‘Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin amacı yabancı sermayeye güven vermek’
Ceyda Karan 01 Ocak 1970
Yücel Özdemir, Alman halkı ve kamuoyundaki sert tepkilere rağmen Erdoğan’ın Alman devleti tarafından üst düzeyde ağırlandığına dikkat çekti. Özdemir’e göre Almanya artık diğer ülkelerle ilişkilerinde insan hakları, demokrasi gibi değerlerden çok ekonomi ve ticareti ön planda tutuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ziyareti bu ülkede bir dizi tartışmayı beraberinde getirdi. Türkiye'daki hukuki meseleler, ifade ve medya özgürlüğü ile ilgili sorunlarla ilgili eleştiriler eksik edilmese, ziyaretin iki ülke arasında ‘normalleşme' anlamına gelmediği vurgulansa da Erdoğan, Alman devleti tarafından üst düzeyde ağırlandı.
Erdoğan'ın ziyaretinin yankılarını ve Almanya hükümetinin tutumunu Evrensel Gazetesi Almanya temsilcisi, gazeteci ve yazar Yücel Özdemir ile konuştuk.
‘HOŞGELMEDİN DEDİLER'
Yücel Özdemir, Erdoğan'ın ziyaretinin Alman halkı ve kamuoyunun geniş kesimleri tarafından hoş karşılanmadığını belirtirken, düzenlenen geniş çaplı protesto gösterileri, basının tutumu ile Alman başkentindeki olağanüstü hali aratmayan koşullara dikkat çekti:
"Berlin'de adeta olağanüstü hal ilan edilmiş. 5 bin polis görevli ve özellikle hükümetin olduğu binaların çevresine girmek mümkün değil. Ancak akredite olanlar girebiliyor. Bu bakımdan gerçekten olağanüstü güvenlik önlemler var. Hükümet içerisinde bazı eleştiriler var, özellikle muhalefet partileri içerisinde. Basında eleştiriler var, sokakta eleştiriler var. Bunları topladığımızda aslında Erdoğan'ın istenmeyen misafir olduğu tanımlaması yanlış olmaz. Çünkü bu şekliyle bir tepki gösterildi ve sokaklarda da biraz sonra büyük bir gösteri başlayacak, 10 bin insan katılacak. Bugün öğlen Alman gazeteci örgütleri bir eylem yaptılar. 4 tane büyük gazeteci federasyonu bir araya geldi ve Türkiye'deki meslektaşlarımızın durumuna dikkat çektiler. Basın özgürlüğüne, demokratik haklara dikkat çektiler. Bu açıdan baktığımızda sokakta bir tepki ve hareketlenme var. Bugün Alman gazetelerin manşetlerine baktığımızda da aynı şeyi ifade etmemiz gerekiyor. Bild gazetesi, Almanya'ya inişinde İslam sembolü yaptı dedi. Başka bir gazete Türkçe ‘Hoşgelmedin' dedi. Diğer bir gazete, İngilizce ‘Hoşgelmedin' dedi. Deniz Yücel'in gazetesi Die Welt, ‘Sembolik olarak bugün biz ‘Tarafız'' dedi. Yani Taraf gazetesinin Erdoğan tarafından kapatıldığını ifade etti. Taraf gazetesinin yazı rengini ve fontlarını kullandı. Die Welt gibi büyük bir gazete böyle yaptı. Pek çok açıdan Erdoğan'ın ziyareti Almanya'da büyük tepkilere neden oluyor."
