Ali Nihad TARLAN (1898-1978)
Günay Kut 01 Ocak 1970
Divan edebiyatı araştırmacısı, şair ve yazar.https://islamansiklopedisi.org.tr/part-header-arrow-down.png
Dağıstanlı bir ailenin çocuğu olarak İstanbul Vezneciler’de doğdu. Dağıstan’ın zenginlerinden olan dedesi Pullu Hacı Ali Efendi Erzurum’a göç etmiş, babası Mehmed Nazif Bey orada doğmuştur. Annesi Ümmühan Hanım’dır. İlk tahsiline babasının Üçüncü Ordu muhasebecisi sıfatıyla görev yaptığı Manastır’da başladı ve Manastır Askerî Rüşdiyesi’ne devam etti. 1908’de babasının Selânik’e tayini çıkınca buradaki Fransız Mektebi’ne girdi, ayrıca Buhûr Efendi adlı birinden Fransızca öğrendi. Babasının 1910 yılında emekli olması üzerine ailesi İstanbul’a yerleşti. Ali Nihad, Koska’daki Burhân-ı Terakkî Rüşdiyesi’ne kaydoldu. Daha sonra Vefa Sultânîsi’ni, aynı zamanda İstanbul Dârülfünunu’na bağlı olarak kurulan lisan şubesinin Farsça ve Fransızca bölümlerini bitirdi (1917). 1920’de Dârülfünun Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. İslâm Edebiyatında Leylâ ve Mecnun Mesnevisi başlıklı doktora teziyle Edebiyat Fakültesi’nden doktora pâyesi alan ilk bilim adamı oldu (1922). Dârülfünun öğrenciliğinde ve doktora çalışmaları sırasında üç yıl Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nde Farsça dersleri verdi. Mezuniyetinden sonra Beşiktaş Sultânîsi’nde Fransızca muallimliğiyle başlayan öğretmenlik hayatı çeşitli okullar ve askerî liselerle Hintliyan (Nor Tbroz), Eseyan, Bezezyan azınlık okullarında devam etti. Kabataş Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeni iken gerçekleştirilen üniversite reformunun (1933) ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde metinler şerhi doçentliğine tayin edildi. Doçentlik tezi Şeyhî Divanını Tetkik adlı eseridir. 1941 yılında profesörlüğe yükseldi, 1953’te Eski Türk Edebiyatı Kürsüsü başkanlığına getirildi. Bu arada Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Farsça derslerine de girdi. Çalışkan bir araştırmacı ve otoriter bir hoca olarak önemli eserler verdiği, değerli öğrenciler yetiştirdiği bu yıllarda birçok kitap ve makale yayımladı; katıldığı edebiyat toplantıları ve konferansları ile klasik Türk edebiyatının modern bilim ışığındaki metin şerhine dair önemli hizmetler gördü. 1972 yılında emekli olduktan sonra da çalışmalarını sürdürdü, yeni makale ve kitaplarıyla bilim hayatına katkıda bulundu. Vefatında İçerenköy Mezarlığı’na defnedildi. Halûk İpekten, Mehmet Ali Tanyeri, Gönül Tekin, Harun Tolasa, Günay Kut, Mehmed Çavuşoğlu gibi eski Türk edebiyatı sahasındaki eserleriyle tanınmış isimler onun yetiştirdiği ilim adamlarındandır.
