FÂSÎ, Takıyyüddin
CEVAT İZGİ 01 Ocak 1970
Ebü’t-Tayyib Takıyyüddîn Muhammed b. Ahmed b. Alî el-Hasenî el-Fâsî (ö. 832/1429)
Mekke tarihi hakkındaki eserleriyle tanınan Mâlikî fakihi.
10 Rebîülevvel 775te (30 Ağustos 1373) Mekke’de doğdu. Kendisinin bildirdiğine göre nesebi Ebû Tâlib’e varmaktadır. Fâsî nisbesi aslen Faslı olduğunu, Hasenî nisbesi de nesebinin Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan’a dayandığını göstermektedir. Annesi, Mekke başkadısı Ebü’l-Fazl Kemâleddin Muhammed b. Ahmed en-Nüveyrî’nin kızıdır. Kur’an’ı ezberledikten sonra Mekke ve Medine’den başka defalarca gittiği Şam ve Kahire’de tahsilini sürdürdü. Ayrıca Yemen’de ve seyahatlerisırasında uğradığı Gazze, Remle, Nablus ve İskenderiye’de bazı hocalardan ders aldı. Şehâbeddin İbnü’n-Nâsih, Nûreddin en-Nüveyrî, Cemâleddin İbn Zahîre, Nûreddin el-Heysemî, Zeynüddin el-Iraki ve Ebû Hüreyre b. Şemseddin ez-Zehebî gibi tanınmış hocalardan hadis; Sirâceddin el-Bulkinî, İbnü’l-Mülakkın, Şemseddin el-Kalyûbî, Şerif Abdurrahman b. Ebü’l-Hayr el-Fâsî, Zeynüddin Halef b. Ebû Bekir et-Tahrîrî’den fıkıh ve fıkıh usulü; ayrıca bazı hocalarından kendi eserlerini veya hocalarının eserlerini, Burhâneddin İbn Ferhûn’dan da Matarî’nin Târîhu’l-Medîne’sini okudu. Bizzat kendisi, hadis dinlediği ve icâzet aldığı hocalarının 500 civarında olduğunu söylemektedir (el-?İkdü’s-semîn, I, 340). 799 (1396) yılında Kahire’de İbn Haldûn ile görüştü. Bu görüşme onun tarih araştırmalarına ilgiduymasında etkili oldu.
Takıyyüddin el-Fâsî, Memlükler’den Sultan el-Melikü’n-Nasır Ferec b. Berkuk tarafından 807 Şevvalinde (Nisan 1405) Mekke’de Mâlikî kadılığına getirildi. Bu vazife Mekke’de kendisinden önce kimseye müstakil olarak verilmemişti. 813’te (1410) Bengal Sultanı Mansûr Gıyâseddin Ebü’l-Muzaffer A‘zamşah tarafından Mekke’de yaptırılan el-Medresetü’s-Sultâniyyetü’l-Gıyâsiyyetü’l-Bencaliyye’ye Mâlikî müderrisi olarak tayin edildi (814/1411). Ayrıca Mescid-i Harâm’da dört mezhebe göre fıkıh dersleri verdi. 817 (1414) ve 819 (1416) yıllarında kadılık görevinden iki defa azledilmişse de aynı yıllar içinde görevine iade edildi. 828’de (1425) gözleri görmez oldu ve 3 Şevval 832 (6 Temmuz 1429) tarihinde vefat etti.
Fâsî çeşitli âlimlerin övgüsüne mazhar olmuştur. Makrîzî el-?Ukud’da, Mekke ve Medine’de iken sık sık görüştüğü Fâsî’nin Hicaz bölgesinde benzeri bulunmayan bir bilgi hazinesi olduğunu zikretmektedir. İbn Hacer el-Askalânî Mısır, Şam, Yemen ve diğer memleketlerde hadis tahsil ederken Fâsî’nin kendisiyle ders arkadaşlığı ettiğini, şer‘î meseleleri birlikte çözdüklerini, onun gibi bir âlimin kaybına çok üzüldüğünü söylemektedir. İbn Hacer’in öğrencisi Şemseddin es-Sehâvî de Fâsî’nin büyük bir âlim, fakih ve hafız; hadis, tarih, fıkıh ve usûl-i fıkıhta söz sahibi; iyi huylu, din ve dünya işlerini iyi bilen bir kişi; deha sahibi ve tatlı dilli bir kimse olduğunu kaydeder.
