P. Kd. Alb. H. İbrahim KARAOĞLANOĞLU
01 Ocak 1970
20 Temmuz akşam üstü daha karanlık tam olarak çökmeden, Kıbrıs üzerindeki son Türk jetlerinin korkunç gürültüsü henüz tamamen kaybolmadan, düşmanın harekete geçtiği görüldü. Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) birlikleri, indirme bölgesinin her yanından hücuma geçerken, Yunan Alayı da Türk Alayına karşı şiddetli bir saldırı başlattı.
Lefkoşe ve Gönyeli arasında tank ve zırhlı personel taşıyıcıların desteğinde, yoğun bir topçu hazırlık ateşinden sonra başlayan Yunan Alayının saldırısı yoğundu. 650 kişilik Türk Alayına karşı 950 askeriyle Yunan Alayı zaten üstündü. Üstelik, bir gün önce değiştirilip Magosa'dan bir gemiyle Yunanistan'a hareket eden 500 kişilik Yunan Alayı askerleri, savaşın başlaması üzerine geminin rotasını Baf'a çevirmiş ve Baf'ta karaya çıkarak Lefkoşe'ye hareketle tekrar alaylarına katılmışlardı. Yunan Alayı, RMMO'nın bir kısım topçusu ve tanklarını da emrine alarak, topçusuz ve tanksız Türk Alayına karşı çok üstün bir duruma gelmişti.
Kısa zamanda savaş kızışmış, Yunan Alayının 10 tankı Gönyeli Köyü yamaçlarına kadar ilerlemişti. Türk Alayının Gönyeli Taburu, mevzilerini tutmakta zorluk çekiyorlardı. Ancak saat 21.30'a doğru gerek karanlığın yoğunlaşması, gerekse Türk askerlerinin ısrarla savunması sonucunda düşman taarruzları önce ağırlaştı, ardından da durdu.
Kısa bir süre sonra, Yunan Alayının ihtiyatını cepheye sürmesi üzerine savaş yeniden alevlendi ve gece tüm cephede mücadele yeniden başladı. Yunanlıların, Türk Alayını Kuzeyden Gönyeli üzerinden kuşatarak Boğaz bölgesinden ayırıp imha etmeye çalıştığı anlaşılıyordu. Bunun üzerine Kolordu Komutanı Nurettin Ersin, elinde ihtiyat olarak tuttuğu Hava İndirme Tugayı 4. Taburu'nu Alayın emrine verdi. Ama, tabur irtibat subayının Hamitköy bölgesindeki tabura ulaşması gecikecek ve tabur emri ancak sabaha karşı alacaktı.
Gece yarısı Gönyeliköy'ü düşmek üzereydi. Alay Komutanı Albay Katırcıoğlu, bulabildiği erleri de katarak bir bölük kadar ihtiyatı ile düşmana bir karşı taarruz başlattı. Üç saat kadar süren bu taarruz, düşmanı geriye atmıştı.
Gönyeli Kuzey bölgesini savunan Hava İndirme Tugayı 1. Taburu ve Yeşilhat'la birlikte diğer kesimleri savunan mücahitler de zor saatler yaşıyorlardı. RMMO birliklerinin gece saldırıları, topçu desteğinde tüm cephede hızını artırmıştı. Ufak tefek geri çekilmelere karşın cephe yine dayanıyordu. Düşman, her ne pahasına olursa olsun bu gece bir sonuç almak peşindeydi.
Vakit gece yarısını geçmesine karşın, Alay ve Lefkoşe Sancağı bölgesinde savaş bütün şiddetiyle sürüyordu. Kuzey'de ise tam bir cehennem atmosferi yaşanıyordu. RMMO kuvvetleri, akşam karanlığını bile beklemeden, Girne-Lefkoşe Boğazı'nı tutan Boğaz Sancağı mücahitlerine karşı her taraftan saldırıya geçmişlerdi. Türk Bozdağı ve Doğruyol Tepesi, bütün hücumlara karşı direniyordu.
