Türkiye’de Seçim Ekonomisi
Dorian Jones 01 Ocak 1970
Türkiye’de erken seçime iki aydan kısa süre kala hükümet; benzeri görülmemiş bir harcama furyasıyla seçim yatırımlarına girişti. Bu durum lirayı neredeyse rekor seviyeye düşürdü ve ekonominin sağlığı konusunda kaygı uyandırdı.
Başbakan Binali Yıldırım’ın 5,9 milyar dolarlık harcama paketini açıklamasının ardından dün lira diğer önemli para birimleri karşısında neredeyse yüzde iki oranında değer kaybetti.
Sosyal güvenlik vergi aflarıyla birlikte harcamanın büyük kısmı 13 milyon emekliye 1000 liralık yani 240 dolarlık iki ödeme şeklide verilecek. Ödemelerin dini bayramlara denk gelecek şekilde yapılması tasarlandı. İlk ödeme 24 Haziran seçimlerinden bir hafta önce yapılacak.
Emsali görülmemiş harcamaların niteliği ve miktarı mali piyasaları şaşkına çevirdi. Nomura Securities finans şirketinden ekonomist İnan Demir, "Seçime kısa süre kala hükümetin mali dengeleri önemli ölçüde bozmayacağı tahmin ediliyordu" dedi.
Demir, gelecek yıllarda da tekrar edebileceği düşünüldüğünde, bu harcama kararının mali dengelere piyasaların tahmininden daha uzun süreli zarar verebileceğini söyledi.
Yatırımcıların kaygısına yönelik diğer bir belirti ise kredi derecelendirme kurumu S&P’nin Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi oldu.
S&P raporunda, “Türkiye’nin notunu düşürmemizin nedeni ülkenin krediyle canlanan heyecanlı ekonomisinin sert düşüş tehlikesiyle karşı karşıya olması. Türk lirasının süregelen zayıflığı sadece enflasyonu tetiklemiyor, ayrıca Türkiye’nin yüksek dış borcuyla bağlantılı riskleri de arttırıyor” denildi.
Hükümetin ucuz kredi ve harcamalarla büyümeyi tetikleme politikasının yatırımcılar arasında yarattığı kaygı nedeniyle Türk lirası bu yıl zaten büyük kayıplar yaşamıştı.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, S&P’nin Türkiye’nin notunu düşürmesini eleştirdi. Şimşek, “S&P kararının zamanlaması oldukça manidar” şeklinde tweet attı.
Ankara, uluslararası yatırımcıları ve kredi derecelendirme kuruluşlarını sık sık kendisine komployla suçluyor.
İktidardaki AK Parti, geçmişte seçim dönemi harcamalarından uzak durmuştu. Haziran 2015 seçimlerinde ana muhalefet partisi CHP, iktidarı bu hafta açıkladığı politikalara çok benzer politikalar savunmakla suçlanmıştı.
Uzmanlar bu harcamaların anketlerde mutlak çoğunluğu elde edemeyeceği öngörülen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin irade beyanı olarak yorumluyor.
Siyaset bilimci Cengiz Aktar, “Seçimleri çantada keklik değil. Erdoğan kazanmayı garanti altına almak istiyor, çünkü kaybetme lüksü yok. Bu kadar basit” dedi.
Haziran seçimleri başkanlık sisteminin de öncülüğünü yapacak ve yeni cumhurbaşkanına geniş yetkiler verecek. Gözlemciler erken seçim kararını Erdoğan tarafından yetkiyi tek elde toplama çabası olarak değerlendiriyor.
Kamuoyu yoklamaları Erdoğan’ı önde gösterirken birçok anket koşulsuz kazanması için gereken yüzde 50 artı bir oyu alamayacağını öngörüyor. Geleneksel olarak bölünmüş muhalefet de birleşmek için çok çalışıyor. Muhalefet seçim kampanyasında ekonomik tatminsizliği hedef alıyor.
Ekonomi yüzde 7’den fazla büyüse de, hükümetin geniş harcamaları, ucuz iş kredileri, işsizlik ve enflasyon iki haneli rakamlarla devam ediyor. Anketlerde katılımcıların yüzde 80’i ekonominin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını söylüyor. Bu rakam Mart ayında yüzde 62’ydi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 15-29 yaş arasındaki gençlerin yüzde 29’unun işsiz ya da eğitimsiz olduğunu, Türkiye’nin bu alanda örgütün 35 üyesi arasında en düşük sırada olduğunu kaydetti.
Global Source Partners’tan Atilla Yeşilada, seçmenlerin sandıktaki tepkisinin AKP’nin verimsiz büyüme politikalarına karşı protesto niteliğinde olabileceğini söyledi.
AKP’nin harcama kararları seçmenin menuniyetsizliğini gidermek için kurnazca bir yaklaşım olabilir, ancak ekonomi paketi partinin mali bedeli ne olursa olsun kazanma kararlılığının da bir göstergesi.
Ekonomist Demir, "Bence harcamalar çok rağbet görecek. Ancak anketlerde hareketlenme görmezlerse daha fazla önlem de alabilirler. Erdoğan hiçbir şeyi hafife almıyor. Harcamaların düzeyi Erdoğan’ın gerekli tüm araçları ilk turda zafer elde etmek ve Meclis’te çoğunluğu elde etmek için kullanacağını gösteriyor” dedi.
Uluslararası yatırımcılar, Erdoğan’ın ve AKP’nin zaferinin ekonomik istikrarın ve devamlılığın olduğu yeni bir siyasi dönemin habercisi olacağı inancıyla erken seçim çağrısını memnuniyetle karşıladılar. Ancak uzmanlar seçimlerin artan mali bedelinin yalnızca yatırımcıların endişelerini arttırmakla sonuçlanabileceği konusunda uyarıyor.