Suriye ihalesi yine Türkiye'de!
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
ABD, Suriye'yi yeniden düzenleme ihalesini başlangıçta Türkiye'ye vermişti. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, kendi geliştirdiği "komşularla sıfır sorun" politikasını, bir kenara bırakarak, Beşşar Esad'a ABD'nin "demokratikleşme" projesini götürdü. Proje, İhvanı Müslimin Hareketi'nin serbest seçimlere girmesine dayanıyordu. Esad, bu projeyi reddetti. Bunun üzerine, Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, ortak bakanlar kurulu toplantısı yaptıkları Suriye'de, ABD projesini uygulamaya başladı. Bunun en açık delillerinden biri eğit-donat programıydı. Suriye'yi iç savaşa sürükleyen örgütlerin parasını Körfez ülkeleri verdi, eğitimi de Türkiye ve Ürdün yaptı. Bu arada, İhvancıları tehlikeli bularak Mısır'da darbe yaptıran ABD, IŞİD adı altında, bütün dünyadaki radikal Müslüman gençleri istihbarat yöntemleriyle yönlendirerek Suriye'ye gönderdi. Başlarına ise halife olarak CIA'nın devşirdiği bir adamı getirdi. Türkiye, IŞİD'in Suriye rejimini yıkmak için kullanılacağını görerek, önceleri bu örgütlenmeye kayıtsız davrandı. IŞİD'in Suriye'den hareketle Irak'a geçerek Musul Başkonsolosluğu'nu işgal edeceğine ihtimal verilmiyordu. Pikap türü araçlarla ve hafif silâhlarla yola çıkan IŞİD militanları, tek bir helikopterle imha edilebilirdi. Seyrettiler! Musul'daki vali Nuceyfi, emrindeki orduyu kullanmadı. Askerler, tankları da bırakarak kaçtı ve IŞİD, bölgede devlet ilân etti. Bu arada IŞİD patentiyle görev verilen teröristler, Türkiye'de çok büyük eylemler yaptı. Ankara'nın kalbine ve dünyanın merkezi sayılabilecek Atatürk Havaalanı'na bile saldırdılar,
Rehin alınan Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz ve diğer Türk görevlileri kurtarabilmek için, birkaç bavul Dolar verildi, bazı tutuklular serbest bırakıldı! Ancak IŞİD, Türkiye'ye saldırmaya devam edince, iş başa düştü ve Türkiye El Bab harekâtı ile bu rezalete son vermeye başladı. Fakat asıl büyük skandal, Kobani denilen Ayn'el Arap'taki' IŞİD'i temizlemek maksadıyla, Irak'ın kuzeyinden gönderilen teröristlerin, Türkiye üzerinden geçmesine izin verilmesiydi. Türkiye, bu şekilde, PYD/YPG'nin bölgeye hâkim olmasına yol vermiş oldu. Artık IŞİD'in çekildiği yerlere PYD yerleşiyor, sivil halk ise Türkiye'ye kaçıyordu.
***
Türkiye şimdi PYD'yi hâkim olduğu Suriye'nin kuzeydoğusundan çıkarmak istiyor. Trump'ın, Erdoğan ile görüşürken "Biz Suriye'den çekilirsek IŞİD'i temizler misiniz?" sorusuna "Daha önce yaptık, yine yaparız, yeter ki siz lojistik destek sağlayın" cevabını alınca talimatı o anda verdiği bildiriliyor.
Trump'ın arkasındaki en önemli güç olan Pentagon ise Suriye'den çekilmeyi istemiyor. Savunma Bakanı Mattis de bu sebeple istifa etti.
Erdoğan, "Fırat'ın doğusundan hem PKK, hem IŞİD kalıntılarını çıkaracağız. Bölgeyi demokratikleştirme işini biz üstlendik." diyor ve son gelişmelerin Türkiye'yi beklemek zorunda bıraktığını belirtiyor.
Anlaşılıyor ki, Türkiye, Trump'ı bir şekilde ikna etti. İkna işini sanıyorum MİT Başkanı Hakan Fidan yaptı. Fidan, Türkiye'nin elinde bulunan kozları kullandı herhalde... Fakat Pentagon ikna olmuş değil! Trump, bu politika sebebiyle her an düşürülebilir! CFR'ye karşı Pentagon'u yanına alarak iktidar olan Trump, şimdi bu dayanağını da kaybederse yalnız kalabilir. Fakat bugün seçim olsa yine kazanacak halk desteğine sahip...
***
Toparlarsak, Türkiye iç savaşa sürüklediği Suriye'de şimdi istikrarı sağlamaya çalışıyor. Erdoğan, kaçkınların, kendi ülkelerinde iskân edileceğini de söylüyor. Böylece Türkiye de güvenlik açısından istikrara kavuşacak.
Erdoğan, şu anda doğrusunu yapıyor. Fırat'ın doğusuna müdahale için ABD'nin çekilmesini beklemek de doğru bir karar. Yine de ABD içindeki mücadeleye dikkat etmek gerekiyor.
Erdoğan'ın "Suriye'nin topraklarında gözümüz yok" açıklaması da gerekliydi. Çünkü Türkiye'de "Yeni Osmanlı" diye tanıtılan Büyük Orta Doğu Projesi'ni uygulamaya çalışan Pentagon'dur. Konfederasyon düşüncesini de rafa kaldırmış değiller.