Pompeo’nun Bakanlığı Türkiye-ABD İlişkilerini Nasıl Etkiler?
Hilmi Hacaloğlu 01 Ocak 1970
İSTANBUL —
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki bayrak değişimi Türkiye'yle Amerika arasındaki ilişkileri nasıl etkileyecek? Türk kamuoyu Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın yerine CIA Başkanı Mike Pompeo’nun atanmasının etkilerini tartışıyor.
Eski Dışişleri Başkanı Tillerson’ın 15-16 Şubat tarihlerinde Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’yla yaptığı görüşmeler sonrası Türkiye ile ABD arasında mutabakat sağlandığı taraflarca dile getirildi. Hatta geçtiğimiz hafta Die Zeit gazetesine konuşan Çavuşoğlu, “ABD'yle Fırat’ın doğusu ve Menbiç hakkında mutabık kaldık” dedi.
Peki Pompeo döneminde bu mutabakat devam eder mi? Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, yeni dışişleri bakanının 2016 yılında attığı Türkiye karşıtı sosyal medya mesajını hatırlatmakla birlikte bu mutabakatın devam edeceğini düşünüyor.
Loğoğlu: "Pompeo, Türkiye’ye yabancı değil"
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Loğoğlu, “Dışişleri bakanı Mike Pompeo, Temsilciler Meclisi üyeliği sırasındaki sözleriyle Türkiye’ye bakışı konusunda bir ölçü veriyor ancak bu twitini sildiğini hatırlıyoruz. Silmesi bu görüşlerinden vazgeçtiği anlamına gelmemekle beraber geri adım attığını da gösteriyor. İkincisi, CIA Başkanı olarak ilk dış ziyaretini Ankara’ya yaptığında YPG/PYD konusunda temaslarda bulundu. Bu nedenle Türkiye’ye yabancı değil. Üçüncüsü de Eski Dışişleri Bakanı Tillerson’la Ankara’da varılan mutabakat -kişisel değil- Trump yönetiminin duruşunu yansıtıyor olsa gerek. 19 Mart’ta yapılması planlanan Tillerson-Çavuşoğlu görüşmesi gerçekleşmeyecek olsa da Menbiç mutabakatının yerine getirileceğini düşünüyorum” dedi.
Loğoğlu: "Menbiç’te mutabakat Türkiye-ABD ilişkilerindeki sorunları çözmese de nefes aldırır"
Trump’la Pompeo arasındaki ilişkinin Trump-Tillerson ilişkisiyle mukayese edilemeyecek derecede güçlü olduğuna dikkat çeken Loğoğlu, Ankara ve Pompeo arasında yakınlık kurulmasının iki ülke arasındaki görece soğuk durumu hızla iyileştirebileceğini düşünüyor:
“Şu anda ilk kilit aşama, kesinlikle Menbiç konusu. Taraflar burada anlaşma sağlayabilirse ilişkiler rahat nefes alır. Elbette bu aradaki sorunların çözüleceği anlamına gelmiyor. Ama kesinlikle nefes aldırır. Pompeo-Trump arasındaki uyum çok daha fazla olacak. Eğer Türkiye’yle ilişkileri güçlendirmeye Pompeo inanırsa Trump’a kabul ettirme şansı çok fazla. Aynı şekilde Trump da Pompeo’ya anlatmakta sorun yaşamayacaktır. Bu nedenle bu güçlü armoni hem lehe hem aleyhe işleyebilir. Ben iki güçlü müttefikin ortak çıkarlarının sürdüğü görüşündeyim. var. YPG uğruna Amerika’nın Türkiye'yle dostluğunu zora sokacağını düşünmüyorum.”
Arslan Bulut: "Menbiç mutabakatı suya düştü, atamanın hedefi Türkiye"
Loğoğlu Türk-Amerikan ilişkilerinde olumlu bir seyir beklentisindeyken milliyetçi çizgide yayın yapan Yeniçağ gazetesinin yazarlarından Arslan Bulut, dışişlerindeki görev değişikliği sonrası Menbiç mutabakatının kadük kalabileceği görüşünü savunuyor.
Bulut bugün yayınlanan yazısında “PKK/PYD'nin Menbiç'ten Fırat'ın doğusuna çekilmesini kabul ettleri ama şimdi bu da suya düştü. AKP iktidarı, bu anlaşmayla Fırat'ın doğusundaki fiili durumu kabul etmiş oluyordu. CIA, bu anlaşmayı bile ABD açısından zararlı gördü ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘Menbiç için anlaştık, bir daha konuşacağız’ dediği Tillerson'un yerine, CIA Başkanı Pompeo getirildi.
ABD, Büyük Orta Doğu Projesi'ni Suudi Arabistan ve İsrail üzerinden güncellemeye karar verdi bir defa. Türkiye'nin bu karara boyun eğmesini sağlamak istiyorlar. Atamanın asıl hedefi Türkiye'dir” dedi.
Bercan Tutar: "Türkiye'yle ABD arasında ‘sorumlu rekabet’ olacak, diğer seçenekler iplerin kopması demek"
Sabah gazetesi Dış Haberler Müdürü Bercan Tutar, yeni dönemde Türkiye'yle ABD arasında “sorumlu rekabet” yaşanacağı görüşünü bugünkü köşe yazısında şöyle temellendiriyor:
“Sorumlu rekabet stratejisi her şeyden önce ABD'nin Türkiye'nin yeni duruşunu ve bir bölgesel güç olarak milli çıkarlarını bağımsız şekilde savunmasını kabul etmesi anlamına geliyor. Ayrıca, bu seçenek sayesinde Amerikan yönetiminin Türkiye gibi hayati önemdeki bir aktörü tamamen Rusya, Çin ve İran'a ‘kaptırmama’ endişesi de güvence altına alınacaktır. Bu nedenle, ABD'nin yeni dönemde Türkiye'yi karşı cepheye itmekten çekinen daha özenli ve sorumlu bir siyaset izlemek dışında başka seçeneği yok. Diğer bütün tercihler ABD'yle iplerin kopması demek.”
Ankara'yla Washington arasında “tam bir uyum” ve “Türkiye’yi yeniden vesayet altına alma” ve “seçeneklerini mümkün görmeyen Tutar, ‘sorumlu rekabet’ dışındaki Türkiye aleyhindeki seçenekler hakkında “Eminiz ki böyle bir sonuç, Woody Allen'ın mizahtan yoksun haline benzetilen Mike Pompeo için de Tillerson'dan daha beter sinematografik bir trajedi anlamına gelecektir” yorumunu yapıyor.