Ali Nihad Tarlan genç yaşta Lamartine ve Alfred de Musset’den çeviriler yapmış, Abdülhak Hâmid’in etkisinde kalan manzum piyesler (Türkün Yemini, Meryem yahut Efsâne-i Sevdâ) yazmıştır. Küçük yaşlarda başladığı şiir denemeleri edebiyatın değişim ve dönüşüm sürecine paralel olarak Servet-i Fünûn üslûbunda soneler, divan tarzında Türkçe ve Farsça gazeller, âşık ve tekke edebiyatı vadisinde koşma ve nefesler, Millî Edebiyat cereyanının etkisinde manzumeler, serbest vezinde şiirlerle devam etmiştir. Hayatı boyunca şiirden ayrı kalmayan Tarlan’ın bu yönü yeterince araştırılmamıştır. Daha gençlik yıllarından itibaren şiirleri ve yazıları Şebab, Servet-i Fünûn, Edebiyat, Gündüz, Gençlik, Fikir ve Sanatta Hareket, Her Ay, Hilâl, İslâm Düşüncesi, Sebîlürreşad, Türk Dili, Türk Yurdu, Büyük Doğu, Mevlânâ, İslâm Medeniyeti, Söz, Ülkü, Bugün, Yeni Asya, Yeni İstanbul, Zafer gibi dergi ve gazetelerde yer almıştır. Divan edebiyatı sahasındaki vukufunu gösteren yazı ve kitapları arasında tasavvufla ilgili eserleri de vardır. Divan şiiriyle ilgili çeşitli şahıslar, meseleler ve metinler üzerine pek çok inceleme ve monografisi yanında metin şerhi üzerine yaptığı ilmî çalışmalarla dikkati çekmiş, bilhassa eski şerh anlayışının yerine şairin psikolojisi, hayatı ve çevresini ön plana alan yeni bir metot uygulamıştır. İyi Farsça bilen Tarlan, İran şairleri ve Türk divan şairleri arasındaki münasebetleri ilk defa mukayeseli şekilde ortaya koymuştur. Sebk-i Hindî üzerine yaptığı çalışmalar ayrıca zikredilmeye değerdir. Türkiye’de tenkitli divan neşretme usulünü ilk deneyen ve yaygın hale getiren de yine odur. Hayâlî Bey, Necâtî Bey, Bursalı Ahmed Paşa ve Zâtî divanları bu yolda yaptığı önemli çalışmalardandır. Emekli olduktan sonra Türk şairlerinin Farsça şiirlerini tercüme yoluyla neşretme gayreti ön plana çıkmıştır. Ali Şîr Nevâî, Yavuz Sultan Selim, Nef‘î, Nâbî ve Nedîm’in eserleriyle Molla Câmî’nin Yûsuf u Züleyhâ mesnevisi bu gayretin ürünleridir. Cumhuriyet döneminde İslâm ve Doğu edebiyatlarıyla ilgilenen az sayıdaki araştırmacıdan biri olan Tarlan, Muhammed İkbal’in bazı kitaplarını Türkçe’ye çevirmiştir. Farsça çalışmaları sebebiyle 1947’de İran Eğitim Bakanlığı’nın takdirnamesi, 1957’de Pakistan hükümeti Sitâre-i İmtiyâz nişanı, 1973’te İran Devleti Nişân-ı Âlî-i Hümâyun’u ve Tahran Üniversitesi’nin Menşûr-i Sîpâs nişanı ile ödüllendirilmiştir. Kültür Bakanlığı tarafından satın alınan kitaplığı Süleymaniye Kütüphanesi’nde Ali Nihad Tarlan bölümünde okuyucuların istifadesine sunulmuştur.
