AK Parti adeta kendisine mi karşı?
Akif Beki 01 Ocak 1970
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da açıkladığı seçim ahitnamesi, kendinden başka rakip tanımıyor.
Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi ve daha çok adalet vaat ediyor mesela. Bağımsız yargı ve güçlü kuvvetler ayrılığı vaat ediyor. Tıpkı başlangıçtaki gibi...
3Y ile yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele vaadini yineliyor. Tekrar bismillah der gibi...
Faiz, enflasyon ve cari açık üçlüsünü tahtlarından indirmeye ahdediyor. Baştan başlar gibi...
Kuruluş idealleri ve 2002’deki vaatlerine geri dönmeyi taahhüt ediyor adeta AK Parti.
Muhatabı yine kendisi olmasa, icraat makamında başkası oturuyor olsa, devralacağı iktidarda yokluğunu tespit ettiği için halkın karşısına bunlarla çıktığı söylenebilirdi.
Ama AK Parti, tüm bu hususlarda Türkiye’ye sınıf atlatmakla övünen, üstüne başkasını tanımayan bir parti...
Bu alanlarda eksiklik, çarpıklık ve gerileme yaşandığı eleştirilerini şiddetle reddeden bir tavra sahip.
Ancak artık, iktidarının ilk yarısında ülkeyi getirdiği yerden ikinci yarısında bir geriye gidiş görüyorsa durum değişir.
Muhalefetten duymaya tahammül etmediği eleştirileri, mefhum-u muhalifinden özeleştirilerle kabul edip telafi sözü veriyorsa...
Geçmişte hoş görmeyerek kızdığı ve dışladığı özeleştiri çağrılarının haklılığını, gerekliliğini ve doğruluğunu bizzat kendisinin artık savunduğu manasına gelir.
Ve eğer iktidarını kutsamayıp toz konduran, laf söyleten, uyarılara kulak veren, eleştiriyi düşmanca saldırı olarak algılamayan bir tavra evrildiğine tanık oluyorsak...
AK Parti’nin kendi başarılı dönemleriyle yarıştığına hükmetmek yanlış olmaz. Bu çıkarsama AK Parti’de tepki ve alınganlığa da yol açmaz. Bilakis, tek rakibi kendisi olmanın özgüveni ve olgunluğuyla karşılanır.
***
Fakat eğer tersinden çıkarılan bu yorum yanlış ve yanıltıcıysa...
O vaatler, yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerine seçildiğinde aday Erdoğan’ın yapacaklarını içeriyorsa...
İktidara talip olan AK Parti’nin, iktidarda olan AK Parti’ye karşı kazandığı takdirde, seçimden sonra tutmayı vaat ettiği sözleri kapsıyorsa...
Muhalefeti adeta FETÖ’nün siyasi ayağı, muhalefete destek veren halkı da adeta FETÖ’nün seçmen ayağı olarak göstermekte bir sorun görülmüyorsa...
Medyadaki karartma nedeniyle ekranlarda bir muhalefet boşluğu doğduğu ve o boşluğu doldurmak için iktidarın kendi kendine muhalefet etmesi lüzumundan hareket ediliyorsa...
Yani olay, bir ‘muhalefet yapılacaksa onu da biz yaparız’ olayıysa, başka anlamı yoksa...
Yolsuzlukla mücadelenin hedefi, CHP’li belediyelerden ibaretse...
Yasaklarla mücadeleden, CHP’nin Milli Şeflik dönemine dek giden eski Ankara’daki yasakçı kafayla mücadele kast ediliyorsa...
Medya ambargosu, aleyhte konuşturmama, itiraza hayat hakkı tanımama gibi baskı ve yasakların geçmişte kaldığı, AK Parti öncesi yönetimlere mahsus olduğu, herkese gayet açık ekranlarda eşit, adil ve kendinden emin bir siyasi yarışa girildiği düşünülüyorsa...
Olan şudur.
AK Parti, kendisini aşmak üzere yine kendisine meydan okumuyordur.
Sadece sandıkta muhalefeti aratmamak, yoklukları hissettirmemek için seçim öncesi AK Parti’ye sureta karşı görünüyordur o kadar.