‘ABD Fırat’ın doğusunu kendisi için kırmızı çizgi yaptı, Türkiye’nin operasyonunu engellemek için her girişimde bulunur’
Ceyda Karan 01 Ocak 1970
Naim Babüroğlu’na göre ABD Suriye’deki gözlem noktalarını Türkiye’nin PYD/PKK’ya hamlesini engellemek için kuruyor. ABD’nin Doğu Akdeniz’i de içeren bir strateji uyarınca Fırat’ın doğusunu kendisi için ‘kırmızı çizgi’ yaptığını belirten Babüroğlu’na göre durumu ‘beka sorunu’ gören Ankara, Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki gibi operasyona girişebilir.
ABD yönetimi, Suriye'nin kuzeydoğusunda gözlem noktaları kurma kararını ‘Türkiye'yi IŞİD unsurlarından korumakla' izah ediyor. Türkiye ile son MGK toplantısında ABD ordusunun bu girişimine karşılık ‘herhangi bir oldu bittinin kabul edilmeyeceği' tavrı koymuş durumda. ABD'nin Suriye'de PYD/PKK hamleleri tartışılırken Pentagon'dan Türkiye'nin Rusya'dan S-400 savunma sistemleri alması halinde sadece F-35 projesinden değil diğer önde gelen silah alımlarının da sonlandırılmasını içeren gizli rapor sızdı. Diğer yandan Türkiye Rusya'dan da İdlib'deki silahsızlandırılmış bölge ile ilgili ikazlar alırken son Astana toplantısında TSK'nın İdlib'den çekilmesi garantisi verdiği açıklamaları gündeme damgasını vurdu.
Türkiye-ABD-Rusya denklemindeki son durumu, ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki motivasyonunu İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu ile konuştuk.
‘ABD, PYD'Yİ KORUMAK İÇİN GÖZLEM NOKTALARI OLUŞTURUYOR'
Naim Babüroğlu'na göre, ABD yönetiminin Suriye'nin kuzeydoğusundaki tutumu 1990'larda Irak'ın kuzeyinde uyguladığı politikalarla tam olarak örtüşüyor. ABD'nin Suriye'de gözlem noktaları kurma kararının bölgede ortak gördüğü PYD/PKK'yı korumak amaçlı olduğu görüşündeki Babüroğlu, TSK'ya verilen mesajın da ‘ateş açmayın, operasyona yeltenmeyin' olduğunu kaydetti:
"Amerika Birleşik Devletleri'nin Fırat'ın doğusunda gözlem noktalarını oluşturması şu anlama geliyor. 1990'larda Kuzey Irak'ta 36. ve 32.'ci paralelin kuzeyinde güvenli bölgesi ilan etmişti ABD. Sonra uçuşa yasak bölge ilan etti ve sonra İncirlik'ten kalkan ABD, İngiltere, Fransa uçakları Kürtleri Saddam Hüseyin'e karşı korumak için böyle bir harekat oluşturmuştu. Sonra genelkurmay kayıtlarından ve orada görev yapan personelin anılarında ve belgelerinden şunu anlıyoruz. 36.'cı paralelin kuzeyinde oluşturulan uçuşa yasak bölge, PKK bölücü terör örgütünün yeşermesine, güçlenmesine neden oldu. Bu tarihi bir hatırlatma. Suriye'nin Kuzeydoğusu dediğimiz yer, burası aslında Suriye'nin kuzeyi değil, Fırat'ın doğusu dediğimiz alan Suriye coğrafyasının yüzde 30'unu kapsıyor. Yani güneyde Irak sınırına kadar bütün bölgeyi kapsıyor. Bazı yerlerde Suriye'nin kuzeyi diye geçiyor, bu doğru bilinen bir yanlıştır. Türkiye-Suriye sınırı 550-600 km'dir. ABD gözlem noktaları kuracağını belirtti ve çalışmaya başladı. Sahadan gelen bilgilerden anlıyoruz ki il gözlem noktası bitmek üzere. Gözlem noktalarının kurulmasından önce Türkiye, ağır silahlarla özellikle Kobani dediğimiz Ayn el Arap'ın o bölgesinde PYD-PKK terör örgütünü ateş altına aldı. Sonra ABD hemen gecikmeden onlarla beraber devriye