Tehlikenin farkında değil misiniz?
Ergin Yıldızoğlu 01 Ocak 1970
Dünyada büyük güçler arası kutuplaşma hızlanırken Türkiye toplumunda da kutuplaşmalar ve çürüme derinleşiyor. İktidar, yandaş basın bağırıyor: “Ülke yaşamsal bir tehlikeyle yüz yüze. Muhalefet aklını başına toplamalı. Yoksa...”
Gerçekten de, ülke bugün yaşamsal bir tehlikeyle yüz yüzedir. Ancak bu vahim durumun mimarı, 16 yıldır ülkeyi yöneten AKP liderliğindeki siyasal İslamın kendisidir. Hem yangını çıkarttılar hem de yangın var diye bağırıyorlar. Pes doğrusu.
Kutuplaşma ve silahlanma yarışı
ABD-Rusya kutuplaşması Ortadoğu’da patlayıcı biçimler sergilemeye başladı.Örneğin, Rus kökenli paralı askerlerden oluşan birkaç yüz kişilik bir birlik Suriye’de bir ABD üssüne saldırdı; çok şiddetli bir karşı saldırıyla karşılaştı, çok sayıda kayıp verdi. Uluslararası medya “tırmanmayı körüklememek” için olsa gerek, ilgili haberleri hemen gündemden kaldırdı. Yorumculara göre, ABD kayıp vermediği için olayı tırmandırmak istemiyor; Putin bu “hibrid savaş” harekâtından zararlı çıktığı için susmayı tercih ediyor. Ya Rus birliği saldırdığı hedefe nüfuz edebilseydi, çatışmalar uzasaydı, ABD tarafında da benzer çapta kayıplar oluşsaydı... Bu cümleyi tamamlamak kolay değil... Şimdi, olanlar oldu, taraflar gereken dersleri çıkarıyorlar. Örneğin Rusya’nın, olaydan sonra Suriye’ye radara yakalanmayan hayalet uçaklar getirdiği söyleniyor.
ABD Ulusal Güvenlik Belgesi, Çin’i başlıca rakip ilan ettiğinden bu yana, ABD ve Avrupa basınında, Çin’in askeri gücünün, teknolojik gelişme hızının, Batı’ya yetişmeye başladığını anlatan araştırmalarda belirgin bir yoğunlaşma var. Bu araştırmalar, nükleer, elektronik silahlar, uzay çalışmaları alanında, Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez yeniden hızlanan yarışa dikkat çekiyorlar. Tam bu sırada Alman Savunma Bakanlığı, Alman ordusunun, teknoloji ve donanım açısından ne kadar yetersiz olduğunu vurgulayan bir raporla, Almanya’nın da silahlanma yarışına katılmaya kararlı olduğunu ilan ediyor.
Bu araştırmaların bir kısmı da Çin’in Avrupa’ya, hatta Madrid’e kadar uzanan “İpek Yolu” projesinin mekân düzenleme, siyasi-ekonomik nüfuz alanları yaratma çabalarıyla, ABD ve Avrupa’da stratejik sektörlerdeki şirket edinimlerinin boyutlarıyla, ABD’nin ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinin bu edinimleri engelleme çabalarıyla ilgileniyor. Dünyada, ABD hegemonyası altında şekillenmiş ekonomik model, güvenlik mimarisi çözülürken yeni bir düzenlemeye yumuşak geçiş yapılabileceğine kimse (en önemlisi “kutupları” oluşturan ülkelerin güvenlik uzmanları) inanmıyor.
İçerde kırılganlık ve kutuplaşma
Dünyada durum böyleyken Türkiye halklarını giderek daha çok tehdit eden yaşamsal tehlikeler, AKP’nin, iskambil kâğıdından kaleleri anımsatan ekonomik, toplumsal projesinden, güvenlik mimarisinden kaynaklanıyor.
“Dışardan borçlan, içerde kamu malını sat, ormanları yok et rant yarat (haracını al), yandaşlar arasında paylaş ekonomisi”, geçen hafta aktardığım gibi, borç oranlarını, mali dengeleri, sürdürülemez düzeylere taşıdı. AKP’nin toplumsal mühendislik projesi, güvenlik paranoyası, toplumsal dokuda, adalet, mal ve can güvenliği, birey (özellikle kadın ve çocuk) hakları ve özgürlükleri alanlarında büyükyaralar açtı. Ülkenin kültürel alanı, adeta, kafalarını kadın, çocuk bedenine, cinsellik korkusuna takmış tarikatçı meczupların eline teslim ediliyor. Siyasal İslamın sivil milislerinin saldırganlıkları yasal koruma altına alınırken Diyanet “Cihat”ı över, silahlı “Cihat”ı yüceltirken, Kürt ve YPG sorunu da adeta “din savaşları” kapsamına alınırken, birileri medyada, öldürmeye hangi semtten başlamayacaklarını tartışıyor.
Geçen haftalarda yayımlanan “Toplumsal Eğilimler” araştırması, Alman Marshall Fonu (GMF) ile Bilgi Üniversitesi’nin birlikte hazırladığı “Türkiye’de kutuplaşmanın Boyutları” başlıklı araştırma, Müslüman-Laik, Kürt-Türk farklılıkları üzerinden ileri derecede kutuplaşmış, her an patlamaya hazır bir toplum resmi çiziyordu.
Evet, muhalefet aklını başına toplamalı. Yoksa...