Açık konuşalım
Mahir KAYNAK 06 Mart 2007
Kuzey Irak’ta Kürt kimliğine dayalı bir devletin kurulduğunu ve bunun 1990’lardan beri ABD’nin gündeminde olduğunu kabul edip nasıl bir yol izleyeceğimizi belirlememiz gerekiyor. Böylece bayram seyran değilken Kenan Evren’in bizi öpmesine ve ülkemizin merkezden yönetilmesinin zor olması nedeniyle eyalet sitemine geçilmesi gerektiğini söylemesine de gerek kalmaz.
Önce ABD’nin hedefinin Irak’ı bölüp Türkiye’den de koparılacak bir parçayı buna ekleyerek bağımsız bir devlet mi kurmayı mı amaçladığını yoksa bu devleti, bir biçimde, Türkiye ile ilişkilendirip, ortak bir yapı mı oluşturmak mı istediği konusunda karar vermemiz gerekir. Bu konuda ABD ile müzakere yapılabilir ya da onun manevraları istediği sonucu doğurur. Bir konuda uzlaşma sağlamanın temel şartı muhatapla aynı dili konuşmaktır. İki tarafın varsayımları, dünyaya bakışları, ideolojileri uyuşmuyorsa ortak bir karara varamazlar ve sonucu tarafların mücadelesi belirler.
Bağımsız bir Kürt devletinin önünde, aşılması neredeyse imkansız, engeller vardır. Bu devletin İran’la çatışma içinde olması kaçınılmazdır ve bunun nedeni sadece etnik ve mezhep farklılıklarından kaynaklanmamaktadır. Bunlar çatışmanın görünen yüzü olsa bile temelde Kürtler ABD safında olmak zorundadır ama İran karşı cephede olmaktan vazgeçemeyecek konumdadır. Güney Irak’taki Şii yapılanması ile Kürtler, farklılık mezhep ayrılığına dayanırsa bu yüzden, etnik farklılığa dayanırsa tüm Arap alemiyle birlikte çatışma halinde olacaktır. ABD politikası, bu veriler ışığında, bu yapılanma ile Türkiye’yi yan yana getirmek biçiminde şekillenmektedir.
Yıllardır süren kanlı çatışmalar ve terörün geride bıraktığı tortu kamuoyunda Kürt kimliğinin kabul edilmesinden ibarettir. Türkiye bu noktaya hiçbir bedel ödemeden gelmeyi becerememiş ama sonucu da engelleyememiştir.
Geçmişten alacağımız ders gideceğimiz yere bedel ödemeden ve onu kendi tercihlerimiz istikametinde yönlendirerek ve biçim vererek ulaşmak gerektiğidir. Karşılaştığımız durumun bir fırsat olması ya da ağır bedeller ödememize sebep olması izleyeceğimiz politikalara bağlıdır.
Gidemediğiniz yer sizin değildir. Ülkenizin içinde ya da dışında, bir yerde ne kadar etkiniz varsa o yer size o kadar yakındır. Kuzey Irak için ya burası bizim bir uzantımızdır ve oradakiler de bizdendir dersiniz ya da dışlarsınız.
Bir insan için en zor olan şey bu güne kadar inandığı, savunduğu düşünceleri terk edip yeni bir kalıba girmektir. Çünkü bizi biz yapan bu değerlerdir ve onların değişmesini yokluk olarak algılarız. Şimdi bizden istenen böyle bir değişimdir ama yüzyıl öncesine kadar çok kültürlü bir dünyada yaşadığımız da bir gerçektir.
Önümüzde iki seçenek var; ya değerlerimizi ön plana çıkarıp siyasetimiz ona göre belirleyeceğiz ya da önce siyasete rasyonel biçimde yön verip buna uygun yeni bir değerler sistemi yaratacağız. Cumhuriyet değerlerimizi değiştirerek kuruldu ve biz bu değerlerin hiçbirine aşina bile değildik.