« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Ara

2018

İslam’ı doğru anlama gayreti neden fitne olsun ki?

Mehmet Ocaktan 01 Ocak 1970

Bir Müslümanın, Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin evrensel mesajlarının rehberliğinde yaşadığımız dünyayı anlaması, yorumlaması ve yaşanabilir bir dünyanın oluşması için kendince bir katkıda bulunma çabasından daha saygın bir davranış olamaz. Zira bu aynı zamanda insanın bizatihi kendi varoluşunu zihinsel düzlemde kavrama ameliyesinin bir cüzüdür.

Zaten esas olan da, aklımızın sınırları dahilinde bu dünyadaki yerimizin ve varlığımızın hikmetini düşünmektir. İnsanoğlunun yüzyıllar içinde oluşturduğu tecrübeler göstermiştir ki, varlığımızı bu kainatın bir sayfası olarak okumakla ancak hikmete ulaşmamız mümkün olabilir. Çünkü biz istesek de istemesek de varlığımızın hikmeti, bu kainatın anlamında gizlidir.

Daha somut olarak ifade etmek gerekirse dünyanın ve insanlığın geçirdiği değişimleri, tecrübeleri akılla ve hikmetle kavramak ama bunu yaparken de önce İslam’ı doğru anlamak ve her çağın diline doğru tercüme etmek gerekiyor.

Aslında bugün yaşadığımız sorunlara çözüm üretebilmek için klasik kültürümüzden intikal eden İslam anlayışını yeniden gözden geçirme zarureti bulunmaktadır. Mesela Asr-ı Saadet dönemi her Müslüman için güzel bir özlemdir. Ancak saadet asrını Müslümanların kıyamete kadar aynı şekil ve kalıplar içinde yaşaması gerektiği gibi değerlendirirsek doğru sonuçlara ulaşmamız mümkün olmayabilir. Çünkü biz farklı zamanlarda, farklı kültürlerde yaşıyoruz ve bugün o dönemin coğrafi, kültürel ve de sosyolojik şartları içinde değiliz. Zaten tarihsel süreç içinde İslam’ın farklı yorumları, farklı uygulamaları hep var olagelmiştir. Elbette Allah’a iman, ahirete iman ve peygamberlere iman gibi temel akidelerde bir değişim söz konusu değildir.

Şunu biliyoruz ki yüzyıllar içinde toplumların günlük yaşayış kuralları, insanlar arasındaki ilişkiler, sosyal yapı ve kamu hayatına ilişkin kurallar sayısız kere değişti ve değişmeye de devam ediyor. Ama vahyin özü değişmedi, dolayısıyla bugün Müslümanlara düşen, Asr-ı Saadet kalıplarına aynen dönmek değil, evrensel mesajı akılla ve hikmetle değerlendirerek yaşadığımız çağa taşımaktır. Zamanı tersine çeviremeyeceğimize göre, modern zamanların şartları içinden İslam’ı okuyarak güncelleştirip hayatımıza nakşetmektir.

Maalesef günümüz İslam dünyasında ve özellikle de Türkiye’de İslam bağlamında Müslümanların sorunlarını konuşmak, tartışmak pek mümkün değil. Herkesin kafasında şekillenen görsel bir dindarlık algısı var ve dolayısıyla şekilleri zorlayan, sorgulayan yaklaşımlar hem tehlikeli hem de fitne olarak değerlendiriliyor.

Dini şekillere hapseden dindar kesimlerin İslam anlayışı yobaz olduğu kadar, tehlikeli de... Ne yazık ki bu kesimlere İslam’ın temel esaslarını oluşturan hak-hukuk, adalet ilkesini ve birey özgürlüğünü anlatmak mümkün değil.

Kimse ‘resmi dini söylem’in oluşturduğu geleneksel İslam konforunun bozulmasını istemiyor. Mesela sakal, sarık, cübbe, misvak gibi ritüelleri neredeyse dinin esası gibi algılayan günümüz Müslümanları, İslam’ın esası olan hukukun üstünlüğü ve kişi haklarının teminat altına alınması konusunda ne yazık ki aynı hassasiyeti göstermiyorlar.

Düşünün ki “İslam ülkelerinde hukuk yok, adalet yok, özgürlük yok, demokrasi yok, koyu bir istibdat hakim” benzeri bir ifade kullandığınızda, anında itirazlar başlıyor. Ve hemen savunmacı bir refleksle “Müslüman ülkeleri bırak, Batı’nın Müslümanlara yaptığı zulümleri anlat, ne var Müslümanların halinde?” benzeri yaklaşımlarla İslam toplumlarını aklama yarışına girilir.

Elbette Batı’yı aklamak ve onların günahlarını örtmek gibi bir niyet içinde olamayız. Ama unutmamalıyız ki, Batı’nın hatalarını konuşmak İslam dünyasındaki adaletsizlikleri ve zulümleri ortadan kaldırmaya yetmeyecektir. İslam’ın çağlarüstü mesajını önemseyen her dindar, önce kendi evinin içini temizlemek, siyasal ve toplumsal alandaki bütün kirliliklere karşı tavır almak zorundadır.

Ziyaret -> Toplam : 125,40 M - Bugn : 166419

ulkucudunya@ulkucudunya.com