faaliyeti yürütmeye başladı Fırat'ın doğusunda. Bu ABD'den şu yönde bir mesajdı: ‘PYD-PKK bizim ortağımız Suriye'de. Dolayısıyla onları hedef alıyorsunuz, biz onlarla beraberiz' anlamındaydı. İkinci adım olarak gözlem noktaları geldi. Çünkü Türkiye en yetkili ağızdan Fırat'ın doğusuna yapılacak harekat için ‘Planları tamamlandı, operasyon planı hazır, masada duruyor. Her an Tür Silahlı Kuvvetler unsurları operasyon düzenleyebilir' mesajı veriyor. Hem obüs atışı hem de bu mesajın son zamanlarda sık sık tekrar edilmesi sonucunda Amerika Birleşik Devletleri ortak dediği PKK-PYD'den ben şu dönemde vazgeçmem diye ifade ettiği onları korumak için gözlem noktaları oluşturuyor. Çekiç güç dediğimiz olaya benzerliği burada. Gözlem noktalarının anlamı; ‘Biz PYD-PKK ile beraberiz, onlarla devriyeyi icra ediyoruz, bu gözlem noktalarında biz varız, artık Türkiye olarak ateş etmeyin. Biz size eğer bir tehdit olursa bildiririz. Dolayısıyla buraya bir operasyona da yeltenmeyin. Fırat'ın doğusuna operasyon girişiminde de bulunmayın. Çünkü burada sadece PYD-PKK yok, ortağımızdır onlar, onlarla beraberiz'."
‘ABD FIRAT'IN DOĞUSUNU KIRMIZI ÇİZGİSİ YAPTI. ABD İRAN'A KARŞI SAVAŞTA PYD/PKK'DAN VAZGEÇMEZ'
ABD için artık Fırat'ın doğusunu kırmızı çizgi olarak ortaya konulduğunu belirten Babüroğlu'na göre Washington, Türkiye'nin o bölgeye düzenleyeceği herhangi bir operasyonu engellemek için elindeki tüm kartları kullanacak. Washintgon için Suriye'nin ötesinde bölgedeki planları için PYD/PKK'nın önemine atıf yapan Babüroğlu, özellikle İran'a yönelik hibrit savaşın sürdürülmesi arzusuna dikkat çekti:
"Menbiç ile Türkiye ve ABD arasında orta yol bulunacağını değerlendiriyorum. ABD, bu yol haritasında uzlaşılan maddelerde zaman kazandı, oyaladı, geç kaldı. Menbiç'teki PYD-YPG unsurlarını Fırat'ın doğusuna göndermekte geç kaldı. PYD-YPG unsurlarının ağır silahlarını toplamada, bir de Menbiç'te son adım olarak ABD ve Türkiye'nin ortak bir yönetim kurması, bunlar gerçekleşmedi. Sadece Menbiç dış kuşağında ABD ve Türk askeri unsurları ortaklaşa koordineli olarak bir devriye faaliyeti yürütüyorlar. Orası da daha bitmedi. Dolayısıyla o ABD'nin taktik bir kartı. Şimdi ABD Menbiç'te orta yol bulur. Fırat'ın doğusu ABD için kırmızı çizgidir. ABD iki gün önce, ‘Biz buradaki PYD-PKK'dan vazgeçemeyiz, ortağımızdır' açıklaması yaptı. İki nedenden dolayı, bir Suriye'de DAEŞ/IŞİD henüz bitmedi. Halbuki Suriye'deki IŞİD 1500 kişiye kadar düştü. Yani o kadar 7000 PYD-PKK'lıya ihtiyacı yok. İkinci konu, ‘Biz İran'a karşı kullanacağız' dedi. İran'ın Suriye'deki varlığının yok edilmesi. Bu İran'a karşı başlatılan ekonomik operasyon deyin, psikolojik operasyon deyin, mezhepsel yapıyı kaşıyıcı operasyon deyin, bu hibrit savaşın özellikleri. ABD'nin burada kalıcı olduğunu biliyoruz ama artık ABD'nin de PYD-PKK'dan vazgeçmeyeceğini kesin olarak biliyoruz. Çünkü İran'a başlatılacak olası operasyonun ne zaman biteceğini kimse bilmiyor. Suriye'de 2011'de başladı, 8 yıldır devam ediyor. Afganistan'da 80'lerde başladı, 35 yıldır devam ediyor. Demek ki biz PYD-PKK'yı İran'daki rejim değişecek, o, bu değişecek, uzun yıllar alacak.
