Prof. Yüksel Taşkın: AKP hürriyetsiz bir İslam yarattı; İran’daki gibi püskürecek
Minez Bayülgen 01 Ocak 1970
AKP, Haziran 2015 seçimlerine kıyasla oy kaybetmiş olsa da, parti içi karışıklıkları yaşayan taraf muhalefet oldu. KHK ile Marmara Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen siyaset bilimci Prof. Yüksel Taşkın ile CHP ve İYİ Parti’deki tartışmaları, Türkiye siyasetinde bir merkez partiye ihtiyaç olup olmadığını ve yeni sistemin neler getireceğini konuştuk.
24 Haziran seçimlerinde CHP, AKP’nin Meclis’te 400 sandalye kazanıp Anayasa’yı değiştirme, HDP’yi baraj altı bırakma ve merkez sağ siyasetin yeni adayı olma iddiasındaki İYİ Parti’yi de Meclis dışında tutma planlarını bozdu. AKP büyük oy kaybı yaşadı. Tüm bu kayıplara rağmen, kaybeden AKP’nin değil de kazanan muhalefetin içi karıştı. Niye böyle oldu?
Türkiye’de muhalefet, otoriterleşen rejim şartlarında bile hala dinamik, canlı ve diri. Ayrıca 16 Nisan referandum sonuçları da muhalefetin beklentilerini çok yükseltmişti. Bu yüzden 24 haziran seçimi sonrasında toplumda yenilgi duygusu çok güçlü olarak yaşandı.
‘Erdoğan’ın sistemi krizleri tetikliyor’
Oysa araştırma şirketlerine göre MHP ve BBP’nin oyu çıkarıldığında Erdoğan, ilk kez partisinden daha fazla oy alamadı. Ve AKP de neredeyse Haziran 2015’teki oyuna geriledi. Bu düşüşler ilerisi için ne anlatıyor?
Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı bu sistem, siyasi ve iktisadi krizlere çok yatkın. Bugün siyasi kriz, iktisadi krizi tetikliyor. Bu yönetim şekliyle krizden çıkılması, süper kalkınma hamlelerinin yapılması imkansız.
‘AKP—MHP ittifakı geçici’
AKP üç parti hedeflerken, beş parti birden Meclis’e girdi. Bu meclisin nasıl çalışacağını düşünüyorsunuz?
MHP’lilerin “İktidar bize muhtaç” olarak tanımladığı bir sistem değil bu. Meclis’te yasa tekliflerinde, ittifak seçeneklerine açık bir sistem var. Mesela AKP ile İYİ Parti ile birkaç yasa tasarısı üzerinden flörtleşebilirler. Bence AKP’nin, MHP ile olan ideolojik ittifakı da geçici görünüyor.
‘Kilit pozisyonlar MHP’ye verilmiyor’
Bu çıkarıma nasıl vardınız?
AKP, MHP’lileri devletin kilit noktalarına yanaştırmak istemiyor. Evet, alt düzeyde MHP’ye oldukça alan açılıyor, 100 binlerce insanın işe yerleştirildiği söyleniyor ama kilit pozisyonlar MHP’lilere verilmiyor. AKP ve MHP birlikteliği evlilik değil nişanlılık hali.
Erdoğan sizce Bahçeli’den memnun mu?
Erdoğan, Bahçeli ile birlikte hareket ederek amacına ulaştı. Seçim öncesi yapılan tüm anketlerde partisinin yüzde 38-40 bandında olduğunu görüyordu. Ancak MHP ile yapılan ittifağın çok ağır bedelleri var, bunu da çok iyi biliyor.
‘AKP farkında: MHP’ye kolunu kaptıracak’
Nedir yaşanan ağır bedeller?
Çok ciddi milliyetçi bir dile yönelmek gibi bir bedel mesela. Bu sizin pragmatizminizi öldürüyor. Örneğin, hakimler ve savcıların bir konuda daha yumuşak davranmasını isteyeceksiniz ama olamayacak. Türkiye bunları 1990’larda yaşadı.
1990’larda ne yaşandı?
