Hatıraların Işığında Seyyid Ahmet Arvasî Hocam
Efendi Barutcu 01 Ocak 1970
Hatıraların Işığında Seyyid Ahmet Arvasî Hocam / Efendi Barutcu
DEĞERLİ ARKADAŞLAR;
“1970’Lİ YILLAR, AYDINLARIMIZIN, GENÇLERİMİZİN, YABANCI İDEOLOJİLERİN SALDIRILARINA KARŞI KORUMASIZ KALDIĞI VE YENİ ARAYIŞLAR İÇERİSİNDE OLDUĞU YILLARDI. O YILLAR TÜRK MİLLETİ İÇİN ASLINDA ÇOK ZARARLI OLAN YABANCI KURTULUŞ REÇETELERİNİN KAFALARI GÖNÜLLERİ İŞGAL ETTİĞİ KARANLIK BİR ZAMAN DİLİMİYDİ.
O BUHRANLI GÜNLERDE:
“SEYYİD AHMET ARVASÎ HOCAM (VE BENZERİ KİMSELER DE) GENÇLİĞİN ELİNDEN TUTUYOR, ONA YOL GÖSTERİYOR, BU MÜBAREK TOPRAKLAR ÜZERİNDE ‘YENİ BİR İNANÇ MEDENİYETİNİN İNŞASI’ FİKRİNİ AŞILIYORLARDI.
BU AKŞAM BU BÜYÜK DAVA ADAMININ HAYATINDAN VE FİKİRLERİNDEN KISA KESİTLER SUNACAĞIZ.
ARVASİ HOCA, AĞRI’NIN DOĞUBEYAZIT İLÇESİNDE 15 ŞUBAT 1932 TARİHİNDE DOĞMUŞTUR. SEYYİD’TİR. 56 YAŞINDAYKEN, İSTANBUL’UN ERENKÖY İLÇESİNDEKİ EVİNDE 31 ARALIK 1988 – SAAT: 11.00’DA, DAKTİLOSU BAŞINDA VEFAT ETMİŞTİR. “ARVASÎLER” OLARAK BİLİNEN AİLE, SOYADI KANUNU’NUN ÇIKMASIYLA, “ARVASΔ SOYADINI ALMIŞTIR. BABASI, ABDÜLHAKİM ARVASÎ’DİR.
(Fakat, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Üçışık ile aynı kişi değildir. Ahmet Arvâsî’nin babası olan Abdülhakim Arvâsî bu isim benzerliğini 18 Nisan 1980’de, Mehmet İlhan Bey’e yazmış olduğu bir mektupta şöyle anlatmaktadır:
« Şu an Ankara’nın Bağlum nahiyesinde yatan S. Abdülhakîm Arvâsî hazretleri ile aynı ailedeniz. Kendileri aynı zamanda babamın da isim babalarıdır. Babama kendi adlarını vermişlerdir. »)
AİLENİN ALTI ÇOCUĞUNDAN BİRİNCİSİ OLAN S.AHMED ARVASÎ, İLKÖĞRETİME VAN’DA BAŞLAYIP DOĞUBAYEZIT’TA TAMAMLADI. ORTAOKULU ERZURUM’DA OKUDU VE SONRASINDA ERZURUM ERKEK ÖĞRETMEN OKULU’NU BİTİRDİ. İLK GÖREV YERİ AĞRI-TUTAK- MOLLAŞEMDİN KÖYÜDÜR. DAHA SONRA KONYA’NIN DOĞANBEYLİ NAHİYESİNDE VE YURDUN ÇEŞİTLİ YERLERİNDE ÖĞRETMENLİK YAPTI. ANKARA GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ – PEDAGOJİ BÖLÜMÜ’NE BAŞLADI VE BURADAN DA 1958 YILINDA MEZUN OLDU. BALIKESİR SAVAŞTEPE ÖĞRETMEN OKULUNDA VE BALIKESİR, BURSA VE İSTANBUL’DAKİ EĞİTİM ENSTİTÜLERİNDE HOCALIK YAPTI.
1978 YILINDA İSTANBUL ATATÜRK EĞİTİM ENSTİTÜSÜ’NDEN 24 ARKADAŞIYLA BİRLİKTE SİYASÎ AMAÇLAR İÇİN SÜRGÜN EDİLEN ARVASÎ, 1979 YILINDA EMEKLİ OLMAK ZORUNDA KALDI.
EMEKLİ OLMADAN ÖNCE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ OLAĞAN KONGRESİ’NDE GIYABINDA “GENEL İDARE KURULU ÜYESİ” SEÇİLDİ.
DİĞER YANDAN ÇEŞİTLİ GAZETE VE DERGİLERDE YAZDI. HERGÜN GAZETESİ’NDE, “TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ” BAŞLIĞI İLE GÜNLÜK MAKALELERİ YAYIMLANDI.
12 EYLÜL 1980 DARBESİNE KADAR PARTİDEKİ GÖREVİNİ VE YAZILARINI SÜRDÜRDÜ. DARBENİN ARDINDAN MAMAK CEZAEVİ’NE HAPSEDİLDİ. BURADA İŞKENCELERE MARUZ KALDI VE İLK KALP KRİZİNİ BURADA GEÇİRDİ.
TAHLİYE OLDUKTAN SONRA ÜLKÜCÜ GAZETE VE DERGİLERDE YAZDI. TÜRKİYE GAZETESİ’NDE HASBİHAL BAŞLIĞI İLE MAKALELERİ YAYIMLANDI.
BAŞLICA ESERLERİ;
DİYALEKTİĞİMİZ VE ESTETİĞİMİZ
DOĞU ANADOLU GERÇEĞİ
EĞİTİM SOSYOLOJİSİ
HASBİHAL (6 CİLT)
(HASBİHAL, DAHA SONRA KONULARINA GÖRE ŞU İSİMLERDE YAYINLANMIŞTIR:)
EMPERYALİZMİN OYUNLARI
DEVLETİN DİNİ OLUR MU?
KADIN ERKEK ÜZERİNE
İNSANIN YALNIZLIĞI.
İLERİ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN İLKELERİ
İNSAN VE İNSAN ÖTESİ
KENDİNİ ARAYAN İNSAN
ŞİİRLERİM
TÜRK-İSLÂM ÜLKÜSÜ (3 CİLT)
SEYYİD AHMET ARVASÎ BİR ÖĞRETMEN, BAŞÖĞRETMENDEN ÖTE BİR HOCA İDİ. ASRIMIZIN ENDER YETİŞTİRDİĞİ İLİM FİKİR DERYALARINDANDI.
BİR AHLAK ADAMI İDİ, BİR GÖNÜL ADAMI İDİ, BİR DAVA ADAMI İDİ, BİR İMAN ADAMI İDİ, ÜSTÜN GÖREV VE YÜKSEK SORUMLULUK DUYGUSUNA SAHİP İDİ.
1952 YILINDA İLKOKUL ÖĞRETMENİ OLARAK HAYATA ATILINCA, ATANDIĞI DAĞ KÖYÜNE (MOLLAŞEMDİN’E) SEVİNEREK GİTMİŞTİ. TEK SINIFLI OKULU YETMEDİ ONA.
KÜRSÜSÜNÜ GENÇ, İHTİYAR HER YAŞTAN ÖĞRENCİSİ İÇİN KÖY ODASINDA, HARMAN YERİNDE KURDU.
GÖREV SÜRESİNDE KÖYÜNDE OKUR-YAZAR OLMAYAN TEK KİŞİ KALMAMIŞTI.
“TÜRK MİLLETİ GERÇEKTEN BÜYÜK BİR MİLLET. DÜŞMANINI İYİ TANIYOR VE ONA GÖRE DE SİLAHLANMASINI BİLİYOR.
ÜÇ YIL İÇİNDE OKUMAYI YAZMAYI ÖĞRENEN BÜTÜN KÖYLÜLER CEHALETİ TUŞA GETİRDİLER. SONRA DA BENİ, KIŞLASINA VEDA EDEN BİR KOMUTAN GİBİ DAVUL ZURNA İLE YOLCU ETTİLER” DİYE İFADE ETMİŞTİ.
GENÇLİĞİNİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ FİKRİ, KÜLTÜREL VE EDEBİ ÇALIŞMALAR İÇİNDE GEÇMİŞTİR.
DAHA 1965 YILINDA “İLERİ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN İLKELERİ” KİTABINI YAZARAK MİLLİYETÇİLİĞİN TEMEL MESELELERİNE İŞARET EDİYORDU.
O YILLARDA ÖĞRENCİLERİNE TURAN’I ANLATIYOR. KOMÜNİST ZULÜMLERİ ALTINDA İNLEYEN TÜRKİSTAN TÜRKLERİ’NİN ÇEKTİKLERİ SIKINTILARDAN BAHSEDİYORDU. BÜTÜN TÜRKLÜK DÜNYASININ HÜRRİYETE KAVUŞMASI İÇİN ÖĞRENCİLERE VE GELECEĞİN ÖĞRETMENLERİNE BÜYÜK GÖREVLER DÜŞTÜĞÜNDEN BAHSEDİYORDU. TÜRK TARİHİNDEN MİSALLER VERİYOR, TURAN ÜLKÜSÜNÜN GERÇEKLEŞEBİLMESİ İÇİN ÇOK GÜÇLÜ BİR DEVLETİMİZ OLMASI GEREKTİĞİNİ, ONUN İÇİN ÇOK OKUYAN ÇOK ÇALIŞAN ÖĞRETMENLER VE AYDINLAR OLARAK ÜLKE KALKINMASINDA HİZMETE TALİP OLMAK GEREKTİĞİNİ TAVSİYE EDİYORDU.
SON DERECE ZEKİ, ÇALIŞKAN, ÇOK OKUYAN, ARAŞTIRAN, GÜZEL VE ETKİLEYİCİ KONUŞAN GENCECİK VE YAKIŞIKLI BİR ÖĞRETMEN İDİ.
O YILLARIN YATILI OKUL MAHRUMİYETLERİ VE SAHİPSİZLİĞİ İÇERİSİNDE YUVARLANAN BÜTÜN ÖĞRENCİLERİNE SAMİMİ OLARAK HEMEN SAHİP ÇIKMIŞTI. BİR KERE TALEBELERİNE KARŞI SON DERECE ALÇAK GÖNÜLLÜ VE TAHAMMÜLLÜYDÜ.
BENDENİZ NİSAN 1972’DE BURSA EĞİTİM ENSTİTÜSÜ’NÜ TEMSİLEN BALIKESİR DE YAPILAN ÜNİVERSİTELER VE YÜKSEKOKULLAR ARASI MASA TENİSİ MÜSABAKALARINA KATILMIŞTIM.
SPOR MÜSABAKALARINDAN GERİYE KALAN BOŞ ZAMANLARIMIZDA ARKADAŞLARLA İLE BİRLİKTE SAAT KULESİNİN ALT TARAFINDA YER ALAN O GÜNLERİN MEŞHUR BELEDİYE ÇAY BAHÇESİNE ARVASÎ HOCANIN SOHBETİNE KATILDIK VE MERHUM HOCAMLA İLK DEFA ORADA TANIŞTIM.
ARVASÎ BEY’İN İNSANA HUZUR VEREN VE İTİMAT TELKİN EDEN BİR GÖRÜNÜŞÜ VARDI.
KONUŞMASI VE BU KONUŞMASI SONRASINDAKİ HAL VE HAREKETİ İLE İNSANI ADETA KENDİSİNE DOĞRU ÇEKİYORDU.
MUSTAFA NECATİ ÖZFATURA BEY’İN DE SÖYLEDİĞİ GİBİ: “S.AHMET ARVASÎ’NİN İFADE EDİLEMEYECEK BİR DE MANEVİ YÖNÜ VARDIR Kİ, BU ŞAHSİYETİ, TANINAN ŞAHSİYETİNİ ÇOK AŞAR VE GÖZLERİ KAMAŞTIRIR.”
“1972 YILI EYLÜL AYINDA BURSA’DAN BİRKAÇ KİŞİ, BALIKESİR NECATİ EĞİTİMDEKİ ARKADAŞLARIMIZI ZİYARETE GİTMİŞTİK.
DAHA SONRA DA HEP BERABER ARVASÎ BEY’İN MÜDAVİMİ OLDUĞU BELEDİYE BAY BAHÇESİNE GİTTİK. HOCA ORADAYDI.
HEMEN ETRAFINA TOPLANDIK AĞZINDAN ÇIKAN BİR KELİMEYİ DAHİ KAÇIRMAMAK DİKKATİ İLE HOCAYI DİNLİYORDUK.
O GÜNLERDE TELEVİZYON HENÜZ YAYGIN DEĞİLDİ. BALIKESİR’DE DE TELEVİZYON YAYINLARI O GÜN BAŞLAMIŞTI. İNSANLAR UMUMA AÇIK YERLERDE ÖBEK ÖBEK BİRİKEREK MERAKLA VE ALAKA İLE TELEVİZYON SEYREDİYORLARDI.
ARVASÎ BEY ETRAFIMIZDA GELİŞEN BU DURUMA DİKKAT ÇEKEREK:
“BENİM MİLLETİME GERİCİ DİYORLAR. ŞU TELEVİZYON YAYINLARINDAN DOLAYI HALKIN COŞKUSUNA BAKIN. BENİM MİLLETİM TEKNOLOJİYE AŞIK. BENİM MİLLETİM MEDENİYETE AŞIK VE ONA HASRET…”
DİYEREK SÖZE BAŞLADI. SONRA DA PROBLEMİN KAYNAĞINDA TÜRK MİLLETİNDEN KOPMUŞ VE ONUN MADDİ MANEVİ DEĞERLERİNE SAYGI GÖSTERMEYEN AYDIN VE İDARECİLERİN OLDUĞUNU MİSALLERLE ANLATTI.
“O SENE KIRKPINAR BAŞPEHLİVANLIĞI’NI ATALARI YÜZYILLAR ÖNCE AFRİKA’DAN ANADOLU’YA YERLEŞEN DERİ RENGİ SİYAHÎ OLDUĞU İÇİNDE ARAP MUSTAFA NAMIYLA ANILAN ŞAHIS KAZANMIŞTI. ARVASÎ HOCAM BU OLAYI ŞÖYLE DEĞERLENDİRDİ:
‘BİZİM MİLLETİMİZE IRKÇI, ŞOVENİST DERLER. BAKINIZ, SİMSİYAH BİR AFRİKA KÖKENLİYİ BAĞRINA BASTI, ONU COŞKUYLA KUCAKLADI. HAKKIYLA ALDIĞI BAŞPEHLİVANLIK KEMERİNİ TAKTI. BATI’DA BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ. BU BENİM MİLLETİMİN YÜCELİĞİNİ, ASALETİNİ GÖSTERİR”.
1973-74 ÖĞRETİM YILINDA EĞİTİMİME BİR SÜRE ARA VERMEK ZORUNDA KALMIŞTIM.
O TARİHLERDE DE S.AHMET ARVASÎ HOCAMIN TAYİNİ BURSA EĞİTİM ENSTİTÜSÜ ÖĞRETMENLİĞİNE YAPILMIŞTI. BU BİZİM İÇİN BÜYÜK BİR SEVİNÇTİ.
1974 KASIM’INDAN SONRA, BURSA ÜLKÜ OCAKLARI BAŞKANLIĞI’NI DEVRALDIM. İDEOLOJİK MÜCADELENİN ALABİLDİĞİNE ÇETİNLEŞTİĞİ O GÜNLERDE, BİR YANDAN AŞIRI SOLUN ŞİRRETLİK VE SALDIRILARINDAN KENDİMİZİ KORUMAYA ÇALIŞIRKEN; ÖBÜR YANDAN DA GENÇLİĞİN ‘SAĞLAM FİKİRLERLE MÜCEHHEZ’ OLMASI İÇİN GAYRET EDİYORDUK.
BU MAKSATLA DA BURSA’DA HALKA AÇIK KONFERANSLAR VE GENÇLİĞE EĞİTİM SEMİNERLERİ DÜZENLİYORDUK.
FİKRİ KONULARDA EN BÜYÜK DESTEKÇİMİZ VE YOL GÖSTEREN BÜYÜKLERİMİZİN BAŞINDA RAHMETLİ S. AHMET ARVASÎ HOCAMIZ GELİYORDU.
DAHA ÖNCELERİ HEP BİZLER ONU ZİYARETE GİDERKEN, ARTIK ARVASÎ HOCA’DA HAFTA SONLARI ÜLKÜ OCAKLARI’NA GELİYOR, TESBİT ETTİĞİMİZ 25-30 KİŞİLİK ÖZEL EĞİTİM GRUBUNA SEMİNERLER VEREREK, FİKRİ MESELELERDE EHLİYETLİ BİR ÇEKİRDEK KADRO YETİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORDU.
