« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Eyl

2018

Gazeteci Batur: Türkiye’nin ‘Esad gitmelidir’ demesi çok akılcı gözükmüyor

Zafer Arapkirli 01 Ocak 1970

Gazeteci ve yazar Nur Batur, Seyr-i Sabah programına yaptığı açıklamalarda Tahran’da Türkiye, Rusya ve İran arasında yapılan zirveyi değerlendirdi. Batur, Türkiye’nin ülkenin yüzde 60’ına hakim Esad için gitmelidir yaklaşımının yanlış olabileceğini dile getirdi.



Geçen hafta Tahran'da Türkiye, İran ve Rusya devlet başkanlarının bir araya geldiği buluşma belki de tarihte ilk kez televizyonlarda canlı olarak yayınlandı. Ülkeler burada kendi istek ve beklentilerini kameralar önünde dile getirip müzakerelerde bulundu. Türkiye'nin ateşkes isteğinin de konuşulduğu müzakerelerde Türkiye'nin yeni bir göç dalgasını kaldıramayacağı açık bir biçimde dile getirildi. Gazeteci ve yazar Nur Batur, bu tarihi zirveyi ve oradan çıkması muhtemel sonuçları Seyr-i Sabah programında değerlendirdi:

‘ZİRVEDEN TÜRKİYE'NİN BEKLENTİLERİNİN ÇOK GERİSİNDE SONUÇLAR ÇIKTI'

"Tahran Zirvesi'ni şaşkınlıkla izledim. Böylesi zirveleri yıllar içinde hep izledik. Bu tür müzakereler kapalı kapılar ardında yapılır. İlk kez bütün dünyanın gözleri önünde pazarlık yapıldı. Bence orada çok ince bir diplomasi, İran oyunu var. Ruhani sanki fark etmemiş gibi canlı yayın sürerken müzakereyi başlattı. Üç ülke de tavırlarını dünyanın gözleri nünde ortaya koydu. Türkiye'nin bir beklentisi vardı İdlib'e bir saldırı yapılmasın ateşkes ilan edilsin dedi. Ancak Putin bunu kabul etmedi. Son derece diplomatik bir üslupla sahadaki elemanların masada olmadığını söyledi. Suriye ve Esad rejimini de bu işin içine katmadı. Dünya diplomasi tarihinde ilk kez bir canlı yayın müzakere oldu. Türkiye'nin beklentilerinin çok gerisinde bir sonuç bildirisi oldu. Ateşkes söz konusu değil. Türkiye'nin ciddi bir kaygısı var. Yeni bir göç dalgasını Türkiye'nin bu ekonomik kriz içinde kaldıramayacağını herkes biliyor. Ateşkes ilan edilmeyeceği zirveye giderken belliydi çünkü zirve öncesinde Rus uçakları İdlib'i bombaladı. Bu bir işaretti. Oradaki teröristler kimdir? Onlarla uzlaşmaya gidilmeyecek mesajını Rusya baştan verdi. Zirve bittikten sonra da mesaj verdi.

Diplomatik detayları bırakalım. 7 yıl sonra Esad yönetimi Suriye topraklarının yüzde 60'ından fazlasını kontrol altına aldı. İdlib sınırları Suriye yönetimindeki bölgeyle Türkiye yönetimindeki Hatay arasında kalıyor. Esad burayı da alırsa ülkenin yüzde 70'ini kontrol altına almış olacak. Geriye kalan yüzde 30 civarında bir bölge tamamen Türkiye sınırlarında Cerablus'tan başlayarak İran'a kadar uzanan bölge PKK yönetiminde bulunuyor. Yani Türkiye PKK ile sınır komşusu olacak. En altta Güneydoğu'da ise küçük bir cep var o da IŞİD kontrolünde. Büyük bölümü Suriye topraklarının. Esad rejimi tarafından kontrol altına alınmış durumda.

Gerçekçi olarak bakmak gerekirse 7 yıl önce başlanan noktadan çok farklı bir yere geldi hem Suriye hem Türkiye hem de dünya. Olayları izleyince Rusya'nın hakimiyetini görmezden gelemeyiz. Türkiye son dönemde YPG'ye destek veren ABD karşısında Rusya ile ortaklık yürütüyor. Gerçi Tahran'da bir görüş ayrılığı çıktı ama yine de Suriye rejiminin varlığını reddetmek mümkün değil. Hiç kimseden Esad rejimi gitmelidir gibi şeyler duyulmuyor. Ankara da söylemiyor. Tamamen üslup değişti. Yeni anayasadan söz edilmeye başlandı. Geçen gün Trump, Esad'ı Suriye cumhurbaşkanı olarak niteledi, daha önce hayvan diyordu. Türkiye'nin bu süreçte 'Esad gitmelidir' demesi pek akılcı görünmüyor.

ABD ve Rusya'nın nihai kararı vereceği çok açıktı. 2. Dünya savaşından sonra ABD ve Rusya iki ayrı cepheydi. Hitler'i devirdiler ve bunu yaparken de müttefik olarak devirdiler. Daha sonra soğuk savaş dönemi başladı. İşin özünde büyük devletler masaya oturup egemenlik alanlarını belirliyorlar. Ben ABD ve Rusya'nın Obama döneminde temasa girdiğini düşünüyorum. Rusya'nın ilk bölgeyi bombaladığı zaman aslında mutabakat sağlanmıştı bence. Gördüğüm kadarıyla İdlib meselesi halledilecek, Suriye oraya girecek. Ama büyük göç de engellenecek. Haritayı açıp bakarsak aslında İdlip küçük bir cep. Ama şu anda göçlerle nüfusu 4 milyona ulaştı. Bu kitle harekete geçerse hemen yanında Hatay ve kuzeyi ise tamamen Türkiye'nin kontrol ettiği bölge. Türkiye sınırı tamamen duvarla ördü bundan sonraki göçü Suriye sınırı içinde çözecek. Bundan sonraki müzakereler anayasa üstünde oluşacak gibi görünüyor. Çatışmalar olmayacak değil, o bölgede ciddi bir muhalif güç var. 70 bini aşkın silahlı militan var. Ama bunları ezip geçmek Rusya için zor olmayacak. Göç dalgasını durdurmak lazım. Anayasada Kürt bölgesine özerklik verilip verilmeyeceği en önemli maddelerden biri olacak. ABD ile Rusya arasındaki pazarlık işin anahtarı olacak."

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 90153

ulkucudunya@ulkucudunya.com