Süleyman Demirel veya Mesut Yılmaz “Filanca kişinin de bırakılması iyi olurdu” diyordu. Ancak hakimler dinlemiyordu. Yine 90’lardaki gibi kendilerini çok güçlü hissettikleri bir iklime dönebilirler. MHP’nin devlete yerleşme gibi tarihsel bir refleksi var. 1980 öncesinde azıcık oyla bile birkaç bakanlığa hızlıca yerleşmişlerdi. O yüzden AKP, MHP’ye mecbur kalmanın anlamını biliyor. Elini kaptırırsa, kolu da gidecek bunun farkında.
Parlamenter sistem başkanlık sistemi ile bitirildi. Peki Meclis, parlamenter sistemde etkin miydi? O da bir tür başbakanlık sistemi değil miydi?
İki sistem de birbirinden olumsuz diyebiliriz. Parlamenter sistem bir nebze daha iyiydi sadece. En azından bir fren mekanizması vardı.
‘Akşener’in partisinde üç kesim var’
Meral Akşener ve arkadaşları merkez bir parti kurmak için yola çıktı. Ne var ki, parti içinde sanki merkez parti olmak istemeyenlerden bir muhalefet grubu oluştu. Türkiye’nin merkez bir partiye ihtiyacı var mı gerçekten?
Evet, çok ihtiyacı var. İYİ Parti’nin oyundan düşmesi en çok muhalefete zarar verir.
Neden?
Bakın üç kesim var… Yeniçağ gazetesi çizgisindeki ülkücü yapı. Bu kesimin ideolojiden ötürü esneme payı düşük. İkinci kesim, AKP’nin gücü yüzünden boşa düşmüş merkez sağ siyaset esnafı. Bunların bir kısmı CHP’ye yönelmişti ama olmadı. Üçüncü kesim de seküler milliyetçiler. Bu üç kesimi bir arada tutabilecek tek kişi Akşener.
‘Eski merkez sağ öldü, şimdi muhafazakar blok var’
Merkez parti derken aslında ne ifade ediliyor?
Bir kere bildiğimiz anlamda merkez sağ öldü. Eski merkez sağ yer yer CHP’lileşti. Bir kısmı AKP’ye bir kısmı da MHP’ye gitti ve oranı yüzde 5’e düştü. Değişen Türkiye’de muhafazakar blok yüzde 50-55 olarak ölçülüyor şimdi.
Akşener oraya mı talip?
Akşener de oralara girebilir. Nitekim bu öbekten CHP, AKP ve MHP’ye ne kadar oy geldiyse, İYİ Parti’ye de aşağı yukarı aynı destek geldi. İşte bu, İYİ Parti’nin gelecek vaat ettiğinin en net göstergelerinden biri.
‘İYİ Parti’nin varlığı muhalefet için şart’
Yani İYİ Parti’den merkez parti olabilir?
Evet olabilir. Ancak dediğim gibi eski merkez sağı ararlarsa bulamazlar.
İYİ Parti’nin bölünmesi neden Türkiye’nin zararına olur?
İktidarla muhalefet arasındaki yüzde 50-50 dengesini korumak için önemli bu. Zira yenişememek taviz vermek demektir. Böylece iktidar taviz vermek, ötekini dinlemek zorunda kalır. Ama iktidar yüzde 60’lık bir banda oturursa geçmiş olsun.
Ne olur o zaman?
İktidar artık kimseyi umursamaz. Bu yüzden bu dengeyi sağlayan İYİ Parti’nin varlığı tüm muhalefet için çok önemli.
‘Bahçeli bürokraside ülkücüler olsun istiyor’
Akşener’in olağanüstü kurultayda aday olmayacağını açıklaması üzerine MHP lideri Bahçeli “Hanımefendiyi aday olması için ikna edin” dedi. Bahçeli niye böyle söyledi?
Bahçeli bu çıkışıyla, İYİ Parti ve AKP arasında bir yakınlaşma olmasın diye İYİ Parti’nin sağlam ve tek parça kalmasını istiyor olabilir. Bir düşünün, 10 tane İYİ Partili vekil AKP’ye geçtiğinde MHP’nin “AKP, bize danışmadan hiçbir şey yapamaz” iddiası zora giriyor.