Ancak saat 22.00'den sonra dengeler değişti. Doğudan gelerek Beşparmak Dağları ormanları arasından sızmayı başaran 33. Rum Komando Taburu Boğaz'daki mücahit mevzilerine sokuldu. Boğaz'ın Batısındaki Doğruyol Tepesi'ni savunan Doğruyol Mücahit Bölüğü'nün 26 mücahidini baskınla şehit ederek bu tepeyi ele geçirdi. Sonra yine aynı sessizlikle Kuzeye dönerek St. Hilarion belgesindeki 1 ve 2. Türk Komando Taburlarını kuşatmaya başladı. Türk Kamonda Taburları Kırnı ve Güneyi bölgesine indikten sonra Kuzeye yürüyüp Boğaz'ı geçerek akşama doğru bu bölgeye ulaşmışlardı ve gece yarısından sonra Kuzeye doğru taarruz ederek Pladini Plajı'na çıkan birliklerle birleşmeyi sağlayacaklardı.
Doğruyol baskınından yaralı olarak kurtulabilen bir mücahidin St. Hilarion kalesindeki Mücahit Tabur Komutanına haberi ulaştırmasıyla durum meydana çıkınca, Türk Komando Taburları karşı harekete geçtiler. Tugayla ve Kolordu Komutanlığı ile telli ve telsiz bağlantı kuramayan Komanda Tabur Komutanları, Plaj bölgesine taarruzdan vazgeçip Boğaz'ı tekrar ele geçirmek kararına vardılar.
Birinci Komanda Taburu'nun gece yarısında Doğruyol Tepesi'ne karşı başlattığı saldırı, yanmakta olan ormanlık bir alanda ve bir tesadüf muharebesi şeklinde gelişti ve sabahın ilk saatlerinde düşman komandoları geri atılarak Doğruyol Tepesi tekrar ele geçirildi. Bu gece saldırısında tabur, 2 subay, 1 astsubay ve 7 er şehit, 60 da yaralı vermişti. 2. Komando Taburu da, Boğaz'ın Kuzey sırtlarını temizleyerek sabahtan önce Girne-Lefkoşe Boğazını güvenlik altına aldı.
Düşman sızması, 2. ve 3. Hava İndirme Taburlarının paraşütle atladıktan sonra geçe toparlanabilmeleri ve yoğun düşman ateşi nedeniyle karanlıktan önce Boğaz'ın Doğusundaki yerlerini alamamalarından doğmuştu. Akşam karanlığından sonra. 3. Hava İndirme Taburu, Güneyden gelerek ve rastladığı düşman kuvvetini geriye atarak Türk Bozdağı'na ulaşması ile tehlike tamamen önlenmişti. Her iki taraf da, Boğaz'ın, havadan inenlerle denizden çıkan birliklerin birleşmesi bakımından taşıdığı hayati önemin bilincindeydi.
Boğaz'daki bu dalgalanmalar, Boğaz Güneyindeki Boğaz Sancağı komuta yerine taşınmış olan 6. Kolordu Komuta Yeri'ni de etkilemiş ve gecenin karanlığında baskına uğramak ihtimaline karış Nurettin Ersin Paşa'nın emriyle tüm şifreler, haritalar ve emirler yakılmış, bütün karargah subay ve erleri yakın dövüşe hazırlanmışlardı. Sızan Rum komandoları, bu sıralarda Kolordu Komuta Yeri'nin hemen yakınına ulaşmış bulunuyorlardı.
Çıkarma bölgesindeki Çakmak Özel Görev Kuvveti, diğerlerine göre bu gece daha şanslıydı. Gece karanlığın basmasından sonra düşmanın bir-iki küçük hücum girişimi başarısız kalınca, herhangi bir saldırıya uğramamıştı. Ancak düşmanın topçu, havan, roket ateşleri sabaha kadar sürecek ve bu sıkışık yerdeki çıkarma birliklerine kayıplar verdirecekti. Çakmak Özel Görev Kuvveti'nin en büyük şansı, diğer Türk birliklerinin hiçbirinde olmayan Topçu Taburu desteğiydi.
Çakmak Özel Görev Kuvveti'nin bir talihsizliği olmuştu. Gece yarısı nereden geldiği belirlenemeyen bir roket ateşi ile, 50. Piyade Alay Komutanı P. Alb. İbrahim Karaoğlanoğlu ve beraberindeki Hava İrtibat Subayı Pilot Binbaşı Fehmi Ercan şehit olmuş, Piyade Alay Komutan Yardımcısı da yaralanmıştı.
KAYNAK:
Artuç, İbrahim-; Kıbrıs'ta Savaş ve Barış, Kastas Yayınları, İstanbul 1989, s. 198-204.