Cevat ŞakirKabaağaçlı (1890 - 1973)
01 Ocak 1970
Halikarnas Balıkçısı
Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum'a olan aşkı ile tanınan ünlü romanve hikaye yazarı.
Cevat Şakir, 1890 yılında babası tarihçi, yazar ve vezir Mehmet ŞakirPaşa Girit'te yüksek komiserlik görevindeiken Girit'tedoğdu. Doğum yeri ve tarihi konusunda farklı kaynaklar farklı bilgilervermektedirler. Annesi İsmetHanım'dır. Cevat Şakir baba tarafından Şakirpaşa Ailesiolarak tanınan köklü bir Osmanlı ailesine mensup olup, amcası II.Abdülhamit'in sadrazamlarından Cevat Şakir Paşa'dır.
Çocukluğu babasının elçilik yaptığı Atina'da geçmiştir.1904'te Robert Kolej'ini bitirdi ve yüksek öğrenimini 1908'de İngiltere’de OxfordÜniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümü’ndetamamladı. 1913’te evlendiği İtalyan eşiyle İtalya’dakaldı. Bu sırada resim dersleri aldı, İtalyanca ve Latince öğrendi.1914’te babası Mehmet Şakir Paşa, Cevat Şakir’in tabancasından çıkan birkurşunla Afyon’daölünce Cevat Şakir 14yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra yakalandığı veremhastalığındanötürü affedilip tahliye edildi.
Bir süre tekkeye devam etti. 1910-1925 arasında Resimli Ay ve İnci gibidergilere yazılar yazdı; kapak resimleri, süslemeler, karikatürlerçizdi. Zekariya Sertel ’in çıkardığı Resimli Hafta ’da Hüseyin Kenantakma adıyla yazdığı “Hapishane İdama Mahkum Olanlar Bile Bile AsılmağaNasıl Giderler” adlı öykü yüzünden Ankara İstiklal Mahkemesi’ndeyargılandı ve Bodrum’da 3 yıl sürgün cezasına çarptırıldı (1925). Bir buçuk yıl sonra cezası affa uğrayınca İstanbul’a dönmedi,çok sevdiği Bodrum’da kaldı. 1947'de İzmir Karataş'a yerleşerekhayatını gazetecilik ve turist rehberliğiyle kazandı.
1973'te kemikkanserinden İzmir'de öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum'damanevi oğlu ŞadanGökovalı ile birlikte seçtiği yerde gömüldü.
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın iki çocuğu vardı. (Oğlu SuatKabaağaçlı, Kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan)
HALİKARNASBALIKÇISI’NIN VASİYETİ
Şadan Gökovalı, (Manevi oğlu) Halikarnas Balıkçısı’nınkendisine yaptığı vasiyeti şöyle anlatıyor;
"Yazacağım bunlar ama belki yazamadan giderim. Sana şimdiden söylemiş olayım. Bodrum’a gömülmek istiyorum. Bittabi orayı çok sevdim. Hayli hizmetimde geçti. Belediye’yede yazmak istiyorum amasana söyleyeyim daha iyi. Mindos kapısı tarafında bir yere gömsünlerbeni, yanımda Hatice’yede (son eşi) bir yer ayırsınlar. Sakın mermer, beton filan istememha... Bir taş bulun, uzunca bir taş, yazısız. Onu diken mezarımınbaşına. Falanca oğlu filancaymış şu tarihte doğup şu tarihte ölmüşüm.Katiyen yazı istemiyorum, basit bir taş. Eh bizim tekne su almayabaşladı. Şatafatı da sevmem, tepelere, deniz gören yerlere gömülmem şart değil. Nasıl olsa yattığım yerden denizi seyredemem, denizi ruhumdayaşatıyor gönül gözüyle her zaman görüyorum. Suat (oğlu)sık sık ziyaret edebilmeleri için İzmir’e gömmek istediklerinisöylüyor. İstemem yahu. Bodrum’u severim bilirsin. Beni ziyaret içinçocuklar arasıra da olsa gezmiş, hava almış olurlar. Zaten ben saygı duruşu isteyecek değilim ya. Balıkçı’ya bir Merhaba yaraşır.”
Halikarnas Balıkçısı’nın mezarının yerini nasıl tespitettiğini kızı İsmetNoonan kendisiyle yaptığımız şöyle anlattı;
"1972 yılında babamla beraber Bodrum’a geldik. Artemis pansiyondakaldık. Babam hasta olduğu için yanından hiç ayrılmıyordum. BabamınHasip diye bir arkadaşı vardı. Bana onun yanına gideceğini söyledi.Turizm müdürü Çam’ı, arkadaşı Hasip’i ve Belediye Başkanını alarakgömülmek istediği yeri göstermiş. Biz babamın naaşını getirdiğimizdemezar hazırlanmıştı.”
Sanat hayatı
1926’dan sonra deniz hikayeleriyle tanındı. Konularını EgeBölgesi ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan çıkardı. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadarbildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologyahazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikaye veromana geçirdi.
Yazı ve düşünceleriyle Azra Erhat gibi döneminin önemliaydınlarını etkilemiş bir kişi olarak, çeşitli dillerden yüz kadar dakitap çevirmiş olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelenBalıkçı’ya Kültür Bakanlığı’nca 1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir.
Geniş bibliyografyası Yeni Yayınlar dergisinin Ekim 1974sayısındadır. Bütün Eserleri Bilgi Yayınevi’nce toplanmaktadır.
Eserleri
Hikayekitapları
Ege Kıyılarından (1939)
Merhaba Akdeniz (1947)
Ege’nin Dibi (1952)
Yaşasın Deniz (1954)
Gülen Ada (1957)
Ege’den (1972)
Gençlik Denizlerinde (1973)
Parmak Damgası (1986)
Dalgıçlar (1991)
Romanları
Aganta Burina Burinata (1945)
Ötelerin Çocuğu (1956)
Uluç Reis (1962)
Turgut Reis (1966)
Deniz Gurbetçileri (1969)
Deneme kitapları
Anadolu Efsaneleri (1954)
Anadolu Tanrıları (1955)
Mavi Sürgün (Anıları, 1961)
Anadolu’nun Sesi (inceleme, 1971)
Hey Koca Yurt (1972)
Merhaba Anadolu (1980)
Düşün Yazıları (1981)
Altıncı Kıta Akdeniz (1982)
Sonsuzluk Sessiz Büyür (1983)
Çiçeklerin Düğünü (1991)
Arşipel (1993)