Bahçeli ne yapmak istiyor sizce?
Bahçeli, devletin içinde ciddi bir ağırlık noktası olmak istiyor. Bakanlıklarda, bürokraside ülkücüler olsun istiyor. Bir de zaten etkin oldukları terörle mücadelede daha da çoğalma arzusu var.
‘İYİ Parti’nin kuruluşunda Abdullah Gül varmış’
Akşener İYİ Parti’deki görevine devam edecek. İYİ Parti Akşener’siz güç kaybeder miydi?
Bence Akşener’den daha güçlü bir aday yok. İsimlere bakalım… Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu Yeniçağ gazetesi çizgisine yakın. Koray Aydın daha milliyetçi, muhafazakar çizgide. Ancak bu isimlerin tamamı gençliklerini ülkücü refleksleriyle geçirmiş. Dolayısıyla İYİ Parti, Akşener’siz sıkıntı yaşar. İYİ Parti konusunda Abdullah Gül ve ekibiyle ilgili de konuşulmayan şeyler var.
Gül hakkında konuşulmayan ne kaldı?
Akşener ve Gül’ün, İYİ Parti kuruluş sürecinde yan yana geldikleri ve beraber hareket ettikleri yönünde söylentiler var. Ancak son anda Gül ve ekibi, partiyi ve Akşener’i yalnız bırakıyor… Eğer bu doğruysa, AKP’nin içine birlikte daha kolay ellerini uzatabilirlerdi.
‘Kurultay, iki bin kişilik elitin kavgası’
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun da kapsayıcı merkez bir parti kurmayı amaçladığı yorumları yapılıyordu. Şimdi karşısında İnce ve ekibi duruyor. Peki, İnce ve ekibi neyi temsil ediyor? Ulusalcılığı mı yoksa liberal solu mu?
Karışık. Kaybedenler ve genel merkeze öfkeli olanlar da var. Bunu bir ulusalcılar ve sosyal demokratların kapışması olarak yorumlayanlar da var.
Siz nasıl yorumluyorsunuz?
Aslında CHP’deki kriz, iki bin kişilik bir siyaset eliti yaratan bir anlayıştan kaynaklanıyor. Neredeyse bütün parti delegelerinin, belediye meclis üyeliği, belediye başkanlığı, milletvekilliği gibi beklentileri var. Her iki taraf için de söylüyorum bunu. İşte bu da iki bin kişilik bir elit yaratıyor.
Ne öneriyorsunuz peki?
Bu tartışmaların yerine muhalefetin, tüm gücüyle yerel seçimlere ezber bozan bir biçimde hazırlanmasını savunuyorum. Kurultayın da seçim sonrasına bırakılması daha doğru.
‘Muharrem İnce seçmen tabanı oluşturamaz’
İnce ve yönetimi, CHP’yi ve Türkiye’yi değiştireceğini söylüyor. Bu ekibin Kılıçdaroğlu’ndan farklı hangi politikaları uygulamalarını bekliyorsunuz?
İnce ve ekibinden yeni ve farklı çözümler beklemiyorum. İnce’nin iddiaları bana biraz Deniz Baykal’ın CHP’de kurduğu siyaset tarzını anımsatıyor.
İnce’nin CHP’si hangi seçmene seslenir, tabanı kimlerden oluşur?
Bir taban oluşamaz.
‘Ulusalcıların oyu yüzde 1’i geçmez’
Siz de biraz önce söylediniz… CHP’de yaşanan krizin sosyal demokratlar ve ulusalcılar arasında olduğunu düşünenler var. Sizce de öyle mi?
Aslında ilginç bir durum var. Ulusalcıların bir medyası var ve bayağı gürültücüler. Oysa ciddi tabanları yok bunların. Aralarında kimi entellektüellerin olması onların güçlü oldukları algısını yaratıyor ama bir parti kursalar yüzde 1’i dahi geçemezler.
‘CHP’de ulusalcıların sesi çok, ağırlığı yok’
Nasıl yani?