‘ALMAN HÜKÜMETİNİN ÇOK DA İÇİNE SİNMEDİ AMA…'
Özdemir, Alman halkının vereceği tepkiden dolayı Başbakan Angela Merkel'in akşam Cumhurbaşkanı Steinmeier'in Erdoğan adına verdiği yemeğe katılmak istemediğini söyledi. Diğer yandan Almanya'nın eskisi gibi insan haklarını ya da demokrasiyi öne sürerek ülkelerle kavgaya tutuşmadığına dikkat çeken Özdemir, Almanya'nın artık ülkelerle ekonomik ve ticari ilişkileri rayına oturtmaya çalışacağını dile getirdi:
"Aslında bu ziyaretin hükümetin içine sindiğini söyleyemeyeceğim. Bu akşam Cumhurbaşkanı Steinmeier'in davetiyle bir yemek verilecek. Bu yemeğe Başbakan Angela Merkel bile katılmak istemedi. Çünkü bütün her şeyi yok sayarak bir araya gelelim, yeni bir sayfa açalım dediği takdirde ülke içerisinde bir tepkiye yol açacağını biliyor. Onun için Merkel itinalı davranıyor. Bunun nedenleri var. Neden bu sürece girildi? Almanya açısından baktığımız zaman ben bunun bölgeyle ilgili çıkarlar olarak değerlendiriyorum. Almanya, dış politikasında son zamanlarda eskiden tartıştığı ülkelerle ilişkileri normalleştirme süreci başlattı. Heiko Maas, Türkiye'ye geldi, ziyarette bulundu. Hafta içerisinde de aynı şekilde Suudi Arabistan'dan özür diledi açık bir şekilde. Suudi Arabistan ile de ilişkileri normalleştirelim dedi. İran ile zaten iyi ilişkileri sürdürmeye çalışıyor. Almanya artık eskisi gibi demokrasi, insan hakları, basın üzerinden ülkelerle çatışma değil ekonomik ve ticari ilişkiler üzerinden yakınlaşmayı esas alıyor. Her ne kadar Merkel ortak basın toplantısında aramızda mesafe var dese bile ama ilişkilerde devam edecektir dedi."
‘CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ÇOK TEMKİNLİ OLDUĞUNU GÖRDÜM'
Özdemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'daki basın toplantısında çok temkinli olduğuna değindi. Merkel ile yapılan ortak basın toplantısının oldukça küçük bir salonda yapıldığını belirten Özdemir, bir gerginlik yaşanmaması için içeriye seçme gazetecilerin alındığını ifade etti, Can Dündar'ın katılmaması için büyük çaba harcandığını ekledi:
"Aslında Alman Basın Konferans Salonu büyük bir salon ve yüzlerce gazeteci alabilecek bir salon. Ama öyle dar bir salonun içerisinde bu toplantıyı yaptılar ki bu salona seçme gazeteciler alındı aslında. Önceden akreditasyon yapması gerekiyordu. Türk basınını için akreditasyon şart değildi. Bu sefer ilk kez Türkiye Büyükelçiliği'ne bağlandı. Biz örneğin Almanya'daki Evrensel gazetesinin temsilcisi olarak normalde Alman Basın Kurumu'na başvurarak bu tür ziyaretleri bugüne kadar sorunsuz şekilde işledik. Ama bu sefer bize ‘Siz akreditasyonunuzu büyükelçiliğe yapacaksınız. Çünkü siz bir Türk gazetecisiniz' dediler. Bu daha önce karşılaştığımız bir durum değildi. Bu durum Alman basınında da yer aldı. Seçmece bir hal aldı olay. Oraya giden gazeteci arkadaşlarımız ona rağmen sorular sordular tabii ki. Görüntüye baktığınızda herkes istediğini soruyor ama şunu dikkat ettiler özellikle: ilişkileri germe, birbiriyle tartışma, birbirlerinin ayaklarının basmamaya çok dikkat ettiler. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok temkinli olduğunu gördüm. Tanıdığımız Erdoğan değildi aslında. Merkel Nazi sorusuna hiç yanıt vermeden geçti. Eski defterleri açmayalım dedi aslında. Can Dündar kendi kararıyla bu toplantıya katılmaktan vazgeçtiğini söyledi. Diğer meslektaşlarım bu soruları sorsun dedi. Arkada neler oldu biz bilemiyoruz ama Can Dündar'ın gelmemesi için de büyük bir çaba harcandı. Erdoğan açıkça ‘Eğer Can Dündar bu toplantıya katılırsa, ben bu toplantıya katılmayacağım' dedi ve tehdit etti aslında. Almanya da böylesine bir skandal olmaması için bir şeyler yaptı ama bilemiyorum. Umarız akşam Cem Özdemir katılır ve bir şeyler söyleme fırsatı bulur."
