Demokrasi - yargı bağımsızlığı bağlı
Yakup Kepenek 01 Ocak 1970
Bu hafta ABD Senatosu’nun Adalet Komisyonu’nda tarihsel bir oturum var. ABD Başkanı Trump’ın Yüksek Mahkeme üyeliğine atamak istediği hâkim B. Kavanaugh, Senato üyeleri karşısında kamuya açık olarak bir kez daha sorgulanacak.
Bundan bize ne demeyin. Bu ülkede yıllarca başkanlık rejimini savunanlar, ABD’yi överek örnek gösterdi. Bu topluma yalan söylendi. Kavanaugh olayı bir kez daha kanıtlıyor ki ABD başkanlık sistemi bizimkinden çok, ama çok farklıdır ve oradaki yargı bağımsızlığının kaynağında parlamenter demokrasi vardır.
Olay nedir?
ABD kamuoyunda özellikle kürtaj ve aynı cins evliliği gibi konularda muhafazakâr olarak tanınan hâkim Kavanaugh, Trump tarafından Yüksek Mahkeme üyeliğine aday gösterildi ve Senato’nun Adalet Komisyonu’nda günlerce sorgulandı. Geçen perşembe günü, Başkan’ın isteğinin onaylanacağına kesin gözüyle bakılan son oylama yapılacaktı.
Ancak öyle olmadı. Oylamaya iki gün kala, C.B. Ford adlı bir kadın, Kavanaugh’un tam 36 yıl önce, bir evde yapılan lise gecesi eğlencesinde kendisine cinsel saldırı girişiminde bulunduğunu açıkladı. Bunun üzerine son yıllarda kadın hakları, özellikle de cinsel taciz konusunda çok duyarlı duruma gelen ABD kamuoyu ayağa kalktı; iki Cumhuriyetçi senatör, aşırı sağın baskılarını ve Cumhuriyetçi olan Başkan’ın ısrarını göz ardı ederek oylamanın bu olayın incelenmesinin sonrasına ertelenmesini istedi. Şikâyetçi kadın da gerçeği söylediğini kanıtlamak için konunun FBI tarafından araştırılmasını istiyor. Komisyon son kararını daha sonra verecek.
Demokrasi ve hukuk
ABD Senatosu, tüm üst düzey bürokratik atamalarda olduğu gibi, Başkan tarafından Yüksek Mahkeme üyeliğine aday gösterilenlerin atanmasını ilgili komisyonu eliyle kamuoyuna açık bir oturumda, zaman kısıtlaması olmaksızın sorgular ve kararını ona göre verir.
Dahası, ABD Yüksek Mahkemesi’nin üyeleri, bizde AKP-FETÖ işbirliğinin ürünü olan 12 Eylül 2010 tarihli anayasa değişikliğine dek olduğu gibi, ömür boyu seçiliyor; oradan emekli oluyor. Bu konumları onların Yüksek Mahkeme üyeliğinde düşüncelerine ve hukuka uygun ya da olabildiğince bağımsız davranmalarını sağlıyor.
Kimi zaman ağır sorunları bağrında taşısa da ABD’de yargı bağımsızlığının asıl güvencesi, yasama organının oluşumundaki gerçek demokrasidir. ABD’de senatör ve temsilcilerin aday olmaları süreci olabildiğince katılımcıdır ve uzun bir süre alır. Düğüm burada, iktidar partisinin iki senatörünün partizanlık yapmama zorunda kalmalarıdır. Eğer egemenliğin kaynağı, gerçekten halkın oyu olursa; senatör ya da milletvekili adaylarını parti genel başkanları değil de parti üyeleri ve giderek halkın oyları belirliyorsa ve bu uygulama on yıllardır yerleşip kurumlaşmışsa, seçilenler kaçınılmaz olarak, seçmenlerine karşı çok daha duyarlı olur. Atayacakları yargıçlar konusunda da çok daha ince eleyip sık dokuma gereği duyar.
Kendilerini demokrat olarak adlandıran ve bu ülkede de demokrasi vardır; yargı bağımsızdır diyen başta Başkan ve çevresiyle siyasi partilerin genel başkanlarının çözmek istemediği sorun budur.
Oysa yalnız ve ancak gerçek anlamda halkın oyuyla gelen seçilmişler yargının bağımsızlığını, tam bir duyarlılıkla, korumak zorunda kalır.
Eğer bizde de yargı böyle demokratik yapılanmanın sonucu olarak bağımsız olsaydı, bu ülkede insanlar ne ile suçlandıklarını bile bilmeden yıllarca tutuklu kalmaz; binlerce insan işinden kanıtsız kovulmaz; Başkan kendisini eleştirenleri kendi deyimiyle mahkemelerde süründüremez; değil MustafaKemal Atatürk’ün, herhangi bir yurttaşın vasiyetnamesini tartışmaya açamazdı!