Eserleri. Ali Nihad Tarlan’ın şiirleri ve nesirleri Güneş Yaprak (İstanbul 1953) ve Kuğular (İstanbul 1970) adıyla yayımlanmıştır. İnceleme-Araştırma. 1. Edebî Sanatlara Dair (İstanbul 1930). Ders kitabı mahiyetinde olup eserde edebî sanatlar farklı bir tasnifle ele alınmıştır. 2. Şeyhî Divanını Tedkik (I-II, İstanbul 1934-1936, 1964). Bir divan tahlili olması bakımından örnek niteliğinde ilk bilimsel eserdir. 3. Divan Edebiyatında Tevhidler (İstanbul 1936). Bazı şairlerin tevhidleri üzerine yapılmış tasavvufî ve dinî şerhleri kapsar. 4. Divan Edebiyatında Muamma (İstanbul 1936). 5. Metin Tamiri (İstanbul 1937). Divan edebiyatının kendine has hayal dünyası ve ortak malzemesini metinler üzerinde uygulayarak rastlanabilecek eksiklik ve yanlışlıkları tamamlama ve düzeltme yöntemlerini ele alan küçük bir kitaptır. 6. Metinler Şerhine Dair (İstanbul 1937). Edebî tenkit ve divan şiirinin mahiyetine dair bir risâledir. 7. Sanat Bakımından Edebiyatımızın Dahilî Tekâmülü (Ankara 1939). 8. İran Edebiyatı (İstanbul 1944). 9. Şiir Mecmualarında XVI. ve XVII. Asır Divan Şiiri (İstanbul 1948-1949). On beş şairin kısa biyografisiyle şiirlerinden seçmeleri içerir. 10. Mehmed Akif (İstanbul 1957, 1961). Nureddin Topçu ile birlikte yazılan küçük bir kitapken daha sonra genişletilerek Mehmed Âkif ve Safahat adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1971). 11. Edebiyat Meseleleri. Daha önce neşredilmiş üç küçük kitapla bazı makalelerden ibarettir (İstanbul 1981). 12. Fuzûlî Divanı Şerhi. Ali Nihad Tarlan’ın en önemli çalışmalarından biri olan eserde Fuzûlî divanındaki gazeller açıklanmaktadır (I-III, Ankara 1985). Tenkitli Divan Neşirleri: Hayâlî Bey Dîvânı (İstanbul 1945); Fuzuli Divanı: Gazel, Musammat, Mukatta ve Rubai Kısmı (İstanbul 1950); Necati Beg Divanı (İstanbul 1963); Ahmed Paşa Divanı (Ankara 1966); Zati Divanı (I-II, Gazeller Kısmı, İstanbul 1968-1970; Tarlan’ın vefatıyla gazellerin geri kalan kısmı Mehmed Çavuşoğlu ve M. Ali Tanyeri tarafından hazırlanıp neşredilmiştir, İstanbul 1987). Yayımlanmış Konferansları: Şeyh Galip, Hayatı ve Şiirleri (Ankara 1939), Çağdaş İran Şiiri (Ankara 1938), Sanat ve Edebiyat Musahabesi (Adana 1939), Mehmet Âkif (İstanbul 1939), Tanzimat Edebiyatında Hakiki Müceddit (Ankara 1940), Ali Şir Nevâî (İstanbul 1942), Divan Edebiyatında Sanat Telakkisi (İstanbul 1946), Abdülhak Hamid (İstanbul 1947), Mevlâna Celâleddin Rûmî (İstanbul 1948). Farsça’dan Çevirileri: Zerdüşt’ün Gataları (İstanbul 1935); Leyla ile Mecnun (Nizâmî-i Gencevî’den, İstanbul 1943); Nizâmî-i Gencevî Divanı (İstanbul 1944); Nef’i’nin Farsça Divanı Tercümesi (İstanbul 1944); Yavuz Sultan Selim Divanı (İstanbul 1946); Hüsrev ü Şirin (Nizâmî-i Gencevî’den özet, İstanbul 1949); Fuzûli’nin Farsça Divanı Tercümesi (Ankara 1950); Şarktan Haber (Muhammed İkbal’den, Ankara 1956); Esrâr ve Rumuz (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1958, 1964); Rumuz-ı Bîhodî (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1958); Esrar-ı Hodî (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1958); Yeni Gülşen-i Raz (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1960); Zebur-u Acemden Seçmeler (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1964); Darb-ı Kelim (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1968); Hicaz Armağanı (Muhammed İkbal’den, İstanbul 1968); İkbalden Şiirler (İstanbul 1971). (eserleri hakkında daha geniş bilgi için bk. bibl. Eskiyerli).