‘FIRAT'IN DOĞUSUNDAN DOĞU AKDENİZ'E UZANAN HAT'
Babüroğlu, ABD yönetiminin bölge politikalarının salt Suriye ile alakalı olmadığını, Türkiye-Rusya ilişkileri, Doğu Akdeniz'deki enerji alanları, Ankara'yı son dönemde sıkıştıran Yunanistan, Rum Yönetimi, İsrail ile Mısır'ın yakınlaşmasına da dikkat çekti:
"Sonuç olarak şuna gelelim. ABD, Fırat'ın doğusunda Türkiye'nin operasyonuna sıcak bakmaz. Onu engellemek için her türlü çabayı, her türlü girişimi yapacak, her türlü kartı kullanacaktır. Bunun önünde S-400 var, Doğu Akdeniz'deki enerji alanlarında ABD'nin Yunanistan ve Rum yönetimini destekleme faktörü var. Milli Güvenlik Kurul kararında bahsedilen stratejik düzeyde iki konu var. Bir Fırat'ın doğusu, iki Ege ve Doğu Akdeniz'deki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal çıkarları. Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile Yunanistan'ın Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yetki alanları içinde olan doğal enerji kaynaklarını Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ı dışlayarak, diğer ülkelerle anlaşma yaparak sondaj çalışmalarına başlaması. Bu kabul edilemez diyor Türkiye. Diğer yandan ABD'nin Exxon petrol şirketi sondaj çalışmasına başladı. ABD'nin enerjiden sorumlu bakanı da Kuzey Kıbrıs yönetimi enerji bakanını ziyaret etti ve sizi destekliyoruz dedi. Bu da ABD'nin elinde önemli stratejik bir kart. Bir tarafta Fırat'ın doğusu, bir tarafta Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ulusal çıkarlarının Yunanistan ve Güney Kıbrıs tarafına gitmesi."
‘TÜRKİYE, RİSKLERİ GÖZE ALARAK ABD'YE RAĞMEN BU OPERASYONU YAPMALI'
Babüroğlu'na göre ankara ise ‘beka sorunu' nedeniyle ABD'ye rağmen Fırat'ın doğusuna operasyon yapabilir. Bu noktada Türkiye'nin Kıbrıs Barış Harekatı'na atıf yapan Babüroğlu, bu harekatın da ABD'nin itirazları hilafına gerçekleştirildiğini, Türkiye tarihinde benzeri gelişmelerin de bulunduğunu anımsattı. Ancak Babüroğlu'na göre Ankara böylesi bir operasyona girişirse Rakka yahut Deyr ez Zor'a kadar gidemez ve operasyonun çerçevesini sınırlı tutmak durumunda kalır:
"Türkiye bu operasyonu yapmak durumundadır. Çünkü Türkiye bir beka sorunu olarak görüyor bunu. 550-600 km sınırda 70 bin kişilik teröristik güce ulaşan birinci tehdit olan bir terör örgütü var PYD-PKK. Bu benim coğrafi bütünlüğüme kastediyor. O halde ben bunu etkisiz duruma getirmek zorundayım diyor. Bu güvenlik kurulu belgelerine de yansıdı. Tarihi sürece baktığımızda Türkiye'nin zorda kaldığı süreçler vardır geçmiş dönemlerde. Mesela 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda NATO'ya ve ABD'ye rağmen ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yetersiz çıkarma araçlarına rağmen Kıbrıs Barış Harekatı başarıyla icra edildi. Oradan bir yaklaşımı örnek alarak Türkiye, riskleri göze alarak ABD'ye rağmen Fırat'ın doğusunda 30-40 km derinlikte Afrin operasyonuna benzer operasyonlar yaparak 2-3 tane cep oluşturur. Fırat'ın doğusunda, Suriye'nin kuzeyinde. İlk cebi oluşturduğunda Tel Abyad'da ve Kobani'de Süleyman Şah Türbesi'nde bulunan 37 km güneydeki eski yerine konuşlandırır. Bunu belki ABD'yi biraz ikna ederek yapar, belki de buna rağmen yapar. PKK-PYD'nin kaçacağı Rakka, Deyr-i Zor'a kadar operasyon gitmez. Gitmeyeceği için de PYD-PKK kaçacaktır. ABD en son PKK terör örgütünün üç tane sözde yöneticisi bir ödül koydu. ‘Biz PKK'yı gözden çıkarıyoruz, Suriye'deki PYD bununla beraber eşdeğer değil' mesajı verdi. Bunun maksadı şuydu. Oradaki sözde PKK liderliğini etkisiz hale getirmek, PYD'yi