Azerbaycan 100 yaşında
Ahmet B. ERCİLASUN 01 Ocak 1970
Siyasetin hayhuyu içinde önemli günleri unutuyoruz. Müstakil Azerbaycan Cumhuriyeti 28 Mayıs 1918'de kuruldu. Mayıs sonu geldi geçti; bu büyük günü, Azerbaycan'ın 100. yılını doğru dürüst anmadık. 29 Mayıs, İstanbul fethinin 565. yıl dönümüydü. O günü de şanına yakışır bir şekilde kutlamadık. Üstelik bir de politikaya alet ettik.
Önümüzdeki yıllarda da önemli yıl dönümleri var. 19 Mayıs 2019, Atatürk'ün Samsun'a çıkışının 100. yılı olacak. Bilal N. Şimşir'in İngiliz Belgelerinde Atatürk kitabında vurguladığı gibi 19 Mayıs, Atatürk'ün doğum günü de sayıldığı için 2021 yılının 19 Mayıs'ı da Atatürk'ün doğumunun 140. yılı olacak. Bakalım bu günleri de unutacak mıyız?
Türk hikâyesinin kurucusu sayabileceğimiz Ömer Seyfeddin 1920'de öldü. 2020 yılı da onun ölümünün 100. yılı. Üstelik Ömer Seyfeddin hem Türk milliyetçiliğinin hem de dilde sadeleşmenin öncülerinden biri. İnşallah 2020'de onu anmayı da unutmayız.
Gelelim Azerbaycan'a. Bolşevik ihtilalinden sonra kendi kaderlerini belirlemek isteyen Güney Kafkasya milletleri, 28 Kasım 1917'de Mâverâ-yı Kafkas Seymi adlı siyasi bir oluşum meydana getirdiler. Seym, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan temsilcilerinden oluşan bir yasama ve yürütme meclisi de kurmuştu. Fakat Kafkasya Seymi kısa zamanda dağıldı. Seym'in dağılması üzerine Azerbaycan delegeleri , Azerbaycan Millî Şurası'nı kurdular. Şuranın başkanı Mehmet Emin Resulzade idi. İşte bu şura 28 Mayıs 1918'de bağımsızlık ilan ederek Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kurdu. O tarihte Bakü Bolşeviklerin işgali altındaydı. Bu yüzden Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ilk başkenti Gence'dir. Devlet Başkanı Resulzade, Meclis Başkanı Ali Merdan Topçubaşı, Başbakan Fethali Han Hoylu idi.
Yeni cumhuriyet dünyada tanınmak için derhal çalışmalara başlamış, ilk anlaşmayı da Osmanlı Türk Devleti ile yapmıştır. 04 Haziran 1918'de Batum'da imzalanan anlaşmaya göre Azerbaycan, Osmanlı'dan askerî yardım isteyebilecekti. Nitekim Nuri Paşa komutasındaki Osmanlı Türk ordusu 16 Eylül 1918'de Bakü'ye girerek Rus işgaline son vermiş; Azerbaycan hükümeti de Gence'den Bakü'ye taşınmıştır.
Müstakil Azerbaycan Cumhuriyeti bir Türk devleti idi. Resmî dilin adı da Türkçe idi. Osmanlı Türk Devletiyle sıkı ilişkilere giren yeni cumhuriyet, ordunun kuruluşunda ve eğitim işlerinde İstanbul'dan çok yardım görmüştür. Muallim Cevdet, İsmail Hikmet (Ertaylan) gibi maarifçi ve edebiyatçılar Azerbaycan yüksek öğretiminde görev almışlardır. Esasen devletin kurucusu Resulzade, Meşrutiyet yıllarında İstanbul'da bulunmuş, Türkçü kuruluşlarda yer almış, Türk Yurdu'nda yazılar yazmış bir aydındı. Hüseyinzade Ali, Ağaoğlu Ahmet, Hüseyin Cavid gibi uzun yıllar İstanbul'da yaşamış Türkçü aydınların düşünceleri yeni cumhuriyetin temelini oluşturuyordu. Türkçülük fikri üzerine kurulduğu içindir ki cumhuriyetin bayrağı da Türklüğü, çağdaşlığı, Müslümanlığı temsil eden mavi, kırmızı, yeşil renkli bayraktır. Ziya Gökalp'in ünlü şiarından hareketle oluşturulmuş bu kutsal bayrak için Resulzade "Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez." demiştir. Ne yazık ki 28 Nisan 1920'de Kızıl Ordu bu güzel cumhuriyete son vermiştir.
Bugün kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında yerini almış bağımsız bir devlettir. Tarihine sahip çıkması öncelikle ondan beklenir. 100. yıl, birkaç göstermelik törenle, sergiyle geçiştirilecek kadar önemsiz değildir. Bakü'de ve diğer Türk cumhuriyetlerinin önemli merkezlerinde büyük ve görkemli kutlamalar yapılmalıydı. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri de buradaki Azerbaycan elçiliğini harekete geçirerek günün önemine layık kutlamalar yapılmasını sağlayabilirdi. Bunlar yapılmamıştır. Türklerin geçmişlerine sahip çıkmamaları, tarih boyunca görülen zaaflardan biridir. Oysa milletlerin büyüklüğü sadece ekonomi ve orduyla ölçülmez. Büyük ve zengin bir tarih aynı zamanda zengin bir kültür demektir. Bugünkü Azerbaycan yöneticileri, Resulzade'ye ve yeni cumhuriyetin kurucusu Ebülfez Elçibey'e ne kadar değer verirlerse kendileri de o kadar değer kazanırlar.
İstanbul'da Celal Öcal'ın başkanlığındaki Türk Birliği Platformu ile Ankara'da Cemil Ünal ile Selçuk Önal'ın teşebbüsleriyle Azerbaycan Kültür Derneği'nin faaliyetleri az da olsa yüzümüzü güldürmüştür. Azerbaycan Kültür Derneği tarafından Millî Kütüphane salonunda düzenlenen şölende millî ruh şarkılara, şiirlere, vecizelere, halk oyunlarına yansıdı.
Böyle günlerde bütün Türk Dünyası'nın ayağa kalktığını göreceğimiz günler elbette gelecektir.
Kaynak Yeniçağ: Azerbaycan 100 yaşında - Ahmet B. ERCİLASUN