« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Ağu

2018

Joshua Walker: 'İki Ülke Tarihindeki En Kötü Dönem'

Özlem Tınaz 01 Ocak 1970

WASHINGTON —

Türk Amerikan ilişkilerinde giderek yükselen tansiyonu düşürmek için geçen hafta Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığındaki 9 kişilik Türk heyetinin yaptığı Washington ziyareti beklenen etkiyi yaratmadı. Amerikan tarafının son derece kısa bir açıklama yapmakla yetindiği görüşmeler hakkında Türk tarafından hiçbir açıklama gelmedi. Bu durum görüşmelerden sonuç alınamadığı şeklinde yorumlandı. Peki iki ülke arasındaki krizde çözüm bu kadar uzak mı? İki ülke ilişkilerinin geleceği nasıl yorumlanıyor? Atılması gereken bir sonraki adım ne? Bu soruları Türkiye’yi yakından tanıyan Eurasia Grubu uzmanı Joshua Walker’a yönelttik.

Türk Amerikan ilişkilerinde gerginlik giderek tırmanıyor. Amerika’nın Rahip Brunson’ın serbest bırakılması talebini karşılamayan Türkiye’ye yönelik yaptırımları, iki ülke ilişkilerini çıkmaza soktu. Amerika’nın tavrı çok net. Türkiye’yle yaşanan krizde kendileri açısından herhangi bir ilerlemenin ancak “Brunson’ın evine dönmesiyle” mümkün olduğunu belirten Amerika, Türkiye’den beklediği karşılığı göremedi. Eurasia Grubu uzmanı Joshua Walker bu gelişmelerden kaygılı:

Joshua Walker: ”15 yıldan uzun bir zamandır Türk- Amerikan ilişkileri üzerine çalışıyorum ve her kriz olduğunda ‘bu en kötü kriz olmalı’ diyorum ama bunun gerçekten iki ülke tarihindeki en kötü dönem olduğunu düşünüyorum. Şimdiye dek hiç Amerika’nın iç politikalarıyla Türkiye’nin iç politikalarının bu kadar ayrıştığını görmemiştim. Başarısız darbe girişiminin ardından da farklılıklar olduğunu dile getirmiştim ama yine de bir araya gelebiliriz demiştim. Paylaştığımız değerler ve ortak çıkarlar söz konusu. Ama aradan geçen iki yılın ardından artık kırılma noktasında olduğumuzu düşünüyorum. Ve çok derin endişelerim var.”

Türk heyetinin kısa Washington ziyareti iki kısa görüşmeyle tamamlandı. Walker’a göre bakan yardımcısı düzeyindeki bu görüşmeler sorunun çözümü için yeterli değil. Walker görüşmelerin teknik düzeyde olduğunu vurgularken, çözümün adresi olarak daha üst makamları gösteriyor.

Joshua Walker: ”Türk heyetinin Washington’a yaptığı ziyaret biraz geç kalınmış bir adım. Görüşmeler düşük seviyede yapıldı. Büyük krizleri yardımcılar çözemez. Bu iki liderle ilgili bir mesele. Ve Amerika’ın bakış açısına göre mesele Rahip Brunson. Ve Brunson Amerika’ya dönünceye kadar Türkiye ilişkilerde bir değişim beklememeli/ 07 05 Heyetin ziyareti diplomasi yürütülmesi açısından önemli, iletişim olduğunu göstermesi açısından önemli. Görüşmeler başarılı geçmiş olmasa bile yine de taleplerin dile getirilmesi ve iletişimin devam ediyor olması açısından önemli. Benim tahminim bakan yardımcıları bakanlarıyla konuşacak ve daha sonra Jim Mattis ve Türk Savunma Bakanı, Dışişileri Bakanları Mike Pompeo ve Mevlut Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump telefonla görüşeceklerdir. Şu anki soru tüm bunları kimin yürüttüğü. Biliyoruz ki Türkiye’de Erdoğan, ancak Washington’da kim bunu kesin olarak bilmiyoruz. Evet, Trump Başkan, ama Mike Pence’in de bu konuda görüşleri var. Mike Pompeo ve Jim Mattis’in de. Yani henüz hiç bir şey bitmedi.”

