Ankara'da Akşener etkisi: İYİ Parti seçmeni ne anlatıyor?
Fundanur Öztürk-Ankara 01 Ocak 1970
İYİ Parti'nin 1. Olağanüstü Kongresi Ankara Arena'da gerçekleşti ve tek aday Meral Akşener yeniden Genel Başkan seçildi. Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden kongreyi izlemeye gelen İYİ Parti seçmenleri, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Akşener'e destek vereceklerini söylüyor.
İYİ Parti ve Meral Akşener destekçileri, sabahın ilk saatlerinden itibaren Ankara Arena'yı doldurmaya başladı.
Yer kalmadığı için salona giremeyenler kongreyi stat dışına kurulan ekranlardan izledi, civardaki çay bahçelerinde irili ufaklı gruplar halinde memleket meselelerini tartıştı.
Stat çevresinde, ellerinde 'Cumhurbaşkanı Meral Akşener' pankartı taşıyan 70 yaşlarındaki Hatice Çakan ve Aydın Çakan çiftiyle konuşuyoruz.
Hatice Çakan, "Kocam MHP'liydi, ben AKP'liydim. Şimdi Akşener'de birleştik" diyor. Eşi de "Ben ona karışmam, o da bana. Bir gün olsun MHP'li ol demedim, o da bana AKP'li ol demedi" sözleriyle destekliyor.
Emekli maaşıyla zar zor geçindiklerini anlatan Aydın Çakan, "Çocuklarımızın geleceği için artık ikimiz de Akşener'i destekliyoruz" diyor:
"Dükkanımızı kapatmak zorunda kaldık. Etin, sütün, tavuğun tadını unuttuk. İnsalara nefes bir aldırın, rahat ettirin. Verdikleri emekli maaşı zaten aldığım dakika gidiyor, eve getiremiyorum."
Kongre için Manisa'dan gelen 55 yaşındaki Adnan Deniz, "Umudumuz Meral Akşener" diyor:
"Birçok hükümet gördüm ama en kötüsü bu. Bu iktidarın artık gitmesini istiyoruz. Önceden MHP'yi destekliyordum ama MHP'nin Cumhur İttifakı'na katılması bizi MHP'den kopardı, İYİ Parti'ye yönlendirdi."
'Bu bir kadın hareketi'
Çankırı'nın Ilgaz ilçesinde yaşayan iki ev hanımı Rabia Şen ve Nilgün Şahin ile konuşuyoruz. Kadınlar, iyi partiyi bir "kadın hareketi" olarak gördüklerini söyleyerek söze başlıyor.
Şen, "İnsanların bu kadar kutuplaşması, Cumhuriyet'in yok sayılması, Atatürk'ün izlerinin silinmek istenmesi, bir Türk olarak çok kanıma dokunuyor. En son Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın Meclis'te kadın tiyatro oyunculaına yaptığını duyunca, gururumla oynanmış gibi hissettim" diyor.
Şahin de arkadaşına hak veriyor ve sözü şöyle devam ettiriyor:
"Bu beyefendinin annesi, eşi yok galiba? Onlar kadın statüsüne girmiyor mu? Ama sıra makarna dağıtmaya gelince kendi hanımları her eve giriyorlar. Gidişat iyi olmadığı için kolları sıvayan bir kadın genel başkanımız çıktı, onun peşinden gidiyoruz. İnşallah ilk kadın Cumhurbaşkanı da yapacağız onu. Artık birilerinin uykuları kaçacak.
"İnsanlarda toplumsal bir korku var. Benim çocuğum İstanbul TRT'de taşeron olarak çalışıyordu, referandumda 'Evet' demediği için işten atıldı. Ama rızkı veren, Rabbim. Türk milleti artık pabuç bırakmayacak."
"Önceden ne yazık ki MHP'yi destekliyordum ama bir daha oy vermeyeceğim diye yemin etmişti. Allahtan Meral Hanım çıktı" diyen Şahin, Devlet Bahçeli'nin 'kendi koltuğunu kurtarmak için' AKP ile ittifak yolunu seçtiğine inanıyor.