HATTA İYİ HATIRLIYORUM 1975 SENESİNİN NİSAN-MAYIS AYLARINDA, BURSA’NIN İZNİK VE YENİŞEHİR İLÇELERİNDE ÜLKÜ OCAKLARI ŞUBELERİNİN AÇILIŞ TÖRENLERİNE BİZZAT KATILARAK KONFERANSLAR VERMİŞTİ.
HALBUKİ BİZ, HOCA’YA OLAN DERİN HÜRMETİMİZDEN DOLAYI DAHA ÖNCELERİ OCAĞA VE AÇILIŞLARA DAVET ETMEYE BİRAZ DA ÇEKİNİRDİK.
SONRADAN BU OLAĞANÜSTÜ GAYRETLERİNE DE ŞAHİT OLUNCA, ‘HOCAM KEŞKE BU ÇALIŞMALARA DAHA ÖNCE BAŞLASAYDIK’ DEDİĞİMİZDE; ‘KARDEŞİM, DAVET ETTİNİZ DE GELMEDİM Mİ? BANA NE ZAMAN İHTİYAÇ DUYULURSA BEN HAZIRIM’ DİYEREK BİZİ BİR KERE DAHA MAHCUP ETMİŞTİ.
BURSA EĞİTİM ENTİTÜSÜ’NDE EĞİTİM SOSYOLOJİSİ DERSLERİ BİR FİKİR ŞÖLENİNE DÖNÜŞÜRDÜ.
ARVASÎ BEY’İN NAMI HER ÇALIŞTIĞI OKULDA KISA ZAMANDA YAYILIYOR VE DİĞER SINIFLARDAN DA SAĞCISIYLA SOLCUSUYLA DERSİNİ DİNLEMEYE GELEN BİRÇOK ÖĞRENCİLER OLUYORDU.
OKULUN EN AZGIN KOMÜNİSTLERİ VE BAŞKA SİYASİ GRUPLARDA KENDİ DERSLERİNİ BIRAKIR HOCANIN DERSİNİ DİNLEMEYE GELİRLERDİ.
HOCAMIN ÇOK DEĞİŞİK BİR DERS ANLATIM TARZI VARDI. DERSLERİ HER ZAMAN ÇOK ZEVKLİ GEÇERDİ. ÇÜNKÜ HAYATA YENİ ATILDIĞI GENÇLİK YILLARINDA DAHİ, BAMBAŞKA VE YEPYENİ ŞEYLER ANLATIRDI.
DERSLERİNE ÇOK İYİ HAZIRLANIP GELİRDİ. DERSTE, ANLATTIĞI KONUYU ADETA BİR AKTÖR GİBİ YAŞARDI.
DEĞİŞİK DERS ANLATMA TEKNİĞİ VE GENİŞ KÜLTÜRÜ SEBEBİYLE DE ONUN DERSİNİ BÜTÜN TALEBELERİ SABIRSIZLIKLA BEKLERDİ.
BİRÇOK MİSALLER VERİR VE ZAMAN ZAMAN ANLATTIĞI KONU İLE İLGİLİ ROMAN VE HİKÂYEYE VARINCAYA KADAR ÇEŞİTLİ KAYNAK ESERLER SIRALARDI.
ARVASÎ BEY HER ZAMAN SEVİLEN BİR ÖĞRETMEN OLMUŞTUR.
AHMET ARVASÎ HER ŞEYDEN ÖNCE İYİ BİR EĞİTİMCİYDİ. HEM BRANŞ KÜLTÜRÜ HEM DE ÖĞRETİM METODU YÖNÜNDEN FEVKALADE VE ÇOK KALİTELİ BİR ÖĞRETMENDİ. ONUN BU YÖNÜNÜ MUARIZLARI VE DÜŞMANLARI BİLE İTTİFAKLA KABUL ETMİŞLERDİR.
AHMET NECİP GÜNAYDIN; “ O, DERSİNİ BATI’DAN İKTİBAS BİLGİLERLE DEĞİL, TÜRK TOPLUM YAPISINA VE HAYATA DAİR İZAHLARLA ANLATIYORDU.
NETİCE OLARAK TÜRK SOSYOLOJİSİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİ ÇOK ETKİLİ BİR ÜSLUPLA BİZLERE AKTARMIŞ OLUYORDU. BÜYÜLEYİCİ BİR BAKIŞ, DURUŞ VE KONUŞMA TARZI VARDI” DEMEKTEDİR.
ARVASÎ HOCA KONUŞMALARI SIRASINDAKİ VAKUR VE KENDİNDEN EMİN DURUŞU, SAKİNLİĞİ, GENİŞ BİLGİSİ VE ÇEVRESİNE HAKİM LİDER GÖRÜNÜŞÜ İLE İLK ANDA ETRAFINDAKİLERİ TESİRİ ALTINA ALIRDI.
ÇEVRESİNDEKİLER FİKREN VEYA MORAL OLARAK TIKANDIĞINDA, ARVASÎ HOCA ‘NIN KENDİSİNE DANIŞILAN VE DANIŞANI RAHATLATAN ÜSTÜN BİR ÖZELLİĞİ VARDI.
ÖZELLİKLE GENÇ MESLEKTAŞLARI VE DAVA ARKADAŞLARI OLARAK BİZLERİ O ANARŞİ DÖNEMİNDE DAİMA SÜKUNETE, SAĞDUYUYA, AKL-I SELİME, SOĞUKKANLI OLMAYA YÖNLENDİRİRDİ. AMA NE PAHASINA OLURSA OLSUN MİLLİYETÇİLİĞİNDEN ASLA TAVİZ VERMEZDİ.
BEŞİR AYVAZOĞLU: “TALEBELİK HAYATIMDA ETKİSİ ALTINDA KALDIĞIM TEK HOCAM MERHUM SEYYİD AHMET ARVASÎ OLMUŞTUR. ONUN HER DERSİ BİLGİNİN VE DÜŞÜNCENİN GENİŞ UFUKLARINDA ZEVKLİ BİR SEYAHATTİ. SON DERECE ETKİLEYİCİ BİR DERS ANLATIŞ TARZI VARDI.
ANLATTIKLARINI AKTÖR GİBİ YAŞARDI. GÖZLERİ ÇOK ETKİLEYİCİYDİ. KARŞISINDAKİLERİ BAKIŞLARI İLE CAZİBE ALANINA ÇEKER, MANTIĞI VE BELAGATİYLE BÜYÜLERDİ” DİYOR.
ARVASÎ HOCAM, EN AZGIN VE İFLAH OLMAZ MUHALİFLERİNE DAHİ SON DERECE RAHAT VE EMİN BİR ORTAMDA FİKİRLERİNİ SÖYLEYİP, SAVUNMAK İMKÂNI SAĞLARDI.
ÖYLE Kİ “DİŞE DİŞ” İNATLA, ISRARLA, HAMLE ÜZERİNE HAMLE YAPILAN TARTIŞMALAR OLURDU.
DERS ANLATIRKEN SOSYOLOJİK OLAYLARI ÇOK YÖNLÜ ELE ALIR, O KONUDAKİ OLUMLU OLUMSUZ BÜTÜN GÖRÜŞLERİ SIRALAR.
ÖĞRENCİLERİNDEN GELEN TEKLİFLERİ DİNLER SONRA DA KENDİ FİKİRLERİNİ BELİRTİRDİ. ÇOK YÖNLÜ BİR KÜLTÜR BİRİKİMİNE SAHİP OLMASININ AVANTAJLARINI SOSYOLOJİK TAHLİLLERİNDE ÇOK İYİ KULLANIRDI.
SOSYOLOJİ ÖĞRETMENİ OLARAK AZ BULUNAN BİR EĞİTİMCİYDİ. HATTA İYİ BİR SOSYOLOGDU DİYE BİLİRİM.
ÖĞRENCİLERİ OLARAK BİZLERE DAİMA ÇOK OKUMAMIZI VE KÜLTÜRÜMÜZÜ DEVAMLI GELİŞTİRİP YENİLEMEMİZİ ISRARLA ÖĞÜTLERDİ. BİZE HER DERSTE: “ÇOK YÖNLÜ OKUYACAKSINIZ, ÇOK YÖNLÜ DÜŞÜNECEKSİNİZ, OLAYLARA ÇOK YÖNLÜ BAKACAKSINIZ VE ELEŞTİREN BİR GÖZLE BAKMAYI ÖĞRENECEKSİNİZ… KENDİNİZİ İYİ YETİŞTİRİN” DERDİ.
KENDİSİDE : ‘BİZ OKURUZ… DAVAMIZI ALAKADAR EDEN HE ŞEYLE İLGİLENİRİZ. BİR TÜRK MÜNEVVERİ (AYDINI) OLARAK BUNU YAPMAK ZORUNDAYIZ, YOKSA SAĞLIKLI BİR SENTEZE ULAŞAMAYIZ’ DERDİ.
BATI KÜLTÜRÜNÜ DE DOĞU KÜLTÜRÜNÜ DE İYİ BİLİRDİ. BATI’YI MÜSLÜMAN TÜRK GÖZÜYLE YORUMLAYAN ÇOK GÜZEL TAHLİLLER YAPARDI. BİZLERİ DE KENDİMİZİ BU ŞEKİLDE YETİŞTİRMEYE TEŞVİK EDERDİ.
AHMET ARVASÎ BEY’İN DERS ANLATTIĞI SINIFTA TAM BİR DEMOKRASİ VE HOŞGÖRÜ ORTAMI BULUNURDU. HOCANIN FİKİRLERİNİN MUHALİFİ OLAN HER ÖĞRENCİ DE TAM BİR GÜVEN VE HUZUR ORTAMINDA İSTEDİKLERİNİ SÖYLEYEBİLİRDİ.
ARVASÎ HOCA ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE HİÇBİR ZAMAN HİLE KARIŞTIRMAMIŞTIR. O İMTİHANI NOTU VE ÖĞRETMEN OLMANIN İMKÂNLARINI HİÇBİR ZAMAN SİLAH OLARAK KULLANMAMIŞTIR. HER ÖĞRENCİ, BİLDİĞİNİN KARŞILIĞI OLAN PUANI VEYA NOTU MUTLAKA ALIRDI. HATTA BAZEN DAHA FAZLASINI BİLE ALDIĞI OLURDU.
ARVASÎ HOCA, BÜTÜN ÖMRÜ BOYUNCA VE HAYATININ HER SAFHASINDA SERGİLEDİĞİ BU DERİN HOŞGÖRÜ VE BÜYÜK TAHAMMÜL SAYESİNDE PEK ÇOK ÖĞRENCİYİ KAZANMIŞTIR.
1968 YILI SONRASI GELİŞEN ANARŞİ DÖNEMİNDE, O BÜYÜK SABRI, ŞEFKATİ VE DERİN BİLGİSİYLE, DİYEBİLİRİM Kİ BİRÇOK VATAN EVLADININ, YANLIŞ FİKİRLERE SAPLANIP, YANLIŞ VE BATIL YOLLARA DALARAK HEDER OLMASINI ÖNLEMİŞTİR. MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZÜN KAYNAKLARINI, NELERİ NASIL OKUYUP YORUMLAYACAĞIMIZI HEP ONDAN ÖĞRENDİK.
HOCAMIZ SINIFA GİRDİĞİNDE BİZİM AYAĞA KALKMAMIZI İSTEMEZDİ. ÇOK MÜTEVAZI BİR ÖĞRETMENDİ; AMA BİZ DE ÖYLE BİR HOCA KARŞISINDA, İSTEYEREK VE İÇİMİZDEN GELEN BİR SAYGI VE GÖRGÜ İFADESİ OLARAK HEM DE EN SERİ VE EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALKIYORDUK.
ARVASÎ BEY, BİR EĞİTİMCİ OLARAK, TALEBELERİNDEN, HİÇBİR ZAMAN MUTLAK BİR İTAAT VE TESLİMİYET İSTEMEMİŞTİR. O HEP VERMİŞ AMA KARŞILIĞINDA HİÇBİR ŞEY BEKLEMEMİŞTİR.
ONUN İÇİNDİR Kİ ARVASÎ HOCA SORU SORAN, İTİRAZ EDEN VE BU YOLLA ANLAMAYA ÇALIŞAN TALEBELERİNE (VE DİĞER KİMSELERE) DAHA FAZLA İTİBAR ETMİŞTİR.
ARVASÎ BEY’İN TALEBELERİ ONUN “DAVA ARKADAŞLARI” İDİ. TALEBELERİNE HEP BU GÖZLE BAKMIŞ VE BU ŞEKİLDE MUAMELEDE BULUNMUŞTUR.
ARVASÎ HOCA TALEBELERİNE YANI BAŞINDA YER VERMİŞTİR. YAN YANA, OMUZ OMUZA, HEP BİRLİKTE…
MUALLİM VE TALEBELERİ ARASINDA GELİŞEN ŞARTSIZ, KAYITSIZ VE MESAFESİZ BİR GÖNÜL BAĞI… SEYYİD AHMET ARVASÎ’Yİ BÜYÜK EĞİTİMCİ, BÜYÜK FİKİR ADAMI YAPAN İŞTE BU ÖZELLİĞİDİR.
“ARVASÎ HOCA, HER BAKIMDAN MÜKEMMELDİ. İYİ BİR EĞİTİMCİ, İYİ BİR ÖĞRETMEN VE ÇOK İYİ BİR İNSANDI”. “ARVASÎ BEY ÖĞRENCİLERİNİ ÇOK SEVERDİ. BİRİNİ DİĞERİNDEN AYIRMAZDI. BİZ DE HER DERDİMİZİ ONA AÇARDIK. DERDİMİZLE DERTLENİR, HER ŞEYİMİZLE İLGİLENİRDİ. GECE ETÜTLERİNDE BİLE ÖĞRENCİLERLE MEŞGUL OLURDU. BRANŞININ DIŞINDAKİ DERSLERİNDE BİLE YARDIM EDERDİ.”
FİZİKİ DURUMLARI İTİBARİYLE EKSİKLİK DUYGUSU İÇİNDE OLAN ARKADAŞLARA:
“İNSANLAR YARADILIŞTAN GELEN YANİ ELİNDE OLMAYAN SEBEPLERLE OLUMSUZ GİBİ GÖRÜNEN DURUMLARINA KAFASINI TAKMAMALI.
BİLGİ, BECERİ VE GÜZEL DAVRANIŞLARLA, İNSANLARA FAYDALI OLMA İLE KİŞİLER ÖNE ÇIKAR VE SEVİLİRLER. FİZİKİ GÖRÜNÜMÜNE, TEN RENGİNE, ESMER OLUŞUNA KAFAYI TAKMA. BUNLARI BIRAK. EĞER ÇOK ÇALIŞIR, BAŞARILI OLURSAN, BAŞKA KABİLİYETLERİNİ ÖNE ÇIKARIRSAN BU KAYGILARININ HİÇBİR ÖNEMİ KALMAZ” DERDİ.
HOCAMIZ BİZE HEP İYİYİ, GÜZELİ ANLATTI. BİZ DE ONU ÇOK SEVDİK. BU HOCANIN ARKASINDAN GİDİLİR DEDİK. ÖL DESE, UĞRUNA ÖLECEK PEK ÇOK ÖĞRENCİ VARDI.
BİZİMLE ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ İÇİNDE DEĞİLDİ. BİR AĞABEY KARDEŞ GİBİYDİK.
ONA SAYGI DUYUYORDUK, O DA BİZİ SEVİYORDU; SEVDİĞİNİ DEĞER VERDİĞİNİ, BİZLERİ ÖNEMSEDİĞİNİ HİSSETTİRİYORDU.
ARVASÎ BEY DAHA 1970’Lİ YILLARIN BAŞLARINDA, KENDİSİNİ, BRANŞ BİLGİSİ VE ÖĞRETİM METODU YÖNÜYLE GEREK BİR EĞİTİMCİ OLARAK VE GEREKSE ŞAHSİ KARAKTER ÖZELLİKLERİ OLARAK DAHA DA GELİŞTİRMİŞ VE OLGUNLAŞTIRMIŞ BİR KİMSE İDİ.
TOPLUMUN VİCDANIDIR.
YABANCILAŞMADAN ÇAĞDAŞLAŞMANIN PEŞİNDEDİR.
MİLLETİN CEVHERİNE UYGUN YENİ BİR MEDENİYETİN İNŞAASI DAVASINDADIR.
“BİZİM MEDENİYETİMİZ, TÜRK MİLLİ DEHASI, İSLAM İMAN VE AHLAKI VE EN İLERİ MÜESSESELER ÜZERİNE KURULU BİR TERTİPTEN İBARETTİR. BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ, BİZİM MEDENİYETİMİZ KENDİMİZE HAS, ORİJİNAL BİR SİSTEM TEŞKİL EDER… İSLAM’I ÜST SİSTEM KABUL EDEN VE ONUN IŞIĞINDA TÜRK KÜLTÜRÜNÜN YOĞRULMASIYLA MEYDANA GELEN EN İLERİ HAMLELERİ İHTİVA EDEN BİR SİSTEM, BİR DÜŞÜNCE BİÇİMİ OLARAK ORTAYA ÇIKAR BU TERKİB.