‘ALMANYA ZİYARETİNİN AMACI YABANCI SERMAYEYE GÜVEN VERMEK'
Özdemir, Erdoğan yönetiminin Almanya ziyaretinin asıl amacının Avrupa'nın güvenini yeniden kazanmak için gerçekleştiğini belirtti:
"Almanya, Türkiye'nin ekonomisinin batmasından yana değiliz dedi. Ama bu yardımı nasıl yapacağız dedi? Avrupa Birliği üzerinden yapamayız. IMF'ye gitsin dediler. Ama Türkiye IMF'ye gitmeye yanaşmıyor. Cumhurbaşkanı zaten şu saatlerde Alman işverenlerle yani büyük tekellerin temsilcileriyle görüşme yapıyor. Bütün bu ziyaretin en önemli şeyi bence ekonomik bağımlılığa baktığımızda yabancı sermayeye, Alman sermayesine, Avrupa sermayesine güven verme ve yeniden Türkiye'yi çekme, yatırım yapma ve böylece o güvensizliği ortadan giderme. Biz Almanya ile ilişkileri normalleştiririz ve Avrupa Birliği sürecini de hızlandıracağız dedi Erdoğan. Daha önce tartışılan 6 kriterdi, içerisinde terör tanımı da vardı. Ama bugün Erdoğan açıkça biz 6 kriteri yerine getireceğiz dedi."
‘ABD'SİZ YENİ BİR İTTİFAK GÜCÜYLE SURİYE YENİDEN İNŞA EDİLECEK'
Özdemir, Almanya'nın yeniden dünyada etkili güç olmak arzusu taşıdığını dile getirirken bu çerçevede Fransa'nın yanı sıra Rusya ve Türkiye ile birlikte Ortadoğu'da yeni bir ittifakın arandığı görüşünde. Bu yeni ittifakta ABD'nin yer almayacağını söyleyen Özdemir, Berlin'in Ukrayna krizinde olduğu türden bir formata gitmeye çalıştığını kaydetti:
"Bir taraftan kötü durumdasınız diyorlar. Ama bizim yardımımızı istiyorsanız da bizim şartlarımız var diyorlar. Bizim belirlediğimiz kurallara uymanız gerekiyor diyorlar. Yani bir taraftan tıpkı Yunanistan'a yaptıkları gibi. Bu görüşmenin en önemli sonucu aslında Suriye zirvesi konusunda Merkel'in yaptığı açıklama. Dörtlü zirve yapılacak dedi. Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Eylül'de yapılacağını söylemişti. Bu kabul edilmedi, ertelendi. Bu Almanya'nın Fransa ile birlikte bölge denklemine dahil olması anlamına geliyor. Rusya'da bu denklemin içerisinde yer alıyor. Türkiye, Rusya ve Fransa'nın içerisinde olduğu bir denklem. Aslında Almanya bu modeli Ukrayna'da dörtlü zirve olarak uyguladı. Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya'nın içerisinde olduğu görüşmeler oldu. Amerika'yı devre dışı bırakıp Rusya'daki müzakere sürecini sürdürüyor şu anda. Benzer bir model bence yeni bir ittifak gücü Astana süreci olarak başlatılan İran'ın içerisinde olduğu süreçte İran'ı bir kenara bırakıp yeni bir ittifak gücünün bölgeye dahil olması kuvvetle muhtemel. Bu girdiğimiz süreç Suriye'nin yeniden inşa edilme sürecine doğru evriliyor. Bir uzlaşma sağlanacak ve Suriye yeniden inşa edilecek. Peki kimler tarafından? Alman, Fransız tekellerinin Türkiye üzerinden bu yeniden Suriye'nin yapılandırma sürecinde aktif bir rol oynama konusunda bu zirve önemli. Rusya'nın da buna ihtiyacı var. Çünkü kendi başına bunları yapacak durumda değil. Amerikasız bir denklem süreci aslında."