24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’
Kadri Gürsel 01 Ocak 1970
MHP’nin seçimden iki gün sonra birkaç gazeteye verdiği ilanda isimleri zikredilerek tehdit edilen 70 siyasetçi, gazeteci, kamuoyu araştırmacısı ve akademisyen arasında benim de adım vardı.
İlan metninde, MHP’ye karşı iftira kampanyası düzenlediğim, bu partiyi kötülediğim, ithamlarımı sıraladığım, yorulmaksızın MHP husumetini derinleştirdiğim, MHP’ye özel bir kin ve nefret beslediğim ve MHP’yi yıkmak için uğraştığım iddia ediliyordu.
Ben tabii, “Bütün bunları nasıl ve nerede yapmış olabilirim” diye kendime sordum. Gazeteci olduğum için aklıma yazılarım geldi; seçimden önce MHP hakkında neler yazmışım diye baktım. Arşivde, bu köşede yayımlanmış ve içinde MHP kısaltması geçen iki yazı görünüyordu. Biri, 5 Haziran 2018 tarihli, “Erdoğan, Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?” başlıklı yazımdı. Metinde MHP kısaltmasını birkaç kez kullanmış ama bu partiye açıkça ve doğrudan bir atıfta bulunmamıştım. Bu yazının MHP’linin en alınganında bile bir sinir buhranına yol açması zordu. Diğeri de “24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor” başlıklı yazımdı. MHP tarafından andıçlanmama 29 Mayıs’ta çıkmış bu yazımın neden olduğu kanaatindeyim.
Yazıda İstanbul Ekonomi Araştırma’nın 26 Mayıs tarihli kamuoyu yoklamasının, iktidar ve Cumhur İttifakı oylarında belirgin bir düşüşü işaret ettiğinden bahsetmiştim. O günlerde Türk Lirası’nda yaşanan ani ve büyük değer kaybı, bu gerilemenin nedeni olarak gözükmekteydi. MHP’nin oylarında da aşağıya gidiş saptanmıştı.
Yazıdaki ilgili paragraf şöyleydi:
“Araştırma, MHP’nin eridiğini gösteriyor. MHP oyları 6 Mayıs’ta yüzde 5.4 seviyesinde iken bu oran 26 Mayıs’ta yüzde 3.8’e gerilemiş. MHP’den İYİ Parti’ye doğru bir oy göçü yaşanıyor.”
MHP’nin çetele tuttuğunu varsayarak, hakkımdaki en dikkat çekici kaydın bu paragraf olduğunu düşünüyorum.
Sonra MHP 24 Haziran’da yüzde 11 oy alınca, bu parti sanki çok başarılı ve sürprizlerle dolu, biz de güya “müfteri” olduk. Andıç ilanında “Yazdıklarını, yorumlarını hiç unutmayacağız” dediler.
Unutmasınlar tabii. Yazdıklarımın hiç unutulmaması bir gazeteci olarak beni sadece memnun eder. Yeter ki bunları unutmayacak olanlar, okuduklarını doğru anlama ve muhakeme etme yeteneğini haiz olsunlar.
Bu meşum ilanı verenlere bu hususlarda yardımcı olmak istiyorum.
Şöyle ki, MHP’nin 24 Haziran seçimlerinde yüzde 11 oy alması, bu parti açısından esasında bir başarı olarak görülemez. Genel başkanının attığı tweet’ler sayılmazsa neredeyse hiç kampanya yapmayıp hareketsiz kalmış bir partiyi, sırf beklenenin çok üzerinde oy aldı diye “seçimin sürpriz partisi” ilan etmek, ancak düşünce tembelliğinin tezahürü olabilir. Kamuoyu araştırma şirketlerinin yandaşı ve yandaş olmayanı, namussuzu ve namuslusu, güvenilmezi ya da güvenilir olanı, velhasıl tamamı, MHP’nin bu seçimlerde yüzde 11 oy alacağını öngörememişlerdir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda yüzde 52-53 civarında oy alacağını büyük bir başarıyla öngörebilen bazı şirketler, bu oyun yüzde 10’unun MHP’den geleceğini tahmin edemediler.
Öngöremedikleri için de MHP “sürpriz parti” olarak nitelendirildi.
Halbuki seçimlerin “sürpriz faktörü” bir siyasi parti değil, bir grup seçmendir.
İstanbul Ekonomi Araştırma’nın seçimlerden üç gün önce, 21 Haziran’da, artı-eksi yüzde 2.5’lik yanılma payıyla sonuçlandırdığı son araştırmada MHP yüzde 6.1 seviyesinde görünüyordu, kararsızlar ise yüzde 9.5 idi. Bu kararsızlar partiler arasında orantısal olarak dağıtılırsa elbette ki 24 Haziran sonuçları öngörülemezdi.
24 Haziran’da gördük ki kararsızların önemli bir bölümü MHP’ye gitmiş ve bu partinin oyu “durduğu yerde” yüzde 11’e yükselmiş.
Peki, kimlermiş son anda MHP’ye yönelen bu kararsızlar?
Hafızamızı yoklayalım...
Ne demişti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Mayıs’ta Kayseri’de konuşurken?
“Birileri bir fitne fesat kaynatıyor. Bu ne biliyor musunuz? ‘Oyumu Cumhurbaşkanı’na vereceğim ama parlamentoda AK Parti’ye vermeyeceğim.’ Böyle bir şey olabilir mi? Bu oyun, bu tezgâh... Kimlerin olduğunu anlıyorsunuz. İnşallah bu münafıklar çetesini 24 Haziran’da hep birlikte yere gömeceğiz.”
İşte MHP’yi yüzde 11’e çıkaran bu milliyetçi muhafazakâr “münafıklar”dır.
Ama aynı zamanda bu “münafıklar”ın Erdoğan’a seçimi ilk turda kazandırdığı da görülüyor.
Peki, AKP’yi terk ederek son ana kadar kararsız olarak görünen bu “münafıkları” milletvekili seçimlerinde MHP’ye yönlendirip, cumhurbaşkanı seçiminde ise Erdoğan’a sadık kalmaya iten başlıca faktör neydi?
Elbette ki MHP’nin kampanyası değildi. Zaten böyle bir şey yoktu.
Bu faktör “korku”ydu.
Sadece iktidar medyasını izledikleri için yaklaşmakta olan ekonomik krizi “Türkiye’nin bekasını hedef alan bir dış operasyon” olarak algıladılar ve korktular... Ekonomik krizi bir güvenlik tehdidi olarak görüp, bu durumda doğal adresleri olan MHP’ye insiyaki biçimde yöneldiler ama diğer yandan Erdoğan’ı destekleyip iktidarı da kurtardılar.
Belki de Türkiye tarihinin en kalabalık mitinglerini görünce, “Eyvah sol geliyor” diye korkup, yine sağ cenahtaki korkuların doğal adresi olan MHP’ye gittiler. Demem o ki MHP bu seçmenden güç alıp gazetecilere saldırmasın. Ortada kendilerine ait bir başarı yoktur.