VE ESASEN BU SİSTEM TÜRK MİLLETİNİN VİCDANINDA YATAR. TARİHİNDEN, KÜLTÜRÜNDEN GELİR. MESELA, BİR SÜLEYMANİYE’YE BAKIN SİNAN’IN YANINDA TÜRKLÜK DE VAR. İSLAM DA VAR, MUASIR MEDENİYETİN EN İLERİ HAMLELERİ DE VAR. HATTA BU YAPI KENDİ ÇAĞINI BİLE AŞMIŞTIR…
ALIN, MESELA ITRİ’Yİ İNCELEYİN… DEDE EFENDİ’Yİ İNCELEYİN… BUNLARDA DA HEM TÜRKLÜK VAR, HEM İSLAMİYET VAR.
KİM NE DERSE DESİN, KİM İNKAR EDERSE ETSİN: TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ KURAN-I AZİMÜŞŞANLA BÜTÜNLEŞMİŞTİR. BUNU GÖRMEMEK AHMAKLIK OLUR.
BUGÜN NEREYE GİDERSENİZ GİDİN, HANGİ ŞEHRİ İNCELERSENİZ İNCELEYİN, HANGİ ŞİİRİ OKURSANIZ OKUYUN, ORADA BİR TÜRK-İSLAM TERKİBİ VARDIR.
BUNU GÖRÜRSÜNÜZ. İNSANIMIZLA, DİNİMİZ, KÜLTÜRÜMÜZ, TÖRE VE GELENEKLERİMİZ YOĞRULMUŞTUR.
BU BATI’DA DA BÖYLEDİR. HIRİSTİYANLIK ESKİ YUNAN VE ROMA İLE KAYNAŞMIŞTIR. FRANSIZ ÖYLEDİR, İNGİLİZ ÖYLEDİR, ALMAN ÖYLEDİR, ATAMAZSINIZ. DEĞERLER BİRBİRİYLE KAYNAŞMIŞTIR, ET VE KEMİK GİBİ… ATAMAZSINIZ…
BİR DE ŞİMDİ BUNLARA KARŞI, TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ DEDİĞİMİZ, BUNLARI REDDEDEN, HEM TÜRK, HEM MÜSLÜMAN HEM DE ÇAĞDAŞ HAMLE YAPMAYA HAZIRLANAN BİR HAREKET VAR.
TÜRKİYE’DE… VE ÇOK GÜÇLÜDÜRLER. HADDİZATINDA TÜRKLÜĞÜN, YENİDEN DOĞUŞU VAR. BU ESKİNİN BİR TEKRARI OLMAYACAKTIR.
ZATEN ESKİNİN TEKRARI MÜMKÜN DE DEĞİLDİR, KORKMASINLAR, ESKİNİN TEKRARINI İSTEMİYORUZ. AMA YENİ BİR PERİYOTLA, YENİ BİR DİRİLİŞ OLACAKTIR TÜRKİYE’DE…
BUNA AVRUPALILAR İSLAM’IN İKİNCİ DOĞUŞU DİYORLAR. PAPA DİYOR BUNU… YENİ ESERLERLE, YENİ HAMLELERLE VE YENİ KADROLARLA… BU BİR REJİM MESELESİ DEĞİL BİR KÜLTÜR VE MEDENİYET HAMLESİDİR”.
İNANCIMIZIN VE KÜLTÜRÜMÜZÜN YALÇIN KAYALIKLARINDANDIR.
ÖZÜ SÖZÜ DOĞRU, FİKRİNİN AHLAKINI YAŞAYAN BİR İNSANDI.
HOCAMI BÜYÜK MUALLİM YAPAN BİR DİĞER ÖZELLİĞİ DE ŞU İDİ: ARVASÎ BEY FİKRİYATI İLE ZİKRİYATI BİRBİRİNE TAM UYAN BİR HAYAT TARZINI BENİMSEMİŞTİ. ESKİLERİN TABİRİ İLE “İLMİYLE AMİL”
(YANİ DEDİKLERİNİ, BİLDİKLERİNİ AYNEN UYGULAYIP, YAŞAYAN) BİR MUALLİM İDİ.
BİR KERE HOCAM GAYET ALÇAK GÖNÜLLÜ VE O DERECEDE DE AÇIK YÜREKLİ, SAMİMİ BİR KİMSE İDİ. BU YÜZDEN KENDİSİNE HER ZAMAN VE HER ORTAMDA ULAŞABİLMEK VE HER KONUDA DERDİNİ AÇABİLMEK MÜMKÜNDÜ. ÇOĞU KERE TENEFFÜS VE DİNLENME ZAMANLARINI DAHİ TALEBELERİ İLE GEÇİRİRDİ.
ARVASÎ BEY MESLEĞİ VE BRANŞI İCABI DA İNSAN PSİKOLOJİNİ ÇOK İYİ BİLDİĞİNDEN KİME NASIL DAVRANACAĞINA KARAR VERMEKTE MÜŞKÜLAT ÇEKMEZDİ.
HOCAMIZ BİZİM İÇİN BİR İDEALDİ, ÖRNEK İNSANDI. NASIL OLMAMIZI İSTİYORSA O ZATEN ÖYLEYDİ, ÖRNEĞİNİ HAYATIYLA, DAVRANIŞLARIYLA GÖSTERİYORDU. DEDİĞİNİ YAŞIYOR, YAŞADIĞINI ANLATIYORDU.
AĞIR BAŞLI AMA KİBİRLİ DEĞİLDİ. VEKAR SAHİBİYDİ.
ŞAHSİ ÖVÜNMEYİ ASLA SEVMEZDİ.
“BEN” DEDİĞİNE HİÇ RASTLAMADIM.
HEP “BİZ” DERDİ.
EVLADI RESÜL’DEN OLMASI, SEYYİDLİĞİ
ARVASÎ HOCA DİYOR Kİ:
“AİLEM ARVASÎ ADI İLE BİLİNİR. 650 YILDAN BERİ ANADOLU’DA YAŞAR. ORHAN GAZİ İLE TANIŞAN VE ANADOLU’YA İLK GELEN CEDDİM HACI KASIM BAĞDADİ ADINDA BİR ZATTIR. ONUN OĞULLARINDAN BİRİ VAN GÖLÜ’NÜN GÜNEYİNDE ARVAS KÖYÜ’NE YERLEŞMİŞTİR.
BİZ ONDAN TÜREMİŞİZ VE ÇOĞALMIŞIZ. ÇOK GENİŞ VE KÖKLÜ BİR AİLEYİZ. ŞANLI PEYGAMBER’E ÜMMET OLMAK, NİMETLERİN EN BÜYÜĞÜ İKEN; BİR DE EVLAT OLMAKLA ŞEREFLENMİŞİZ.
BİR KERE ARVAS’LAR GERÇEK BİR SEYYİD SÜLALESİDİR. ŞAHSEN KENDİM, MAHKEME KAYITLARI DA DAHİL OLMAK ÜZERE RESMİ VE TARİHİ BELGELERLE HEM KENDİMİN, HEM DE ECDADIMIN SEYYİD OLDUKLARINI SİZE İSPATLAYABİLİRİM.
AMA SİZİ TEMİN EDERİM Kİ BEN HİÇBİR ZAMAN SEYYİDLİK TARAFIMI HİÇ ÖNE ÇIKARMADIM VE HELE BU ÖZELLİĞİM SEBEBİYLE BANA AYRICALIKLI BİR MUAMELE YAPILMASINI DA HİÇBİR ZAMAN İSTEMEDİM”.
DAİMA TÜRKLÜĞÜ VE MÜSLÜMANLIĞI İLE ÖVÜNÜRDÜ
BEN BİYOLOJİK OLARAK SEYYİDİM. EVLAD-I RESUL’ÜM. AMA SOSYOLOJİK OLARAK TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM. EMİR BUHARİ HAZRETLERİ DE SEYYİDDİR AMA SOSYOLOJİK OLARAK TÜRK’TÜR. BİZ FATİHLERİN, YAVUZLARIN KARDEŞLERİYİZ. AMA SOSYOLOJİK ANLAMDA KARDEŞLERİYİZ.
MİLLİYETÇİLİĞİMİZ DE SOSYOLOJİK ANLAMDADIR, BİYOLOJİK ANLAMDA DEĞİLDİR. TEK KURTULUŞ YOLUMUZ İSLAM’DIR. KAFATASÇI DEĞİLİZ. IRKÇI DEĞİLİZ AMA KAVİMLERİ DE İNKAR ETMİYORUZ. TÜRKÜZ VE KARDEŞİZ …
AHMET ER’DEN, S. AHMET ARVASÎ BEY’İN ŞÖYLE DEDİĞİNİ DİNLEDİM: “DÜNYADA İKİ TÜRK KALSA, BİRİ BEN OLURUM. BİR TÜRK KALSA O DA BEN OLURUM…”
ABDÜLKADİR SEZGİN, S. AHMET ARVASÎ’NİN KENDİSİNE ŞÖYLE DEDİĞİNİ NAKLEDİYOR: “ŞANLI PEYGAMBERİN SOYUNA MENSUBUM AMA AFRİKA’NIN YAMYAM KABİLELERİNDEN BİRİNE MENSUP OLSAYDIM VE BUGÜNKÜ BİLGİM VE AKLIM DA BANA AİT OLSAYDI BEN YİNE TÜRK MİLLİYETÇİSİ OLURDUM.”
HOCAM SEYYİD AHMET ARVASÎ BEY MÜTHİŞ BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİ İDİ.
ARVASİ BEY ‘VATAN İÇİN KAN DÖKMEK YETMEZ. AYNI ZAMANDA TER DE DÖKECEKSİN. KAN DÖKEREK SAHİP OLDUĞUN TOPRAKLARDA EMEĞİN, ESERİNDE OLACAK. VATAN İÇİN TER DÖKMEZSEN BU TOPRAKLARI UZUN MÜDDET ELİNDE TUTAMAZSIN.” DERDİ.
“MİLLİYETÇİLİK BİR MİLLETİN KENDİNİ EKONOMİK, KÜLTÜREL, SOSYAL, POLİTİK YÖNDEN GÜÇLENDİRMESİ VE BAŞKA MİLLET VE GRUPLARA SÖMÜRTMEME ÇABASIDIR. BU BAKIMDAN MİLLİYETÇİLİK MEŞRU BİR HAK VE ŞUURDUR” DİYORDU.
DÜNYA DA HİÇ TÜRK KALMASAYDI, BEN TÜRK MİLLETİNİ TEMSİL ETMEKTEN ŞEREF DUYARDIM. BİR KİŞİ KALSA İKİNCİSİ BEN OLURUM.
SEMİH UŞAKLIOĞLU ANLATIYOR: ARVASÎ BEY DERDİ Kİ; “BEN AFRİKA’NIN ORTASINDA DOĞMUŞ BİR ZENCİ OLSAYDIM VE BU AKLIMDA BENDE OLSAYDI YİNE TÜRK MİLLİYETÇİSİ OLURDUM.
ÇÜNKÜ BEN AMENTÜ’YE İMAN ETTİĞİM GİBİ İMAN EDİYORUM Kİ TÜRK MİLLETİNİN DE, İSLAM ALEMİNİN DE MAZLUM MİLLETLERİN DE KURTULUŞU TÜRK MİLLİYETÇİLERİNDEDİR. TÜRK-İSLAM ÜLKÜCÜLERİNDEDİR…”
OĞUZ HAN’IN ZÜLKARNEYN OLDUĞUNA İNANIR VE TÜRK MİLLETİNDEN BAHSEDERKEN “OĞUZ’UN ÇOCUKLARI” DERDİ.
“BÜYÜK OĞUZ NESLİ, BÜTÜN TARİH İÇİNDE ŞAHANE PERİYOTLAR ÇİZEREK ASRIMIZA ULAŞMIŞTIR VE GELECEK ZAMAN İÇİN, YİNE EN BÜYÜK HAMLELERE HAZIR EN GÜÇLÜ MİLLETLERDEN BİRİDİR.”
YİNE MÜŞAHADE EDİYORUZ Kİ, YENİ OĞUZ NESLİ TÜRK MİLLİ ŞUURUNDAN VE İSLAM’IN RUH VE İMANINDAN ZERRE KADAR İNHİRAF ETMEKSİZİN ‘ÇAĞDAŞ TÜRK-İSLAM DAVASININ ULVİ ÇİLESİNİ ÇEKMEKTEDİR.” DİYORDU.
BİR KERE SAHABE-İ KİRAM’DAN SONRA İSLAM’A EN BÜYÜK HİZMETİ YAPAN TÜRKLERDİR. BU MİLLET YÜZYILLARCA İSLAM ALEMİNİ KORUMUŞ KOLLAMIŞ VE BU UĞURDA HİÇ ÇEKİNMEDEN OLUK GİBİ KANINI AKITARAK MİLYONLARCA ŞEHİT VERMİŞTİR.
BUNUN YANI SIRA İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN GELİŞMESİNE DE MADDİ-MANEVİ BÜYÜK KATKILARI OLMUŞTUR. TÜRK MİLLETİ İSLAM’LA BÜTÜNLEŞMİŞ VE İÇ İÇE GİRMİŞ BİR MİLLETTİR.
BATI’YA, AVRUPA’YA GİTTİĞİNİZDE HANGİ MİLLETTENSİN DİYE SORARLAR. EĞER TÜRK’ÜM DERSEN İKİNCİ SORUYA MUHATAP OLMAZSIN. ÇÜNKÜ BİLİRLER Kİ SEN MÜSLÜMANSIN. ÇÜNKÜ TÜRK DEMEK,
MÜSLÜMAN DEMEKTİR. AMA ARAP’A HIRİSTİYAN MISIN, MÜSLÜMAN MISIN DİYE SORUYORLAR… ARADAKİ FARKI ŞİMDİ ANLADIN MI? TÜRKLER MİLLET OLARAK HEP BERABER İSLAM’I SEÇEN BİR MİLLETTİR İSLAM’A BÜYÜK HİZMETLERİ OLMUŞTUR VE HALA DA OLMAKTADIR.
BULGAR’DA OLABİLİRSİN, MAKEDON’DA OLABİLİRSİN; HATTA AFRİKALI ZENCİ DE OLABİLİRSİN. AMA NE OLURSAN OL, EĞER MÜSLÜMANSAN TÜRK’E SAYGI GÖSTERMELİSİN. BU MİLLETİN İSLAM’A HİZMETLERİ UNUTULMAZ, ONUN İÇİN DE BU MİLLET SEVİLİR.
AHMET NECİP GÜNAYDIN: “TÜRK MİLLETİNİN TARİHİ ROLÜNÜ, İSLAM VE DÜNYA İNSANLIĞINA OLAN KATKILARINI YÜREKTEN DUYARAK, YAŞAYARAK ANLATIR VE BÖYLE BİR MİLLETE MENSUP OLDUĞUMUZ İÇİN ALLAH’A ŞÜKREDİYORUM” DERDİ.
TÜRK MİLLETİNİN ASIRLAR BOYUNCA ZULME VE İSLAM DÜŞMANLARINA KARŞI YAPTIĞI MÜCADELEYİ ÖYLESİNE İÇTEN ANLATIRDI Kİ BİZ ECDADIMIZI ANCAK ONUN ANLATTIKLARINDAN ÖĞRENEBİLDİK.
TÜRKLÜĞÜ İLE İFTİHAR EDERDİ.
SAKİN ÖNER ANLATIYOR;” ARVASİ HOCA OKULDA Kİ MİLLİYETÇİLERİN İÇİNDE ‘TÜRKÇÜ’, ‘İSLAMCI’ GİBİ BÖLÜNMELERE ASLA İZİN VERMEZ. VE BUNU ÖNLEMEK İÇİNDE DAİMA SAMİMİ BİR GAYRET GÖSTERİRDİ. ..
“BU TARTIŞMALARDA AŞIRI GİTMEYİN. ZİRA MİLLİYATCİLİĞİN TÜRKÇÜ KAREKTERİNİ KAYBETMEMELİYİZ BU İNCELİĞE DİKKAT EDİN”
BİR GÜN ARVASİ HOCAYA TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ NİÇİN SAVUNDUĞUNU SORDUĞUMUZDA ŞÖYLE CEVAP VERMİŞTİ:
“TÜRK MİLLETİNİ SAVUNMAK VE ONU ÇOK SEVMEK BANA ECDADIMDAN KALAN BİR MİRASTIR. ONLAR DA DAİMA TÜRK MİLLETİ’NİN VE TÜRK DEVLETİ’NİN YANINDA YER ALDILAR.”
CEVAT GÜLDOĞAN ANLATIYOR:
“SEYYİD AHMET ARVASİ KOYU BİR TÜRK MİLLİYETCİSİYDİ. TÜRK MİLLETİNİ ÇOK SEVERDİ. ARVASİ HOCA HEP ŞÖYLE DERDİ:
“TÜRK MİLLETİ ASIRLARCA İSLAM’IN BAYRAKTARLIĞINI YAPTI VE YİNE YAPACAKTIR. BU GÖREV HALA TÜRK MİLLETİ’NİN ÜZERİNDEDİR. GÖREVİMİZE SAHİP ÇIKALIM VE KENDİMİZİ ONA GÖRE HAZIRLAYALIM.”
