Gülen'in iadesi mi Fırat'ın doğusu mu?
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
Amerikan Kongresi'nde Cumhuriyetçiler ve Demokratların tecrübeli üyelerinden oluşan 12 kişilik Ulusal Savunma Stratejisi Komisyonu, 14 Kasım tarihli bir rapor hazırladı. Raporla ilgili haberin başlığı, "Yıpranmış ABD ordusu, Rusya veya Çin'e karşı savaşırsa kaybeder" şeklindeydi.
Raporda, ABD askeri üstünlüğünün "tehlikeli derecede erozyona uğradığı" ve muhtemel bir savaşta kabul edilemeyecek derecede yüksek kayıplara maruz kalabileceği belirtildi.
Raporda Çin'in İran ve Kuzey Kore'nin askeri yeteneklerini desteklediği için yeni tehditlerin doğduğu da ifade edildi.
Raporda şöyle deniliyor:
"ABD ordusu, iki veya daha fazla cephede eşzamanlı olarak savaşmaya zorlanırsa boğulur. Üstelik Trump'ın orduyu güçlendirme politikalarının gecikmesi yüzünden otoriter rakipler Çin ve Rusya, bölgelerindeki Amerikan nüfuzunu bastırmaya çalışıyor.
ABD'deki rehavet de ABD ordusunun dünyadaki uzun süreli hakimiyetini sürdürme çabalarını baltalıyor.
716 milyar dolarlık bir yıllık bütçeye sahip ve Rusya'nın en az 10 katı ve Çin'in dört katı büyüklüğünde olmasına rağmen, ABD'nin savunma anlayışı, tehditleri göz önünde bulundurmuyor."
Komisyon, yeni savunma anlayışı için 32 maddelik bir tavsiye listesi de hazırladı ve özellikle denizaltı filosunun genişletilmesini, hava kuvvetlerine daha fazla uzun menzilli füzeler ve savaş uçakları verilmesini, siber savaşa da hazır olunmasını istedi.
***
Bu haber, William Safire imzalı ve 5 Kasım 2001 tarihinde The New York Times gazetesinde yayınlanan "Sovyetlere karşı Çin'i kullandık; Müslümanlara karşı Türkiye'yi kullanalım" başlıklı yazıyı da hatırlatıyor!
Safire, "ABD eski başkanlarından Richard Nixon ile Arasat'ta bir röportaj" gibi ustaca bir yöntem kullanarak bir ölünün ağzından Amerika'nın stratejik ve taktik hesaplarının ne olması gerektiğini yazmıştı.
Hayali röportajda, Nixon, hayali bir tehdide karşı Bush ve ekibinin büyük bir strateji geliştirmesi gerektiğini söylüyordu:
"Nasıl ki Sovyetlere karşı Çin kozunu kullanarak Komünist Bloğu böldük, Müslümanları da aynı şekilde böleceğiz. Sizin kuşağınızın kozu, güçlü ordusuyla laik Müslüman ülke olan Türkiye. Ankara ile Türk sınırını geçip Kuzey Irak'ı ele geçirmek üzere anlaşmak iyi fikir. Saddam'ın biyolojik ve nükleer silah tehdidi ve terör bağlantılarının meşrulaştırdığı kısa bir savaş. Kuzey Irak rahatlıkla günde yaklaşık iki milyon varil petrol üretebilir. İkinci olarak, Türkiye, kendi Kürt problemini, kendi payına düşen dilimde Kürdistan diye adlandırılan bir özerk bölge oluşturarak çözecektir."
***
Nitekim olaylar böyle gelişti. Her ne kadar 1 Mart tezkeresi geçmediği için ABD ordusu Mersin'den Hakkari'ye kadar uzanan Türkiye topraklarını, askeri havaalanlarını, Samsun ve Trabzon limanlarını ele geçiremediyse de Türkiye hava sahasını kullanarak Irak'ı parçaladı. Türkiye'ye Barzani devletinin ebeliğini de yaptırdılar, Barzani ordusunun eğitimi için bile Türk generaller kullanıldı!
Yine ABD, Türkiye'deki siyasi iktidarı ile birlikte "eğit donat" hareketleriyle silâhlı gruplar oluşturarak Suriye'yi böldü ve orada da bir terör devletinin temelini attı.
***
Orman yangınları ile baş edemeyen ABD, Rusya ve Çin ile savaşamayacağını anladı ama hâlâ kendi müttefiki Türkiye'yi Suriye'den, Doğu Akdeniz'den, Ege'den, Balkanlar'dan hatta Karadeniz'den kuşatmakla meşgul!
Kaşıkçı cinayetinin bu konularla bağlantılı olduğu kesin ve ABD yönetimi ve CIA, bu defa, S. Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda Türkiye'ye açık verdi, hatta suçüstü yakalandı!
İktidar bu fırsatı nasıl değerlendirecek? Seçim kazanmak ve rejim değişikliğini sağlamlaştırmak için Fetullah Gülen'in iadesi mi önemli yoksa Suriye'nin kuzeyindeki terör devletinin tasfiyesi mi? Fetullah Gülen iade edilirse, FETÖ silinecek mi?