'Devlet Bahçeli Tayyip'e benziyor, kovuyorsun gitmiyor'
Stadın etrafını dolduran kalabalıkta, Ankara'nın Bala ilçesine yaşayan çiftçi Şenol Eryıldırım da bulunuyor. Eryıldırım da ekonomik sıkıntılardan söz açıyor:
"Yedi sene önce çift çeker traktörüm vardı, satmak zorunda kaldım. 1963 model traktörle çiftçilik yapmaya başladım. Mazot, gübre pahalılığı, üretimi sıfıra indirdi, çiftçilik bitti. Ben de İYİ Parti'yi çözüm olarak görüyorum. Bütün fikirlere ve halkın sorunlarına açık olduklarını düşünüyorum."
Sosyal demokrat olduğunu ifade eden Ahmet isimli emekli öğretmen, "Türkiye'de sivil bir demokrasi var gözüküyor ama gizli bir baskı rejimi var" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Vergiler, zamlar belimizi büküyor. Yüzde 6 zam veriyor memura, halktan kaçıyorlar. Sadece AKP'ye oy verenler yok bu ülkede, akıllarını başlarına toplasınlar."
"Öyle bir baskı devrindeyiz ki, sanki 12 Eylül öncesi" diye konuşan, haberde isminin yer almasını isteyen bir seçmen, siyasi kutuplaşmadan rahatsız olduğunu anlatıyor:
"Evde eşimle bile konu siyasetten açılınca birbirimize giriyoruz. İnsanları bu hale getirdiler. 'Tayyip ne derse doğrudur' diyor, ikna edemiyorum.
"45 sene Bahçeli'nin peşinden koştuk ama milletvekili sayısını yıldan yıla 40'a düşürdü. Tayyip gibi, kovuyorsun gitmiyor."
'Ülkücülükten vazgeçtim'
Kongre iki eski ülkücü Ahmet Yeşil ve Rafet Topaloğlu'nu, stadın yakınında bir çay bahçesindeki aynı masada buluşturmuş.
Artvin'de yaşayan Rafet Topaloğlu, "İnanıyorum ki Akşener ülkeyi düzlüğe çıkaracak" diyor:
"İşçi, memur, köylü, kısaca millet perişan halde. Ülkemizin İYİ Parti'ye ihtiyacı var. Ben eski ülkücüyüm, ülkücülükten vazgeçtim.
"FETÖ'yü uzakta aramaya gerek yok, FETÖ meclisin içinde. Memleketin altına dinamiti koydular, şimdi ,'Biz temiziz' diyorlar. Gariban polis, memur, işçiyi simitçiyi içeri atıyorlar ama siyasetten kimse yok!"
50 yıldır MHP'li olduğunu söyleyen Yeşil ise, "Memleketin bir değişime ihtiyacı var. Onun için 70 yaşımdan sonra bu işe gönül verdim" diyor:
"Ülkede adaletin sağlanması lazım. Sizin gibi bir sürü gazeteci hapis yatıyor. Tek adam rejimiyle ülke yönetiliyor. Bizim önceliğimiz demokrasiyi ve parlamenter sistemi yeniden getirmek."
Kongreyi izleyen bir grup kadın da neşeli bir şekilde kongreye olan ilgiden çok mutlu olduklarını söylüyorlar.
Kendisini 'ocaktan yetişme bir ülkücü' olarak tanımlayan 56 yaşındaki Gönül Ekinci, hayatında ilk defa bir partinin kongresine gelmiş.
"Türkiye'de şimdiye kadar hiç yaşamadığımız şeyler yaşıyoruz" diyen Ekinci, mevcut partilerin politikalarından ve hükümetin ülkeyi yönetme biçiminden rahatsız:
"Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana ilk defa, 15 Temmuz'da, bu hükümet yönetiminde tepemize bombalar yağdı. Meral Hanım cesur çıktı ve 'Bu böyle olmaz' dedi.
"CHP'ye de canım çok sıkkın. Biz biliyoruz ki referandumdan 'Hayır' sonucu çıktı. Ama sokağa çıkmadılar, halka öncü olmadılar. Sadece Meclis'te konuştular.
"İlk başta Tayyip Bey için, 'Belki bir şeyler düzeltir' dedik, yine bir ekonomik kriz dönemiydi. Allah biliyor, sempatim de vardı. Ama şimdi üslubu rahatsız ediyor. Nobran, kaba… Tayyip Beyi son derece cahil buluyorum. Doğrusu bizi yöneten insanların daha zarif olmasını bekliyorum. Bir konuşma yapıyor, sanki Kaddafi konuşuyor."