5 yıl sonra Gezi Direnişi?
Emre Kongar 01 Ocak 1970
Gezi Direnişi’nin, beş yıl sonra neden gündeme getirildiğine ve insanların bu gerekçeyle neden hapse atıldığına ilişkin bir anket yapılsa aşağıdaki sorular sorulurdu sanıyorum.
1) Gezi Direnişi’nin yeniden canlanacağından, tekrarlanacağından mı korkuluyor?
2) Gezi Direnişi bahane edilerek, tüm muhalifler susturulmak mı isteniyor?
3) Hep çatışma stratejisi uygulayan iktidar, yerel seçimler öncesinde elinde başka koz kalmadığı için Gezi üzerinden mi gerilim yaratmaya çalışıyor?
4) Gezi Direnişi’nin yeniden gündeme getirilmesi için yeni yasal girişimler, hazırlıklar mı var; yoksa böyle hazırlıklar yok da, sanki böyle girişimler varmış ve üstelik bunlar yasa dışıymış gibi hayali düşmanlar yaratılmak ve bunlara karşı yeni baskı tedbirleri getirilmek mi isteniyor?
5) Topluma uygulanan siyasal baskının artık tahammül sınırlarını aştığı görülüyor ve bunun sonuçlarından mı endişe ediliyor?
6) Ekonomi çöktüğü için, geçim sıkıntısı çeken geniş kitlelerin toplumsal direniş ve protesto olaylarına yöneleceğinden mi korkuluyor?
7) Yöneticilerin Gezi olayları konusunda bir türlü kurtulamadıkları, haksızlık, hukuksuzluk, beceriksizlik yaptıkları ve yenildikleri gibi duyguları var da onlar mı tamir edilmeye çalışılıyor?
8) Her otoriter iktidarın, güçsüzleştikçe daha baskıcı yöntemlere başvurması olayı mı yaşanıyor?
9) Eski devlet yıkıldığı halde, yeni devletin temelleri atılamadığı ve etkin işleyişi sağlanamadığı için bu kaosun yarattığı tepkilerden mi korkuluyor?
10) Hepsi mi?
11) Hiçbiri mi? (Düşündüğünüz nedeni yazınız.)
***
İçişleri Bakanlığı’nın Eylül 2013 tarihli bir raporunda, 80 ilde 3 milyon 545 bin kişinin eylemlere katıldığı, 4 bin 725 gösterinin düzenlendiği, 5 bin 341 kişinin gözaltına alındığı, Twitter’da 150 konu başlığı (hashtag) altında 39 milyon tvit atıldığı belirtiliyor.
Bu bilgiler ışığında, belki böyle bir anketin son sorusu da şu olabilir:
Bu kadar geniş katılımlı bir olayı, herhangi bir örgüt, parti veya kişi organize edebilir mi?
***
Bu yazıyı Anayasa’nın 34’üncü maddesiyle bitirmek istiyorum:
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteriyürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni,suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasındauygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”
***
DİREN ANAYASA...
DİREN HUKUK DEVLETİ...
DİREN ADALET...
DİREN DEMOKRASİ!