« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

31 Ara

2018

S. Ahmed Arvasi ( 15.2.1932)

01 Ocak 1970

Sosyolog, düşünür, yazar


1932 yılında Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde doğdu. Ailece Van'ın Bahçesaray (Müküs) kasabasına bağlı Doğanyayla (Arvas) köyündendir. Muhitlerinde bu köyün adına izafeten 'Arvasiler' olarak tanınırlar. Soyadı kanunu çıktıktan sonra köylerinin adı soyadları oldu. Babası Abdülhakim Arvasi'dir.

1952 yılında Erzurum Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. 1958'de Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü'nü bitirdi. Sırayla Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki Eğitim Enstitülerinde hocalık yaptı. 1979 yılında emekli oldu. Aynı yıl Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel İdare Kurulu'na seçilerek, bu partideki görevine, 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar devam etti. MHP'den İstanbul Senatör Adayı da oldu.

Hergün Gazetesi'nde, 'Türk-İslam Ülküsü' başlığıyla günlük makaleler yazdı. 12 Eylül darbesinden sonra, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'ndan yargılandı. Mamak Cezaevi'nde işkence gördü. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Türkiye gazetesinde Hasbihal başlığı ile makaleleri neşredildi.

56 senelik ömrünün her bölümünde hep konuştu ve yazdı. 31 Aralık 1988 tarihinde İstanbul Erenköy'deki evinde vefat etti. Saat 11.00'de ruhunu teslim etti.

Vefat ederken, çok sevdiği daktilosunun başındaydı. Ölümünü Yeni Düşünce Gazetesi, 'Bir Güzel Adam Hakk'a Yürüdü', Türkiye gazetesi ise 'S. Ahmet Arvasi'yi Kaybettik' manşetiyle verdi. Arvasi'nin cenaze namazı için yurdun çeşitli yerlerinden gelen binlerce kişi, Fatih Camii'ni ve bahçesini doldurdu.

Merhumun akrabası Van Eski Müftüsü Seyyid Kasım Arvasi cenaze namazını kıldırdı. Arvasi Hoca, Edirnekapı'da damadı Reşat Yamankaradeniz'in yanına defnedildi. Kabrinin biraz aşağısında meşhur Osmanlı şeyhülislamlarından İbni Kemal hazretlerinin kabri vardır.

ESERLERİ:

Türk-İslam Ülküsü (3 cilt), Kendini Arayan İnsan, İnsan ve İnsan Ötesi, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz, Şiirlerim, Eğitim Sosyolojisi, Doğu Anadolu Gerçeği, İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri, Hasbihal (6 cilt) Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlandı: Emperyalizmin Oyunları, Devletin Dini Olur mu, Kadın Erkek Üzerine, İnsanın Yalnızlığı.



HABER

Arvasi Hoca'nın Kitapları yayınlandı

Türk-İslam ülküsünün abide şahsiyetlerinden S.Ahmet Arvasi'nin kitapları Bilgeoğuz Yayınevi tarafından neşredildi.

Arvasi, kitaplarında en fazla din, ahlak, eğitim, örf ve ananelerin önemi ve korunması ile batıl ideolojiler üzerinde duruyor. Arvasi ayrıca ırklar, İslâm'ın ırklara bakışı, felsefe, pozitif ilimler, ideolojiler, bilgi, bilginin kaynakları, doğu anadolu gerçeği ve Türk milletinin fetih hedefleri gibi yüzlerce konuyu kitaplarında işliyor.

Bilgeoğuz Yayınevi Sahibi Oğuzhan Cengiz, Arvasi Hoca'nın bir neslin üzerinde emeği olduğunu belirterek, "Türk-İslam Ülküsü yolunda ışığımız Ahmet Arvasi oldu" dedi.

Arvasi Hoca hakkında yayınlanmış iki kitabı bulunan sanatalemi.net yazarlarından Hüdavendigar Onur da, "Ahmet Arvasi'nin eserlerinin yeniden okuyucuyla buluşturulmasının Türk ilim ve irfanı için önemli bir adım" olduğunu söyledi.


