Tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı
01 Ocak 1970
Tekke, tarikat mensuplarının oturup kalktıkları, zikir ve ibadet ettikleri yer, dergâh.
Atatürk, Kastamonu’da 30 Ağustos 1925’te söylediği bir nutukta türbedarlıkların, tekkelerin ve zaviyelerin kapatılacağının ve tarikatların kaldırılacağının işaretini verdi: Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”
30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun ile tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve bazı geleneksel ünvanların kullanılması yasaklanmıştır. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte; şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.
Tarikatların Türkiye'de yasaklanmasından sonra, çoğu kıymetli tarihsel yapılar olan tekke ve zaviyeler boşaltıldı, içlerindeki bir kısım mallar çalındı, binalar yıkılmaya bırakıldı. Cumhuriyet öncesinde felsefesi, müzik ve süsleme sanatları, mimarisi ve adabıyla şehir hayatının bir parçası haline gelmiş olan tasavvuf ve tarikat kültürü şehir kültüründen soyutlandı. Tarikatların bir kısmı faaliyetlerini gizlilik içinde günümüze kadar sürdürmeyi başardılar. Bunların bazıları, teşkilatlanma özgürlüğü olan başka ülkelerde (özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika'da) şubeler açtı. Türkiye'nin demokratikleşme eğilimi gösterdiği dönemlerde, tekke ve zaviyelerin açılması için talepler dile getirilse de, kamuoyunun bir kısmı ve bazı kamu kurumları buna şiddetle karşı çıkmaktadır.