Türkler AKP iktidarı ile vatanını koruyabilir mi?
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
Gazeteci Serdar Turgut, "Türkiye'de bugün vatanseverliğin kriteri, Erdoğan'ın başarması için onun arkasında herkesin elinden geldiğini yaparak durmasıdır. Bugünün dünyasında, Türkiye'nin Kemalistler ile Erdoğan'ı sevenlerin ortak bir cephe halinde durabileceklerini dünyaya gösterme günüdür. Eğer bunu yapamazsak bir gün şu ortak hayatımızı paylaştığımız vatanımızı kaybetme riskinin olabileceğini de artık görmeliyiz." diye yazdı!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de şöyle bir konuşma yaptı:
"Bir defa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi artık geri dönülmez bir yoldadır. Yerel yönetimler sistemi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kalıcı olabilmesi için bir izdüşümü olan bir seçimdir. Dolayısıyla bu seçimi önemsemek lazımdır."
Bahçeli, CHP'nin İstanbul'u kazanması halinde Erdoğan'ın istifasını isteyeceğini ve Cumhurbaşkanlığı sistemini tartışmaya açacağını da söyledi.
***
Peki ama AKP ve Erdoğan, bu sistemle neyi hedefliyor ve bu hedef, Bahçeli'nin söylediği gibi devletin bekâsını sağlamak mıdır yoksa adı bile değişmiş yeni bir devlet kurmak mıdır?
Bu sorunun cevabını, sistem değişikliğiyle ilgili Anayasa değişikliği metninin yazarlarından bir olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, şöyle vermişti:
"Kürt politikası, Türkiye'nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir ve 'yeni anayasal sistem'in bir boyutudur. Türkiye'ye özgü 'başkanlık modeli', üniter yapı içerisinde 'adem-i merkeziyetçiliğin geliştirileceği' bir esasa dayandığından 'Kürtlerin yaşadığı bölgeler' de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü 'yerel-bütünleştirici merkez yapısı'nı kurmak hedeftir.
Yeni siyasal perspektif; yerelden temellenerek merkeze yükselen başkanlık ve 'yerelden merkeze kadar örülen meclisler sistemi' ile halk-devlet ilişkisini yeniden yapılandıran ve halkın devlet üzerindeki etkisini artıran, böylelikle üniter yapıyı da güçlendiren bir içeriğe sahiptir. 'Bu siyasal perspektif yeni Anayasa ile başlayacak bir hukuk reformu sürecini zorunlu kılıyor.' Ancak bu reform süreci, 'Türkiye milletinin inşa süreci'ni tamamlayıp güvence altına alabilir.
Yani 'dışlayıcı ve baskıcı Türk milleti'nden 'kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye milleti'ne geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur."
Mehmet Uçum şunları da söylemişti:
"Anayasa değişikliğiyle Türkiye'nin yeni anayasal sistem ihtiyacı tam olarak karşılanmıyor. Bu reform süreci devam etmek zorunda... Yeni Anayasa ihtiyacımız bu değişiklikten sonra çok daha güçlü hale gelecek. Sayın Bahçeli, 'merdiven teorisi' açıklaması yaptı, 'Türkiye'nin hukuk ihtiyacını adım adım karşılayalım' dedi. Bu iş birlikleri devam ettirilirse MHP ile birlikte yürünebilir. Gelecekte çok farklı siyasi aktörler de yeni anayasal sistem değişikliğinde rol alabilir."
Yani, "MHP, Türk Milletinden Türkiye Milletine doğru gelirse sorun çıkmaz, gelmezse başka destekçilerle hedefe yürürüz" demiş oluyordu.
***
Trabzon'da ziyaret ettiğim Kuzey Ekspres gazetesi sahibi Hasan Kurt ise şu tespiti yaptı:
"AKP'yi yöneten üst akıl; ülke genelindeki yüzde 50'lik kitleyi bir arada tutmak ve partiden kopmasını önlemek için kuralsız görünse de oyunu kuralına göre oynuyor. Partinin Siyasal İslâmcı kimliği saklı kalmak şartıyla, yeri geliyor ümmetçi, yeri geliyor milliyetçi, yeri geliyor Atatürkçü, yeri geliyor liberal vs. söylemlerde bulunuyor ve geçmişte bu görüşte olan kişilere de koltuk veriyor, fakat onlara yetki vermiyor".
AKP, her geçen gün Türklükten rahatsız, cumhuriyetten ve laiklikten nefret eden insanlara yetki veriyor. Yani, Türkler, AKP iktidarı devam ederse vatanlarını kaybedecek!
Bu sebeple yeni bir vatansever kadro ile yola çıkmak gerekir