BİLGEOĞUZ YAYINLARI
Alemdar Mahallesi Molla Fenari Sok. No:41/A Cağaloğlu - İSTANBUL
Tlf.: (0.212) 5273366 Faks: 527 3364



HAKKINDA YAZILANLAR

1.Asrın Yesevisi Ahmet Arvasi,
Hüdavendigar Onur,
Biyografi Net Yayınları,
İstanbul 2003

Türk İslam ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyit Ahmet Arvasi'nin ailesi, akrabaları ve hayatı hakkında yazılan Asrın Yesevisi isimli eserde, İlme Önem Veren Bir Millet, Arvas Mektebi, Arvasi'ye Göre İnsan Tahlilleri, Kültür ve Medeniyet Üzerine, Milliyetçilik, Arvasi'nin Milliyetçilik Anlayışı, Arvasi'de Türk Sevgisi, Arvasi'ye Göre Zararlı Cereyanlar, Arvasi'nin Eserleri gibi bölümlerde bulunuyor.

2.Ahmet Arvasi'nin Hayatı Tefekkürü Eserleri,
Burak Yayınevi, İstanbul

3.Ahmet Arvasi Hoca hakkında Bizim Ocak, Nizam-ı Alem Ocakları, Hisar, Ufuk Çizgisi gibi dergiler özel sayı çıkardılar.

4.Arvasi Hocayla Başbaşa
Hüdavendigar Onur
Biyografi Net Yayınları

Bir röportaj şeklinde hazırlanmış olup çeşitli sorulara Hoca'nın kendi eserlerinden cevap veriliyor. Kitap üç kısımdan ibaret olup soru-cevap
bölümünün ardından kısa bir kronoloji ve fotoğraflarla Ahmet Arvasi'den oluşuyor.

5.S.Ahmet Arvasi Kronolojisi
Hüdavendigar Onur
Biyografi Net Yayınları

Çeşitli gazete ve dergilerdeki yazılarının tarihçesini çıkarırken vefatından sonra da hakkında yapılan panel, kabir ziyareti, konferans, mevlit, ilan, kitap tanıtımları gibi etkinlikler hakkında bilgi veriyor.

Böylece okuyucu, geçen yıllarda S.Ahmet Arvasi hakkında ne tür faaliyetlerde bulunulduğu hakkında bilgi edinmiş oluyor. 'Bizim yaptığımız
faaliyetler kitapta var mı?' diye merak edenlerin bakması gereken bir kitap.

6.S.Ahmet Arvasi`de İslam Estetik ve Sanatı
Osman Mutluel
Bilgeoğuz Yayınları

Arvasi’nin eserlerini iki kısma ayırarak incelemek, eserlerin tanıtımı açısından önemlidir. Çünkü o yazmış olduğu eserlerinde, belli bir amacı olduğunu söyler. Özellikle Türk-İslam Ülküsü, Kendini Arayan İnsan, İnsan ve İnsan Ötesi, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz adlı eserlerini gençlere bir şeyler verebilmek için kaleme aldığını, bu seriyi Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz adlı eseri ile tamamladığını, bu kitabın önsözünde belirtir. Yukarıda ismi geçen dört kitapla birlikte, İlm-i Hal, Doğu Anadolu Gerçeği adlı eserlerinin dışında kalan kitapları ise, zaman zaman değişik gazete ve dergilerde yayınlanmış olan günlük yazılarından oluşmaktadır. Bu kitaplar daha önce değişik isimlerle basılmıştır. Biz, son baskı ve isimlerle yayımlanan eserlerini incelemeye aldık.

Estetik ve Sanat görüşlerini ele alırken, konunun daha iyi anlaşılması açısından, ilkçağdan itibaren çeşitli filozofların görüşlerini, daha sonra da Türk-İslam mütefekkirlerinin konu ile ilgili görüşlerini aktarmaya çalıştık. Böylece Arvasi’nin görüşlerinin daha iyi anlaşılacağını düşündük.

S.Ahmet Arvasi’de İSLAM ESTETİK VE SANATI
Yayına Hazırlayan Dr. Osman Mutluel
Yayın Yönetmeni Oğuzhan Cengiz
Editör Mustafa Erdem Kafkaslıoğlu
BASKI
Dizi Adı Araştırma
Okur Profili Genel Okur
BASKI BİLGİLERİ
Sayfa Sayısı 76 sayfa
Ebat 13,5x 21cm.
Kâğıt Enso
İç Baskı Siyah-Beyaz
Kapak (Cilt Bilgisi) Amerikan Cilt
ISBN/Barkod 978-605-4599-21-9


7.AYDINLARIN GÖZÜYLE S. AHMET ARVÂSÎ
Hüdavendigar Onur
Uyanış Yayınevi

Türk’ün asırlar boyunca uğruna hayatını ortaya koyduğu Îlâ-yı Kelimetullah davasının savunucuları arasında yer alan Arvâsî, Türk gençliğine Türk’ün İslâm davasının kıyamete kadar sürecek yüce bir dava olduğunu, bir büyük öğretmen olarak öğretmiştir.

