AB Komisyonu: ‘OHAL’de Adil Seçim Yapılamaz’
Mahmut Bozarslan 01 Ocak 1970
BRÜKSEL —
Dünya Basın Özgürlüğü günü nedeniyle Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen özel oturumun ikinci gününde yine Türkiye’deki durum tartışıldı. Oturumun ikinci gün konuşmacıları arasında Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komisyon Başkanı Johannes Hahn da vardı. Hanh, konuşmasına Türkiye ve Avrupa’nın birbirleriyle komşu olduklarını vurgulayarak başladı.
İfade özgürlüğünün AB için “olmazsa olmaz” olduğunu belirten Hanh, Türkiye’de yaşanan zorlukların bilincinde olduğunu söyledi. Türkiye’de ifade özgürlüğünün gerilemeye devam ettiğini söyleyen Hahn, “Vatandaşların açık bilgi alma hakkı vardır. Komisyonun son yıllık raporundaki bu bilgileri göstermiştir. Tüm bildirilere rağmen ifada özürlüğü gerilemeye devam ediyor. AB’ye katılacak bir ülke için ifade özgürlüğü vazgeçilmez değerdir. Standartlarımızdaki gerilemeye karşı pozisyon almalıyız. Bunu kendi üye ülkelerimiz için de yapıyoruz” dedi.
Siyasetçi, gazeteci ve akademisyenlerin cezaevinde olmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Hanh, “Ülkenin travmasını anlıyoruz, darbeyi ve terör saldırılarıyla ilgili travmayı gayet iyi anlıyoruz. Türkiye’nin orantılı yanıt ve önlem almasını sorgulamadık. Türkiye’de alınan önlemler orantısız olarak gözlenmiştir.500 kadar mahkeme devam ediyor. Bu suçlamaların ne kadar zayıf unsurlara dayandığını görünce tepkimiz artıyor. Son derece ağır yargılar verilmektedir. Suçsuzluk karinesinin uygulanması gerekmektedir. Kişiler ve aileler için son derece ağır sorunlar getirilmektedir. Terörle mücadele yasasında genel tanımlamalar var ve bu da keyfi uygulamalara yol açmaktadır. Bu tür mevzuatın değişmesini özellikle vize serbestisi çerçevesinde bunların yapılması gerektiğini söyledik” diye konuştu.
OHAL’in uzatılmasını endişeyle karşıladıklarını vurgulayan Hanh, “Otoritelere verilen serbesti OHAL’le daha da artmaktadır. Bu, bizi endişelendiriyor. Bağımsız yargıda tarafsızlığın azalması endişelendiriyor. İfade özgürlüğünün garantisi sadece tarafsız ve bağımsız yargı aracılığıyla mümkün. Mahkeme gayet açık yasalarla yola çıkmalıdır. Yasalar kesinlikle keyfi uygulamaya yer vermemelidir.Açık ve demokratik bir Türkiye istediğinizi biliyorum. Daha derin diyalog çağrısında bulundum. Burada düzenlenen toplantılar AB’nin Türkiye’ye sırtını dönmediğinin kanıtıdır. Türk halkının desteğe ihtiyacı olduğunu biliyorum. İlişkilerimizi derinleştirmek için Türkiye gerilemeyi ele almalı, hukuk devletini, ifade özgürlüğünü ele almalıdır. AB ısrar etmeye devam edecek. OHAL’in uzatılmaması, terör yasalarıyla ilgili talepler devam edecek. OHAL’in bir kez daha uzatılmasına endişeyle yaklaşıyoruz. Adil seçimlerin düzenlenmesini sağlamayacaktır. Teknik desteğimizi ve hukuk devletindeki gerilemeden olumsuz etkilenen insanlara yardımı devam ettiriyoruz. Biz mevcut duruma sessiz kalmayacağız. Durumun düzelmesi için elimizden geleni yapacağız” dedi.
Kürt sorununun siyasi çözüm dışında çözümü olmayacağını savunan Hanh, “HDP’lilerle konuştuğum için Türk yetkilileri benimle diyalogu kesitler. Ama benim anlayışım bu, herkesle görüşürüm. Siyasi çözüm için çağrıda bulunuyorum. Tarih de bunu göstermiştir, askeri çözüm olamaz, çözüm olacaksa her zaman siyasi çözümdür. Biz kendi katkımızı vermeye çalışıyoruz. Türkiye stratejik bir yerde ve birçok tehdit altında bulunuyor. AB olarak biz komşularımızda istikrarı arıyoruz. Tabi ‘Ne olursa olsun’ demiyoruz. Durumu iyileştiremiyorsak, belli kanalların açık kalmasına gayret ediyoruz” diye konuştu.