KAPISI VE GÖNLÜ HERKESE AÇIKTI.
M.OZAN SEMERCİ;
“BİR GÜN GEÇ VAKİT ARKADAŞLARLA HOCA’NIN EVİNE GİTTİK. HOCA’NIN KAPISINI ÇALDIK. VAKİT İLERLEMİŞ OLMASINA RAĞMEN BİZİ İÇERİ BUYUR ETTİ. SABAH EZANINA KADAR SUALLERİMİZLE HOCA’YI MEŞGUL ETTİK.
BÜTÜN YORGUNLUĞUNA RAĞMEN HİÇ ŞİKÂYET ETMEDİĞİ GİBİ: “ÇOCUKLAR BUGÜN YATSI NAMAZININ ABDESTİ İLE İNŞALLAH BİRAZ SONRA EZAN OKUNACAK, SABAH NAMAZIMI KILACAĞIM.
TIPKI İMAM-I AZAM EFENDİMİZ GİBİ… SEBEBİ SİZ OLACAKSINIZ. ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN” DİYEREK BİZİ UĞURLADI.
ARVASÎ HOCA, “TÜRK-İSLAM ÜLKÜCÜLERİNE KAPIM YİRMİ DÖRT SAAT AÇIKTIR. HİÇ MAHZURU YOK. NE ZAMAN İSTERSENİZ GELİRSİNİZ” DERDİ. GERÇEKTEN DE ÖYLE OLDU. GECE YARISI SAAT 24’TE HATTA 01’DE EVİNE GİTTİĞİM ZAMANLARDA DAHİ KAPISI HEP AÇIKTI. NE ZAMAN GİTMİŞSEM VEYA GİTMİŞSEK BİZİ HİÇ GERİ ÇEVİRMEDİ. AYNEN DEDİĞİ GİBİ KAPISI DAİMA AÇIKTI. HEM DE YİRMİ DÖRT SAAT…”
BÜLENT BAYRAKTAR: “ARVASÎ HOCAMIZ ÇAY DEMLETİR, SONRA GETİRİR, BARDAKLARLA ÖNÜMÜZE KOYARDI”. MİSAFİRİNE KARŞI SON DERECE SAYGILI VE KİBAR DAVRANIRDI. ÖYLE Kİ MİSAFİRİNE İKRAMI DAHİ BİZZAT KENDİSİ YAPARDI. BU EV SAHİBİNİN VAZİFESİDİR! DERDİ.
ARVASÎ BEY, KENDİSİNİ ZİYARETE EVİNE GİDEN HER GENCE, YAŞINA VE KENDİ RAHATSIZLIĞINA ALDIRIŞ ETMEDEN HİZMET ETMEKTEN BÜYÜK BİR ZEVK DUYARDI ‘BİZİM ÇOCUKLAR’ DİYE ANDIĞI GENÇLERİ KARŞISINA ALIR, ONLARLA GENÇLEŞİR, ONLARLA HEYECANLANIR, ONLARLA COŞARDI.
İNANMIŞ TÜRK GENÇLİĞİNİ ONUN KADAR AŞK DERECESİNDE SEVEN BİR BAŞKA İNSAN GÖRMEDİM. MİSAFİRİ İÇİN ADETA DELİ OLUR, TA KAPIDAN KARŞILAR VE ONA İKRAMDA BULUNMAKTAN HAZ DUYARDI.
SAKİN ÖNER DE, “SANIYORUM KENDİSİNE VE AİLESİNE AYIRDIĞI ÖZEL BİR VAKTİ YOKTU” DİYOR.
GİTTİĞİ HER TOPLULUKTA KENDİNİ SAYDIRIR, ETRAFINDA KISA ZAMANDA BİR SEVGİ VE SAYGI HALESİ OLUŞURDU.
AÇIK VE DOĞRU SÖZLÜYDÜ. HAK BİLDİĞİNİ SÖYLEMEKTEN ASLA ÇEKİNMEZDİ.
HİÇ KİMSEYE HAKARET ETMEZ, MUARIZLARINI DAHİ KÜÇÜMSEMEZDİ.
İNANDIKLARINI BÜYÜK BİR CESARET VE BELAGATLE MEDENİCE SÖYLER, BU SEBEPLE DE DÜŞMANLARININ BİLE SAYGISINI KAZANIRDI.
ARVASÎ HOCA ÇOK VEFALI BİR İNSANDI.
VEFALIYDI, DOSTUNU ARKADAŞINI, ÖĞRENCİLERİNİ HİÇ UNUTMAZDI. İMKÂNLARI ELVERDİĞİ MÜDDETÇE ONLARLA İLGİLENİR, GURBETTE ONLARI MUTLAKA ARAR, SORARDI.
ARVASÎ HOCA, OKULDAN MEZUN OLUP AYRILDIĞI HALDE KENDİSİ İLE İRTİBATINI KESMEYEN ÖĞRENCİLERİYLE DE HEP İLGİLENMİŞ VE ONLARI HAYATI BOYUNCA TAKİP ETMİŞTİR VEYA OKULDAN MEZUN OLUP GİTTİĞİ HALDE GÜNÜN BİRİNDE HER NASILSA KENDİSİNDEN YARDIM TALEP EDEN ÖĞRENCİLERİNE DE YARDIM ELİ UZATMIŞTIR.
DİYECEĞİM ŞU Kİ; AHMET ARVASÎ BEY’İN TALEBELERİNE KARŞI MÜTHİŞ BİR VEFASI VE BAĞLILIĞI VARDI.
1975 SENESİ TEMMUZ AYINDA BURSA’DA BİR İDEOLOJİK HADİSE İLE İLGİLİ OLARAK TUTUKLANDIM.
ON SENELİK TUTUKLULUK VE MAHKÛMİYET HAYATIMIZDA HOCA BİZE, SELAMLARIYLA, HABERLERİYLE, ÇEŞİTLİ DERGİ VE GAZETELERDEKİ YAZILARIYLA HEP DESTEK OLDU, MORAL VERDİ.
1980 YILI KIŞ AYLARINDA BİZ ESKİŞEHİR CEZAEVİNDE TUTUKLU İKEN, BERABERİNDE AHMET BÜYÜKKARABACAK VE BİRKAÇ KİŞİYLE ESKİŞEHİR’E BİZİ ZİYARETE GELMİŞTİ. MAALESEF O GÜN SOL GRUBUN BULUNDUĞU BÖLÜMDE İSYAN HADİSESİ OLDUĞUNDAN GÖRÜŞME İMKÂNI BULAMADIK.
SİYASİLER KISMININ BAHÇE KAPISINA KADAR ÇIKIP, SOĞUK KIŞ GÜNÜNDE CEZAEVİ NİZAMİYESİNDE BEKLEYEN ARVASÎ HOCAM’A VE BERABERİNDEKİLERE UZAKTAN EL SALLAYIP, SELAMLAŞABİLDİK.
AHMET ARVASÎ DE 5 OCAK 1980 TARİHLİ HERGÜN GAZETESİNDEKİ “BİR HAPİSHANE ZİYARETİ” BAŞLIKLI YAZISINDA İSİM ZİKRETMEDEN BU OLAYDAN BAHSETMEKTEDİR.
YAZININ SONUNDA ŞÖYLE DİYOR:
“BİRAZ SONRA ARKADAŞLARIMIZI TEMSİLEN BİRİ KAPIDAN GÖRÜNDÜ, UZAKTAN SELAMLAŞTIK, HASRETLE BAKIŞTIK, EL SALLADIK VE AYRILDIK. DOSTLARIMIZI ZİYARET EDEMEDİĞİMİZ İÇİN ÜZGÜNDÜK”.
İSTANBUL’DA YAŞADIĞI YILLARDA DA GEREK ŞAHSININ VE GEREKSE ÇEVRESİNİN HER TÜRLÜ İMKÂNINI ZORLAYARAK MAĞDUR VE İHTİYAÇ SAHİBİ GENÇLERE YURT, YEMEK, ELBİSE, HARÇLIK, ÇALIŞACAK İŞ, HASILI AKLINIZA NE GELİRSE VEYA NEYE İHTİYAÇ VARSA HER KONUDA BÜYÜK YARDIMLARDA BULUNDU.
AHMET ARVASÎ, ÜLKÜCÜ GENÇLİK NAZARINDA NE ANLAM İFADE EDİYORSA; ÜLKÜCÜ GENÇLİK DE ARVASÎ HOCANIN NAZARINDA AYNI ANLAMI İFADE ETMEKTEYDİ.
İRFAN ATAGÜN;
“ÖMER ÖZTÜRKMEN BEY’LE BERABER HOCADAN KENDİ GAZETEMİZDE YAZMASINI İSTEDİK. ARVASÎ HOCA O SIRADA TALEBELERİNİN ÇIKARDIĞI BİR GAZETEDE YAZIYORDU.
AYRI AYRI YÜZÜMÜZE BAKTI VE DEDİ Kİ;
-SİZİN GAZETEDE YAZMAK İSTERİM. ÇÜNKÜ BÜTÜN DOSTLAR ORADA.
BİRAZ DA HEYECANLA SEVİNMİŞTİK.
-FAKAT! TALEBELERİMİ BIRAKAMAM.
ŞAŞKINLIKLA SORMUŞTUM.
-FAKAT NİÇİN, HOCA!
BÜTÜN İNANCIYLA CEVAP VERDİ:
-ÇÜNKÜ ONLAR, ÖLÜYORLAR!… ŞEHİT OLUYORLAR!.BEN ÖĞRENCİLERİMİN İSTEKLERİNİ GERİ ÇEVİREMEM. ONLARI KIRAMAM. SONRA HUZUR-U MAHŞERDE ONLARA NE DERİM. ONLARIN NASIL YÜZLERİNE BAKARIM.
DEMEK İSTEDİĞİNİ BÜTÜN YÜREĞİMİZLE KABUL ETTİK… VEFA VE MÜRÜVVET DENİLEN BU İDİ. ONA SEVGİ VE HAYRANLIĞIMIZ ARTARAK DEVAM ETTİ.”
MEHMET PAMAK 12 EYLÜL SONRASINDA KURULAN DANIŞMA MECLİSİ’NDE ÇANAKKALE TEMSİLCİSİYDİ.
MEHMET PAMAK O GÜNLERDE ÜLKÜCÜ CEVDET KARAKAŞ’IN 4 HAZİRAN 1981’ DE ELAZIĞ’DA İDAM EDİLMESİNE OY VERMİŞTİ.
DAHA SONRAKİ TARİHLERDE ARVASÎ BEY KARŞILAŞTIKLARI BİR KALABALIĞIN ÖNÜNDE MEHMET PAMAK’A ‘BUNU NASIL YAPARSIN VE O ÜLKÜCÜNÜN İDAMINA NASIL OY VERİRSİN?’ DİYE SORDU.
MEHMET PAMAK; ‘BEN HAYIR DESEM DE YİNE ONAYLANACAKTI NE FARK EDER Kİ?’
DEDİ.
ARVASÎ: PEKİ BEN İDAMA MAHKÛM OLSAM MECLİSE GELSE, BANA DA EVET Mİ DİYECEKTİN?
PAMAK: NE MÜNASEBET ÖYLE ŞEY Mİ OLUR. HİÇ EVET DER MİYİM? ARVASÎ: BENİM O DELİKANLIDAN FARKIM NE?
MÜTEVAZI BİR HAYATI VARDI.
SON DERECE SADE VE TEMİZ GİYİNİRDİ
ÖĞRETMENLİĞİ ESNASINDA TRAŞSIZ VE KRAVATSIZ BİR GÜNÜNÜ HATIRLAMIYORUM.
“ARVASÎ BEY KONUŞMALARINDA MÜSLÜMAN TÜRK’ÜN ENGİN TARİHİNDEN YÜKSEK, MEDENİYET KURUCU VASFINDAN, İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ ÇALKANTILI DÖNEMİN GEÇİCİ OLDUĞUNDAN, TÜRKLÜĞÜN KENDİ RUH KÖKÜNDEN ALACAĞI GÜÇ VE İLHAMLA, TÜRK VE İSLAM ALEMİNİN GELECEĞİNİN AYDINLIK OLACAĞINDAN, DERİN BİR AŞK VE HEYECANLA BAHSEDERDİ”.
ARVASÎ BEY’İ DİNLEYEN HERKES TÜRKLÜĞE, İSLAM’A ADETA YENİDEN İNANÇLA BAĞLANIYOR, YÜKSEK BİR GÜVEN DUYGUSU İLE TÜRKLÜĞÜN, İSLAM’IN AYDINLIK GELECEĞİNE DAİR OLAN ÜMİT VE HEYECANLARI YENİDEN TAZELENİYORDU”.
ARVASÎ BEY’DE BÜTÜN SAMİMİ MÜMİNLER GİBİ NAMAZ KONUSUNDA ÇOK TİTİZDİ. OKULDAYKEN ÖĞLE VE İKİNDİ NAMAZLARINI OKULUN MESCİDİNDE KILDIĞINA ŞAHİDİZ. BİZLERE; “NAMAZIN YERİNİ HİÇ BİR ŞEY TUTMAZ. NE YAPARSANIZ YAPIN ÖNCE NAMAZ… SAKIN NAMAZINI BIRAKMAYIN VE İHMAL ETMEYİN” DERDİ.
MÜSLÜMAN’IN GÜNLÜK YAŞAYIŞININ ADETA, BİZLERE PRATİĞİNİ GÖSTERİR VE BU PRATİĞİ DE BİZLERE UYGULATIRDI.
ARVASÎ HOCA’NIN NAMAZ KONUSUNDA ÖMRÜNÜN SON GÜNLERİNE KADAR GÖSTERDİĞİ TİTİZLİĞİ DE DAMADI MUHİP ARVAS ŞÖYLE ANLATIYOR:
“SON ZAMANLARDA DİZLERİ ADETA ONU TAŞIYAMAZ BİR HALE GELMİŞTİ. AYAĞA KALKMAKTA VE AYAKTA DURMAKTA ÇOK ZORLUK ÇEKİYORDU. BU SEBEPTEN NAMAZ KILMAKTA EPEYİ MÜŞKİLATLA KARŞILAŞMAKTAYDI.
BİR ARA KENDİSİNE ‘EFENDİM NAMAZINIZI OTURARAK KILSANIZ…’ DEDİM. ‘HAYIR! YERE DÜŞÜNCEYE KADAR AYAKTA KILACAĞIM. NE KADAR ZOR OLURSA OLSUN YİNE DE AYAKTA KILACAĞIM’ DEDİ VE HAKİKATEN DE HEP ÖYLE YAPTI.
ONU TANIYAN HERKES MÜSLÜMANLIĞIN NE OLDUĞUNU, MÜSLÜMAN’IN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ ONUN ŞAHSINDA VE CANLI BİR ŞEKİLDE GÖRÜRDÜ. BU HİSSİYATLA DAHA O İLK GÖRÜŞMESİNDE KENDİSİNE HAYRAN KALIRLARDI. ÖYLE Kİ BÜTÜN SÖZ VE DAVRANIŞLARINDA ZERRE KADAR RİYA YOKTU.
ÜZERİNDE DÜNYA KAYGISINDAN HİÇBİR İZ GÖRÜNMÜYORDU.
ALLAH VE RESULÜ YOLUNDA ADETA MUM GİBİ ERİMİŞ VE TAM BİR TESLİMİYET İÇİNDE OLAN BİR İNSAN HALİ VARDI. GÖRSEYDİNİZ HARİKULADE BİR HALDEYDİ, GÖRSEYDİNİZ SİZLERDE HAYRAN KALIRDINIZ.
YAZILARIYLA, SOHBETLERİYLE, ÖRNEK YAŞAYIŞIYLA GENÇLERE YOL GÖSTERMİŞ VE REHBERLİKTE BULUNMUŞTUR. İYİ KÖTÜ GÜNLERİNDE, KEDERLİ VE SEVİNÇLİ ZAMANLARINDA HEP YANI BAŞLARINDA YER ALMIŞTIR.
12 EYLÜL DÖNEMİNİN KAHIRLI GÜNLERİNDE HEP MİLLİYETÇİ ÜLKÜCÜ GENÇLERLE BİRLİKTE OLMUŞ VE HEP ONLARLA İLGİLENMİŞTİR.
GÜN OLMUŞ 12 EYLÜL’ÜN KABUS GİBİ ÜZERLERİNE ÇÖKEN ZULÜMLERİ KARŞISINDA ONLARIN MORALLERİNİ YÜKSELTİP GELECEĞE AİT ÜMİTLERİNİ PEKİŞTİRMEYE ÇALIŞMIŞTIR. GÜN OLMUŞ GAZETEDEKİ KÖŞE YAZILARINDA BU İDEALİST-ÜLKÜCÜ VATAN EVLATLARINI TANITAN VE DESTEKLEYEN YAZILAR YAZMIŞTIR.