Ölümünün ardından yıllar geçmesine rağmen etkisini hâlâ sürdüren Arvâsî, Türk milliyetçilerinin, ülkücülerin davasının Allah ve Resulünün davası olduğunu ısrarla savunmuştur.

Arvâsî, bu konuda şöyle der: “Aksini iddia edenler, Türk milliyetçilerini ya tanımamakta ya da bühtan etmektedirler. Türk milliyetçisi, Türk-İslâm Ülküsü’ne gönül veren bir adamdır. O, her şeyden önce bir iman adamıdır.”

Isbn 978-605-62401-5-7
Ekim 2012
Karton Kapak
Sayfa 336


Kendi kaleminden Seyyid Ahmed Arvasi

Ben 15 Şubat 1932 Pazartesi, Ağrı ilinin Doğubeyazıt kasabasında doğdum. Ailece Van'ın Müküs (Bahçesaray) kasabasına bağlı Arvas (Doğanyayla) köyündeyiz. Muhitimizde bu köyün adına izafeten Arvasiler olarak tanınırız. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra, köyümüzün adı soyadımız oldu.Babam Van Gümrük Müdürlüğü'nden emekli Abdulhakim Efendi, annem ev kadını Cevahir Hanım'dır. Biri benden büyük 5 kardeşim var. Evliyim. Halen 5'i hayatta 6 çocuk babasıyım. İlkokula Van'da başladım. Doğubeyazıt'ta bitirdim. Ortaokula Karaköse'de başladım, Erzurum'da bitirdim. Daha sonra Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'na (sonra Nene Hatun Kız Öğretmen Okulu oldu) kayıt yaptırdım. 1952 yılında ilkokul öğretmeni olarak çalışıp askerliğimi yedek subay olarak tamamladım. 1952 yılında ilkokul öğretmeni olarak çalışıp askerliğimi yedek subay olarak tamamladım. Sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü'ne kaydoldum. 1979 yılında emekliye ayrıldım. Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam'ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıklardan gelsin, isterse çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında Şanlı Peygamberimiz'in "Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi, kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır." tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım. Öte yandan İslam'ın yakından uzağa doğru bir fetih ile bütün beşeriyeti tevhid bayrağı altında bütünleştirmeye çalışan İlahi sistem olduğunu da unutmuyorum. Yine Şanlı Peygamberimiz'in "İlim müminin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa almalıdır." tarzında formülleştirdiği mukaddes ölçüye bağlı olarak, hızla muasırlaşmak gereğine inanmaktayım. Bu Türk-İslam kültür ve medeniyetinin yeniden doğuşu (rönesansı) olacaktır. İslam'dan zerre taviz vermeden yepyeni kadrolar ve müesseseler ile zamanımızın bütün meseleleri, vahyin, Peygamber tebliğlerinin ve sünnet yoluna bağlı büyük müçtehitlerin açıklamalarının ışığında, yeniden bir tahlile ve tertibe tabi tutulabilir. İnanıyorum ki, hem Türk hem Müslüman olmak hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür. Ecdadımız bütün tarihler boyunca bunu denediler ve başarılı oldular. O halde bizler niye bu tarihî misyonumuzu yerine getirmeyelim? Asla unutmamak gerekir ki, yabancı ideolojiler, yabancı ve istilacı devletlerin fikir paravanalarıdır. Milletleri içten vuran sinsi tuzaklardır. Bunu bildiğim, buna inandığım içindir ki, Türk milletini parçalama oyunlarına ve tertiplerine karşı durmayı, büyük bir namus ve vicdan borcu bilmekteyim. Hele bir Doğu Anadolu çocuğu olarak, doğduğum ve büyüdüğüm bölge etrafında döndürülmek istenen hain niyetlere, kahpe tertiplere karşı elbette kayıtsız kalamazdım. Beni yakından tanıyanlar, bütün hayatımı ve çalışmalarımı Türk-İslam Ülküsü'ne vakfettiğimi elbette bilirler. Beni bu mukaddes yoldan döndürmek için ne oyunlarla, ne tertiplere ve ne kahpeliklere maruz bırakıldığımı bir Allah bilir bir ben. Şüphesiz bu oyunlar bitmemiştir ve kolayca biteceğe de benzemez. Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür. Aksi bir durum varsa, bütün Türk dünyası ile birlikte İslam dünyası da sömürülmektedir. Galiba bu durumu en iyi idrak edenler de düşmanlarımız. Onun için bütün İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur. Tarihten ibret almasını bilenler, bunu ayan-beyan göreceklerdir. Durum günümüzde de aynıdır. Onun için diyorum ki; Türk devletini yıkmak ve Türk milletini parçalamak isteyen bölücüler yalnız Türklüğe değil, İslam'a da ihanet etmektedirler.
(Seyyid Ahmed Arvasi, Hasbihal, C:1)



