« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Mar

2018

SULTAN YILDIRIM BAYEZİD HAN

01 Ocak 1970

OsmanlıSultanlarının dördüncüsü Bayezid Han 1360 yılında doğdu. Annesi GülçiçekHanım’dır. Çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim alan Bayezid Han, şehzadelikdönemini Kütahya’da geçirmiştir. Babası ile birlikte Kosova savaşına katılmış,onun şehit düşmesi ile idareyi eline almıştır.

Sultan Bayezid, hükümdarlığının ilk yıllarını (1389–1392) Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Hamidoğulları beyliklerinikontrol altına almak için mücadele ederek ve buraların yönetimine kendisarayında yetişmiş kullarını atayarak geçirdi. Ardından kendisi Anadolu ileilgilenirken ihmal edilmiş bulunan Balkanlara yöneldi. Kendi aralarında mücadelehalinde olan Balkanlardaki yerel devletleri tekrar kontrol altına almak güçolmadı. Bu dönemde girişilen mücadele 1396’da Niğbolu’da Avrupa’nın en güçlüşövalyelerinden müteşekkil Haçlı Ordusunun yenilmesi ile son bulmuştur. NiğboluZaferi Osmanlıların Balkanlardaki hâkimiyetini pekiştirmekle kalmamış aynızamanda, Sultan Bayezid’in İslam topraklarındaki itibarını da artırmıştır. Buzaferden sonra Müslüman coğrafyada ‘Sultan’ olarak anılmaya başlanmıştır. Butarihten sonra İran, Irak gibi karışıklık içinde bulunan coğrafyalardan Anadolutopraklarına, Sultan Bayezid’in idaresine girmek üzere önemli ölçüde göçlerbaşlamıştır.

1399’da Anadolu’ya dönen Bayezid, Karaman ve Kadı Burhaneddin topraklarını ilhak ederek Toroslar’dan Tuna’ya kadar uzanan merkezi bir imparatorluk kurmuştur.



Bu arada Orta Asya ve İran’a uzanan güçlü bir imparatorluk kurmuş bulunan Timur(1335-1405); Anadolu topraklarına girmeden önce Çağatay, Harzemşah ve İlhanlı gibi hanedanların son varislerini de ortadan kaldırmış bulunmaktaydı. Bu nedenle kendisi bu hanedanların doğal varisi olarak görmekteydi. 1400 yılına gelindiğinde ise Anadolu topraklarına yönelerek Kadı Burhaneddin Devleti’nin başkenti olan Sivas’ı ele geçirdi. Bunu gören Türkmen Beyleri derhal Timur’un tarafına geçerek onun yanında yer aldılar.

Sultan Bayezid ve Timur’un karşılaşması kaçınılmazdı. Türk dünyasının lideri olma iddiasındaki bu iki büyük hükümdar her ne kadar birbirlerinden farklı hedeflere sahip olsalar da birbirleri ile mücadele etmeye mecbur kalmışlardı.

İşte bu halde iken iki tarafın ordusu 27 Ağustos 1402’de Ankara yakınlarında Çubuk Ovası’nda karşılaştılar. Coğrafya itibarıyla daha avantajlı bir konumda savaşa giren Timur’un ordusu daha kalabalıktı. Savaşın başında üstünlük sağlamasına rağmen, bazı Türkmen yedek kuvvetlerinin ve Sırp vasal kuvvetlerinin Timur’un tarafına geçmesi sonucunda Bayezid savaşı kaybetti. Osmanlı Ordusu yenildi ve Bayezid esir düştü. İki oğlu, Şehzade Musa ve Mustafa ile birlikte Akşehir’e sürgüne gönderilen Sultan 9 Mart 1403 tarihinde vefat etmiştir.

Sultan Bayezid tahta geçerken; Türkmen beylerinin desteklediği şehzade Yakup’a karşı devşirme unsurların desteğini alarak tahta çıkmıştır. Onun idaresi zamanında devşirme sistemi tekrar canlandırılmış ve Hıristiyan gençleri sadece bir asker olarak değil aynı zamanda bir Osmanlı ve idareci olarak da yetiştirilmeye başlanmıştır. Bunun yanında Sırbistan Kralı’nın kızı ile evlenmesi, Avrupalı prensliklerle nispeten iyi ilişkiler kurması, onun devşirme unsurların etkisinde kalmakla itham edilmesine sebep olmuştur.

Sultan Bayezid’in en büyük emeli şüphesiz İstanbul’u fethetmekti. Bunun için Boğaza Anadolu Hisarını yaptırmıştır. Üç defa İstanbul’u kuşatmasına rağmen hem Batıdan hem Doğudan gelen tehditler, diğer taraftan İstanbul kalelerini aşacak teknik yetersizlikler ve yabancı danışmanlarının etkisi, onu bu emeline kavuşmaktan mahrum bırakmıştır.

Merkezi hazinenin genişletilmesi, teşkilatlanma alanlarında önemli bürokratik yenilikler bu devire ait gelişmelerdir. Tahrir sistemine ait en eski kayıtlar bu döneme aittir. Ulemanın tasarrufundaki pek çok vakıf malı bu dönemde devlet erkine devredilmiş, idarede kul sistemi geniş ölçüde uygulanmaya başlamıştır. Hatta eski kayıtlarda, Bayezid’in, görevlerini suistimal eden kadıları çok şiddetli bir biçimde cezalandırdığına dair kayıtlar da bulunmaktadır.

Diğer taraftan Sultan Bayezid, oldukça iyi bir idareci ve askerdir. Batıda ve Doğuda etrafını kuşatan düşmanlarına karşı aldığı kararlarda ve manevralarda son derece hızlı hareket etmesinden dolayı kendisine ‘Yıldırım’ lakabı verilmiştir.



Kaynakça

İnalcık, Halil. (2008), Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300–1600. S: 21-22. YKY , İstanbul.

İnalcık, Halil. (2000), Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, S:31. Eren, İstanbul.

Shaw, Standford. (1982), Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, s: 54–62. e yay. İstanbul





(NOT: Tarihi belgelerde Yıldırım Beyazıt Han’ın ismi ‘’Sultan Bayezid Han’’ olarak geçmektedir. Zaman içerisinde, gerek akademik çalışmalarda gerekse halk arasındaki kullanımda bu ismin değişik şekillerde zikredildiği görülmektedir. ‘’Yıldırım Beyazıt’’, ‘’ Yıldırım Beyazıd’’ ve ‘’Yıldırım Bayezid’’ şeklinde kullanımlar en yaygın olanlarıdır.

Bu kullanım şekilleri arasından ‘’Yıldırım Beyazıt’’ ülkemizde bir çok kurum, kuruluş, mekan ve yere isim olarak verilmiş ve bu haliyle resmi kaynaklarda olduğu gibi halk arasında da benimsenmiştir. Üniversitemizin Kuruluş Kanunu’nda da bu şekilde yer aldığından internet sitemizde ve yazışmalarımızda ‘’Yıldırım Beyazıt’’ olarak kullanılmaktadır.)

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 48874

ulkucudunya@ulkucudunya.com