etkili duruma getirmek. ABD böyle bir harita çalışmasın da olsa bile jeopolitik yapı Rusya, İran, mevcut Suriye yönetimi, Irak mevcut durum buna şu an itibariyle müsaade etmez, izin vermez. Türkiye'nin başını çok ağrıtır. Çünkü şunu unutmayalım. Suriye dediğinizde Türkiye sadece Suriye Arap Cumhuriyeti ile komşu değil orada, iki devlet ile komşu. Aynı zamanda Suriye'de Rusya ile komşu. Rusya hiçbir zaman ayrılmayacaktır oradan. ABD ile komşudur, o da ayrılmayacaktır ve PYD-PKK terör örgütü ile komşudur Fırat'ın doğusunda. Dolayısıyla Rusya'ya komşu olan bir Türkiye, komşusu İran'a rağmen Suriye coğrafyasını bir bölümünü ABD istedi diye sınırlarını geriletme durumuna geçmez."
‘TÜRKİYE'NİN S-400 KARARI NATO VE ABD İÇİN BİR PRESTİJ KAYBIDIR'
Babüroğlu, Türkiye-ABD ve NATO ilişkilerinde bir başka keskin başlık haline gelen Türkiye'nin Rusya'dan S-400 savunma sistemleri alımı kararının Moskova için prestij haline gelirken NATO ve ABD için aksi bir görünüm ortaya çıktığını anımsattı. Ancak ABD'nin elinde hem Fırat'ın doğusu kartının hem de Doğu Akdeniz kartının bulunduğunu anımsatan Babüroğlu, Ankara'nın bu koşullar altında Rusya ve İran'ı karşısına alacak bir hamleye de girişemeyeceği görüşünü dile getirdi:
"Türkiye 2019'da şu tehditlerle ve şu gündem maddeleriyle uğraşacak. Fırat'ın doğusu birinci öncelikli. İki Doğu Akdeniz'deki enerji savaşları devam edecek. Üç, PYD-PKK devam edecek ve Menbiç ile ilgili orta yol belki bulunacak. Türkiye bu Fırat'ın doğusu ve Doğu Akdeniz'deki ikilem arasında bir de S-400 olayı var. Putin teslimatı hızlandırmaya çalışıyor. Para almasa bile hibe etse bile NATO üyesi olan bir Türkiye'nin NATO ve ABD'nin düşman olarak gördüğü bir ülkede Rusya'dan böyle stratejik bir düzeyde bir silah alması için Putin'in Rusya'sı için müthiş bir prestij kazancı, NATO ve ABD için bir prestij kaybıdır. Bu S-400 olayı ABD açısından önemli bir karttır. ABD dikkat ederseniz son zamanlarda yapılan bir çalışmayla Türkiye'ye bazı önerilerde bulunuyor. S-400 hava savunma sistemi yerine onun alternatifi olan NATO'ya entegre başka savunma sistemini verme çalışmaları devam ediyor. Öte yandan Türkiye de parasının bir kısmını ödedi, anlaşma yaptı, vazgeçemiyor şu anda. İleride ABD elinde bir Fırat'ın doğusu kartı var. Doğu Akdeniz ile ilgili Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ilgilendiren bir konuyla ilgili elinde önemli bir kart var. Bu iki kartı ileri sürdüğü zaman bu iki kartla Türkiye S-400 konusunda ne yapar sorusu var. S-400, Türkiye'ye yerleştirildi, bu sefer NATO ve ABD'nin tavrı ne olacak? Eğer Fırat'ın doğusu böyle devam ederse kırmızı çizgi daha da kalınlaşacak, PYD-PKK'ya destek daha da artacak, Doğu Akdeniz ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimine gösterilen destek daha da artacak. Türkiye, Fırat'ın doğusuna bir operasyon yapmak zorundadır. Burası benim siyasi bütünlüğüme kasteden bir yapı. O halde yapacaksa Rusya ve İran'ı karşısına alamaz Türkiye. Bir yandan operasyon yapıp ABD'yi karşısına alan bir ülke, öte yanda Rusya ve İran'ı da karşısına alamaz. Amerika'ya MGK bildirisinde Fırat'ın doğusu için bir mesaj verildi. Doğu Akdeniz'de Yunanistan desteklediği için mesaj verildi. İran'daki yapmayı öngördüğü operasyonda Türkiye'nin yer almayacağını ve Türkiye'nin ABD'nin operasyonunu onaylamadığını, İran'ın yanında olduğunu belirtti. Bir de oradaki emrivakilere izin vermeyeceğiz, sessiz kalmayacağız demesi de ABD'nin gözlem noktaları türü bazı oluşumlar yapmasıdır. Bu ABD'ye bir mesajdır."