Bu kesimin zaten CHP’de de fazla bir ağırlığı yok. Ama bu kesimin karşısındakiler de “Biz sosyal demokratız” diye gür bir sesle çıkamıyor. Tabii bu durum, “Sosyal demokratlar ulusalcılarla bir araya gelmez, gelemez” anlamını taşımıyor. Gezi tecrübesi bize yan yana gelişlerin çok mümkün olduğunu gösterdi.
‘CHP içi gerginlik AKP’nin işine geliyor’
Sonuçta CHP’nin içinde bir siyaset tartışması mı yoksa bir iktidar kavgası mı yaşanıyor?
İş ne yazık ki başka bir kulvarda gidiyor. Milletvekili olamadıkları için birden muhalif kesilenler, belediye başkanlarının safında yer alanlar oldu. CHP içindeki bu ikili gerginlik ve karışıklıklar en çok AKP’nin işine geliyor.
Hangi açıdan?
Ne de olsa şu an AKP, MHP ile birlikte yerel seçimlere büyük bir güçle girmek istiyor.
Siz Kılıçdaroğlu’nu yakından tanıyorsunuz. Ne yapmak istedi de ona karşı çıkılıyor? Kılıçdaroğlu hangi kesimi temsil ediyor?
Kılıçdaroğlu’nun biraz daha sosyal demokrat bir yanı var. İlk geldiğinde bunu sık sık telaffuz ediyordu ancak daha sonra biraz azalttı. Mecburdu. Kemal Bey’in de biraz sıkıntılarını anlamak lazım.
‘Kılıçdaroğlu merkezi temsil etmek zorunda kaldı’
Ne tür sıkıntılardan bahsediyorsunuz?
Kılıçdaroğlu, CHP’nin başına geçtiğinde Türkiye’de bir merkez/ merkez sağ parti yoktu. AKP, merkez sağın ötesinde radikal bir sağ idi. MHP zaten esnemiyordu.
Bu durum Kılıçdaroğlu’nu nasıl etkiledi?
Böyle olunca CHP, istemese de merkezi temsil etmiş oldu. Örneğin, eskiden Menderes’in kaleleri olan Çeşme gibi Ege’nin pek çok bölgesi bugün halen CHP’li. İYİ Parti gelmiş olmasına rağmen yine de CHP’de kalacaklar. Dolayısıyla Kemal Bey’in yerine başkası da gelse bu sıkıntılar ve itirazlar CHP’de yaşanacaktı.
‘İnce ‘Ne yapalım’ diyeceğine ‘Neredesiniz’ diyor’
İnce’ye tekrar dönersek… Twitter’dan aydınlara, akademisyenlere, yazarlara ve sanatçılara “Nerdesiniz” diye sordu. Dünyada en çok gazetecenin tutuklu olduğu, hapishaneleri aydınlarla, akademisyenlerle, yazalarla dolu olan; sanatçıları yargılanan Türkiye’de bu kesimlerin mücadele etmediğini düşünüyor musunuz? İnce bu kesimlerin daha ne yapmasını istiyor olabilir sizce?
Bu doğru bir çıkış değil. Türkiye’de ne olursa olsun mücadele eden ve büyük bedel ödeyen yazarlar, akademisyenler, sanatçılar vs. dururken… Yine Türkiye’de mücadele azmi çok kuvvetli sivil toplum kuruluşları var. Kaldı ki “Neredesiniz” yukarıdan bir ton.
Doğrusu ne olmalıydı sizce?
Doğrusu “Nerdesiniz” yerine, “Ne yapalım, ne yapmalıyız” diye bir çıkış olmalıydı. Çağırırsınız böyle kuruluşları, “Arkadaşlar kritik bir dönemdeyiz, ne yapabiliriz” diyerek kafa kafaya verirsiniz.
‘ODTÜ’lü öğrencilere sivil refleks göstermek lazım’
İnce, ODTÜ’lü öğrenciler pankart nedeniyle tutuklanmadan önce kampüse davetliydi. Öğrenciler tutuklandıktan sonra ise ODTÜ’ye gitmeyi iptal ettiğini duyurdu. İnce niye ODTÜ’ye gitmedi?