BİN BİR EZA CEFA GÖREN, İŞKENCELERE MARUZ KALAN UZUN YILLAR CEZAEVLERİNDE ÇİLE DOLDURAN, ÜLKÜCÜ GENÇLERLE VE DAVA ARKADAŞLARIYLA KARŞILAŞTIĞINDA;
“DAVA ADAMI OLMAK KOLAY BİR İŞ DEĞİLDİR. BİR DAVAYA TALİP OLMAK, ÇİLEYE, MEŞAKKATE TALİP OLMAK DEMEKTİR. HELE BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİ İSEN, İŞİN DAHA DA ZOR DEMEKTİR. AMA YILMAK, YILGINLIK GÖSTERMEK YOK. MİLLİYETÇİ VE MUKADDESATÇI BİR TÜRK GENCİ OLARAK YOLUNA DEVAM EDECEKSİN. BÖYLE ŞEYLER CENAB-I HAKK’IN TAKDİRİDİR. BÜYÜK GEÇMİŞ OLSUN” DERDİ.
ÖĞRENCİLERİNİN YETİŞMESİNDE GAYRETLİ VE SON DERECE SABIRLIYDI.
KABİLİYETLİ GENÇLERİ DE BAŞARILI OLDUKLARI SAHALARDA DAİMA TEŞVİK ETMİŞ VE GÜCÜ NİSPETİNDE ONLARA DA İMKÂN BULMAYA ÇALIŞMIŞTIR.
DAİMA İYİYE DOĞRUYA GÜZELE TEŞVİK EDERDİ.
BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ
ARVASÎ HOCA GENÇ KIZLARIMIZIN ÜNİVERSİTE VE YÜKSEKOKULLARDA MARUZ KALDIĞI BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI KONUSUNDA FİKRİNE MÜRACAAT EDİLDİĞİNDE:
“BEN BU KONUDA FETVA VEREMEM. ÖYLE BİR YETKİM YOK.
KENDİ KIZIMA SÖYLEDİKLERİMİ SİZE DE SÖYLEYEYİM: BİZİM BAŞÖRTÜMÜZLE UĞRAŞANLAR NE İSTİYOR? İMANLI, İHLÂSLI KIZLAR YÜKSEK TAHSİL YAPAMASINLAR VE BÖYLECE ÖĞRETMEN, DOKTOR, AVUKAT, MÜHENDİS VE BENZERİ BİR MESLEK SAHİBİ OLMASINLAR. BUNU İSTİYORLAR DEĞİL Mİ?
ÖYLEYSE KIZLARIMIZ OKUMALI VE BÜTÜN BU MESLEKLERDE DE SÖZ SAHİBİ OLMALIDIRLAR. ONUN İÇİN DE GEREKİRSE BAŞLARINI AÇMALILAR”
“KIZLARIMIZ EĞİTİM GÖRMEK VE YARINLARA HAZIRLANMAK İÇİN BUNU YAPMALILAR. BIRAKIN KIZLARIMIZ OKUSUNLAR VE ÖĞRETMENLİK, AVUKATLIK, DOKTORLUK, MÜHENDİSLİK YAPSINLAR. DIŞARIDA BAŞLARINI ÖRTSÜNLER AMA İÇERİDE SINIRLI AÇSINLAR.
BU FIRSATI KAÇIRMASINLAR, OKUSUNLAR. ANCAK MÜSAADE EDİLEN KADAR AÇMALIDIRLAR. YANİ KIYAFETLERİNİN BAŞI ÖRTMEK DIŞINDA KALAN KISMI ELBETTE Kİ YİNE TESETTÜRE UYGUN OLMALIDIR. OKULDA BAŞINI AÇACAK; AMA DIŞARI ÇIKINCA BAŞINI YİNE ÖRTECEK. BU ARADA, İÇERİDE BAŞINI AÇMAK ZORUNDA KALMANIN EZİKLİĞİNİ HİSSEDECEK, ONU HER AN YAŞAYACAK VE BU MAHCUBİYETLE DAHA ÇOK ÇALIŞIP DAHA YÜKSEK BİR BAŞARI İLE MEZUN OLARAK HAYATA ATILACAK”.
“İÇERİDE ‘BEN BÜTÜN BU ZORLUKLARA MİLLETİME HİZMET ETMEK İÇİN KATLANIYORUM’ DİYE DÜŞÜNECEK VE TESETTÜR ŞUURUNDAN ASLA KOPMAYACAK.”
HOŞSOHBETTİ AMA HİÇBİR LAUBALİLİĞİNE RASTLAMADIM.
BAZEN SAATLERCE KONUŞUR.
AMA BİR SÖYLEDİĞİNİ BİR DAHA TEKRAR ETMEZDİ.
BU UZUN SOHBETLERİNDE ASLA BOŞ SÖZ SÖYLEMEZDİ.
ADETA İLAHİ BİR KAYNAKTAN BESLENEN ÇAĞLAYANLAR GİBİ GÜRÜL GÜRÜL AKARDI.
MİLLİYETÇİLİĞİ, ÜLKÜCÜLÜĞÜ
SAMİMİ BİR MÜSLÜMAN, ŞUURLU BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİ VE ÜLKÜCÜSÜYDÜ.
BİR GÜN KENDİSİNE ÜLKÜCÜLÜK NEDİR DİYE SORULDUĞUNDA CEVABEN; “ ÜLKÜCÜLÜK KAYITSIZ ŞARTSIZ ALLAH’A İTAAT ETMEK DEMEKTİR. ALLAH’A İTAAT ETMEYEN BEN ÜLKÜCÜYÜM DEMESİN.
ALLAH’TAN KORKSUN, ALLAH’IN RESULÜ’NDEN UTANSIN” DİYE CEVAP VERMİŞTİ. (1970)
“TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ, İNSANLIK ALEMİNİ BİR SÜRÜ VE YIĞIN OLARAK MÜTALAA ETMEZ. BİZE GÖRE İNSANLIK MİLLETLERDEN İBARETTİR. MİLLETLERE VE MİLLİYETLERE SAYGI DUYMAK İNSANLIĞA SAYGI DUYMAK DEMEKTİR.
“İNSANLIK İDEALİ MİLLETLERİ VE MİLLİYETLERİ ÖLDÜRMEK DEĞİL, AKSİNE ONLARI YAŞATMAK VE GÜÇLENDİRMEK SURETİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ SADECE BİR AYDIN VE ZÜMRE HAREKETİ DEĞİLDİR. BÜTÜN NESİL VE TABAKALARI İLE TÜRK MİLLETİNİ KUCAKLAYAN BİR FİKİR HAREKETİDİR.
ONUN PROGRAMI ÇAĞDAŞ TÜRK – İSLAM ÜLKÜSÜNÜ SOSYAL, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE POLİTİK BÜTÜN YÖNLERİYLE GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR. BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRK DEVLETİNİ GERÇEKLEŞTİRME İRADESİNİ DAİMA AYAKTA TUTMAKTIR.
“EVET, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İSLAM’IN İMAN VE ŞUURU İÇİNDE YÜCELMEYİ GAYE EDİNEN VE TÜRK’ÜN MUTLULUĞUNU BURADA ARAYAN BİR HAREKETTİR.
BU BİR İDDİA DEĞİL, MİLLETİMİZİN VİCDANINDA YATAN BİR GERÇEĞİN TEŞHİS VE TESPİTİDİR.
TÜRK’Ü TANIYANLAR BUNU DA BİLİRLER.
BU NOKTADA BELİRTEYİM Kİ, TÜRK MİLLETİNİN DOLAYISIYLA TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ’NİN DAVASI ALLAH VE RESULÜNÜN DAVASIDIR. VE BUNU ADI İSLAMİYET’TİR.
AKSİNİ İDDİA EDENLER TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ YA TANIMAMAKTA YA DA BÜHTAN ETMEKTEDİRLER”.
İSLAM’DA MİLLİYETÇİLİK YOKTUR İDDİASI MİLLETLERİ ÇÖKERTMENİN BİR BAŞKA YOLU VE OYUNLARINDAN BİRİDİR.
BEN İSLAM İMAN VE AHLAKINA GÖRE YAŞAMAYI EN BÜYÜK SAADET BİLEN, BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİ İKİ CİHANDA AZİZ VE MESUT GÖRMEK İSTEYEN VE BÖYLECE İSLAMI GAYE EDİNEN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ŞUURUNA SAHİBİM.
TÜRK’E DÜŞMANLIK İSLAMİYETE DÜŞMANLIK İLE EŞDEĞERDİR.. ANADOLU TÜRK’Ü GÜÇSÜZ OLURSA BÜTÜN İSLAM VE TÜRK DÜNYASI ESARET ALTINDA OLUR. BU İKİ DÜNYANIN KURTULUŞUNUN TÜRKİYE’NİN MADDİ VE MANEVİ GÜÇLENMESİYLE MÜMKÜN OLACAĞINA İNANIYORUM.
İSLAMİYET HİÇBİR DİNLE KIYASLANAMAYACAK KADAR İLERİ İLMİN VERİLERİNE AÇIK, DİNAMİK, BİRLEŞTİRİCİ VE KAYNAŞTIRICI BİR SİSTEM GETİRMEKTEDİR.
O KAPİLATİZM, SOSYALİZM KOMÜNİZM, FAŞİZM VE NAZİZİM GİBİ YABANCI İDEOLOJİLERİN SAÇTIĞI ZEHİRİ BERTARAF EDEN BİR PANZEHİR VE HAYAT KAYNAĞIDIR.
BU NOKTADA BELİRTELİM Kİ TÜRK MİLLETİNİN VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ALEM ŞUMUL DAVASI VE İDEOLOJİSİ ALLAH’IN VE RESULÜNÜN DAVASIDIR VE BUNUN ADI DA İSLAMİYET’TİR.
BİZİM GERÇEKTEN MUHTEŞEM BİR MEDENİYETİMİZ VARDI. BÜTÜN TAHRİBATA RAĞMEN HENÜZ MÜHİM BİR KISMI ŞÖYLE BÖYLE AYAKTA DURAN, BİR KISMI MÜZELERE SIĞINAN YAHUT NİNELERİMİZİN SANDIKLARINA GİZLENEN, BİR KISMI GÖZLERDEN VE GÖNÜLLERDEN KAÇIRILAN KİTAPLIKLARIN DEPOLARINA SIĞINAN BU “ECDAT MİRASI” TAMAMIYLA YOK OLMAMIŞTIR.
HATTA MUHTAÇ OLDUĞU İKLİMİ BULDUĞU ZAMAN FİLİZLENEBİLECEĞİNİ DE HİSSETTİRMEKTEDİR.
BAKALIM ŞİMDİ KOZMOPOLİT VE YABANCI BİR TERKİBE ZORLANAN NESİLLER YENİDEN BİZİM KÜLTÜR VE MEDENİYETİMİZİN “ANA CADDESİNİ” BULABİLECEKLER Mİ! YOLLARININ ÜSTÜNE YIĞILMIŞ “MOLOZLARI” KALDIRABİLECEKLER Mİ!
SAPIK YOLLARI VE KOLLARI TERK EDEREK BULDOZERLERLE YENİDEN TÜRK- İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN “ANA CADDESİNİ” AÇABİLECEKLER Mİ! BU KONUDA ONLARA KİMLER, HANGİ MÜESSESELER YARDIM EDECEK!
BEN, TÜRK-İSLAM ÜLKÜCÜLERİNDE BU İRADEYİ, BU AZMİ VE BU İMANI BULUYORUM, GÖRÜYORUM.
ALLAHIN İZNİ İLE BÜTÜN ENGELLEMELERE BÜTÜN “İÇ” VE “DIŞ” DÜŞMANLIKLARA RAĞMEN ONLAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKLARDIR.
ANCAK, BU KONUDA BAŞARIYA ULAŞMANIN EN KESTİRME YOLU ONLARIN KABİLİYET VE İHTİSAS SAHALARINI İSABETLE TAYİN EDEREK SAĞLAM BİR İŞ BÖLÜMÜ YAPMALARI, BİNLERCE YILLIK TARİHİ MİRASIMIZI ÖĞRENMEK İÇİN KAHREDİCİ BİR ÇALIŞMA TEMPOSUNA GİRMELERİ, BİLHASSA SELÇUKLU VE OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYET MİRASINI BÜTÜN İNCELİKLERİYLE KAVRAMAK ÜZERE GEREKLİ FORMASYONA ULAŞMALARI
VE ESERLERİNİ BU TECRÜBENİN IŞIĞINDA VE “MUASIR” GELİŞMELERİ’ DE TANIYARAK VERMELERİDİR.
YANİ BİZ, HAYSİYETLİ, ŞAHSİYETLİ VE ORJİNAL BİR TERKİB İÇİNDE VERİLMİŞ YENİ ESERLER VE ÜSTADLAR BEKLEMEKTEYİZ.
BU TÜRK İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN “ YENİDEN DİRİLİŞ HAMLESİNE” GİRMESİ DEMEKTİR.
MİMARİDE, MUSİKİDE, RESİMDE KISACA BÜTÜN “GÜZEL SANAT DALLARINDA “ ORJİNAL VE FARKLI OLDUĞUNU ECDADI GİBİ İSPAT ETMELİDİR.
TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜSÜ GEREK TEFEKKÜRDE GEREK GÜZEL SANATLARDA ÜLKEMİZİ SARAN “YOZLAŞMANIN” , “YABANCILAŞMANIN” KESİN OLARAK BERTARAF EDİLMESİ İÇİN TÜRK İSLAM MEDENİYETİNİN YENİDEN KEŞFEDECEĞİ TEMELLERİ ÜZERİNDE “ASRI HAYRAN BIRAKACAK” ESERLERİ VERMELİ VE BUNU SERGİLEMELİDİR.
İÇTİMAİ IRK
“İSLAMİYET” BİYOLOJİK IRK” GERÇEĞİNE PARMAK BASAR. VE FAKAT “ IRK ÜSTÜNLÜĞÜ” İDDİALARINI “POSA IRKÇILIĞINI” REDDEDER.
İNSANLARIN “ALLAH YANINDA EN ŞEREFLİ OLANINI TAKVADA (ALLAH VE RESULÜNE İMAN VE HİZMET ÜÇLÜSÜNDE) İLERİ OLMAK” İLE TAYİN EDER”.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ POLİTİKASINI “BİYOLOJİK IRKÇILIK” ÜZERİNE KURMAYI REDDETMEKLE BERABER “ İÇTİMAİ IRK” GERÇEĞİNİ İNKÂR VE İHMAL ETMEMELİDİR.
“ADINDAN DA ANLAŞILACAĞI ÜZERE “İÇTİMAİ IRK” BİYOLOJİNİN KONUSU DEĞİLDİR. SOSYOLOJİNİN KONUSUDUR.
BİR MİLLETİ TEŞKİL EDEN FERTLERİN, AİLELERİN, SINIF VE TABAKALARIN “SOY BİRLİĞİ” ŞUURUDUR.
ORTAK BİR ŞUUR TARZINDA BELİREN MENSUBİYET DUYGUSUNUN “ SOY VE KAN BİRLİĞİ” ŞUURU BİÇİMİNDE DE DUYULMASIDIR.
ZATEN BİYOLOJİK VERASETİN YANINDA ORTAK KÜLTÜR, ORTAK COĞRAFYA, ORTAK HAYAT TARZI VE ORTAK MÜCADELELER BİR MİLLETİN FERT VE TABAKALARINI HEM RUHİ HEM DE FİZİK BAKIMINDAN BİRBİRİNE YAKLAŞTIRIR.
AYNI KÜLTÜRÜN İÇİNDE YAŞAYAN VE AYNI KADERİ PAYLAŞAN İNSANLAR ARASINDA EVLENMELER KOLAYLAŞACAĞINDAN TARİH İÇİNDE BİR OLUŞ VE YOĞRULUŞ HALİNDE İNSANLAR “FİZİKMAN” DA BİRBİRLERİNE BENZEMEYE BAŞLAR. YANİ SOSYAL, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE POLİTİK BÜTÜNLEŞMELERDEN SOSYOLOJİK BİR ZARURET OLARAK ZAMANLA BİR “İÇTİMAİ IRK ”DOĞAR.”
TÜRK TİPİNİ KORUMAK VE GELİŞTİRMEK İÇİN ÇOK UZAK COĞRAFİ ALANLARA DAĞILMIŞ TÜRK ÇOCUKLARINI BİRBİRLERİYLE EVLENMEYE TEŞVİK ETMELİDİR.
YERYÜZÜNE DAĞILMIŞ VATAN ÇOCUKLARINI EVLİLİK BAĞLARI İLE BAĞLAMALI, TÜRK
İÇTİMAİ IRKI “KAN VE SOY BİRLİĞİ” ŞUURUYLA GÜÇLENDİRİLMELİDİR. BU BİRLİĞİN DEĞERİ ASLA KÜÇÜMSENMEMELİDİR”.
