Bahçeli 3 ilden 1'ini aldı...
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Bu seferki buluşma öncekilere göre daha uzun sürdü. Toplam 55 dakika... Süre uzayınca görüşmenin kapsamı da mutlaka genişlemiştir!..
Saraydaki R. Erdoğan Doktor Devlet Bahçeli görüşmesi biter bitmez siyasi kulislere müjdeli haber pompalandı; "İttifak tamam. İki lider tekrar bir araya gelecek. Son rötuşları yapacak..."
Kulisler mutlu edildikten sonra sarayın sözcüleri çıktı sahneye:
"* Memnuniyet verici noktadayız.
* Önemli ve verimli bir görüşme yapıldı.
* Yerel seçimlerde işbirliğine dönük önemli bir aşamaya geldik.
* Genel başkan yardımcıları bir araya gelecekler. Tekrar kendi vardıkları sonuçlarla genel başkanlara rapor sunacaklar.
* Liderler tekrar bir araya gelecek.
* Böylece yerel seçimlerle ilgili çerçeve ortaya çıkacak. Çerçeveyi, genel başkanlar açıklayacak."
Tüm bunların ardından bir denmez mi "Cumartesi, Cumhurbaşkanımızın başkanlığındaki tanıtım toplantısında Ankara, İstanbul, İzmir dahil yaklaşık 40 yerdeki adayları ilan edeceğiz." Haydi, buyurun buradan yakın!.. En azından siyasi nezaket gereği, çerçevenin belirlenip liderler tarafından açıklanmasını beklemek gerekmez mi?.. Bu ne acele?..
***
55 dakikalık monoloğun sona ermesinin ardından saray sözcüleri açıklama yaparken MHP kanadından ses seda çıkmaması dikkat çekiciydi. Doktor Devlet Bahçeli'nin alkışçılarının ağzını bıçak açmıyordu. Tivıtır bile çok mahsunlaşmıştı!.. Dikkat ederseniz, açıklamaya yapan saray sözcüsü, bu iş oldu bitti havası verirken yine de dikkatli bir dil kullanıyordu. Bunun yanında, Cumartesi günü yapılacak açıklama ilan edilerek hem MHP daha çok sıkıştırılıyor hem de "Herkes kendi yoluna gider haa!" mesajı verilerek aba altından sopa gösteriliyordu. Dünkü havuz medyasının manşetleri de "Yerel Seçimde de Cumhur İttifakı" diye bayram ediyordu. İliştirilmiş basının haberlerinde, tüm sorunların halledildiği, geriye MHP'nin istediği 3 ilde -Adana, Mersin, Manisa- ittifakın nasıl işleyeceğine ilişkin formül bulunması kaldığı yazılıyordu.
Peki, sarayda 55 dakika süren monoloğun içinde ne vardı?.. Güya, "ben istemedim o çağırdı" mesajı vermeye çalışarak, "gündemi davet sahibi belirler" diyen Bahçeli'nin eli kolu bağlıydı bir kere. Peşin teslim olmanın dezavantajı ile gittiği bir yeni görüşmede daha pazarlık şansı yoktu. Erdoğan da ona pazarlık şansı aralamayı aklının ucundan bile geçirmiyordu. Zaten randevu talebi Bahçeli'ye iletilirken gereken her şey gayet diplomatik bir dille kendisine iletilmişti!.. Kayıtsız şartsız şak şakçıların gönlü hoş olsun, gazları alınsın diye davetin saraydan yapıldığı müştereken ilan edilmişti.
Doktor Devlet Bahçeli, "Adana, Mersin, Manisa MHP'nin Cumhur ittifakı şartı" diye sunulan formülde istediğini alabildi mi?.. Saray kaynaklarından aldığım bilgilere göre, "hayır." R. Erdoğan, 55 dakikalık monologda söz yerel seçimlerde Cumhur İttifakı'nın işlemesine gelince, sadece Manisa'yı MHP'ye bırakabileceklerini ifade etmiş. Yani, "Adana ve Mersin'de aday çıkartmakta kararlıyız. Siz bize destek verin" demiş. Yani, "Manisa'yı kabul ettiniz, ettiniz. Yoksa herkes kendi yoluna" mesajı vermiş.
Geriye ne kaldı?..
MHP'ye bazı küçücük ilçe belediye başkanlıkları ve AKP'nin hoş görüsü (!) dahilinde ikram edebileceği belediye meclis üyelikleri ve belediye başkan yardımcılıkları formülü.
Eğer hala bana "Yerel seçimlerde Cumhur İttifakı tamam mı?" diye soruyorsanız "Tamam. Sıkıntı yok" derim. Çünkü, Doktor Devlet Bahçeli mecbur, başka şansı yok. Çünkü, MHP, Doktor Devlet Bahçeli'ye mahkum olmuş, şak şakçıların küçük koltuklarında küçük krallıklarını sürdürebilmeleri için başka şansları yok. Geriye tabanın gazını almak kalıyor. "Ülke ve devlet menfaatleri için yapılacak fedakarlık" adına, hiç birimizin aklının eremeyeceği, sadece bir bilenin bilebileceği bir formülü uydurmak da zor bir iş değil.
Çerçeve nasıl açıklanırsa açıklansın... Hatta, sürpriz olur ama yine ittifak yok tiyatrosuna dönülsün... Ve hatta, Adana ve Mersin MHP'ye bırakılmış gibi yapılsın... Sonuç değişemez. Doktor Devlet Bahçeli yerel seçimde de AKP'ye istediklerini vermek için elinden gelen her şeyi yapar. Tüm illerde aday çıkartıyor gibi görünse bile. Bu ittifak formülü ne 5 Haziran seçimleri sonrası, ne 16 Nisan referandumu öncesi ne de 24 Haziran seçimleri sırasında bulundu... Sihirli formül (!) 2002 seçimleri öncesinde kağıda yazılıp görevli memurların eline tutuşturuldu. Tıkır tıkır da işlemeye devam ediyor...
Hani, birileri sürekli bir üst akıldan bahsediyor ya!.. İşin formülü orada gizli...
Bu tezgahlar nasıl bozulabilir?.. "Demokrasi", "parlamenter rejim", "Atatürk", "hak hukuk, adalet", "bayrak", "din,iman", "milliyetçilik", "laiklik", "özgürlük" diyenlerin samimiyetiyle... Eğer, gerçekten samimi iseler, sürekli AKP değirmenine su taşımaktan vazgeçerler. "Ben"lerini bir tarafa bırakarak önümüzdeki bu son demokratik seçim için akli ve ilmi hareket ederler. Güç birliği oluştururlar. Yoksa... 31 Mart seçimlerinden sonra önümüze gelecek sandıklar sadece formaliteden ibaret olur. Daha açık yazayım;
Sözde seçimlerde, oy verme işlemi devam ederken, saat 12 sularında tüm yandaş televizyonlar; "Kesin olmayan sonuçlara göre başkan yüzde 80 ile kazandı" diye duyurur!..