Belki üniversite bileşenlerinden de “Gelmeyin” denmiş olabilir. Ancak ben de üniversiteden atıldım. Öğrencilerle kampüs dışında da bir araya gelinebilir. Yaratıcı olunabilir. Biz bunlara sivil refleksler diyoruz. Boğaziçi ve ODTÜ öğrencilerinin kendilerini yalnız hissetmemesi gerekir. Bu mesajları ne yazık ki hala veremiyoruz.
‘Solda takım elbiseli siyaset yapılıyor’
Neden verilemiyor, bu kadar zor mu?
Ne yazık ki solda hala takım elbiseli ve kravatlı siyaset yapıyoruz. Sivil alanları da değerlendirmemiz lazım. Ve bazı şeyleri karıştıyoruz.
Siyasetçiler neyi karıştırıyor?
Yanında olmak, her konuda aynı düşünmek demek değil. “Şunlarla yan yana gelirsek yanlış anlaşılırız” gibi aşırı temkinli davranılacak zamanlar değil bunlar. Türkiye’de artık sanki müesses bir nizam varmış gibi reflekslerle hareket edilmemeli.
‘İYİ Parti, AKP’nin büyük başarısızlığıdır’
Tekrar AKP’ye gelirsek… AKP, bir yandan CHP’yi bir yandan da İYİ Parti’yi dizayn etmeye mi çalışıyor?
Tabii ki. Zaten AKP’nin en büyük başarısı, kendi sahasında başka bir aktör bırakmamaktı. O anlamda İYİ Parti’nin varlığı, AKP’nin büyük bir başarısızlığıdır. Meral Hanım büyük bir cesaret gösterdi. Ne yaptı etti bu partiyi kurdu. AKP de zaten bir tek İYİ Parti ve Saadet’i çözemedi. Ve bu ona hala huzursuzluk veriyor.
Niye?
İYİ Parti’nin paralize olması ve bölünmesi Erdoğan’ın işine gelir ama Türkiye’nin işine gelmez. Çünkü Türkiye sağı o kadar niteliksizleşti ki… Siyaset, toplumun temel ihtiyaçlarının ötesinde, arkaik bir ideolojik dile saplandı. İYİ Parti daha seküler ama son tahlilde temelini ve söylemini AKP ve diğer yüzde 50’ye karşı kuruyor.
‘AKP, kendi seçmenini çelişkili tutumlar almaya itiyor’
Peki ya AKP?
AKP, bugün ne olduğuna karar veremeyen bir parti. Zaten AKP diye de bir şey yok. Lider ve onun organizasyonu var. Lider de partinin kurumsallaşmasına, onun güçlenmesine izin vermiyor. Beri yandan AKP’nin zikzakları ve kararsızlıkları kendi seçmenini de adeta sürekli çelişkili tutumlar almaya itiyor. Bu şaşkınlık hali ne kadar sürdürülebilir emin değilim.
‘AKP toplumda hegemonya kuramayacak’
Erdoğan ve ittifak yaptığı partiler, sağ bir hegemonya oluşturamadı mı toplumda?
Hayır, muazzam güçleri olsa da, toplumdaki yüzde 51’e 49 ya da 52’ye 48 gibi farklar olduğu sürece kafalarındaki tahakküm ve hegemonyayı kuramayacaklar.
‘AKP buram buram eski Türkiye kokuyor, toplum direniyor’
AKP’nin buram buram eski Türkiye koktuğunu söylemiştiniz. Yeni Türkiye’yi kim temsil ediyor sizce?
Bakın, iş dünyasını korkutarak sindirmek, üniversitelere müdahale etmek, yargıdaki ilişkiler… Bunlar hep eski Türkiye’dir. Eski Türkiye’de de güç ve yetki asla paylaşılmazdı. AKP’yi getiren şey de eskinin kriziydi.
Eskinin kriziyle gelen AKP bugün nerede duruyor peki?
Bugün AKP de MHP de üretken olmayan bir devletçiliğe sığındı. Her şey rant peşinde koşanlarla, emeğiyle geçinen insanlar arasında yaşanıyor. Toplum buna direniyor, böylesi eski bir Türkiye’ye teslim olmak istemiyor. Bu refleksi görmeliyiz çünkü bu hayatta kalma refleksidir.
‘HDP, siyaseti tam okuyamıyor’
Kulislerde HDP’nin yerel seçimler için Batı’da, parti ya da partilerle ittifak yapabileceği konuşuluyor. HDP, özellikle kendisine yeniden emanet oy veren CHP’lilerin ve diğer seçmenlerin PKK konusundaki hassasiyetlerini yeterince dikkate alıyor mu?
HDP, siyaseti tam okuyamıyor. Ayrıca Türkiye solunda, Kürt olmayan ve HDP’ye destek verenler de HDP’ye realist eleştiriler yapmaktan kaçınıyor. Oysa HDP’nin, “Silahlı mücadelenin miadı doldu, bundan böyle Gandhicilik devreye girecek” diyen bir genel başkanı vardı.
‘HDP’yi Demirtaş’ın çizgisi var eder’
Sizce HDP, Demirtaş’ın siyasi çizgisi devam ettirmiyor mu?
Eğer Demirtaş’ın vizyonuyla hareket edecekse, HDP’nin siyasette şansı var. Demirtaş’ın savunduğu siyasi çizgiyi gür sesle savunmayı sürdürecek insanlara ihtiyaç var. Ve buna Kürtler dışındaki demokratlar da katkı sağlamalı. Ama eleştirinin yerini romantizasyon aldığında, kritik meseleler tabulaştırılıyor ve tartışamıyorsunuz. Hep Suriye’de kurulan özerk yönetimleri romantize ediyorlardı.
Ama ne oldu?
Ulus devletlerin ve uluslararası güçlerin, o yapıları kısa sürede boğabilecekleri anlaşıldı. Dünyaya bakalım. Katalanlar ve ETA. ETA, sonuna kadar silahlı mücadeleyi savundu. Ama bugün kendini feshetme durumuna geldi.
‘HDP araçlarını değiştirmezse fetret devrine girer’
Tam olarak neyi anlatmak istiyorsunuz?
Sorun şu ki, Kürtlerde bir grupta hala “Silahlı mücadele elzemdir” anlayışı var. Oysa bugün karşınızda, güvenliği ve silahı çok iyi kullanan bir yapılanma var. O zaman araçlarınızı değiştireceksiniz. 80 milletvekili çıkarmış bir hareket, bunu siyasi ve iktisadi bir güce tahvil edebildiğinde anlamlıdır.
Edemezse ne olur?
Aksi takdirde bugüne dek kazandığınız bütün zeminleri yitirir, fetret devrine girersiniz.
‘AKP hürriyetsiz bir İslam yarattı’
Bugün Türkiye’de olağanüstü hali olağanlaştıran bir sistem uygulanıyor. Dünyada bizimki gibi bir sistemde yönetilen ülkelerde muhalefet nasıl var oluyor? Ya da var olabiliyor mu?
AKP, hürriyetsiz bir İslam yarattı. Oysa özgürlüğü barındırmayan hiçbir şeyin toplumda şansı yok. AKP’nin problemi de bence bu olacak. Mesela Soyvetler Birliği çok ahlaklı bir iddia ile çıkmıştı. Ancak o ahlakla insanları boğdular ve önce kendileri yozlaştılar. İran’da ne olduysa Türkiye’de de hızlı bir şekilde oluyor.
‘Hürriyetsiz İslam İran’daki gibi püskürecek’
İran nasıl bir tecrübeden geçti?
Rejimle ilişki minimuma indi. Evlerinin içini tamamen kapattılar. O evlerin içinde modern bir hayat var. Tahran’da bugün irili ufaklı çoğu amatör yüzlerce tiyatro var. Rejim de artık hiç bir şey yapamıyor. Hürriyetsiz İslam dediğimiz şey İran’da olduğu gibi Türkiye’de de püskürecek. Yalnız bu durum, Türkiye’ye hemen demokrasi getirecek demiyorum.
Peki çözüm nerede, sivil toplumda mı?
İran’da bu yaşanıyor. Siyaseten bir kazanım olacağı zaman siyasallaşıyorlar. Kısacası insanların birbirine yeten, eğitim, kültür ve dayanışma kurulları oluşturması çok önemli. Türkiye solunu, CHP’de dahil bu konuda çok tembel buluyorum.