“ÖTE YANDAN YABANCI MİLLETLERİN KIZ VE OĞULLARIYLA EVLENMENİN TEŞVİKİ ÖNLENMELİ BU KONUDA “KAMUOYU UYANIK TUTULMALIDIR”.
“BAŞKA MİLLETLERE VE IRKLARA DÜŞMANLIK DUYGULARI HİÇ ŞÜPHESİZ SAPIKLIKTIR. AMA KENDİ ‘ IRKINDAN’ VE MİLLİ ÖZELLİKLERİNDEN UTANIP ‘YABANCI IRKLARDAN’ DAMIZLIK ARAYAN KİMSELERİN ‘EKSİKLİK DUYGULARINI’ HİÇ DE NORMAL KARŞILAMIYORUZ. HER İÇTİMAİ IRK KENDİ ÖZELLİKLERİ İÇİNDE GÜZELDİR”.
“ “İÇTİMAİ IRK VE ÖZELLİKLERİ ‘ BEŞERİYETE RENK GETİREN KÜLTÜR VE MEDENİYETLERE KENDİNE HAS BİR ATMOSFER KAZANDIRAN ORJİNAL DEĞERLERDİR.
KUR’AN-I KERİME GÖRE RENKLERİMİZİN BİRBİRİNE UYMAMASI ALLAH’IN AYETLERİNDENDİR. ( ER-UM-AYET-22)”.
“TÜRK MİLLİYETÇİSİ TÜRK İÇTİMAİ IRKINI BENİMSER, SEVER VE SEVDİRİRKEN AİLESİNİ DE BU ESPRİ İÇİNDE KURMAYA ÇALIŞIR. KOZMOPOLİTİKLİKTEN HOŞLANMAZ, BUNUNLA BERABER BAŞKA ‘İÇTİMAİ IRKLARI’DA ALLAH’IN BİRER ‘AYETİ’ OLARAK DEĞERLENDİRİR.
BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI OLUŞU
DOĞU ANADOLU’NUN BU YALINKILIÇ BÜYÜK İNSANI İNANCI UĞRUNA HER ŞEYİ GÖZE ALIŞI, HAYATINI DAHİ PERVASIZCA ORTAYA KOYUŞU İLE ÖRNEK BİR TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜSÜ İDİ.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ MÜCADELESİNDE ‘TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜ’ İBARESİNİ KAZANDIRMIŞ OLMASI BİLE YALNIZ BAŞINA ONU DAİMA RAHMET VE MİNNETLE ANMAMIZA YETER.
O BÜYÜK İNSAN ŞÖYLE DİYORDU:
“İNANIYORUM Kİ, HEM TÜRK HEM MÜSLÜMAN OLMAK HEM DE MUASIR DÜNYAYA ÖNCÜLÜK ETMEK MÜMKÜNDÜR.
ECDADIMIZ BÜTÜN TARİHLER BOYUNCA BUNU DENEDİLER VE BAŞARILI OLDULAR. O HALDE BİZLER NİYE BU TARİHİ GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRMEYELİM?
ASLA UNUTMAMAK GEREKİR Kİ YABANCI İDEOLOJİLER YABANCI VE İSTİLACI DEVLETLERİN FİKİR PARAVANALARIDIR.
MİLLETLERİ İÇTEN VURAN SİNSİ TUZAKLARDIR. BUNU BİLDİĞİM, BUNA İNANDIĞIM İÇİNDİR Kİ TÜRK MİLLETİNİ PARÇALAMA OYUNLARINA VE TERTİPLERİNE KARŞI DURMAYI BÜYÜK BİR NAMUS VE VİCDAN BORCU BİLMEKTEYİM.
HELE BİR DOĞU ANADOLU ÇOCUĞU OLARAK DOĞDUĞUM VE BÜYÜDÜĞÜM BÖLGE ETRAFINDA DÖNDÜRÜLMEK İSTENEN HAİN, NİYETLERE KAHPE TERTİPLERE KARŞI ELBETTE KAYITSIZ KALAMAZDIM.
BENİ YAKINDAN TANIYANLAR BÜTÜN HAYATIMI VE ÇALIŞMALARIMI TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜNE VAKFETTİĞİMİ ELBETTE BİLİRLER.
BENİ BU MUKADDES YOLDAN DÖNDÜRMEK İÇİN NE OYUNLARA NE TERTİPLERE VE NE KAHPELİKLERE MARUZ BIRAKILDIĞIMI BİR ALLAH BİLİR BİR BEN.
ŞÜPHESİZ BU OYUNLAR BİTMEMİŞTİR VE KOLAYCADA BİTECEĞE BENZEMEZ.”
“KESİN OLARAK İMAN ETMİŞİMDİR Kİ, MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİ VE ONUN DEVLETİ GÜÇLÜYSE İSLAM DÜNYASI DA GÜÇLÜDÜR. AKSİ BİR DURUM VARSA BÜTÜN TÜRK DÜNYASI BİRLİKTE İSLAM DÜNYASI DA SÖMÜRÜLMEKTEDİR.
GALİBA BU DURUMU EN İYİ İDRAK EDENLERDE DÜŞMANLARIMIZ. ONUN İÇİN BÜTÜN İSLAM DÜNYASINI ESİR ALMAK İSTEYEN ŞER KUVVETLERİN İLK HEDEFİ TÜRK DEVLETİ VE TÜRK MİLLETİ OLMUŞTUR. TARİHTEN İBRET ALMASINI BİLENLER BUNU AYAN BEYAN GÖRECEKLERDİR. DURUM GÜNÜMÜZDE DE AYNIDIR.
ONUN İÇİN DİYORUM Kİ, TÜRK DEVLETİNİ YIKMAK VE TÜRK MİLLETİNİ PARÇALAMAK İSTEYEN BÖLÜCÜLER YALNIZ TÜRKLÜĞE DEĞİL, İSLAM’A DA İHANET ETMEKTEDİRLER”.
MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİ VE ONUN DEVLETİ GÜÇLÜ İSE İSLAM DÜNYASI DA GÜÇLÜDÜR. AKSİNE BİR DURUM VARSA, BÜTÜN TÜRK DÜNYASI İLE BİRLİKTE İSLAM DÜNYASI DA SÖMÜRGELEŞMEKTEDİR.
TÜRK DEVLETİNİ YIKMAK VE TÜRK MİLLETİNİ PARÇALAMAK İSTEYEN BÖLÜCÜLER, YALNIZ TÜRKLÜĞE DEĞİL İSLAM’A DA İHANET ETMEKTEDİRLER.
SEMİH UŞAKLIOĞLU: “İSLAM ADINA BÖLÜCÜLÜK YAPANLAR SADECE TÜRK MİLLETİNE İHANET ETMİYORLAR. ALLAH VE RESULÜ’NÜN DAVASINA DA İHANET EDİYORLAR. ÇÜNKÜ TARİH BİZE GÖSTERİYOR Kİ TÜRK MİLLETİ VE DEVLETİ GÜÇLÜ İSE İSLAM DÜNYASI DA AYAĞA KALKMIŞTIR. TÜRK MİLLETİ ZAYIF DÜŞMÜŞSE İSLAM DÜNYASI DA PARYA STATÜSÜNE TABİ TUTULMUŞ DEMEKTİR”.
ÜLKÜCÜ GEÇLİĞE DAİR ÜMİTLERİ
ARVASÎ HOCA, ÜLKÜCÜ GENÇLİĞİN CANLARI PAHASINA VERDİĞİ ÇİLELİ MÜCADELEYİ:
”GERÇEKTEN ÇİLE VE ISTIRAP, GENÇ İSTİDATLARIN DOĞMASI İÇİN ÇOK ZENGİN BİR VASAT OLUŞTURUYOR. GÖRECEKSİNİZ, YUSUFİYELİLER, NİCE MÜTEFEKKİRİN, ŞAİRİN, ROMANCININ, HİKAYECİNİN, RESSAM VE BESTEKARIN BEREKETLİ BİRER KAYNAĞI HALİNE GELECEKTİR. YEPYENİ BİR TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ BURADAN FIŞKIRACAK DEHALAR İLE BESLENECEK VE YEPYENİ BİR DÜNYA KURULACAK. EVET, KİM NE DERSE DESİN, BEN BUNA İNANIYORUM”. (ARVASÎ, HASBİHAL, 5/159)
“EĞER ALLAH, İNSANOĞLUNA YENİ BİR HİDAYET KAPISI AÇACAKSA, EN GÜZEL SURETTE YARATILMIŞ İNSANIN, YENİDEN ŞEREFİNE UYGUN BİR YAŞAYIŞA KAVUŞMASINI MURAD EDECEKSE, GÖRÜNEN ODUR Kİ BUNU, YİNE TARİHİ GÖREVİNE YAKIŞIR BİÇİMDE, TÜRK-İSLAM ÜLKÜCÜSÜ, MAZLUM VE MAĞDUR ‘ANADOLU ÇOCUKLARI’ BAŞARACAKLARDIR. ÜMİDİMİZ VE DUAMIZ BUDUR” DİYE YORUMLUYORDU.
ARVASÎ HOCA EN BUNALIMLI ZAMANLARDA BİLE İSTİKBALE ÜMİTLE BAKMAYI TELKİN EDİYOR, YENİ VE BÜYÜK BİR ZUHURU MÜJDELİYORDU:
İŞTE BU KARANLIK TABLO İÇİNDE YALNIZ TÜRKİYE İÇİNDE BİR ÜMİT VE İMAN IŞIĞI BELİRMİŞ BULUNMAKTADIR.
İSLAM İMAN VE AHLAKINDAN GÜÇ ALAN YENİ BİR ÜLKÜCÜ NESİL TARİHİMİZİN BAĞRINDAN FIŞKIRMIŞ VE HER GÜN BİRAZ DAHA GÜÇLENEREK GELMEKTEDİR.
BUNLAR ‘MÜMİNLERE KARŞI ALÇAK GÖNÜLLÜ, KAFİRLERE KARŞI ONURLU VE ZORLU, ALLAH YOLUNDA SAVAŞAN VE KINAYANLARIN KINAMASINA ALDIRMAYAN YİĞİTLERDİR.
BU NESİL ALLAH’IN TÜRK MİLLETİNE VE İSLAM DÜNYASINA İHSANIDIR”.
ARVASİ HOCANIN SİYASETE GİRİŞİ
SOHBETİMİZİN DEĞİŞİK YERLERİNDE DE İFADE ETTİĞİMİZ GİBİ, MERHUM ARVASÎ HOCA HAYATI BOYUNCA, MEVKİ, MAKAM VE SİYASİ İKBAL PEŞİNDE OLMAMIŞTIR. VAN’DA ÇOK NÜFUZLU VE KÖKLÜ BİR AİLEYE MENSUPTU. VE İSTEDİĞİ ZAMAN MİLLETVEKİLİ OLURDU, AMA HİÇBİR ZAMAN SİYASETE GİRMEYİ DÜŞÜNMEDİĞİNİ İFADE EDERDİ. ÇÜNKÜ O HER ŞEYİYLE KENDİSİNİ ÖĞRETMENLİĞE ADAMIŞTI.
RAHMETLİ ALPASLAN TÜRKEŞ BEY CKMP GENEL BAŞKANI İKEN 11 HAZİRAN 1968’DE BALIKESİR’E GELDİĞİNDE, ARVASÎ BEY DE TÜRKEŞ İLE KONUŞMAYA GİTMİŞ.
BU GÖRÜŞME SIRASINDA TÜRKEŞ, ARVASÎ HOCA’YA ; “AHMET BEY, PARTİYE YENİ BİR AMBLEM ARIYORUZ. BAZI TEKLİFLER VAR. ÖZELLİKLE DE BOZKURT VE ÜÇ HİLAL ÜZERİNDE DURUYORUZ. SİZİN GÖRÜŞÜNÜZ NEDİR, HANGİSİNİ SEÇELİM DİYE SORAR?”
ARVASÎ BEY, BOZKURT’UN TARİHTEN GELEN MİLLİ BİR SEMBOL OLDUĞUNU, GENİŞ BİR KESİMDE, ÖZELLİKLE GENÇLER ARASINDA KABUL GÖRDÜĞÜNÜ BELİRTİR. FAKAT BOZKURTUN BİR SİYASİ PARTİ AMBLEMİ OLARAK TOPLAYICI VE BİRLEŞTİRİCİ OLAMAYACAĞINI SÖYLER. ÜÇ HİLALİN MİLLİ VE MANEVİ YÖNÜ ÜZERİNDE DURUR.
TÜRK HALKIN HİLALE KARŞI AYRI BİR SEMPATİSİNİN OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKER. VE NETİCE OLARAK DA ÜÇ HİLALİN AMBLEM OLARAK KABUL EDİLMESİNİ TAVSİYE EDER.
MERHUM OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ DE, PARTİNİN AMBLEMİNİN ÜÇ HİLAL OLMASI İÇİN UĞRAŞMIŞTIR.
8-9 ŞUBAT 1969’ DA ADANA DA YAPILAN CKMP OLAĞANÜSTÜ KONGRESİNDE PATİNİN ADI MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ, AMBLEMİ DE ÜÇ HİLAL OLMUŞTUR.
O YILLARDA MERHUM TÜRKEŞ BEY’LE ARVASÎ HOCA ÇOK SIK GÖRÜŞEMESELER DE DİN, MİLLİYET, TÜRK MİLLETİ’NİN DÜNÜ, BUGÜNÜ, GELECEĞİ VE BENZERİ BİRÇOK KONUDA GÖRÜŞLERİ ÖRTÜŞMEKTEDİR.
ARVASÎ HOCANIN HER VESİLE İLE TÜRKLÜĞÜN VE İSLAM’IN KAYNAŞMIŞLIĞINI VE VAZGEÇİLMEZLİĞİNİ İŞARET ETTİĞİ GİBİ MERHUM TÜRKEŞ BEY DE, “TANRI DAĞI KADAR TÜRK, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMAN’IZ” , “TÜRKLÜK BEDENİMİZ İSLAMİYET RUHUMUZDUR, RUHSUZ BEDEN CESETTİR”,
”TÜRKLÜK; GURUR VE ŞUURU, İSLAM; AHLAK VE FAZİLETİ”
ÖZDEYİŞLERİYLE MESELENİN ESASINI İFADE ETTİĞİ GİBİ ADANA’DA Kİ KURULTAYDA:
“BAZI KİMSELERİN MİLLİYETÇİLİKLE İSLAMİYET’İ ÇATIŞTIRMAK İSTEDİKLERİNİ GÖRMEKTEYİZ. BÖYLE BİR TUTUM YANLIŞTIR. ABESTİR, CAHİLLİKTİR. ŞUURLU BİR ŞEKİLDE YAPILIYORSA İHANETTİR, NİFAKTIR… TÜRKLÜKLE İSLAMİYET, BİN YILDAN BERİ AYNI MUKADDES POTADA KAYNAŞMIŞ, ETLE TIRNAK MİSALİ AYRILMASI İMKÂNSIZ BİR HALE GELMİŞTİR. TÜRK MÜSÜN, MÜSLÜMAN MISIN? GİBİ SORULAR CEHALETTEN İLERİ GELİYORSA APTALCADIR.
AKSİ TAKDİRDE HAİNCEDİR.
PARTİNİN EN YETKİLİ VE SORUMLU MEVKİİNE LAYIK GÖRDÜĞÜNÜZ BİR İNSAN OLARAK, BİR KERE DAHA, AÇIKÇA İLAN EDİYORUM:
MİLLİYETÇİLİĞİ REDDEDEN BİR DİNCİLİK ANLAYIŞI VE İSLAMİYET’E DÜŞMAN BİR MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI BİZE YABANCIDIR, BİZİM DIŞIMIZDADIR. BU SAKAT GÖRÜŞLERİ SAVUNANLAR BİZE MENSUP OLDUKLARINI İLERİ SÜRSELER BİLE, BİZİMLE BİR İLGİSİ YOKTUR, BİZDEN DEĞİLDİRLER.
AZİZ TÜRK MİLLETİNE VE SAFLARIMIZA KATILAN YİĞİT YÜREKLİ, MÜCAHİT RUHLU KARDEŞLERİMİZE İSTİRHAM EDİYORUM, NİFAK ZAMANI DEĞİLDİR, BİRLİK GÜNÜDÜR”
SÖZLERİYLE DE KONUYU BİR KERE DAHA İFADE ETMİŞ OLUYORDU.
ARVASÎ HOCA BALIKESİR VE BURSA’DA İKEN, O GÜNLERDEKİ BÜTÜN MEŞGALESİ OKULLARDAKİ EĞİTİM FAALİYETLERİ, GENÇLERİN YETİŞTİRİLMESİ VE KİTAP ÇALIŞMALARI ÜZERİNE ODAKLANDIĞINDAN, SİYASETLE İLGİLENECEK VAKTİ YOKTU.
