« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Mar

2007

PKK'YI KİM KİME KARŞI KULLANIYOR?

Ruşen Çakır 13 Mart 2007

Kuşkusuz ABD’nin Suriye ve özellikle İran’la aynı masaya oturmuş olması çarpıcı ama bunu çok da fazla abartmamak lazım. Örneğin Washington ile Tahran yönetimleri Afganistan’daki Taliban rejimine karşı birçok alanda çok olumlu bir işbirliğine gitmişlerdi. Öte yandan Irak Çalışma Grubu (IÇG) başta olmak üzere, ABD’de son dönemde Irak üzerine görüş geliştiren kişi ve kurumların çoğu kaostan çıkmak için İran ve Suriye ile doğrudan diyaloğun şart olduğunda ısrar ediyorlardı.

Başkan Bush bütün bu önerilere kulak tıkamış, hatta Irak’taki İran varlığına savaş açarak şaşırtmıştı. Ne var ki üç ay sonra pes etmişe, ipleri Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a bırakmışa benziyor.

Katılımcıların ayrı ayrı yaptığı açıklamalardan, Cumartesi günü Bağdat’ta yapılan toplantıda önemli bir adım atılmış olduğunu anlıyoruz. Fakat kimse Irak’ta birkaç toplantıyla düze çıkılacağını ummuyor. Bu çokuluslu diplomatik süreçin sonuçlarını kestirmek güç olsa da bundan Türkiye’nin kârlı çıkacağını söyleyebiliriz. Çünkü:

1) Bu sürecin temel hedefleri birleşik ve istikrarlı bir Irak olarak görünüyor ki bu Ankara’nın kaygılarıyla örtüşüyor;

2) Her ne kadar İran ve Suriye’nin adları daha fazla ön planda olsa da böylesi bir süreçte Türkiye’nin etkisinin artacağı, dolayısıyla kaygılarının daha fazla dikkate alınacağı açık;

3) Örneğin sürece dahil olan ülkeler arasında “bağımsız Kürdistan”a açıkça destek verecek kimse yok ama böyle bir gelişmeye karşı koyacakların sayısı çok;

4) Benzer bir şekilde Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasına Türkiye kadar, bu süreçte yer alan Arap ülkeleri, hatta İran’ın da karşı çıkacağını tahmin edebiliriz.

Kürtler tedirgin

Irak Kürtlerinin adımları komşu ülkelerde tedirginlik yaratıyor. En sadık ve belki de tek destekçileri ABD’den de çatlak sesler geliyor. Örneğin IÇG Kerkük referandumunun ertelenmesini bile önermişti. Geçen haftaysa Kürtleri yine kızdıracak bir başka rapor Dış İlişkiler Konseyi (CFR) tarafından yayınlandı. Steven Simon imzalı raporda, Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilgili kaygılarının giderilmemesi durumunda bölgeye müdahale etme ihtimalinin yüksek olduğu, bunun da ABD’nin çıkarlarını tehlikeye atacağı vurgulanıyor.

Raporda şu uyarıda bulunuluyor: “Amerikan güçlerini Kürt bölgesinde konuşlandırmak Washington’un çıkarının birleşik Irak’ta olduğu gerçeğine de aykırı olur. Dahası, Amerikan askerlerinin Kuzey’de konuşlandırılması Türk müdahalesini caydırıcı olacaktır olmasına ama tam da bu yüzden Kürtlerin bir tür provokatif davranışlarını teşvik de edecektir ve bu durum eninde sonunda Türkleri tahrik edecektir.”

PKK kimin kozu?

Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ’un Bağdat toplantısıyla aynı günde Diyarbakır’a sürpriz bir ziyaret yapıp “Askeri ihtiyaçlar gerektirdiği zaman, Türkiye, Irak kuzeyinde uygun göreceği tedbirleri her zaman alabilir” demesi herhalde raslantı değildi. Ancak emekli Org. Edip Başer’in Türkiye’nin önceliğini, PKK değil de, bağımsız bir Kürdistan kurulmasını engellemek olarak tarif etmesi kafaları karıştırmış durumda.

Şöyle ki PKK’yı hep Irak Kürtlerinin Türkiye’ye karşı bir kozu olarak görür, örneğin bir gün “verin Kerkük’ü alın PKK’yı” diyeceklerini düşünürdük. Fakat eğer Başer, devletin temel yaklaşımını seslendiriyorsa tam tersi bir durum söz konusu olabilir. Böylelikle Ankara’nın PKK’yı Irak Kürtlerine karşı bir koz, Kuzey Irak’a müdahale bahanesi olarak kullandığı ve/veya kullanabileceği şeklindeki spekülasyonlara kapı aralanmış olur.

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 34489

ulkucudunya@ulkucudunya.com