Yazıyoor.... Alaman gasteleri yazıyoor...
AHMET TAKAN 01 Ocak 1970
ABD'ye Osmanlı tokadı atılırken oldu da bitti maşallah!.. Başbakan Binali Yıldırım'ın Almanya gezisi sırasında "kısa sürede bırakılır" dediği, 1 yıldır cezaevinde tutulan, Alman Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi Deniz Yücel, şak diye serbest bırakıldı. Hakkında birçok ağır iddia bulunan ve Almanya ile Türkiye arasında krize neden olan Yücel, yurtdışı çıkış yasağı bile konulamadan salıverildi. Adamcağız, Boğaz'da balık-rakı bile yapmadan pıırr diye özel uçakla Almanya'ya uçtu...
Yemin olsun, ilk giriş cümlesi hariç, buraya kadar yazdıklarımı yazılı medyadan arakladım. Tek harf bile ilavem yok... Biz de yargı bağımsızdır. Aksini hayal bile etmem. Öyle "şak" diye emrederler "tak" diye yaparlar söylemleri fitne fesat ürünü ve hainlere aittir. Yücel'in serbest kalmasının ardından şöyle bir Alman basının hali nicedir diye bakayım dedim. Herhalde yüce, bilge, reise Merkel en büyük övgüleri hak etmiştir, iç sıkıntılarından bu büyük zafer sayesinde kurtulacağı için zil takıp oynuyorlardır diye düşündüm. Almancam da yok. Açtım Deutsche Welle'nin Türkçe internet sitesini, başladım Alman gastelerinin yorumlarını okumaya:
Die Welt:
"Deniz Cuma günü cezaevinden çıkmasını Alman hükümetine, özellikle de Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı'nın çabalarına, öte yandan özelde Deniz için genelde basın, düşünce ve sanat özgürlüğü yönünde çalışmalar yapan dostlarının ve aktivistlerin o rengârenk dayanışmasına borçlu. Yücel'den nefret eden sağ popülist Almanya İçin Alternatif partisi (AfD) ve diğer sağ kesimler dışında, her türlü politik görüşten insan kümeleri insanlığın en büyük değerinin özgürlük olduğunu haykırdılar. Ve bir yandan real politika görevini yerine getirirken, diğer yandan Deniz'in tüm tartışma platformlarında hep canlı bir biçimde yaşatılması, inanılmaz mükemmellikte, dayanışmacı, basın ve düşünce özgürlüğüne sahip çıkan sivil toplum hareketi sayesinde olmuştur."
Reutlinger General-Anzeiger:
"Yücel nihayet serbest bırakıldı. Bu haber insanı sevindiriyor, zira gazeteci Yücel Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geniş çaplı iktidar yetkisinin kurbanı olmuştu. Ama buna rağmen bu vaka ağızda hoş olmayan bir tad bıraktı. Çünkü şimdiye kadar Türk yargısı konusunda kuşkusu olanlar, bu kuşkularında haklı çıktılar. Mahkeme bir yandan, 4 ilâ 18 yıl arasında hapis cezası talebinde bulunan iddianameyi kabul edip, diğer yandan Yücel'in ülkeyi terk etmesine izin veriyorsa bunun hukuk devleti ilkeleri ile bir ilgisi olamaz. Demek ki bir anlaşma yapıldı. Nitekim diğer gazetecilerin benzer suçlamalarla hâlâ tutuklu bulunması bu durumu gözler önüne seriyor."
Kölner Stadt-Anzeiger;
"Deniz Yücel'in aslında daha en başta tutuklanmaması gerekirdi. Hukuk devletlerinde gazeteciler, devlet tarafından casus ya da terörist diye yaftalanma tehlikesine maruz kalmadan, hükümetin hoşuna gitmeyen şeyleri de kaleme alırlar. Ama Erdoğan Yücel'e bunu reva gördü. Neyse ki bu mesele ortadan kalktı. Ancak Türkiye ile ilişkileri Yücel olayındaki önceki dönemde olduğu gibi yürütmek için henüz erken. Şu anda Türkiye'de sadece Erdoğan ile farklı görüşte oldukları için binlerce kişi cezaevlerinde tutuklu. Ancak bu tutuklular da serbest kalınca, işte o zaman normale dönüş mümkün olabilir. Ve ancak o zaman Erdoğan ve hükümetinin hukuk devletinden dem vurmasına bugün haklı olarak öfkelenenlerin bu öfkeleri diner."
Münchner Merkur :
"Yücel tutukluluğu sırasında kötü bir dönem geçirdi ama buna rağmen onurunu korudu. 'Kirli bir anlaşma'yı, özgürlüğü karşılığında Ankara'ya silah verilmesini istemedi. Buna rağmen onun tahliyesi başkaları için kötü bir haber anlamına geliyor. Erdoğan Suriye'de rahatsız edilmeden Kürtleri öldürmek ve iç savaştan alacağını düşündüğü payı garanti altına almak istiyor. Bundan dolayı Ankara'nın AB ve Almanya ile sözlü savaş durumunu (geçici) olarak bitirmesi şu an onun lehine. Diğer yandan Başbakan Merkel ve onun görevine yeniden seçilme mücadelesi veren Dışişleri Bakanı Gabriel şu an her türlü başarıya müteşekkirler. Şimdi umut edilen her ikisinin Yücel'in özgürlüğü karşılığında orantısız büyük bir bedel ödememiş olmalarıdır."
Aman Allah'ım!.. Şu hale şu gevşeklere bir bakın hele!.. Adamaların gazeteci arkadaşı serbest bırakılmış hâlâ sorguluyorlar... Yok efendim, Türkiye'deki yargı bağımsız değilmiş miş... Yok, efendim arada kirli bir anlaşma mı varmış mış... Acaba Almanya büyük bir bedel mi ödemiş miş... Türkiye'de tutuklu gazeteciler varmış mış mış... Bizlerin aklına gelmeyen şeyler onların üzerine vazife olmuş. Öküzün altında buzağı arıyorlar. Eşeğin aklına karpuz kabuğu getiriyorlar... Şeytan dürtüyor olmalı bunları!.. Türk-Alman dostluğuna kama sokmak isteyen fitne-fesat ihanet odakları... Liderlerini kutsayacaklarına inceden inceye giydiriyorlar.Ulan, kör bunlar.. Kör... Reise Merkel'in büyük oyunu nasıl bozduğunu göremiyorlar. İyi ki, Türkiye'de gazetecilik yapıyorum!..
Not; Reise, Alamanca'da reisin kadın olanı demek...