Eserleri. 1. Şifâ?ü’l-garâm bi-ahbâri’l-beledi’l-harâm. Ezraki’nin Ahbâru Mekke ve mâ câ?e fîhâ mine’l-âsâr’ı ile Fâkihî’nin Târîhu Mekke’sinden sonra bu alanın en önemli eseri sayılmaktadır. Fâsî, kırk bab üzerine tertip ettiği eserin önsözünde Ezraki’den sonra gelen Mekkeli âlimlerin Ezraki’nin tarihine benzer bir eser telif etme konusundaki ihmallerine şaştığını söyledikten sonra Şifâ?ü’l-garâm’ı yazarken bazı bilgileri kitâbelerden, bazılarını sözüne güvenilir kişilerden, bazılarını bizzat şahit olduğu olaylardan, bazılarını da vakfiyelerden elde ettiğini belirtmiştir. Eser Câhiliye devrinden IX. (XV.) yüzyılın başlarına kadarki Mekke hakkında dinî, kültürel, siyasî, iktisadî ve içtimaî bilgiler vermektedir. Bu çerçevede Mekke’nin topografyası, Kâbe’nin örtüsü, Kâbe’ye hizmet edenler, buraya gönderilen hediyeler, Mekke’deki medreseler, ribâtlar, sular ve kuyular, Hz. Peygamber devrinden müellifin zamanına kadar görev yapan Mekke valileri, şehrin uğradığı sel felâketleri ve salgın hastalıklar, Mekke’nin isimleri, haremin sınırları ve Mescid-i Harâm’ın imarı, bölgedeki diğer mukaddes mekân ve makamlar, Kâbe’nin özellikleri, zemzem ile ilgili haberler, haccın menâsiki, Câhiliye döneminde Kureyş kabilesi, Mekke’nin fethi, Câhiliye ve İslâm devirlerinde Mekke çarşıları gibi konular ele alınmaktadır. Bizzat müellifi tarafından Tuhfetü’l-kiram bi-ahbâri’l-beledi’l-harâm, Tahsîlü’l-merâm min târihi’l-beledi’l-haram, Hâdî zevi’l-efhâm ilâ târihi’l-beledi’l-haram ve ez-Zühûrü’l-muktetafe min târihi Mekkete’l-müşerrefe adlarıyla dört defa ihtisar edilen Şifâ?ü’l-garâm’ın bazı bölümleri 1859’da Leiden’de basılmış, bazı bölümleride F. Wüstenfeld tarafından Leipzig’de yayımlanmıştır (De Chroniken der Stadt Mekka [serisi içinde], 1857-1861, II, 55 vd.). Daha sonra Kahire’de (1956) ve Ömer Abdüsselâm Tedmürî tarafından Beyrut’ta iki cilt halinde neşredilmiştir (1405/1985). 2. el-?İkdü’s-semîn fî târihi’l-beledi’l-emîn. Mekke’nin tarihi, valileri, burada yetişen veya buraya gelip yerleşen âlim, fakih, şair, edip vb. şahsiyetler hakkında yazılmış en hacimli ansiklopedik eserdir. Müellif kitabına, Şifâ?ü’l-garâm ve ez-Zühûrü’l-muktetafe min târîhi Mekkete’l-müşerrefe adlı eserlerinden kısalttığı bir girişle başlamaktadır. Bu kısımda Mekke’deki evlerin satılması ve kiralanmasıyla ilgili şer‘î hükümler, Mekke’nin isimleri, Kâbe ve müştemilâtına dair bilgiler, haccın menâsiki, hacılarla ilgili haberler ve siyere dair konular yer almaktadır. Fâsî siyerle ilgilibilgileri Alâeddin Moğultay b. Kılıç el-Hanefî’nin es-Sîretü’s-sugrâ’sından almıştır. Girişten sonra müellif kitabına aldığı şahısların hal tercümelerini alfabetik sıraya göre kaydetmiş, ancak Muhammed ve Ahmed isimlerini öne almıştır. Bu arada kendi hal tercümesine de Muhammed adını taşıyan kişiler arasında 38. sırada geniş bir şekilde yer vermiştir (I, 331-363). Bizzat müellifi tarafından ?Ucâletü’l-kırâ li’r-râgıb fî târihiümmi’l-kurâ adıyla kısaltılan el-?