ABD ve Suriye: Derinliği anlama çabası
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon konuşmasında “Suriye’den geri çekiliyoruz” açıklaması şaşkınlık yarattı.
Düne kadar, bu köşede de yazılıp çizilen ve söylenen ABD’nin politikasının görünümü şöyleydi:
a) Suriye’yi kesin parçalamak ve bunun aracı olarak PKK-PYD güçlü yapılanması, dahası devletçiği yaratmaktı.
b) ABD böylece hem İsrail’e önemli destek ve Ortadoğu Arap ülkelerine karşı bir çıban başı yaratacaktı. Böylece bir İslam coğrafyası düzenli ve sürekli bir savaş odağı olarak kalacaktı. İslam coğrafyasının bu bölümü asla kalkınamayacak, etnik ve mezhepler arası kışkırtmalar içinde yaşayıp gidecekti.
c) Dahası, burası İran’a karşı gerektiğinde bir üs olarak kullanılabilecekti. 60-70 bin kişilik ağır silahlandırılmış PKK ilişkili PYD ordusu gerektiğinde de İran’a karşı hazırlanıyordu. Tabii bu ordunun öncelikli görevi, Suriye’nin kesin parçalanmasına hizmet etmek ve Türkiye’ye karşı da güçlü bir tehdit olarak kullanmaktı. Irak’a karşı da!
d) Suudiler bu amaçla da silahlandırılıyor, Suudi-İsrail-Mısır-Amerikan aksı da tüm bu politikanın güçlü bir dayanağı olarak inşa ediliyordu.
Bu şimdi ne kadar sona erdi?
Kaybeden ABD
Şu notu öncelikle düşelim: Bu politika, Obama ve 21. yüzyılı Amerikan yüzyılı ilan eden neocon –yeni muhafazakârların ve Pentagon’un politikasıydı.
Trump ve adamları ise, tüccar- bir iş insanı olarak farklı bakıyordu. Çünkü pek çok şey değişmişti dünyada, öncelikle Amerikan iş alanları dünyanın ucuz üretim bölgelerine akmıştı.. Neocon politikası iflas ve gerileme üretmişti.
Rusya ABD için küresel meydan okuyucu değildi, olsa olsa yerel - bölgesel bir güç olabilirdi. Bu da, 70 yıldır savunmasını Amerika’nın sırtına yıkan öncelikle Avrupa’nın derdi olabilirdi, nitekim Avrupa Ordusu kurmaya yöneliyordu.
Trump şunu sorabilirdi: Bugüne kadar Avrupa’nın savunması için kaç on trilyon dolar harcamıştı?
1980 sonrası küreselleşme politikasından esas kaybeden ABD olmuştu.
Esas kazanan yükselen Çin’di.
Zaten Zbigniev Brzezinski, ABD’nin gücünü Pasifik’e yığması gerektiğini açıklamış ve kabul gören yeni küresel stratejiyi belirlemişti.
Trump da benzer düşünüyor. Çin ile ticaret savaşının geri planında bu var.. Çin ile ABD arasında şiddetle süren bir bilgi teknolojileri, bilim savaşı var ki, bunu sonra yazacağım.
Trump ne yapmak istiyor?
Trump, seçilmeden önce ve seçildikten hemen sonra şunu savunuyordu: Suriye’de işimiz ne, oradan çıkacağız... Trump, Rusya ile de düşmanlığı savunmuyordu. Moskova’nın ABD seçimlerinde Trump’ı destekleyen sosyal medya aktivistliği ve Trump’ın ekibiyle Rusya arasındaki ilişkileri de unutmayın, bu ilişkiler nedeniyle Trump ve adamlarının başları hukuki olarak dertte.
Peki neden bu politikasını 2 yıl boyunca hayata geçiremedi? Pentagon ve Yeni Muhafazakârların gücü bunu engelledi diyebiliriz.
ABD’nin Ortadoğu petrollerine bağımlılığı sıfırdır. Bu Avrupa’nın derdi olabilir. Trump Suriye’den geri çekilerek Avrupalıları da sorunlarıyla baş başa bırakıyor. Yeni Muhafazakârların - İsrail ile birlikte Ortadoğu politikalarının ortağı AB idi. Nitekim orada şimdi İngilizler, Fransızlar ve biraz da Almanlar sırıtık kaldı. ABD’nin boşluğunu hiç dolduramazlar.
İhtiyatlı olalım: Pentagon ne kadar direnecek bilmiyoruz. Suriye’nin kuzeyindeki yapılanma ile ABD’nin ilişkisi ne olacak bilmiyoruz.