyor.
Güngen, 15 Temmuz’un hayatına nasıl girdiğini de “Ben, eleştirel bir akademisyen olarak biliniyordum. Darbe olmasaydı, kolaylıkla atamayacaklardı. Darbeyle ne değişti? Anayasa ortadan kaldırıldı. Hak arama yollarımız ortadan kaldırıldı. Çalışma hakkıma, seyahat hakkıma el konuldu, ifade özgürlüğüm ortadan kaldırıldı” sözleriyle ifade ediyor.
Bilanço ağırlaşıyor
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası 20 Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL kapsamında 31 KHK çıkarıldı. KHK’larla terör örgütlerine ya da Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen oluşumlara üyeliği veya bağlantısı olduğu değerlendirilen 100 binin üzerinde kamu görevlisi ihraç edildi.
OHAL süresince 115 bin 516 kamu çalışanı hakkında ömür boyu kamu görevinden ihraç kararı verildi. 117 üniversiteden, 386’sı Barış için Akademisyenler bildirisine imza verenler olmak üzere, 5 bin 822 akademisyen ihraç edildi. OHAL boyunca 16 televizyon kanalı, 24 radyo, 63 gazete ve 20 dergiyle birlikte 178 medya kuruluşu kapatıldı. 184 gazeteci cezaevine konuldu. Kapatılan yayınevi sayısı 30’a ulaştı. OHAL boyunca 60 bin 532 öğretmen görevinden alındı.
OHAL komisyonu çalışıyor mu?
Hükümetin OHAL’de yaşanan mağduriyetleri gidermek için oluşturduğu OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na 10 Ocak 2018 itibarıyla yapılan başvuru sayısı 104 bin 398 oldu. Hükümet, komisyonun mağduriyetleri gidereceğinde ısrarlı olsa da hukukçular tam tersini düşünüyor.
Mecliste İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekilliği de yapan hukukçu Şenal Sarıhan DW Türkçe’ye komisyonun "endince" çalışacağınıa ancak OHAL mağduriyetlerini gidermeyeceğini söylüyor. CHP Ankara Milletvekili Sarıhan, “Sadece FETÖ'cüler değil tüm muhalifler, toplumun sağduyulu kesimleri görevlerinden uzaklaştırılıyor, mağdur ediliyor” diyor ve Türkiye’de sıkıyönetim dönemi boyunca tutuklanan insan sayısının 52 bin olduğunu, OHAL’de ise bu sayıya bir yılda ulaşıldığını söylüyor.
Sarıhan, OHAL bilançosunun ağırlığına dair sayılar verirken,“15 Temmuz’un ardından 169 bini aşkın kişi hakkında işlem yapılırken, 47 bin küsur kişi adli kontrol koşuluyla serbest kaldı. 7 bin 605 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. 124 bin kişi işsiz kalırken, iptal edilen 140 bin pasaport ile Türkiye, dışarı çıkılması yasak yarı açık bir cezaevine dönüştürüldü” ifadesi kullanıyor.
Sarıhan, böylesi bir tablo karşısında OHAL komisyonunun işletilmesinin ve mağduriyetleri gidermesinin söz konusu olamayacağını, hükümetin bu komisyonu "göstermelik" olarak gündeme getirdiğini ancak toplumda hiçbir karşılığının olmadığını savunuyor.
"Hukuk yok ama mücadelem sürecek"
Ancak akademisyen Ali Rıza Güngen her şeye rağmen ayakta kalmaya kararlı. “Beni üniversiteden atabilirler ancak kamudan atamazlar. Atılma gerekçem barış, özgürlük, eşitlik istemekse bunları istemeye devam edeceğim. Şimdi hukuk yok ama mücadelem sürecek” diyor.
Güngen'e göre OHAL'den kurtulmanın da tek yolu var: “Şiddet barındırmayan, barışçıl eylemler örgütlenmeli. Bu eylemler hedefleri belli bir kampanyaya dönüştürülmeli.”