Prof. Dr. Kaboğlu: Erken seçim kararı ve aynı gün OHAL’in uzatılması demokrasinin gelişmesi yönünde oy kullanan seçmene saygısızlıktır
Zafer Arapkirli 01 Ocak 1970
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, erken seçim ve uyum yasalarının Anayasa’ya uygunluğunu Seyr-i Sabah programında değerlendirdi. Kaboğlu, "Erken seçim kararı ve aynı gün OHAL’in uzatılması demokrasinin gelişmesi yönünde oy kullanan seçmene saygısızlıktır" dedi.
Referandum süreciyle Türkiye'de başkanlık sürecinin ilk adımları atılmış oldu. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, başta uyum yasaları ve ilgili kanunların değişmesi gerekliliklerini, alınan bazı kararların Anayasa'ya aykırılığını Seyr-i Sabah programında değerlendirdi:
''PARTİLİLERİN OYLARI DEĞİL LİDERLERİN SÖYLEDİKLERİ GEÇERLİDİR' DENİYOR'
"Hatırlanacağı üzere 16 Nisan 2017'de oylanan Anayasa değişikliği metni Türkiye için kurtarıcı olarak sunuldu. Bunun bütünü olarak 2019 seçimlerinden sonra yürürlüğe gireceğini 3 maddesinin hemen yürürlüğe girmesinin söz konusu olduğunu hatırlayalım. Bu metin de olağanüstü koşullarda oylatıldı, ona rağmen yüzde 50-50 sonuç çıktı. Anayasa suçu var: 11. madde yürürlükte. Bütün devlet organlarını bağlayıcı niteliktedir. Normlar hiyerarşisi, yasa ve tüzük şeklinde sıralanır. Birçok KHK Anayasa'ya aykırı olduğu gibi hukuken yok hükmünde olduğu iddia edilebilir. Anayasa'nın açık maddesi varken 26 ağustos ve 24 haziran gibi tarihlerin konuşulması Anayasa dışıdır ve demokratik kurallara da aykırıdır. Bir devlet yönetiminde geçerli olması gereken asgari kurallara da aykırıdır. Çoğunluğu oluşturan milletvekillerin oylarına hakaret bu. ‘Partilerin oyları değil bizim ağzımızdan çıkan söz geçerlidir' demek oluyor.
'SEÇMENLERİN SEÇİMLERİNE HAKARET GİBİ'
Anayasa'da kurallar bellidir. Uyum yasaları denen hususlar devletin yapısını kamu kurumlarının yapısını ve işleyişini ilgilendiren düzenleyen hususlardır. Bunların yasalar yoluyla yapılması gerekir. KHK'ların yolu belirtilmiştir. Meclis görevdeyken hükümetin MHP destekli olarak Anayasa'yı değiştirebilecek çoğunluğa sahipken hala KHK kullanılması 'Anayasa'yı tanımıyorsanız seçime ne gerek var?' demek olur. Uyum yasaları yerine seçim ittifakını güvence altına almayı değerlendirmişseniz ve kalan her şeyi KHK ile yapacağım diyorsanız… Sadece bizim gibi eleştirel bakan kesimlere değil esasen bu iki partinin seçmenlerine de hakaret anlamına geliyor bu.
'Anayasa değişikliği gündeme geldiği zaman bu değişiklik olağanüstü hal (OHAL) ortam ve koşullarında olmaz. Bu karşılaştırmalı anayasa hukukunun temel kurallarına aykırıdır dedik' ama Başbakan Binali Yıldırım, ‘Bu OHAL koşullarında yapılmayacak ki' dedi. Ama sözünü tutmadı veya tutamadı. Yıldırım, başbakanlık yetkilerini kullanmak yerine kendisine verilen talimatları yerine getirmeye indirgenmiş halde.
'OBJEKTİF BİR NEDEN OLMADIĞI HALDE SEÇİMİ ÖNE ALIP OHAL'İ UZATMAK BÜTÜN YURTTAŞLARA HAKARETTİR'
Bu Anayasa metni yüzde 30'luk bir desteğe sahipti. 70 günde OHAL koşullarında devlet olanaklarını da kullanarak, medya tekeli kullanarak değişiklik metnini seçmenden saklayarak bunu kıl payı aldık dediler aslında. Bu yasa AK Parti ve MHP için hazırlanmış bir yasa. Ama bununla da yetinilmeden işin dalga geçer gibi olan kısmıyla 2019 Kasımından seçimleri baskın bir yaklaşımla iki kişinin dudağı arasından çıkan sözle öne alındı. Ama aynı gün OHAL de uzatıldı. Bu gerçekten seçmen, partili ayrımı yapılmadan demokrasinin gelişmesi yönünde oy kullanan on milyonlarca seçmene saygısızlıktır. Seçimin erkene alınmasını gerektiren objektif bir neden olmadığı halde seçimi öne alıp OHAL'i uzatınca bu bütün yurttaşlara hakarettir.
Seçimin sonuçlarını demokratik olarak nitelendirmek mümkün olmayacak. Bu 16 Nisan seçimlerinden de daha zor şartlarda yapılacak. Ama bu, Türk demokratlara önceden kazanılmış iktidar algısının kırılması için mücadele etme fırsatı veriyor. Bu devam ederse çok daha otoriter rejimlere doğru kayacağını bilmek, bir anayasal demokrasi bloğu oluşturmak suretiyle bu baskıcı ortamda bile doğru bilgi vermek gerekiyor. Bunun dışında bir demokrasi mücadelemiz yok."