Amerikalı uzman özellikle Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmenin kısa olduğu görüşüne katılıyor. Ve tıpkı Amerikan basınında yer alan haberler gibi bunu görüşmelerin başarısız geçtiği şeklinde yorumluyor:

Joshua Walker: ”Masadaki konular ve zamanın önemli olduğunu düşünürsek, Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmenin kısa sürmesinin nedeninin anlaşmazlık konusunda anlaşmak olarak yorumlayabiliriz. Heyet hiçbir açıklama yapmadan ayrıldı. Amerikan tarafından yapılan açıklama son derece kısaydı. Eski bir diplomat olarak bunun başarılı bir görüşme olduğunu düşünmüyorum. Ama umuyorum ki bu gelecekteki görüşmeler için bir temel oluşturur. Her iki tarafla görüşen bir isim olarak iki tarafında istekli olduğunu söyleyebilirim. Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği güçlü ilişkiler olduğunu vurguladı. Ama orada bir büyükelçimiz yok. Sözler hoş ama yapılanlar bence daha önemli.”

Amerikan tarafı Türkiye’den bir adım atmasını bekliyor. O adım da oldukça net; yargı süreci devam eden Brunson’ın serbest bırakılması:

Joshua Walker: ”Türkiye’nin yapması gereken şey çok basit. O da Rahip Brunson’ı ve Büyükelçilik çalışanı ya da darbe girişimi sanığı diğer tutuklu Amerikalılar’ı serbest bırakmak. Bence temel sorun iki ülke arasında yargılamanın nasıl yürütüldüğü konusundaki anlaşılmazlık. Ve anlaşmanın ne anlam ifade ettiği. Amerikan Başkanı’nın daha az esneme payı var. Türk sistemi içinde de Türk Cumhurbaşkanı’nın. Gerginliğin nasıl azaltılacağı yönündeki görüşmeler yürütülürken açıkça ortada olan gerçekler göz önüne alınmalı. Başkan Trump Twitter üzerinden, Başkan Yardımcısı Mike Pence ise yaptığı açıklamada esas meselenin bu olduğunu söyledi ve ‘eğer rahibi serbest bırakmazsanız, neyle suçlanırsa suçlansın, daha fazla müzakere olmayacak' dediler.”

Birçok önemli devlet meselesinde bile çok ön planda görmediğimiz Başkan Yardımcısı Mike Pence bu kez oldukça katı tutumu ve sert açıklamalarıyla gündeme damgasını vurdu. Pence, yaptığı açıklamalar ve attığı tweetlerle Rahip Brunson’a verdiği önemin defalarca altını çizdi:

Joshua Walker: ”Başkan yardımcısı Mike Pence’in çok inançlı bir Hristiyan olduğu biliniyor. Bu olaya çok önem veriyor. Ve olaya kişisel bakıyor. Brunson’ın avukatıyla Başkan Trump’ın avukatı aynı. Tüm bu faktörler etkili. Olay kişiselleşti. Türkiye bazen Washington’u yanlış anlıyor. Çünkü Türkiye’nin çok büyük olduğunu ve stratejik ilişkilerin olduğunu düşünüyorlar ancak sıradan bir Amerikalı için bu dava basit, sıradan bir dava. Rahip yalnızca işini yapıyordu. Yanlış zamanda, yanlış yerde yakalandı. Ve serbest bırakılmalı. Türk yetkililere göreyse durum bu değil. İşte bu farklı duruş ilişkileri krize taşıdı.”

Joshua Walker’a göre iki ülkenin tutumu ve olaylara bakış açısı ikili ilişkilere ciddi zarar veriyor. Walker, sonuç ne olursa olsun iki ülkenin de kayıpları olacağı görüşünde:

Joshua Walker: ”Türk bakış açısını anlıyorum. Türk yetkililer ‘Tamam biz size Rahip Brunson’ı verelim, siz de bize Fethullah Gülen’i verin’ diyor. Ama Gülen hapiste değil. Amerikan bakış açısına göre yasal olmayan bir şey yapmış değil. Türk hükümetinin sunduğu birçok delile rağmen. Yani burada kaybet- kaybet durumu söz konusu. Maalesef bir Türk dostu olarak iki ülke hükümeti arasındaki bu temel anlayış farkını izlemek çok üzücü.”

