« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Ağu

2018

Ankaralı İsmail Rüsuhi Dede...

İhsan Muslu 01 Ocak 1970

İsmail Dede, XVII. yüzyılın alim ve şair mutasavvıflarındandır.
Ankara'da dünyaya gelen zat, genel olarak tüm kaynaklarda İsmail b. Ahmed el-Ankaravi el-Mevlevi ismiyle tanınmıştır.
Mesnevi'ye yazdığı şerh de Hz. Şarih adıyla meşhur olmasını sağlamıştır.
Ankaravi Türkçe, Arapça, Farsça şiirlerinde ilimde derinliğine vukufiyet, sağlamlık, devamlılık ve meleke kesbetmek anlamlarına gelen ''rüsuh'' ve bu vasıflara sahip olan anlamında ''Rüsuhi'' mahlasını kullanır. Aynı zamanda ''rüsuh'' kelimesi şeyhliğini yaptığı Galata Mevlevihanesi'nin yapılış tarihine 897-1491 delalet eder.
Bu mahlas onun Mevlevilik nisbesiyle birlikte ''Rüsuhi Dede'' olarak da şöhret bulmasını sağlamıştır.

İsmail-i Ankaravi'nin ilmi ve edebi şahsiyeti:
XVII. asır ilmi ve edebi hayatı içinde İsmail Ankaravi'nin kendine has bir yeri vardır.
İsmail Ankaravi, Arapça ve dini ilimler tedrisatı için 1599'da Mısır'a seyahat eder.
Zira Mısır'a ilim tahsili için seyahat Osmanlı'da geleneksel bir tavırdır ve daha çok zahiri ilim tahsiline matuftur.
Muhtemelen Mısır'da ikmale erdirdiği Arap dili ve edebiyatı ilimleri ile Farsça'sı telif dili olacak ölçüde gelişmiştir.
Ankaravi, İslami ilimlerin birçoğunda kendisini yetiştirmiştir. Tasavvuf düşüncesini en geniş açıkladığı Mesnevi şerhini tefsir, hadis, tasavvuf, kelam, fıkıh ve lügat ilimlerine dair kırkın üzerinde esere referans vererek, mesnevihanlar için telif etmesi bunun bir göstergesidir.
İsmail Ankaravi Türkçe, Arapça ve Farsça pek çok eser kaleme almış, bu üç dilde şiirler yazmıştır. Türkçe Divan'ı, Arap dili ve edebiyatı hakkındaki Miftahu'l-Belağa ve Misbahu'l-Fesaha adlı eseri ve Farsça olan Mesnevi'yi en güzel şekilde şerhetmiş olması onun bu üç dile hakimiyetini gösterir.
İsmail Ankaravi XVII. asrın kıymetli alimlerinden biridir.
Evliya Çelebi, onu ''Mana denizi'' diye tavsif eder. Mesnevi'yi şerhetme konusunda ve Mesnevi ile ilgili araştırmalarında o kadar başarılı olmuştur ki, bu yüzden ondan sonra Mesnevi okutacak kimselere verilen okuma ruhsatlarında onun yolu ve usulü başlıca şart olarak kabul edilmiştir.
İsmail Ankaravi'nin gözlerine perde inmesi hayatında yeni bir dönemin başlamasına sebep olur.
Ankara'da başvurulan tedavilerden bir sonuç alınamayınca, aldığı manevi bir işaretle Konya'ya gider. Orada Hz. Mevlana'nın kabrini ziyaret ederek,
''Onlar ki, nazarları ile toprağı kimya ederler
Umulur ki bir gözün kenarını olsun görür hale getirirler'', beytini irad eder.
Rivayete göre o sırada dergahta postnişin olan Hz. Bostan Çelebi'nin inayet ve nazar-ı iksirleriyle Ankaravi'nin gözleri sıhhate kavuşur.
İsmail Ankaravi, Bostan Çelebi'nin irşadı ile Mevlevi olur.
Konya'da kaldığı süre içinde Mevlevi tarikatının usul ve adabını öğrenmiş, sulukunu tamamlamış ve 1610 tarihinde İstanbul Galata Mevlevihanesi'ne şeyh olarak gönderilmiştir.
İsmail Ankaravi'nin daha sonra da gözünden rahatsız olduğu 1627'de telif ettiği Fütuhat-ı Ayniye isimli eserinin mukaddimesinde ifade edilmiştir.
Burada Ankaravi rahatsızlığı sebebiyle;
''Ya Rab! Kereminden gözüme nur ver,
Yakinden de gönlüme sürur ver''
diye niyaz eder.
Sıhhate kavuştuğunda da;
''Görmeyen bir kişi iken görür oldum,
Öyle ki Allah'ın tecellisine sina oldum.
Uzun zaman kederden susmuş iken,
Allah'a şükür şu anda söyler oldum''
anlamındaki şiiri Farsça terennüm eyler.
Ankaravi devrinde mutasavvıfa karşı yöneltilen itirazlara karşı koyanların başında gelir.
Bundan dolayı Aziz Mahmud Hüdayi'nin takdirlerine de mazhar olmuşlardır.
Kadızadelilerin baskısı ile tasavvuf erbabı, şeyhülislam Yahya Efendi ve ulema tarafından muhakeme edilmiş, hissesine sema konusu düşen Ankaravi üç gün gibi kısa bir süre içinde hazırladığı ilmi risaleyi heyete sunmuş ve haklı görülmüştür.
Dili oldukça sade ve güzel olan Ankaravi, özellikle Mesnevi şerhinde hikayeleri anlattığı bölümlerde halk diline ait kelime ve deyimlere yer vermiştir.
Bu da onun hem bir sanatkar hem de esaslı olarak edebi kültüre sahip olduğunu gösterir.
Ankaravi'nin büyüklüğü ve edebi şahsiyeti hakkında Şeyh Galib'de övgü dolu bir kaside yazmıştır.
Şarih'in çok sayıda Arapça, Farsça ve Türkçe şiiri vardır.

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 36330

ulkucudunya@ulkucudunya.com