‘TRUMP İÇİN KAŞIKÇI OLAYI MÜTHİŞ BİR SİLAH'
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinde eline ‘koz geçtiği' görüşleri öne çıkarken, Babüroğlu, Kaşıkçı'nın asıl Trump yönetimi için müthiş bir silah olduğunu düşünüyor. ABD'nin bu sayede Suudi veliaht prensine istediği her şeyi yaptırabildiğini söyleyen Babüroğlu, Washington'ın sessiz derinden Arap NATO'su kurma çalışmalarına hız verdiğini de anlattı. Babüroğlu'na göre ABD İran'ın üzerine de kendisi gitmeyip böylesi bir ittifakı salacak:
"Kaşıkçı olayında şu an itibariyle Trump yönetimi Veliaht Prensi suçlama yönünde değil, sürekli kaçınıyor. Ne zamana kadar devam eder, Kongre'nin çalışmaları var, raporu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Genç Veliaht Prensin Türkiye'ye karşı tutumu var. ABD'nin liderliğinde Körfez ülkelerinden oluşan 9 ülke Arap NATO'sunu kurma yolunda hızla adım atıyor. Son zamanlarda yabancı medyada okuyoruz. Buna MESA diyorlar, yani Orta Doğu Stratejik İttifakı. Bu Arap NATO'sunda ABD'nin çok çıkarı var. NATO'yu gönderemediği yere bunu gönderecek. İran'a karşı operasyonda bunu kullanacak. Petrol, enerji kaynaklarının kontrolünde bunu kullanacak. Bulunmaz bir fırsat. Trump için Kaşıkçı olayı müthiş bir silah. Çünkü istediğini şu an Veliaht Prense yaptırıyor. Kaba tabirle, bu Kaşıkçı cinayetini nedeniyle esir almış Trump, çok mutlu. ABD'nin diğer demokratik örgütleri karşı çıkıyor. Türkiye hiçbir zaman Trump'a, ‘Şunu kabul et, şöyle somut deliller var' diyemez. Ama Türkiye hangi tavrı alırsa alsın, Suudi Arabistan Türkiye'yi rakip olarak görüyor. Özellikle Suriye ve Irak'taki, Körfez'deki dış politikaları İsrail ve ABD ile beraber Türkiye aleyhinde politikalar izliyor şu anda. Onun için Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin ben yumuşasa bile Suudi Arabistan'ın stratejik hedefinin değişeceğini sanmıyorum. Oradaki hedefi hepimiz biliyoruz, 2015'te İsrail ile yapılan anlaşmayı. Bir Kürt devletinin kurulması konusunda hem ABD'yi destekliyor hem İsrail'i destekliyor Suudi Arabistan. Türkiye 2019'da iki cephede savaşmaya zorlanacak. Birinci cephe Fırat'ın doğusu, ikinci cephe Doğu Akdeniz. Bir cephede savaştığı zaman Yunanistan'ın ağzı açık bekliyor. Karasularını 12 mile çıkarma girişimleri devam ediyor. Bu olayda S-400 kilit faktör oluyor. Acaba Türkiye S-400'den vazgeçebilir mi ya da alıp kullanmama durumuna gelebilir mi ABD ‘nin elindeki kartları etkisiz hale getirmek için?"