Reuters: ‘Türkiye’nin Mali Piyasaları Hırpalanıyor’
01 Ocak 1970
Reuters haber ajansı, Türkiye’de ekonominin durumuyla ilgili analiz haberinde, “Türkiye’nin mali piyasaları hırpalanıyor. Lira bu yıl yüzde 20’nin üzerinde değer kaybettikten sonra tarihin en düşük seviyesinde. İstanbul borsası iki yılın aşkın süredir bugün (12 Temmuz) en kötü gününü geçirdi ve yatırımcılar ülkenin tahvillerini elden çıkarıyor” denildi.
Marc Jones imzalı haberde, Türkiye’deki “çalkantının boyutu” ve durumun diğer bazı gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırması yapıldı.
Haberde, Fathom Consulting adlı şirketin hazırladığı Mali Kırılganlık Bileşik Endeksi’nin, “durumun Türkiye açısından ne kadar kötüleşmekte olduğunu gösterdiği” belirtildi. Endeks her bir ülkedeki temerrüt riski, enflasyon riski ve bu ülkelerdeki 10 yıllık devlet tahvili gelirleri ve merkez bankası kur politikası temel alınarak hazırlandı. Türkiye’yi Güney Afrika, Brezilya ve Meksika’yla karşılaştıran endekse göre kamu borcunun güvenliği bakımından Türkiye bu ülkeler arasında açık ara en kötü konumda bulunuyor.
Haberde, 2010’dan bu yana uzun vadeli düşüş yaşayan liradaki değer kaybının, Türk ekonomisinde şu andaki çalkantının temel nedeni olduğu belirtildi.
Bu durumun iki yönlü zarar verdiğine işaret edilen analizde, liradaki değer kaybı “Öncelikle, enflasyonu yükseltiyor ve bu da sorun yaratıyor çünkü Merkez Bankası, enflasyonu düşürmek için uygulayabileceği faiz arttırma yönteminden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hoşlanmadığını biliyor. İkinci olarak da, zayıf para, dolar bazında alınan kamu, özel sektör ve bireysel borçların geri ödemesini zorlaştırıyor. Uluslararası Uzlaşmalar Bankası’nın verileri Türkiye’nin 200 milyar dolar borcu olduğunu gösteriyor -- ki bu da Meksika’nın 265 milyar dolarlık borcunun çok fazla altında değil” şeklinde değerlendirmede bulunuldu.
Türkiye’nin tahvil piyasasındaki yüksek hacimli satışların çarpıcı boyutta olduğuna değinilen analizde, Merkez Bankası faiz oranlarını son aylarda 5 puan arttırmış olsa da, yüzde 15’in üzerinde enflasyon yüzünden, yüzde 10’ların üst sınırlarındaki tahvil gelirlerinin aslında reel anlamda yüzde 1’in altına tekabül ettiği belirtildi ve bu durumun da yatırımcılar için pek cazip ortam sunmadığı tespiti yapıldı.
Analizde, Türkiye’nin yüksek büyüme oranını besleyen bir unsur olarak kredi bolluğu gösterildi ancak bunun aynı zamanda riskler barındırdığına dikkat çekildi. Türkiye’nin yıl içindeki yüzde 20’lik kredi büyümesiyle gelişmekte olan ülkeler arasında Arjantin ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden sonra üçüncü sırada yer aldığı belirtildi. Türkiye’nin bankacılık sistemindeki toplam kredi-mevduat oranının yüzde 100’ün üzerinde olduğu aktarılan analizde, bunun da kredi piyasalarındaki her türlü ciddi çapta daralmanın önemli sorunlara neden olabileceği anlamına geldiği kaydedildi. Güney Afrika, Şili, Meksika ve Kolombiya’nın da aynı risklere sahip olduğu belirtildi.
Diğer taraftan, olumlu bir gelişme olarak, Türkiye’nin bankacılık sisteminde ödenmeyen kredilerin toplam miktara oranının sadece yüzde 3 olduğuna değinilen analizde, bu oranın Yunanistan’da yüzde 46, Ukrayna’da yüzde 56 olduğu kaydedildi.
Ekonomi uzmanlarının borsaların değerini ölçmede kullandıkları ana verilerden birinin fiyat-kazanç oranları olduğuna işaret edilen raporda, Borsa İstanbul 100 endeksinin fiyat-kazanç oranının diğer büyük çaplı borsa piyasalarının çok altında olduğu belirtildi.