İSTANBUL’A YERLEŞTİKTEN SONRA AHMET KARABACAK BEY’İN ARACILIĞIYLA TÜRKEŞ BEY’LE YENİDEN GÖRÜŞMÜŞLER, BU GÖRÜŞMEDEN SONRA TÜRKEŞ İLE ARVASÎ HOCA’NIN ARASINDAKİ GÖRÜŞMELER DAHA DA GELİŞMİŞ VE SIKLAŞMIŞTIR.
ABDÜLKADİR SEZGİN ANLATIYOR:
“ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK’İ ZİYARETE GİTMİŞTİM. ARVASÎ BEY DE ORADA İDİ.
O GÜNLERDE AHMET ARVASÎ MHP VE TÜRKEŞ’İ DESTEKLEMEKTE; NECİP FAZIL DA MSP VE ERBAKAN’I DESTEKLEMEKTEYDİ.
BİR ARA NECİP FAZIL, ARVASÎ’YE SORDU:
‘AHMET, MENSUP OLDUĞUNUZ SOYUNUZU DİKKATE ALDIĞINIZDA, ŞİMDİ BULUNDUĞUNUZ O YER (YANİ MHP VE TÜRKEŞ’İ DESTEKLEMEYİ) BEĞENİYOR MUSUNUZ? KENDİNİZE YAKIŞTIRIYOR MUSUNUZ?’
ARVASÎ:
‘EFENDİM ÖZ BE ÖZ BİR TÜRK AİLESİ OLAN KISRAKÜREK AİLESİNE MENSUP OLDUĞUNUZU VE HER ZAMAN TÜRK OLMAKLA İFTİHAR ETTİĞİNİZİ DİKKATE ALDIĞINIZDA SİZ BULUNDUĞUNUZ YERİ (YANİ MSP VE ERBAKAN’I DESTEKLEMEYİ) BEĞENİYOR MUSUNUZ? TÜRK’TEN BAHSETMEYEN BU KİMSELERİN ARASINDA OLMAYI ASALETİNİZE YAKIŞTIRABİLİYOR MUSUNUZ?”
DİYECEĞİM O Kİ ÜSTADIN ERBAKAN’DAN TÜRKEŞ’E DÖNMESİNDE AHMET ARVASÎ’NİN ÖNEMLİ BİR HİSSESİ VARDIR Kİ, BUNU PEK BİLEN YOKTUR.
“NECİP FAZIL’IN TÜRKEŞ’LE BULUŞUP HER HUSUSU AÇIK AÇIK KONUŞARAK ANLAŞABİLMELERİNİ SAĞLAYAN DA AHMET ARVASÎ’DİR. HATTA BU GÖRÜŞMEDEN SONRA MHP’NİN BİR MİTİNGİNDE NECİP FAZIL’DA KONUŞMUŞ VE BİR ŞİİR DE OKUMUŞTUR.”
NECİP FAZIL MERHUMUN TÜRKEŞ’İ DESTEKLEMESİNİ SAĞLAYAN AHMET ARVASÎ’DİR.
ALPASLAN TÜRKEŞ VE ARVASÎ AYNI MUKADDES DAVANIN MUDAFİLERİ OLARAK KAHIRLI, SIKINTILI VE KÖTÜ GÜNLERDE DE BERABER OLDULAR VE AYNI KADERİ PAYLAŞTILAR.
10 HAZİRAN 1979’DA YAPILAN 14. MHP BÜYÜK KURULTAY’INDA GENEL İDARE KURULU’NA ADAY GÖSTERİLİP SEÇİLMİŞTİ. HALBUKİ ONUN NE BÖYLE BİR TALEBİ OLMUŞ NEDEN BÖYLE BİR ŞEYİ AKLINDAN GEÇİRMİŞTİ.
ZATEN O GÜNLERDE DEVLET MEMURUYDU, İSTESE DE ADAY OLAMAZDI. AMA İRADESİ DIŞINDAKİ BU TECELLİYİ REDDETMEYİ DE UYGUN BULMAYARAK EMEKLİLİĞİNİ İSTEDİ. MHP GENEL İDARE KURULUNUN ANCAK 8-9 TOPLANTISINA KATILABİLDİ.
S.AHMET ARVASÎ, 1979 YILININ 14 EKİMİNDE YAPILAN ARA SEÇİMLERDE, MHP’TEN 4. SIRADA,
YANİ SEÇİLEMEYECEK BİR SIRADA İSTANBUL SENATÖR ADAYI YAPILDI.
ONUN ADAY GÖSTERİLMESİ KENDİSİNDEN DEĞİL, GENEL MERKEZ’DEN KAYNAKLANMIŞTI. ZATEN MHP’NİN İSTANBUL’DAN SENATÖR ÇIKARTMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİ. AMAÇ YASAL FORMALİTEYİ YERİNE GETİRMEKTİ.
BUNA RAĞMEN ARVASÎ ADAYLIĞININ İLANINDAN SONRA İSTANBUL’UN VAROŞLARINDAN EN UZAK, EN ÜCRA YERLERİNE KADAR DAVANIN HİZMETİNE KOŞARAK, MENSUBU BULUNDUĞU MHP’Yİ SEÇMEN KİTLESİNİN KARŞISINDA EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL ETTİ.
12 EYLÜL VE SONRASI
12 EYLÜL DARBESİYLE TUTUKLANDI. MAMAK’TA VE ORDU DİL İSTİHBARAT OKULUNDA BÜYÜK SIKINTILAR YAŞADI…
MHP GENEL İDARE KURULU ÜYESİ OLMASAYDI MUHTEMEL Kİ O SIKINTILARI ÇEKMEYECEKTİ. AMA HİÇBİR ZAMAN DA ŞİKÂYETÇİ OLMADI, SİTEMKÂR DAVRANMADI.
AHMET ARVASÎ’NİN 12 EYLÜL VE SONRASI GÜNLERDE YAŞADIĞI OLAYLAR ŞÖYLE GELİŞMİŞTİR:18 EYLÜL 1980 PERŞEMBE GÜNÜ SAAT 17.00 DE EVİ ARANDIKTAN SONRA 4 POLİS 1 ASTEĞMEN NEZARETİNDE EVİNDEN ALINARAK ÖNCE SAMANDRA 4. MEKANİZE ALAYI’NA GÖTÜRÜLÜR.21 EYLÜL 1980 PAZAR GÜNÜ GECE SAAT 21.00 DE ANKARA’YA GÖNDERİLİR VE 22 EYLÜL 1980 PAZARTESİ GÜNÜ MERKEZ KOMUTANLIĞI İSTİHBARAT DİL OKULU’NA GETİRİLEREK BURADA BİR KOĞUŞA YERLEŞTİRİLİR.
OKULUN ADI ARTIK ADRES OLARAK ‘MERKEZ KOMUTANLIĞI GÖZETİM ALTI YERİ’ OLMUŞTUR.
13 KASIM 1980 PERŞEMBE GÜNÜ SAAT 18.00 DE BURADAN DA ALINARAK MAMAK ASKERİ CEZAEVİ’NE GÖTÜRÜLÜR.
O GÜNLERİ ANLATIRKEN, “MAMAK’TA DEMİR KAFESE KONULARAK MAYMUN TEŞHİR EDER GİBİ, TEŞHİR EDİLDİK”. “MAMAK” DÜNYADA Kİ CEHENNEMİN BİR MİSALİDİR.
“BU DA KÖTÜNÜN İYİSİ”
DİYEBİLECEĞİMİZ NE BİR ANI NE DE BİR YERİ VARDIR.
MAMAK CEHENNEMİNDE ZAMANIN HER ANI, MEKANIN HER YERİ VE GÖREVLİLERCE YAPILAN MUAMELELERİN HER ÇEŞİDİ, ADETA VE KÖTÜLÜK VE ZULÜMDE BİRBİRİYLE YARIŞMAKTADIR.
ARVASÎ HOCA’NIN ESASEN KALBİNDEN RAHATSIZ OLARAK GELDİĞİ BU FEVKALADE OLUMSUZ ŞARTLARDA HASTALIĞI İYİCE ARTTI. 5 GÜN İÇİNDE ÜÇ AYRI HASTANEDE SEKİZ DOKTOR ONU MUAYENE ETTİ VEYA DURUMUNU İNCELEDİ VE NETİCE 20 KASIM 1980 TARİHİNDE ASKERİ MEVKİ HASTANESİNE YATIRILDI.
9 OCAK 1981 TARİHİNDE HASTANEDE YATMAKTA İKEN TAHLİYE OLDU.(SEYİT AHMET ARVASÎ’NİN TUTUKLULUK HALİ 18 EYLÜL 1980- 9 OCAK 1981 TARİHİ ARASINDA TOPLAM 114 GÜNDÜR)
“MHP GENEL İDARE KURULU ÜYESİ” OLMAK SUÇU (!) İLE VE “ 5-15 YIL ARASINDA AĞIR HAPİS” CEZASI İSTEĞİ İLE YARGILANDI AMA NETİCE DE BERAAT ETTİ.
“MAHKUMİYETİMİZ TAMAMLANDIKTAN SONRA 1986 SENESİNDE ARKADAŞIM METİN KAPLAN İLE BERABER ARVASÎ HOCA’YI ZİYARETE GİTTİK. ETRAFI YİNE SOHBET HALKASI İLE ÇEVRİLİYDİ.
İNANÇ VE HEYECANINDAN HİÇBİR ŞEY KAYBETMEMİŞTİ. AYNEN YERİNDE DURUYORDU. FAKAT 12 EYLÜL TUTUKLULUK GÜNLERİNDE GEÇİRDİĞİ KALP KRİZİNDEN DOLAYI SAĞLIĞININ BİR HAYLİ BOZULMUŞ OLDUĞU HER HALİNDEN BELLİ OLUYORDU.
ARVASÎ HOCA’DA BİZİM GİBİ ‘KURTARICININ(!) ZULMÜNE’ MARUZ KALMIŞTI. 12 EYLÜL 1980 DARBESİNDEN SONRAKİ YÖNETİMİN TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE REVA GÖRDÜĞÜ MUAMELE, HEPİMİZDE OLDUĞU GİBİ HOCA’NIN RUHUNDA DA DERİN İZLER BIRAKMIŞTI.
ŞAHSI ADINA DEĞİL; AMA TÜRK MİLLETİ’NİN GELECEĞİ ADINA DUYDUĞU ENDİŞE VE IZDIRAPLARI YÜZÜNDEN OKUMAK MÜMKÜNDÜ.
“BİZ BU ÜLKENİN TEMEL TAŞLARIYDIK, SAHİBİYDİK. MÜSLÜMAN’DIK, MİLLİYETÇİYDİK.
BİZLERE YAPILAN BU İŞKENCE, BU HAKARET BU CEFAYI HİÇBİR ZAMAN HAK ETMEDİK; AMA BİZE BUNLAR YAPILDI” DİYE İFADE ETTİĞİ BİR SİTEMİ DE VARDI AMA NETİCE OLARAK DEVLETE KÜSMEDİ VE DEVLETE HİZMETTEN VAZGEÇMEDİ.
“BİZ BİR AİLEYİZ, KAVGA DA OLACAK, DÖVÜŞ DE OLACAK; AMA NETİCEDE ÜLKEMİZİ ÇOK İYİ GÜNLER BEKLİYOR.
BİZE SEVGİ VE İNSANLAR KUCAKLAMAK DÜŞER. BİZ BU ÜLKENİN TEMEL TAŞLARIYIZ. KÜSMEK DARILMAK YOK… BU MEMLEKETİN SEVDALISI OLMAK FARKLI BİR ŞEYDİR” DİYORDU.
HER ŞEYE KALDIĞI YERDEN YENİDEN BAŞLADI.
ÇEVRESİNE MORAL VERDİ VE MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ KİTLENİN DEVLET VE MİLLET SEVGİSİ ETRAFINDA YENİDEN KENETLENMESİNİ SAĞLADI.
O GÜNLERDE BİLE ARVASÎ HOCA’NIN MÜTEVAZI EVİ ARDI ARDINA GELEN ZİYARETÇİLERLE DOLUP DOLUP BOŞALIYORDU. SAHİPSİZ ÇARESİZ YORGUN VE YILGIN İNSANLAR HOCADAN ALDIKLARI FEYZ VE İLHAMLA MORAL BULUYORLARDI.
NETİCEDE AZİMLERİ BİLENMİŞ, SIKINTILARA TAHAMMÜL GÜCÜ ARTMIŞ VE GELECEĞE AİT ÜMİTLERİ TEKRAR YEŞERMİŞ OLARAK O EVDEN AYRILIYORLARDI.
MÜTEVAZI AİLE HAYATI
“ARVASÎ BEY’İN BİZE EN ÇOK TESİR EDEN HUSUSİYETLERİNDEN BİRİ DE İDEALİSTLİĞİ VE SAMİMİYETİDİR. OLDUM OLASI, TAA GENÇLİK YILLARINDAN BERİ DÜNYALIK HİÇBİR ŞEYE İTİBAR ETMEMİŞTİR. KİMSEDEN İKBAL BEKLEMEYEN BİR HAYAT ÇİZGİSİ ORTAYA KOYMUŞTUR.
DÜNYA METAI UMURUNDA DEĞİLDİ. ONUNLA BERABER HİZMETE BAŞLAYAN BİRÇOK KİŞİLER YIĞIN YIĞIN DÜNYA MALINA SAHİP OLMUŞKEN, OTURDUĞU EV DAHİ KİRADA İDİ.
ÖMRÜ BOYUNCA KİRA EVLERİNDE KALMIŞ KENDİNE BİR EV DAHİ ALAMAMIŞ VEYA ALMAMIŞ. ELİNE GEÇEN BÜTÜN İMKÂNLARI DAVASI UĞRUNA HARCAMIŞ.
NE AİLESİNİN ŞÖHRETİNDEN, NE TALEBELERİ ARASINDAKİ ŞÖHRETİNDEN NE DE GAZETE YAZARLIĞI VE ESERLERİ İLE ULAŞTIĞI ŞÖHRETTEN, HİÇBİR ŞEYDEN DÜNYALIK BİR MENFAAT SAĞLAMAYI HİÇ Mİ HİÇ DÜŞÜNMEMİŞ. İSTESEYDİ ÇOK İMKÂNLARA SAHİP OLABİLİRDİ; AMA İSTEMEMİŞ. İŞTE ARVASÎ HOCA’NIN BU İDEALİSTLİĞİ VE SAMİMİYETİ BİZİ ÇOK ETKİLEDİ”.
ARVASÎ HOCA, “HOCAM BİRAZ DA GELİRİNİZİ ARTTIRMAYI DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ” ŞEKLİNDEKİ SORULARA;
“MAL TEMİZDİR, MAL HAYIRLIDIR… ZENGİNLİK İYİ ŞEYDİR… TA Kİ ALLAH Ü TEÂLÂ’YI UNUTTURMAMAK KAYDIYLA…
AMA BENİM TEK GAYEM RIZA-İ İLAHİ’DİR.
BEN KENDİMİ İSLAM DİNİNE VE TÜRK MİLLETİNE VAKFETTİM. BİR ŞEY DE VAKFEDİLİRSE ARTIK O VAKFEDİLEN MAL GERİ ALINMAZ. BEN ÖMRÜMÜ MİLLETİME VAKFETTİM, VAKFEDİLEN MAL HİÇ GERİ ALINIR MI?” DİYE CEVAP VERİRDİ.
İLMİYLE AMİL BİR KİMSE
YANİ NE BİLİYORSA AYNEN ÖYLE YAŞAMIŞ BAŞKALARINA TAVSİYE ETTİKLERİNİ ÖNCE KENDİ UYGULAMIŞ VE BU HALİNDEN DE ASLA TAVİZ VERMEMİŞ. MÜTHİŞ BİR ŞEY… İŞTE BU, HALİNDEN DE ÇOK ETKİLENİYORDUK.
M.OZAN SEMERCİ:
“SEVGİLİ HOCAM AHMET ARVASÎ BEY VE MUHTEREM HANIMI, MİSAFİRİ VE MİSAFİRE İKRAMDA BULUNMAYI ÇOK SEVERDİ.
KİRADA OTURAN, TEK MAAŞLI VE BEŞ ÇOCUKLU BİR AİLE SADECE BU ÇAY MASRAFININ ALTINDAN NASIL KALKIYORDU? ARVASÎ BEY’İN EVİNDE APAYRI BİR BEREKET, APAYRI BİR LEZZET VARDI.”
“ EVİNDE FİKİR VE İNANÇLARINA ÇOK AYKIRI ŞEYLER SÖYLEYENLERE BİLE TAVRI BAŞKA BİR ORTAMDA BELKİ BİR ŞEYLER SÖYLEMEM MÜMKÜN OLABİLİR. AMA BURASI BENİM EVİM VE O ŞAHISLAR DA BENİM MİSAFİRİM” DİYE OLURDU:
ESASEN HOCAMIN ETRAFINI BİR SEVGİ HALESİ İLE KUŞATMIŞ OLAN TALEBELERİ, SEVENLERİ,
HEPİMİZ ONUN AİLESİYLE İLGİLENMESİNE FIRSAT BIRAKMIYORDUK Kİ…”
DAMADI MUHİP ARVAS:
“VEFAKAR, CEFAKAR, SADAKAT TİMSALİ HANIMI VE ÇOCUKLARI, BU İHLASLI GİDİŞTEN ASLA ŞİKAYETÇİ OLMAMIŞ VE BÜYÜN METANET GÖSTERMİŞLERDİR”.