Hem Başkan Donald Trump hem Başkan Yardımcısı Mike Pence, Brunson’ın serbest bırakılmamasına bu denli üst düzeyde tepki gösterirken, karar Amerikan halkı için de kabul edilemez olarak görülüyor:

Joshua Walker: ”Uluslararası ilişkilerde güç kimdeyse söz onundur. İç siyasette durum biraz daha farklı. Anayasa Mahkemesi var. Eyalet mahkemeleri var. Bunlar bir şekilde uzun süredir işin içinde. Ancak uluslararası ilişkiler açısından bakarsak Türkiye Amerikan halkının ne hissettiğini anlamıyor. Brunson şu anda ev hapsinde tutuluyor. Cezaevinde değil. Ama bu Mike Pence ve birçok Amerikalı Hristiyan için kabul edilemez. Çünkü Brunson’ın haksız yere suçlandığını ve tüm bu suçlamaların meşru olmadığını düşünüyorlar. Ve bu hikayeyi dinleyen hiçbir Amerikalı bu suçların hiç birine inanmaz. Bu yüzden görüş ayrılıklarımız var.”

Olay siyasi bir kriz olarak görülse de ekonomik etkileri azımsanmayacak düzeyde. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yönelik yaptırım kararlarını, bizzat Başkan Trump’ın duyurduğu çelik ve alüminyum ticaretinde vergileri iki katına çıkarma kararı izledi. Bundan sonra ne olacak?

Joshua Walker: ”Başkan Trump, Twitter üzerinden çok açık bir mesaj verdi. ‘Eğer Rahip Brunson bırakılmazsa, yeni yaptırımlar gelecek’ dedi. İran’la anlaşmada ne olacağı da bir başka soru. Türkiye İran’la ekonomik ilişkilerini sonlandırmayacaktır. Gazeteleri okuduğumda görüyorum ki Türkiye’ye bir şans verildi. Amerika’nın tepkisi tıpkı ihanete uğrayan birinin ya da ihanete uğramış gibi hisseden birinin tepkisi gibi. Ancak şu noktada Türkiye de Amerika da iç siyaset yüzünden geri adım atmaz. Uluslararası krizlerde en zor durum da işte budur yani iki iç siyasetin ülkeleri zıt yönlere çevirmesi.”

Günlerdir tırmanan kriz iki ülke ilişkilerinin düzelmesi umutlarını da söndürüyor. Türk lirasının dolar karşısındaki değer kaybıysa devam ediyor:

Joshua Walker: ”İki ülke ilişkilerinin geleceği açısından uzun vadede iyimser olsam da kısa vadede oldukça karamsarım. Çünkü her iki lider de hem Erdoğan hem de Trump güçlü karakterlere sahip. Bir şey vererek zayıflık sergilemek istemezler. Bu da diplomasiyi zora sokuyor. Şu anda diplomasi çok kırılgan. Çevresinde birçok sorun var. Birçok mesele var. Sadece Rahip Brunson olsa tamam diyeceğim ama Halkbank meselesi var, Fethullah Gülen meselesi var, S-400 meselesi var, Suriye konusu var, Rusya konusu var yani kısa dönemde tüm bu sorunların çözüleceğini düşünmüyorum. Umarım her iki taraf da ilişkilerin tarihini göz önüne alır ve kısa vadeli politikalara kurban etmezler bu ilişkileri.”

Her iki ülke de krizin derinleşmemesi için çaba harcayacak mı? Taraflar uzlaşma yolunu seçecek mi? Türkiye geri adım atacak mı? Bu soruların yanıtlarını zaman gösterecek ancak şu ana kadar yaşanan gelişmelerin iki ülke ilişkilerine zarar verdiği bir gerçek.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 17768

ulkucudunya@ulkucudunya.com