HABER

CHP'li Çankaya Belediyesi, Seyyid Ahmet Arvasi Parkı'nı hizmete açtı
22 Ekim 2012

Çankaya Belediyesi'nin Cevizlidere Mahallesi'nde yaptığı Seyyid Ahmet ArvasiParkı düzenlenen törenle hizmete açıldı. Parkın açılışına Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, eski Bakan Yaşar Okuyan, sanatçı Faruk Demir, Seyyid Ahmet Arvasi'nin kardeşi Halid Arvasi, CHP Çankaya İlçe Başkanı Mehmet Perçin, MHP Çankaya İlçe Başkanı Deniz Kaya ile CHP ve MHP teşkilatından çok sayıda partili katıldı.

Açılışta bir konuşma yapan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, "Bu parka Seyid Ahmet Arvasi isminin verilmesinin tartışıldığını biliyorum. Biz bu parka Seyyid Ahmet Arvasi ismini verirken siyasi farklılıkların düşmanlaşmaya varmaması gerektiğine olan inancımızı ifade etmeye çalıştık. Bu park din, dil, ırk, renk ve siyasi görüş farklılıklarının barışı ve kardeşleşmeyi zedelememesi gerektiğine ilişkin bir çağrıdır. Kardeşliğe bir kucak açıştır" diye konuştu. Dünyada ve Türkiye'de zor bir dönemin içinden geçildiğini belirten Başkan Tanık, "Bu dönem barışa ve halkların kardeşliği anlayışına en çok gereksinimiz olan bir dönemdir. Unutmayalım ki barıştan hiç kimseye zarar gelmez" dedi.




HABER

DÜŞÜNEN ADAMDAN MEKTUP VAR

S.Ahmet Arvasi'nin Hergün gazetesi yazıları yayınlandı

Türkiye’deki sağ görüşlü hareketler ve Ahmet Arvasi hakkında yaptığı çalışmalarla tanınan gazeteci yazar Hüdavendigâr Onur, Arvasi’nin Hergün gazetesinde çıkan ama Türk-İslam Ülküsü kitabında olmayan makalelerini tespit ederek kitap haline getirdi.

Türk milliyetçiliği hareketinin önemli isimlerinden biri olan S.Ahmet Arvasi, yakın siyasi tarihimize kaynak olan kıymetli eserler kaleme alan bir fikir adamı olarak biliniyor. 12 Eylül öncesi Hergün gazetesinde çıkan yazıları üç cilt olarak Türk-İslam Ülküsü adıyla defalarca basılmıştı.

Uyanış Yayınevi tarafından İstanbul’da yayımlanan Düşünen Adamdan Mektup Var adlı eserin Türk fikir hayatına yeni bir soluk getireceği belirtiliyor. Arvasi, makalelerinde, Türkiye’nin zor günlerdeki durumu, İslam dünyası ve Türk dünyasının sorunlarını incelerken Türk milliyetçilerine yapılan saldırılara da cevap veriyor.

Hazırlayan: Hüdavendigâr Onur
Uyanış Yayınevi
272 Sayfa
İthal Kâğıt
13,5x19,5 cm

Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür. Aksi bir durum varsa, bütün Türk dünyası ile birlikte İslam dünyası da sömürülmektedir. Galiba bu durumu en iyi idrak edenler de düşmanlarımız. Onun için bütün İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur. Tarihten ibret almasını bilenler, bunu ayan-beyan göreceklerdir. Durum günümüzde de aynıdır. Onun için diyorum ki; Türk devletini yıkmak ve Türk milletini parçalamak isteyen bölücüler yalnız Türklüğe değil, İslam'a da ihanet etmektedirler.