YAKIN DOSTLARINDAN AHMET BÜYÜKKARABACAK DİYOR Kİ:
”ÇOCUKLARI VE DAMATLARI ÇOK İYİ İDİ. 12 EYLÜL’ÜN KAHIRLI GÜNLERİNDE AİLE KENETLENDİ VE O SIKINTILI GÜNLERİ HEP BİRLİKTE AŞMAYA ÇALIŞTILAR”.
HAYATTA TEK LÜKSÜ BİR AĞIZLIKLA İÇTİĞİ BİRİNCİ VEYA ÜÇÜNCÜ SİGARASIDIR. BİR ÖĞRENCİSİ “HOCAM BİZ ÖĞRENCİYİZ, BAFRA İÇİYORUZ SİZ NEDEN BİRİNCİ VEYA ÜÇÜNCÜ SİGARASI İÇİYORSUNUZ” DEYİNCE
ARVASÎ HOCA; “BU SİGARA AİLEM İÇİN LÜZUMLU BİR ŞEY DEĞİLDİR. BİLAKİS SADECE BANA AİT FAZLADAN VE KEYFİ BİR MASRAFTIR. BEN KAZANCIMDAN ÖNCELİKLE AİLEMİN VE ÇOCUKLARIMIN NAFAKALARINI AYIRIRIM. GERİYE KALAN PARADA İŞTE BUNA YETİYOR. KENDİ ZEVKİM İÇİN ÇOCUKLARIMIN NAFAKASINI KESEMEM” DEMİŞTİR.
YIL 1975, SÜLEYMAN DEMİREL BAŞKANLIĞINDA BİRİNCİ MC HÜKÜMETİ KURULMUŞTU.
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ DE HÜKÜMET ORTAKLARINDANDI.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ALİ NAİLİ ERDEM, BAKANLIK MÜSTEŞARI MERHUM AHMET NİHAT AKAY, BAŞTA ÖĞRETMEN OKULLARI GENEL MÜDÜRÜ MERHUM AYVAZ GÖKDEMİR OLMAK ÜZERE BİRÇOK TÜRK MİLLİYETÇİSİNE BAKANLIK ÜST KADEMELERİNDE GÖREVLER VERMİŞLERDİ.
BİR GÜN MHP GENEL MERKEZİNDEN BENİ TELEFONLA ARADILAR.
“ARVASÎ HOCA’YA ULAŞAMIYORUZ, SEN KENDİSİYLE BİR KONUŞ, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÜST KADEMESİNDE BİR GÖREV ARZU EDER Mİ BİZE BİLDİR” DEDİLER.
BEN DE BİR ÖĞLEN ARASI HOCA’MA KONUYU AÇTIM. HOCA BİRAZ ŞAŞKIN, BİRAZ KIZGIN BANA DÖNEREK:
“KARDEŞİM NE YAPMAK İSTİYORSUNUZ, BEN BU OKULLARDA TÜRK ÇOCUKLARINA BİR ŞEYLER ÖĞRETMEK ÇABASINDAYIM. BENİ GÖTÜRÜP BİR MASAYA MI BAĞLAYACAKSINIZ, BÖYLE BİR ŞEYİ ASLA KABUL EDEMEM” DEMİŞTİ.
HOCA YİNE BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞTİ. TEK MAAŞLI BEŞ ÇOCUKLU BİR AİLE REİSİ… BURSA’NIN MURADİYE SEMTİNDE, MÜTEVAZI BİR EVDE OTURUYORDU.
MÜTEVAZI BİR HAYAT SÜRÜYOR, ÇOK SEVDİĞİ TÜRK GENÇLERİNDEN, GENÇ NESİLLERDEN KOPMAMAK İÇİN, ONLARA BİR ŞEYLER VEREBİLMEK İÇİN YÜKSEK MAAŞLI, HAVALI, YETKİLİ BÜROKRATLIK (İDARECİLİK) TEKLİFİNİ ELİNİN TERSİ İLE İTİYORDU.
KALKINMADA İNSAN UNSURU VE VAKIF ÇALIŞMALARI
ARVASÎ HOCA: “BİR ÜLKENİN GERİ KALMIŞLIĞI, İNSANININ GERİ KALMIŞLIĞI İLE İZAH OLUNMALIDIR” DİYEREK AYDIN PROBLEMİNE VE BEYİN GÖÇÜNE TEMAS ETMİŞ, “İSTER KARA, İSTER KIZIL EMPERYALİZMDEN GELSİN MİLLETİMİZİ İSLAM İDEALİZMİ VE TÜRK MİLLİ ŞUURU İLE KORUYABİLİRİZ” DEMİŞTİR.
“TÜRK COĞRAFYASININ EN KIYMETLİ UNSURU İNSANDIR. KALKINMA VE MEDENİLEŞME DAVAMIZIN TEMELİNDE BU UNSURUN İŞLENMESİ, GELİŞTİRİLMESİ VE GÜÇLENMESİ ANA MESELEMİZDİR. İNSANIN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ KALKINMANIN VE MEDENİLEŞMENİN TEMEL MESELESİDİR.
MEDENİYETİMİZİN ALTYAPISINDA İNSANIMIZIN ZEKASI, ÖZEL İSTİDATLARI, MADDİ VE MANEVİ POTANSİYELİ ESAS DEĞİL MİDİR? İNSANIN ZEKASINI EN İNCE, EN HASSAS ÖLÇÜLERLE ÖLÇMEK, DEĞERLENDİRMEK, İŞLEMEK; O COĞRAFYANIN PETROLÜNÜ İŞLEMEKTEN DAHA AZ ÖNEMLİ DEĞİLDİR.
BİZ ALTININ İNSAN ZEKASINA TERCİH EDİLDİĞİNİ GÖRMEK İSTEMİYORUZ”.
TÜRK GENÇLİK VAKFI KURULUŞ ÇALIŞMALARINI TAMAMLADIKTAN SONRA 21 TEMMUZ 1979 TARİHİNDEN İTİBAREN RESMEN FAALİYETE GEÇMİŞTİR VE YAPILAN BİR BASIN TOPLANTISI İLE DE VAKIF HAKKINDA KAMUOYU BİLGİLENDİRİLMİŞTİR.
TÜRK GENÇLİK VAKFI MÜTEVELLİ HEYETİ BAŞKANI OLARAK “MİLLİYETÇİ, EĞİTİMCİ VE YAZAR SEYYİD AHMET ARVASΔ BASIN AÇIKLAMASINDA ŞUNLARI SÖYLEMİŞTİR:
“TARİHİ VE MUKADDES KÖKLERİNDEN YAVAŞ YAVAŞ VE SİNSİ SİNSİ KOPARILARAK BUGÜNKÜ YÜREKLER ACISI DURUMA GETİRİLEN ‘MAARİFİMİZİN’ VE İSRAF EDİLEN GENÇLİĞİMİZİN ÇİZDİĞİ KORKUNÇ TABLO ORTADADIR.
BÜYÜK ÇAPTA SAHİPSİZ VE HİMAYESİZ BİR GENÇLİK, SOYLU TEFEKKÜRDEN, GERÇEK İLİMDEN, ULVİ SANATTAN, VASIFLI KADROLARDAN VE HER TÜRLÜ MADDİ VE MANEVİ DESTEKTEN MAHRUM BİR MAARİF…”
“ÖYLE BİR MAARİF Kİ, ONUN ÇARKINDAN GEÇENLER, GEÇMEYENLERE NAZARAN BEDENCE VE RUHÇA DAHA PERİŞAN, TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNE DAHA YABANCI DÜŞMEKTEDİR.
ELBETTE İSTİSNALARI VAR. LAKİN YARA BÜTÜN DEHŞETİ İLE ORTADADIR VE GİDİŞTEN MEMNUN OLACAK BİR TEK TÜRK DAHİ DÜŞÜNÜLEMEZ.”
“O HALDE, MİLLET KENDİ MAARİFİNE VE KENDİ GENÇLİĞİNE BİZZAT KENDİSİ SAHİP ÇIKMALIDIR. VE KANUNİ HAKLARINI KULLANMALIDIR. DAVAYA KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE, BİZZAT KENDİSİ EL KOYMALIDIR. MİLLİ TARİHE, MİLLİ VE MUKADDES DEĞERLERE, TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNE BAĞLI MÜNEVVER KADROLAR YETİŞTİRMENİN YOLLARINI BULMALI VEYA AÇMALIDIR.”
“İŞTE BİZ BU YOLLARDAN VE ÇARELERDEN BİRİ OLARAK, MİLLİ VİCDANDA HER ZAMAN ALAKA GÖREN VAKIF MÜESSESİNDEN FAYDALANMAYI DÜŞÜNDÜK. BU MAKSATLA TÜRK GENÇLİK VAKFI’NI KURDUK.”
“GAYEMİZ TÜRKİYE’DE ÇAĞDAŞ VE EN İLERİ TALİM-TERBİYE VE MAARİF SİSTEMLERİN TATBİKİNİ SAĞLAMAK VE KOLAYLAŞTIRMAK; TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜNE HİZMET ETMEK VE BU GAYE İLE GEREKLİ MADDİ ŞARTLARI VE İMKÂNLARI HAZIRLAMAK; HER DERECEDEN MAARİF MÜESSESESİNE PARA, BURS, DERS ARACI, EĞİTİM MALZEMESİ, ÖĞRETİM ÜYESİ, İDARE MEMURLARI, TALEBE YURTLARI VE BU YURTLARIN İHTİYAÇLARINI TEMİN ETMEK; YABANCI ÜLKELERE İHTİSAS VE İLİM TAHSİLİ İÇİN ÖĞRENCİLER GÖNDERMEK VE MUHTAÇ AİLELERE YARDIM ETMEK SURETİ İLE YARARLI OLMAK”.
“HİÇ ŞÜPHENİZ YOKTUR Kİ, DAR VE YETERSİZ İMKÂNLARIMIZLA KURDUĞUMUZ VE TÜRK GENÇLİĞİNİN HİZMETİNE SUNDUĞUMUZ TÜRK GENÇLİK VAKFI, ALLAH’IN İZNİ VE MİLLETİMİZİN DESTEĞİ İLE KISA ZAMANDA HEDEFİNE ULAŞACAKTIR. GAYRET BİZDEN TEVFİK ALLAH’TANDIR.”
VE EBEDİ HAYATA YÜRÜYÜŞÜ
31 ARALIK 1988 AKŞAMI GEÇ VAKİTLERDE HABERLERDEN ARVASİ HOCANIN VEFATINI ÖĞRENDİK.GECE OTOBÜSLE İSTANBULA GİTTİM. FATİH CAMİİ AVLUSUNDA MAHŞERİ BİR KALABALIK …ARVASİ HOCA ÇOK SEVDİĞİ ÜLKÜCÜ TÜRK GENÇLİĞİNİN OMUZLARINDA EBEDİ ALEME YOLCU EDİLDİ…
RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN…
SEVGİLİ GENÇLER,
1970’Lİ YILLARDA ÜNİVERSİTE VE YÜKSEKOKULLARDA YETİŞEN ÜLKÜCÜ GENÇLER VE ONLARIN AĞABEYLERİ, ÖLÜME ‘HAYATA KOŞAR GİBİ’ KOŞTULAR. YOĞUN PROPAGANDALAR KARŞISINDA SUSKUN, BİTKİN, GAYESİZ GENÇLİĞE GÜVEN VERDİLER, IŞIK OLDULAR, YOL GÖSTERDİLER.
ANADOLU’NUN EN ÜCRA KÖŞELERİNDE, SARP GEÇİTLERİN ARKASINDA, YÜKSEK YAYLALARDA, ENGİN OVALARDA, KAFALARDA VE GÖNÜLLERDE ÜLKÜ ÇERAĞINI TUTUŞTURDULAR. YANDILAR, KAVRULDULAR, ÖLDÜLER, İSTİKBALLERİ SÖNDÜ, OCAKLARI DAĞILDI AMA YILMADILAR. SABRETTİLER.
GENCECİK BEDENLERİ, YARA BERELER İÇİNDE KALDI. GÖNÜL YARALARI HALA KANAMAKTA… YİTİK HAYATLAR… YARIM KALAN SEVDALAR…
CANLARINDAN AZİZ BİLDİKLERİ VATANLARI, EBED-MÜDDET BİLDİKLERİ DEVLETLERİ VE MUKADDESLERİ UĞRUNA BÜTÜN VARLIKLARINI GÖZLERİNİ KIRPMADAN FEDA ETTİLER.
DEVLETİN NAMUSUNU, TÜRKLÜĞÜN MUKADDESLERİNİ ÇİĞNETMEDİLER.
SEYYİD AHMET ARVASÎ HOCA, FİKİR VE HİZMET PLANINDA BU NESLİN ÖNCÜLERİNDENDİ.
“YERYÜZÜNDE HİÇBİR BÜYÜK İŞ, YÜREĞİ YANMAYAN, ÇİLE ÇEKMEYEN İNSANLARCA BAŞARILMIŞ DEĞİLDİR.
HER ÜLKÜ, HER BÜYÜK HAREKET, ANCAK VE YALNIZ BÜYÜK GÖNÜLLÜ İNSANLARIN, GÖNÜLLERİ MUKADDES ÜLKÜ ATEŞİYLE YANGIN YERİNE DÖNMÜŞLERİN, İNANDIĞI DAVA UĞRUNA HER ÇEŞİT TEHLİKELERE ALÇAKLIKLARA TUZAKLARA KARŞI İNANILMAZ BİR CESARETLE KARŞI KOYMUŞLARIN, ÖMRÜ BOYUNCA ASLA ZAAF ALAMETİ GÖSTERMEMİŞ, ÇİLEKEŞ VE KUDRETİNİ HAKİKATEN, HAKKA İNANMIŞLARDAN ALAN ‘BÜYÜK ADAMLARIN’ LİDERLİĞİ, ÖNDERLİĞİYLE BAŞLATILMIŞ VE BAŞARILMIŞTIR.”İŞTE SEYYİD AHMET ARVASÎ BU BÜYÜK MÜCADELENİN KAHRAMANLARINDAN BİRİDİR.ARVASÎ HOCA’NIN DÜNDAR TAŞER’İN, GÜN SAZAK’IN, ATSIZ BEY’İN, TÜRKEŞ BEY’İN, EROL GÜNGÖR’ÜN, NECİP FAZIL’IN, OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ’NİN, GALİP ERDEM’İN VE ÜLKÜCÜ ŞEHİTLERİN AZİZ RUHLARI ŞİMDİ SONSUZLUKLARDA BİZİ TEBESSÜMLE SEYREDİYORLAR.
DEVLET-İ EBED MÜDDET FİKRİNE İNANMIŞLAR, TÜRKLÜĞÜN MAZİDEKİ İHTİŞAMINDAN, GELECEKTEKİ BÜYÜK HEDEFİNE MUTLAKA VARACAĞINA İNANMIŞLAR, DEMİR BAĞLARI ERİTMEMİZİ BEKLİYORLAR.
BU KUTLU YOLA HİZMET EDEN HERKES İÇİN YÜCE PEYGAMBERİN HUZURUNDA DİZ VURUP ŞEFAAT DİLEYECEKLER.
BU KUTLU KERVANDA SİZLERDE OLMAK İSTİYORSANIZ BU KAHRAMANLARIN HAYATLARINI VE MÜCADELELERİNİ KENDİNİZE ÖRNEK ALMALISINIZ.
ÜLKÜCÜLÜĞÜ, MİLLİYETÇİLİĞİ, TÜRKLÜĞÜN, İSLAM ÂLEMİNİN VE BÜTÜN İNSANLIĞIN GELECEĞİNE DAİR BİR MEDENİYET TASAVVURU OLARAK DÜŞÜNEMİYORSANIZ,
PARANIZ, BİLGİNİZ, TEKNOLOJİNİZ OLMASINA RAĞMEN;
GÖRGÜNÜZ, İRFANINIZ, YOL HARİTANIZ YOKSA BUGÜN ALTINDA YAŞADIĞIMIZ GÖKKUBBEYİ “KENDİ GÖKKUBBEMİZ” YAPAN DİNAMİKLERİ BULAMIYORSANIZ BOŞUNA UĞRAŞIYORSUNUZ DEMEKTİR.
SİZLERİ MÜŞTEREK İDEALİMİZ MİLLİYETÇİ BÜYÜK TÜRKİYE’NİN MÜJDECİLERİ OLARAK SELAMLIYORUM.
BENİ SABIRLA DİNLEDİĞİNİZ İÇİN HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM.