Atatürk’ü ve Cumhuriyeti kimler sevmez?
Erol Manisalı 01 Ocak 1970
- Ülkenin aydınlığa, çağdaşlığa, demokrasiye doğru ilerlemesine karşı çıkanlar Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten nefret ederler.
- Dinin kutsal kimliğini kötüye kullanarak siyasetin ve güç elde etmenin bir maşası olarak kullanırlar, Ata’yı ve Cumhuriyet’i yıpratmak için ellerinden geleni yaparlar.
- İnsanlar arası ilişkileri “aslanın karacayı yemesi gibi” düşünenler, “din adına” deyip öldürmeyi ve öldürtmeyi reva görürler de Ata’yı sevmezler.
- Kadın-erkek eşitliğine ve insanımızın vatandaşlık kimliği ile eşitlenmesine tahammül edemeyen dinci odaklar, Ata’ya da Cumhuriyet’e de ihanet ederler.
- Hukukun üstünlüğü ve çağdaş uygar yaşam tarzının özgürlüklerini “kendi dinci otoritelerine aykırı görenler de” böyledir.
- Türkiye ve bölge üzerinde hesaplar yapan emperyalist güçler Atatürk ve Cumhuriyet’i düşman gibi görürler. İçimizdeki dincileri ve Batıcıları kullanarak amaçlarına ulaşmak isterler. Uygar sivil toplumsal örgütlenmeler yerine, tarikatları, cemaatleri ve “Batıcı” diğer odakları kullanırlar. Şeyhler, şıhlar, emirler, krallar, padişahlar ve askeri diktatörler onların maşalarıdır. Bugün fiilen Ortadoğu ve Afrika’da yaşandığı gibi.
Kutuplaşan Türkiye’nin iki yüzü
Birkaç gün önce Haldun Taner müzesinin açılışında ülkenin iyi insanları ile beraberdim. Bilimden edebiyatçısına, sanatçısından köşe yazarına ülkenin aydınlık yüzünü gördüm. Bir yanda Türkan Saylan, Fazıl Say, Genco Erkal, Yaşar Nuri Öztürk, Mehmet Haberal, Aziz Sancar, Haldun Taner gibi insanlar yetiştiriyoruz, öte yanda Atatürk devrimlerini, Cumhuriyet’i yıpratmaya, yıkmaya çalışan odaklar. Aynen FETÖ’nün ve emperyalizmin yapmaya çalıştığı gibi.
Cumhuriyet’in 100 yıllık çağdaş ve akılcı birikimlerini sosyal içerikli ekonomik tesislerden vatandaşlık haklarına kadar tasfiye etmeye çalışan uygulama girişimleri.
Demet Taner dostumu Haldun Taner müzesinin açılışı için kutlarken bütün bunlar bir film şeridi gibi aklımdan geçiyordu. Uzun yıllar önce, Demet Taner Çamlıca Kız Lisesi’nin, TurgayOlcayto İstanbul Erkek Lisesi’nin, Gönül Çapan Üsküdar Amerikan’ın, Mehmet Dülger Galatasaray Lisesi’nin, Necla Arat İstanbul Kız Lisesi’nin ve ben de Vefa Lisesi’nin kültür kolu başkanlarıydık.
Tartışmalı toplantılar (münazara), edebiyat ve sanat günleri yapardık. Bu dostlarla bugün görüşme ve buluşmalarımız, seyrek de olsa sürüyor, ara sıra rastlaşıyoruz.
1961 Anayasası’nın özgürlükçü ve çağdaş ortamı 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri ile ortadan kaldırıldıktan sonra bugünlerin bunalımlı ortamına sürüklendik. Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i tartışıyoruz, ne acı.
Ortaöğretim dün nasıldı, bugün ne hale getirildi? Eski liseli dostlarıma rastladıkça, aradaki farkı görerek ıstırap çekiyorum.
Liselerin hali ile şeker fabrikalarının dünü ve bugünü tam bir benzerlik içindedir.
Siyaset camiye, orduya ve eğitime girdikçe şeker fabrikaları da, liseler de kamu yararına çalışamaz hale gelirler. Her şeye karşın 100 yıllık Cumhuriyet birikimi toplumu, “akılcı, aydınlık ve demokratik yöne doğru zorlayacaktır”, eğer aklımız ve vicdanımız hâlâ yerinde ise… Aziz Nesin’i haksız çıkarmak zorundayız!...