İkdü’s-semîn’e Fâsî’nin öğrencilerinden Necmeddin İbn Fehd ed-Dürrü’l-kemin bi-zeyli’l-?İkdi’s-semîn ismiyle bir zeyil yazmıştır. Eser dört cilt halinde iki defa basılmış (Kahire 1289-1290; Mekke 1314), daha sonra M. Fuâd Seyyid tarafından sekiz cilt olarak yayımlanmıştır (Kahire 1378/1958-1388/1969). Bu baskının ilk cildini Muhammed Hâmid el-Fıki, son cildini de Fuâd Seyyid’in vefatından sonra Mahmûd Muhammed et-Tanâhî tahkik etmiştir. 3. el-Mukni? min ahbâri’l-mülûk ve’l-hulefâ? ve vülâti Mekkete’ş-şürefâ?. Eserin Abbâsî halifelerinin sonuna kadar olan birinci kısmını Franciscus Erdman (Kazan 1822), tamamını ise Muhammed Altuncî (Dımaşk 1406/1986) neşretmiştir. 4. er-Rızâ ve’l-kabûl fî fezâ?ili’l-Medîne ve ziyâreti’r-Resûl. el-?İkdü’s-semîn’in Mekke baskısının sayfa kenarında yayımlanmıştır (1314). 5. Erba?ûne hadisen mütebâyinetü’l-isnâd ve’l-mütûn. Nevevî’nin kırk hadisinin tahrîci olup bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Şehid Ali Paşa, nr. 541). 6. Îzâhu Bugyeti ehlî’l-besâ?ir fî zeyli’l-İşâre. Zehebî’nin el-İşâre adlı biyografik eserine Bugyetü ehli’l-besâ?ir fî delâ?ili’l-İşâre adıyla yazdığı zeyle yine kendisi tarafından yapılan şerhtir. Eserin 210 yaprak halinde 904’te (1498) istinsah edilen birinci cüzünün yazma nüshası Akhisar Zeynelzâde Kütüphanesi’nde (nr. 754) muhafaza edilmektedir (Şeşen, I, 387 vd.). 7. Zeylü’t-Takyîd fî ruvâti’s-sünen ve’l-mesânid. İbn Nukta’nın et-Takyîd’inin zeyli olup Kemâl Yûsuf el-Hût tarafından tahkik edilerek iki cilt halinde yayımlanmıştır (Beyrut 1410/1990). 8. eş-Şürefâ? (Dımaşk 1406).
Fâsî’nin ilmî faaliyetleri arasında ihtisar ve zeyil çalışmaları da büyük bir yer tutmaktadır. Onun Mekke tarihiyle ilgili ihtisarlarından başka Kemâleddin ed-Demîrî’nin Hayâtü’l-hayevân’ına, İbn Râfi‘in İbn Neccâr el-Bağdâdî’nin Târîhu Bagdad’ına yaptığı zeyline ihtisarları da vardır. Zeyil çalışmaları arasında, Zehebî’nin Siyerü a?lâmi’n-nübelâ’sına yazdığı İrşâdü zevi’l-efhâm ilâ tekmili Kitabi’l-A?lâm zikredilebilir (Ziriklî, el-A?lâm, VI, 228).
Kaynaklarda Fâsî’nin Şâfiî mezhebine göre ezkâr, daavât ve menâsik kitapları yazdığı, ayrıca Cevâhirü’l-usûl fi’l-hadîs adlı bir eseri olduğu kaydedilmektedir.