S.Ahmet Arvasi




HABER

Seyyid Ahmet Arvasi Dualar ve Konferansla Anıldı
11 Ocak 2015

Türk Ocakları Yozgat Şubesi’nde gerçekleşen anma etkinliği kapsamında bir konferans verildi. Konferansta katılımcılara, ölüm yıldönümünde Türk İslam Davası’nın savunucularından önemli fikir ve dava adamı merhum Seyyid Ahmet Arvasi anlatıldı.

Türk Ocakları Yozgat Şubesi’nde gerçekleşen konferansa Türk Ocağı Başkanı Nefise Yüksel, Ocak Yönetim Kurulu Üyesi Hacı Çoban, Cüneyt Cesur, Niyazi Kılıç, Mehmet Güneş, Kübra Kılıç, Türk Eğitim Sen Başkanı Seyfi Bayrak, Türk Yerel Hizmet Sen Başkanı Uğur Sağlamer ve Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği üyelerinin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Seyyid Ahmet Arvasi’nin anlatıldığı konferans öncesi ocak mensubu gençler tarafından başta Arvasi olmak üzere tüm şehitler için Yasin-i Şerif okundu. Kur’an-ı Kerim ile başlayan programda daha sonra Bozok Üniversitesi Akademisyenlerinden Yrd.Doç.Dr. Orhan Fatih Kuşdemir katılımcılara Seyyid Ahmet Arvasi’yi anlattı. Ahmet Arvasi’nin Milliyetçi düşünceye mensup fikir adamları arasında yer alan mümtaz bir şahsiyet olduğunu dile getiren Orhan Fatih Kuşdemir Arvasi’nin bir mütefekkir olarak üzerinde durduğu en önemli noktayı toplumun bilinçlenmesi ve şuurlanması olarak aktardı. Seyyid Ahmet Arvasi’nin her zaman toplumu Türk İslam inancı ekseninde aydınlatmak ve bu istikamette şuurlandırmak maksadıyla ömrü boyunca mücadelede bulunduğunu da dile getiren Kuşdemir, “ Arvasi Hoca’nın rehberi ve klavuzu Kur’an-ı Kerim olmuştur. Çizdiği istikamet hep Kur’an-ı Kerim merkezli olmuştur. Türk Milliyetçileri’de bu yolu ve yönü kendilerine istikamet olarak görmüştür. Biyolojik milliyetçiliği hiçbir zaman benimsemediği gibi kökeni farklı da olsa ‘Dünyada bir tek Türk kalsa o Türk ben olurum’ diyebilecek kadar Sosyolojik Milliyetçiliği benimsemiş bir isimdir” dedi. Konuşmacı Orhan Fatih Kuşdemir Ahmet Arvasi’nin yaşadığı dönem boyunca pek çok kıymetli eser de kaleme aldığını ve bu eserlerinde bir neslin yetişmesinde ve şuurlanmasında klavuzluk görevi teşkil ettiğini ifade etti. Akademisyen Orhan Fatih Kuşdemir konuşmasının sonunda Ahmet Arvasi’yi yakından tanımış ve onun konferanslarında bulunmuş bir isim olan Türk Ocağı Yönetim Kurulu Üyesi Mütefekkir Dr. Mehmet Güneş’i kürsüye davet etti. Mehmet Güneş’te katılımcılara Arvasi’nin bilinmeyen yönleri ve fikir adamlığı hakkında önemli bilgiler aktardı. Konferans daha sonra karşılıklı soru cevap şeklinde devam etti. Program sonrası konuşan Ocak Başkanı Nefise Yüksel “Tüm katılımcılara teşekkür ederim. Çok kıymetli iki değerli hocamız bizlere önemli bilgiler aktardı. Gençlerimize ayrıca teşekkür ederim. Salonumuzu doldurdukları gibi, sohbetimizi Kur’an-ı Kerim ile başlattılar. Bizim gençlerimizin bir elinde Kur’an, bir elinde bayrak var çok şükür” şeklinde konuştu.



HABER

Ahmet Arvasi anıldı
30 Aralık 2017

Türk milliyetçiliğinin görkemli kalemi ve fikir adamı rahmetli S. Ahmet Arvasi, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi ile Yarın dergisinin birlikte düzenlediği bir programla İstanbul'da anıldı.

Arvasi'yi Dr.Kemal Tekden, Dr. Semih Uşaklıoğlu ve Hüdavendigâr Onur anlattı. Yöneticiliğini Yarın dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Bilal Yamak'ın
yaptığı panel, 30 Aralık 2017 günü Kızlarağası Medresesinde yapıldı.

Arvasi'nin, "Türk-İslam Ülküsü (3 cilt)", "Kendini
Arayan İnsan", "İnsan ve İnsan Ötesi" adlı eserleri ile birçok yapıtı bulunuyor.




HAKKINDA YAZILANLAR

Ahmet Arvasi'nin biricik eseri Kendini Arayan İnsan
Gülçin Şenel
Baran Dergisi 573. Sayı 3 Ocak 2018

Seyyid Ahmed Arvasî Kimdir?

1932 yılında Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde doğdu. Ailesi Van’ın Bahçesaray kasabasına bağlı Doğanyayla (Arvas) köyündendir. Muhitlerinde ‘Arvasiler’ olarak tanınırlar. Soyadı kanunu çıktıktan sonra köylerinin adı Arvas oldu.

1952 yılında Erzurum Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. 1958’de Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nü bitirdi. Sırayla Balıkesir, Bursa ve İstanbul’daki Eğitim Enstitülerinde hocalık yaptı. 1979 yılında emekli oldu. Aynı yıl Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel İdare Kurulu’na seçilerek, bu partideki görevine, 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar devam etti. MHP’den İstanbul Senatör Adayı da oldu.

Hergün Gazetesi’nde, ‘Türk-İslam Ülküsü’ başlığıyla günlük makaleler yazdı. 12 Eylül darbesinden sonra, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’ndan yargılandı. Mamak Cezaevi’nde işkence gördü. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Türkiye gazetesinde Hasbihal başlığı ile makaleleri neşredildi. 31 Aralık 1988 tarihinde İstanbul Erenköy’deki evinde vefat etti. Vefat ettiğinde yaşı 56 idi.

Eserleri şunlardır: Türk-İslam Ülküsü (3 cilt), Kendini Arayan İnsan, İnsan ve İnsan Ötesi, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz, Şiirlerim, Eğitim Sosyolojisi, Doğu Anadolu Gerçeği, İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri, Hasbihal (6 cilt). Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlandı: Emperyalizmin Oyunları, Devletin Dini Olur mu, Kadın Erkek Üzerine, İnsanın Yalnızlığı.

Kendini Arayan İnsan

S. Ahmet Arvasî’nin “Kendini Arayan İnsan” isimli eserini, onun eserleri arasında biricik kılan nedir?

Bilindiği üzere Ahmet Arvasî bir “hoca”dır. Talebelerinin anlatımıyla çok mükemmel bir muallimdir. Günümüzde arasak da bulamayacağımız türden... Onun “Kendini Arayan İnsan”daki, mücerred meseleleri, temel kavram ve fikirleri tane tane anlatışı, tek tek izah edişi, biraz da onun “muallim” vasfı ile alâkalıdır.

Diğer yandan Salih Mirzabeyoğlu’nun tabiriyle devrinin aydın geçinenleri arasında “hariç” tutulabilecek bir fikir haysiyetine sahibtir. Ele aldığı kavramları titizlikle inceleyip, bilhassa “Kendini Arayan İnsan” isimli eserinde, İslâm tefekkürü dairesi içinde bir tefekkür ortaya koymuştur.

Yine Arvasî, “Büyük Doğu’nun ne anlama geldiğini bilerek Büyük Doğucuyum” der ve Üstad Necib Fazıl’ın eserlerini bütün talebelerine tavsiye ederdi.

Eserin önsözünde şöyle yazar Arvasî:

“Öyle anlaşılıyor ki “ilmin” bugünkü tutuşu insanı kuşatamamaktadır. Bu gidiş bizi kendimize ulaştıramayacaktır. Aklın kanunları, insan bilgisini kuşatacak bir kıvraklığa ve hayatîliğe sahip olmayan donmuş kalıpları ifade etmektedirler. İnsan bilgisinin prensipleri hayatîlik ifade edici bir kıvraklığa sahip olmalıdır.”

Eser, “İnsan ve heykeli”nin diyaloğu ile başlar. Burada “İnsan” ve “Heykeli” işte tam da yukarıda bahsedilen “hayatîlik ifade edici kıvraklığı” tartışırlar.

Eserde en mücerred meselelere el atarken bile tefekkürünü her zaman “selim akıl” çerçevesinde tutmuş, “muallim” vasfını eserin her köşesinde hissettirmiştir.

İnsan nedir, zekâ, akıl, hakikat nedir gibi konuları incelediği eserinde, “İnsan Bilgisinin Bilimi” üzerine şöyle yazar:

“Sırf aklın kanunları ile yaşayan bir insan muhalfarz, mevcut olsa idi, bu insan için iyi, doğru, güzel, hürriyet, yaratıcı, yaratma, irade ve şuur gibi değerler ve endişeler mevcut olmazdı. Halbuki bütün insanlar arasında, değişik kılık ve kadrolarda belirmelerine rağmen, bu ortak kavramların ve mânâların tarih boyunca varolduklarını gözleyip duruyoruz. Bu var oluşun, bu ortaklığın kökleri insana bağlı olmak üzere, prensipleri de pek âlâ olabilir.”

İnsanı eşyaya göre değil, insana göre izah etme çabası olarak ortaya koyduğu anlayışı da şu sorularla hülasa eder:

“Beni bilgili olmaya zorlayan sadece dışımdaki varlıklar ve parçacıklar ise ve onların bana telkin edecekleri veya verecekleri şeyleri varsa onlar bunları nereden aldılar? O veriler, o varlıklarda kendiliğinden mi mevcut bulunmaktadır? Renk, ışık, hareket ve yer kaplama eşyanın tabiatından mı geliyor? O halde eşya şuuruna varamadığı bir bilgi deposu durumunda mıdır? Bilginin hem insanda doğuştan mevcut oluşu hem de insan tarafından bilinemeyişi bir çelişme ise, aynı çelişme burada da aranamaz mı? Eşya hem bilgi yüklü, hem de bilginin şuurundan yoksun ise, bu durum insan için de varit olamaz mı?”

Yine eserden varlığın mahiyeti ve hakikati hakkında şu bölüm:

“Öyle anlaşılıyor ki, biz zannettiğimiz kadar madde ile de, ruh ile de yüz yüze değiliz. Renk, ses, şekil, sühunet, hareket hep insana göre keyfiyetlerdir. Bunların gerisinde, içinde ve üstünde madde, hayat, ruh, insan zihnine ulaşan bilgilerdir. İnsan zihni bu keyfiyetlerden maddeye de, hayata da, ruha da ulaşmıştır. Biz, renk, hareket, şekil ve sühunet gibi keyfiyetle gözüken varlığı ve oluşu, oluş altı bir soyutlama ile dondurarak maddeyi, bu keyfiyetleri kendimizde yaşayarak hayatı, oluş üstü bir soyutlama ile keyfiyetleri Mutlak Varlığın bütün zamanı yakıp kül eden emir ve iradesinin bir ifadesi halinde duyarak ruh kavramına ulaşıyoruz. İnkâr edilemez ve fakat idrak ve tasavvur edilemez Mutlak Varlığı, yani Allah’ı bunlardan birine veya hepsine irca etmek çok büyük hata olur. Varlığın temeli ne madde, ne hayat, ne de ruhtur. Varlık sadece ve mutlak olarak varlıktır. Varlığın mana ve mahiyeti mutlak olarak nedir? Varlık hiç şüphesiz inkâr edilemez ve aynı derecede duyular ve tasavvurlarla da kavranamaz olandır. Madde, hayat ve ruh kısmen kavranabilen varlık tezahürleridir. Mutlak Varlık bunların arkasındaki ezeli ve ebedi varlık olup yokluğu imkânsız kılan yegâne varlıktır.”

Kendini arayan gençlerin, Seyyid Ahmed Arvasi’nin “Kendini Arayan İnsan” isimli eserini okumaları, onları, mücerred kavramlara yaklaşırken, kavramların nasıl incelenip sorgulanacağına, nasıl fikir yürütüleceğine dair bir antrenmana da hazırlamış olacaktır.

Seyyid Ahmed Arvasî’ye rahmet ile…

Ziyaret -> Toplam : 125,38 M - Bugn : 147003

ulkucudunya@ulkucudunya.com